Her Telden (23.Aralık.2015)

Her Telden (23.Aralık.2015)

Yayın: 23.12.2015 08:29
Paylaş:
A+ A-

“AHMET ABİ ,PİYASALARDA EĞER FATURASIZ DEMİR VARSA,NAYLON VARSA,İŞTE O İHRAÇ KAYDI İLE GELENDİR…”
Dün DEMİR TİCARETİ ile uğraşan bir kardeşimizle görüşüyorduk,çok enteresan bilgiler verdi ve “BUGÜN İHRAÇ KAYDI İLE İTHAL EDİLEN KÜTÜK DEMİRLERİN İŞLENİP İÇ PİYASALARA VERİLDİĞİ İHTİMALİNİ YAZMIŞSIN..” dedi.
“EVET BÖYLE BİR İHTİMALDEN SÖZ EDENLER VAR..” diye cevap verdik ve o kardeşimiz “PİYASALARDA FATURASIZ DEMİR VARSA,BUNLARIN YARATTIĞI NAYLON/PERLON OLAYI VARSA,İŞTE TEMELİNDE İHRAÇ KAYDI İLE İTHAL EDİLEN BU MALLAR YATAR..” iddiasını dile getirdi.
“DÜŞÜN Kİ BİR FİRMA İHRAÇ KAYDI İLE KÜTÜK DEMİR İTHAL EDİYOR.BUNUN İÇİN GÜMRÜK VERGİSİ,KDV GİBİ BİR DİZİ ÖDEMELERDEN MUAF TUTULUYOR..” dedi.
“SONRA FİRMA BUNU İŞLİYOR,ANCAK İHRAÇ ETMİYOR,İÇ PİYASALARA VERİYOR.KDV YOK,BİR DİZİ BAŞKA VERGİLER YOK,İÇ PİYASAYA VERİRKEN FATURALANDIRMIYOR/FATURALANDIRAMIYOR.İŞ GİDE/GİDE NAYLON/PERLON OLAYINA DÖNÜYOR..” gibi iddialarda bulundu.
Karabük’te DEFTERLERİ İNCELENEN bir dostumuz “ESAS MESELE BU DEMİRLER NEREDEN GELİYOR OLAYINDA YATIYOR..” demişti..
Buradan bir ipucu çıkartmak mümkün..
DEMİR PİYASALARI ÇALKALANIYOR..
İskenderun’da milyar tutarında(eski para birimi ile katrilyon) cezalar kesilmiş,tesisler üretimini durdurmuş ve Karabük DEMİR PİYASASI ise diken üzerinde..
KÖKLÜ BİR YASAL DÜZENLEME YAPILABİLİR Mİ..?

“ALDIĞIM MALIN FATURASI/İRSALİYESİ/KANTAR TİKESİ,BANKA ÖDEME MAKBUZU,TESLİM ETTİĞİM DEPO BELLİ..”
DEMİR PİYASALARINDA ticari defterlerin Maliye Bakanlığı Müfettişlerince incelenmesi ve ardından cezaların yazılması yolunda yaşanan sıkıntı sürüyor..
ÇOK BÜYÜK,ÇOK CİDDİ BİR SIKINTI VAR..
Dün sabah Büroya gelirken,bu işlerle ilgili,bu piyasalarla ilgili bir kardeşim “ABİ,O FİRMADAN ALIŞVERİŞ YAPANLAR,HİÇ MERAK EDİP FİRMANIN DURUMU ARAŞTIRMAMIŞLAR MI,BU FİRMANIN VERGİSİ,KDV ÖDEMESİ NEDİR DİYE SORMAMIŞLAR MI..?” dedi.
Sözü “HERKES İŞİN GERÇEĞİNİ BİLEREK BU İŞİN İÇİNE GİRDİ..” dedi ve daha sonra,bir isim vererek “O KARDEŞ,BURASI İSTASYON,BURADA HERŞEY DÖNER DİYE BASBAS BAĞIRIRKENDE Mİ UYANMADILAR..” gibi sözler etti.
Bu konulara kötü niyetli olarak girenler olduğuna işaret etti.
“YAHU HİÇ Mİ BU FİRMA İLE İŞ YAPANLARIN İÇİNDE,TAMAMEN TİCARİ SAİK İLE HAREKET EDEN YOK..” diye sorduk ve buna cevabı “YÜZDE 2 veya 3 KİŞİ SAHİDEN ALIŞVERİŞ ETMİŞTİR..” gibi cevap verdi.
Buna karşılık,bir kardeşimiz,dostumuz ise “ELİMDE ALDIĞIM MALIN FATURASI,İRSALİYESİ,KANTAR TİKESİ,EFT YAPARAK PARASINI ÖDEDİME İLİŞKİN MAKBUZ,MALI KOYDUĞUM DEPO FATURASI VAR.DAHA NE OLACAKTI,BENDE İNCELENİYORUM..” dedi.
Dediler ya “KURUNUN YANINDA YAŞ YANMASIN..” diye
Bu ayırım yapılabilecek mi..?

