Bölgenin Sesi Gazetesi

Yayın: 29.04.2019 22:33
Paylaş:
A+ A-

Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, milyonlarca emekçinin talepleri karşılanırsa, problemleri çözüme kavuşursa, ancak o zaman gerçek bir bayram gibi kutlanır. Emekçiler olarak sıkıntılarımız çözüme kavuşsun, 1 Mayıs gerçek bir bayram gibi kutlansın istiyoruz” açıklamasında bulundu.

Genel Başkan Değirmenci, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

1 Mayıs’ın, emeğiyle hayatını kazanan, alın teriyle ailesinin rızkını temin eden işçilerin sorunlarının çözüme kavuşturulmasına vesile olmasını dileyen Değirmenci, “Bu yıl Konfederasyonumuz Hak-İş, 1 Mayıs’ı Memur-Sen ile birlikte Peygamberler diyarı Şanlıurfa’da kutlama kararı aldı. Biz de bu karar doğrultusunda binlerce üyemizle birlikte alanlarda olacağız. ‘Şanlı’ bir şekilde 1 Mayıs’ı kutlamak için Şanlıurfa’da olacağız. Bu ülkenin kalkınmasına, büyüyüp gelişmesine çok değerli katkılar sunan işçilerin, üyelerimizin talep ve beklentilerini haykıracağız. Önceliklerimizden biri de bugünün, hiçbir kargaşaya meydan vermeden, tam bir birlik ve beraberlik içerisinde, aynı zamanda barış ve kardeşlik çağrılarıyla kutlanmasıdır” ifadelerini kullandı.

“Ülkemizdeki emekçilerin sosyal ve ekonomik şartlarının daha da iyileştirilmesi için 1 Mayıs’ta sessiz yığınların çığlığı olacağız” diyen Değirmenci, “Alanlarda, vergi dilimi uygulamasının altında ezilen işçilerin sesi olacağız. Her şart ve koşulda kıdem tazminatımızı almak istiyoruz diyeceğiz. Taşeron düzenlemesi dışında kalan çalışanlara kadro talebimizi yineleyeceğiz. İş sağlığı ve güvenliğimizi artırın, canımıza kast etmeyin diye haykıracağız. Enflasyon canavarının nefesini kesin diyeceğiz. İşçiyi değil, işsizliği kapı dışarı edin diyeceğiz. Sendikalaşmanın önünü açın diye sesimizi yükselteceğiz. Kısacası çalışanların insanca yaşayabilmelerini sağlanmak için bu kez Şanlıurfa’dan tüm taraflara çağrı yapacağız” diyerek işçilerin sorunlarına dikkat çekti.

1 Mayıs’taki coşku ve kalabalığı fırsat bilerek, toplumsal huzur ve barışı hedef alabileceklere karşı uyanık ve dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Değirmenci, “İşçilerin işyerindeki ve toplumsal yaşam içindeki tüm sıkıntılarına rağmen bugünü büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Ülkemizde kargaşa ve karışıklık çıkarmak isteyen karanlık odaklara prim vermeden, ülkemizin ve milletimizin milli ve manevi değerlerini ön planda tutarak kutlamalarımızı yapacağız” diyerek tüm emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü kutladı.

Yorumlar

  1. Önemli degil

    senelerce yapmis olduklari hatalar nedeni ile kendilerinden istifa edip anayasanin kendilerine vermis oldugu hakki kullanip baska sendikaya uye olanlarin hesabini isverenle birlikte olup kestiren bir sendika hic isci hak ve ozgurluklerinden bahsetmesin. o 307 kisinin vebali size yeter de artar bile….

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)