30 Ağustos 1922…
Emir:”Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir.İleri”
9 Eylül 1922:İzmir’in Yunan birliklerinin elinden kurtarılması…
18 Eylül 1922:Batı Anadolu’nun düşman işgalinden bütünüyle kurtarılması.
Siyasal sonuç:11 Ekim 1922 Mudanya Ateşkes Anlaşmasının imzalanması.
Kurtuluş Savaşının fiilen sona ermesi.
Diplomatik sürecin başlaması.
Nihai antlaşmanın imzalanması:
24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ve Osmanlı Devleti’nin kesin olarak tasfiye edilmesi.
Bağımsız ve kendi ülkesinde egemen Yeni Türkiye Devleti’nin resmen kurulması… Emperyalist devletlerin ABD hariç yeni Türk Devleti’ni resmen tanıması…
Kurtuluş Savaşı tarihimize baktığımızda neyi görüyoruz…
Öncelikle 30 Ağustos Zaferinin anlamını doğru olarak kavrayabilmek için bu soruyu gerçekçi biçimde yanıtlamamız gerekiyor…
Bir kere Kurtuluş Savaşı bir milletin var ya da yok olma mücadelesidir.
Sevr Antlaşması ile yok edilmek istenen bir ulusun, nasıl onur mücadelesi verdiğinin tarihsel açıdan kanıtıdır.
1071 Malazgirt Savaşı ile başlayan Anadolu’yu Türk yurdu yapma mücadelesinin askeri açıdan son halkasıdır.
Türk milleti olarak bu topraklarda bize yakışan tavır nedir?
Özgürlük ve bağımsızlıktan asla taviz vermemek…
Onurlu yaşamak…
Bağımsızlık adına dik duruş sergilemek.
Bugünü kutlamanın zafer anısı bu duyguları anımsamayı gerektirir.
Tarih bilinci bizlere geçmişten ders çıkarmayı salık verir.
Eğer bizlerin etrafını bir unutkanlık perdesi sararsa bunu hayra yormamak gerekir.
Belleğini yitirmiş olan toplumların geleceği olamaz.
Geçmişini unutan toplumların gelecekten asla bir beklentisi olamaz.
86 yıl sonra da olsa 30 Ağustos Zafer Bayramını büyük bir heyecanla kutluyoruz.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyoruz.
Şehitlerimize minnet duygularımızı sunmanın manevi rahatlığını içimizde hissediyoruz.
Ve hep birlikte bu anlatıdan sonra günün anlamını bir kez daha kavramaya çalışıyoruz…
Ne demişti büyük önderimiz;
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir”…
Hepimizin bu duygularla Zafer Bayramı” kutlu olsun…