ÇOK ÖNEMLİ BİR SİYASETÇİ “BEN OLSAM VE HAKLIYSAM YAZILAN CEZALAR İÇİN UZLAŞMAYA DEĞİL,MAHKEMEYE.”
Önce ki akşam bir kardeşimle birlikte,ÇOK ÖNEMLİ BİR SİYASETÇİ ile sohbet ediyorduk,söz döndü/dolaştı DEMİR PİYASALARINA ve Ticari Defterlerin incelenmesine,yazılan,yazılması beklenen cezalara geldi..
O SİYASETÇİ ÇOK ÖNEMLİ BİR SÖZ ETTİ.
“BEN OLSAM VE HAKLILIĞIMA İNANSAM.MÜFETTİŞLERİN YAZACAKLARI CEZALAR İÇİN,EDİLMESİ BEKLENEN UZLAŞMA TEKLİFİNİ GERİ ÇEVİRİR,DOĞRU MAHKEMEYE GİDER DAVA AÇARIM..” dedi.
Kendi yaşadıklarından örnekler verdi.
“BU KİŞİLERE VE FİRMALARA,MUTLAKA UZLAŞMA TEKLİF EDİLECEKTİR.UZLAŞMA BİR ANLAMDA,ATILI SUÇLARI KABUL ETMEK ANLAMI TAŞIR.HAKLI OLAN NEDEN OLMAYAN SUÇU KABUL ETSİN.GİDER MAHKEMEYE KAZANIR GELİR..” dedi.
Karabük DEMİR PİYASALARI çalkalanıyor..
Kimileri 230 milyon ceza yazılmış diyor,kimileri 350 milyon kimileri 550 milyon diyor ve çok ciddi rivayetler var,İskenderun da ise SANAYİ HAYATI BİTEN Tesislerden söz ediliyor milyarlarca lira ceza yazılanların olduğu söyleniyor.
Maliye Müfettişlerinin ince eleyip,sık dokuduğu özenle belirtiliyor..
“KURUNUN YANINDA,YAŞ YANMAMALI..” temenni ediliyor..

UCUZ CEVHER VE UCUZ KÖMÜR KULLANIMI İLE KARDEMİR CİDDİ BİR SIÇRAMA YAPABİLİR,ANCAK,ÖNLEMLER ŞART..
Dün KARDEMİR ile ilgili bir/iki dostumuzla görüştük,kendileri bu sektörün içinde ki insanlar ve KARDEMİR’İ nasıl gördüklerini öğrenmek istedik,bu anlamda sohbet ettik.
KARDEMİR UCUZ CEVHER ve UCUZ KÖMÜR kullanmaya başladığı an sıçrama yapar gibi değerlendirmelerde bulundular,2015 yılının çok ciddi bir zarar ile geçilmesini kaçınılmaz gördüklerini anlattılar.
BİR KONUYA DİKKAT ÇEKTİLER..
“Sayın FADIL DEMİREL DÖNEMİNDE FAALİYETE GEÇEN,BAZI YATIRIMLAR,MALİYETİ HAYLİ UCUZLATTI.BUNA RAĞMEN ZARAR EDİLİYOR.HENÜZ BORÇ ÖDEMELERİ DE BAŞLAMADI,BUNA RAĞMEN ZARAR EDİLİYOR..” gibi bilgiler verdiler.
“NASIL YANİ..” diye sorduk “KOK FABRİKASI,UCUZ KOK TEMİN ETMİYOR MU,ATIK GAZLAR ve HİDROELEKTRİK SANTRALİ ELEKTRİK ÜRETMİYOR MU,SİNTER UCUZ PELET TEMİN ETMİYOR MU.BUNLAR MALİYETİ UCUZLATAN KONULAR..” dediler.
Bunların Sayın FADIL DEMİREL ile bağlantılı yatırımlar olduğunun altını çizdiler ve “BUNLAR GİBİ MALİYETİ UCUZLATAN BAŞKA UNSURLARDA VAR.DEMEK BUNLAR DEVREYE GİRMEDEN,KARDEMİR BU SIKINTILARA YAKALANMIŞ OLSAYDI,DURUM DAHA KÖTÜ OLURDU..” gibi varsayımlar dile getirdiler..
Ancak ;MUTLAKA TASARRUF TEDBİRLERİ ALINMALI gibi görüşler dile getirerek “TASARRUF TEDBİRİ HEP ACI REÇETEDİR VE BU YOLA GİDİLMELİ..” gibi görüşler dile getirerek “ŞU AN SANKİ HERŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK GİBİ HAREKET EDİLİYOR..” dediler..
2016 UCUZ KÖMÜR,UCUZ CEVHER YILI OLABİLİRMİŞ.
KARDEMİR o zaman sıçrama yapabilirmiş..

TOPLAM 61.699 KİŞİYİ BİRE/BİR İLGİLENDİREN,MÜTHİŞ BAŞARILI BİR İL MÜDÜRLÜĞÜ VE HİZMET BİNASININ YAPIMI..
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU Karabük özelinde 61.699 kişiyi BİRE/BİR ilgilendiriyor,zira o kadar SİGORTALIMIZ var Karabük’te ve bu Müdürlük öylesine başarılı çalışmalar yapıyor ki,adeta yüz akı Karabük’ün.
SGK MÜDÜRLÜĞÜ BEŞBİNEVLER BÖLGESİ’NDE.
O nedenle Karabük’e biraz uzakta kaldığı için,fazla gündeme gelmiyor/gelemiyor,oysa ki KARABÜK’TE EN GÜZEL HİZMET ÜRETEN Müdürlüklerin başında geliyor SGK.İl Müdürü Sayın NURİ AKÇAY ve mesai arkadaşları,örneğin 7.5 gün içinde EMEKLİLİK AYLIĞI BAĞLAMAK gibi insanları çok yakından ilgilendiren bir konuda 81 İl içinde birinci oldular.
YENİ HİZMET BİNALARI SÜRATLE YÜKSELİYOR..
CUMAPAZARI MEVKİİ’NDE Kİ BİNA YAKINDA BİTER.
O zaman gerek İŞVERENLER,gerekse ÇALIŞANLAR çok avantajlı bir konuma geçerek SGK İl Müdürlüğü hizmetlerini daha kolay alabilirler,örneğin EMEKLİLERE UCUZ KONUT için günde 500 kişiye EMEKLİLİK BELGESİ veriliyor,o konu bile kolaylaşacak.
İl Müdürü Sayın NURİ AKÇAY ve mesai arkadaşları verimli çalışıyorlar.

“ASGARİ ÜCRET NEDENİ İLE TOPLU İŞÇİ ÇIKARTMALAR OLURSA,İŞSİZLİK SİGORTASINDAN PARA ALABİLİR Mİ..?”
İŞKUR Müdürlüğü tarafından,büyük bir başarı ile düzenlenen “İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMININ..” Genel Bütçede herhangi bir karşılığı olmadığı ve bunun İŞSİZLİK SİGORTASI Kaynaklarından karşılandığı biliniyor.
KİMBİLİR KAÇ YÜZBİN KİŞİ “İŞBAŞI EĞİTİM PROJESİ..” kapsamında iş buldu ve parasını alıyor,bu Yörelerde bu proje kapsamında iş verilen insanlar denetleniyor,çalışıyorlar mı,çalışmıyorlar mı gözlem altında tutuluyorlar.
PEKİ GÜNEYDOĞU’DA BU İŞ NASIL YÜRÜTÜLÜYOR ACABA..?
Her neyse..
Şimdi ASGARİ ÜCRETİN YÜKSELTİLMESİ gündem de ve İŞVEREN ÖRGÜTLERİ bu işe mesafeli yaklaşıyorlar,ASGARİ ÜCRET yükselince KİTLELER HALİNDE İŞÇİ ÇIKARTMALAR OLUR MU acaba..?
-ALLAH KORUSUN- DİYELİM Kİ OLDU..
O zaman işsiz kalanlar İŞSİZLİK SİGORTASI için başvuracaklardır kuşkusuz,İYİ DE,o paraların yarısı İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMINA kullanılıyor ve ödemelerde sıkıntı çıkar mı..?
ŞU HALE BAKIN ALLAHAŞKINA..!!
Bir yerden başlayan gelişme,TETİKLENEREK bir başka yeri etkiliyor,sıkıntıya sokmak gibi bir tehlike arz ediyor ve İŞBAŞI EĞİTİM Programı,İŞSİZLİK SİGORTASI paraları ile karşılandığı için olayın öteki yüzü her an ortaya çıkabilir korkusu veriyor..
GELİŞMELER BİR/BİRİNİ TETİKLER NİTELİKTE..
Dileriz ve umarız ki herhangi bir sıkıntı çıkmaz.
KİTLESEL İŞÇİ ÇIKARTMALAR olmaz,çıkartılan işçileri İŞSİZLİK SİGORTASINA başvurarak,kendilerine yasal süre kadar maaş bağlanması talebinde bulunmaz..
Bunları dilemekten başka yapılabilecek bir şey yok..

KARABÜK’TE “FİZİK TEDAVİ İHTİYACI OLAN HASTALARA 6-7 AY SONRAYA GÜN VERİLİYOR..” BUNU KİM DÜZELTİR..?
Karabük’te FİZİK TEDAVİ İHTİYACI olan hastalara 6-7 ay sonraya gün veriliyor ve bunun giderilmesi için önlemleri KİM/HANGİ BİRİM alacak acaba..?
Örneğin Karabük’e yeni gelen bir hekim ile resim çektirip Basına dağıtan departmanlar mı getirecek “BAKIN HEKİM GETİRDİK HAVASI BASANLAR MI..” giderecek,yoksa “NE YAPALIM SİYASET GEREĞİNİ YAPMIYOR..” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışanlar mı getirecek..?
KARABÜK EMEKLİNİN YOĞUN YAŞADIĞI BİR KENT.
Bu nedenle FİZİK TEDAVİ ihtiyacı içinde çok hasta var..
Kiminin beli tutmaz,kiminin kolu tutmaz,kiminin dizi tutmaz,belirli bir yaşın üzerinde FİZİK TEDAVİ ihtiyacı yoğunlaşır ve bu hastalara “SİZ 6-7 AY DAHA AYNI ACIYI ÇEKİN,SIRANIZ GELİNCE RAHATLARSINIZ MI DEMEK GEREK..” nedir durum.
Dün bir bayan kardeşimiz “BANA 8.AY İÇİN GÜN VERDİLER..” dedi.
“PEKİ ÖZEL HASTANELER BUNU YAPMIYOR MU..” diye sorduk.
“YAPARLAR MUTLAKA AMA PARA DURUMUM ZAYIF..” dedi..
NE OLACAK FİZİK TEDAVİ hastalarının durumu….?
BİR UMUT IŞIĞI VAR MI..?

GÜNEYDOĞU OLAYLARININ “EKONOMİK YÖNÜ ZAMAN İÇİNDE ORTAYA ÇIKACAK ELBET..” VE NE GÜÇLÜ ÜLKEYİZ..
Türkiye ne kadar güçlü bir Ülke,son birkaç yıldır yaşadıklarımıza baktığınızda ortaya bu çıkıyor,içeri de ve dışarı da nelerle uğraşıp,neleri başarıyor bu Ülke.
Örneğin GÜNEYDOĞU OLAYLARINI ELE ALIN.
Oralarda harcanan paraları,Ülkemiz yatırıma harcayabilseydi,öyle sanıyoruz ki BİRÇOK ORTA AVRUPA ÜLKESİNİ veya AVRUPA Ülkesini ekonomik anlamda çok geride bırakmıştık.
ÖYLE DEĞİL Mİ..?
Şimdi birçok GÜNEYDOĞU İLÇESİNDE,MAHALLESİNDE sokağa çıkma yasağı var,insanlar sokağa çıkarak alışveriş yapamıyorlar ve o Yörede ki TİCARETHANE SAHİPLERİ ne yapıyor bir düşünün..
BU İNSANLARIN BORCU VAR,ALACAĞI VAR..
Dün basın/yayın organlarına yansıdı 12 bin civarında işyeri kapanmış.
Bu olaylar dileriz kısa süre içinde durulur,barış temin edilir ve esas o zaman olayların ekonomik yönleri ortaya çıkar,harabeye dönmüş İlçeler Mahalleler ortaya çıkınca gerçek tahribatı görürüz.
DIŞ TAHRİKLER OLDUĞU KESİN..
Ülkenin sosyal ve ekonomik zenginliklerine darbe vurmak isteniyor..
Esas tahribat olaylar bitince ortaya çıkacaktır.

KARDEMİR HİSSEDARLARI GERÇEKTEN ÇOK CİDDİ ZARARLAR ETTİLER VE EDİLEN ZARARIN KAPATILABİLMESİ..
KARDEMİR yüzde/yüzü HALKA AÇIK BİR Anonim Şirket ve son bir yıl içinde HİSSEDARLARI çok önemli miktarda zarar ettiler,HİSSE SENETLERİNİN değeri çok düştü.
ZARARI YÜZDE 40-45 GİBİ AÇIKLAMAK MÜMKÜN..
Sanıyoruz,yapılacak ilk GENEL KURULA kadar bu zararların telafisi pek mümkün olmayacaktır ve o zaman özellikle DIŞ YATIRIMCILARIN Temsilcileri önemli eleştiriler getirirler Genel Kurulda.
SON GENEL KURULLARDA,KARDEMİR “SOSYAL SORUMLULUK ÇERÇEVESİ İÇİNDE..” yapılan bazı harcamalara karşı eleştiriler getiren DIŞ YATIRIMCI Temsilcileri olmuştu.
Sanıyoruz yapılacak ilk Genel Kurulda da bunlar yaşanır..
Düşünün ki,KARDEMİR HİSSE SENEDİNE güvenip almış,ancak,bırakın beklediği karlılık olayını,yatırdığı parası yüzde 40-45 civarında erimiş,bunlar eleştiri konusu yapılar mutlaka.
HAKİM HİSSEDARLARIN DURUMU DA İÇAÇICI DEĞİL.
ELLERİNDE Kİ HİSSELERİN DEĞERİ,ADETA,ERİDİ..
Dileriz 2016 TOPARLANMA ve ATILIM YILI OLUR..

9 kişi görüş bildirdi

  1. oflu

    abi cebimizdeki para %50 geri gitti bizler kardemire güvendik ama bizi yarı yolda bıraktı insallah 2016 iyi olur benim zararım 45000 gibi rakam abi

  2. malazgirt

    fadıl demirel bu kadar önemli bir adamdı da niye dehleyip arkasından da bazı usulsüzlükler sebebiyle suç duyurusunda bulunuldu.Peki bu yatırımları yapıp kardemiri kara geçirdi dediğiniz aynı fadıl demirel, ileriyi göremeyip (veya görmek istemeyip) yüksek fiyatlardan cevher ve kömür sözleşmeleri yaparak kardemiri zarara uğratmadımı? Bırakın fadıl demireli aklama operasyonlarını, bugünkü durumun müsebbibi odur.Koskoca dünya şirketinin düştüğü duruma bak; “ucuz cevher kömür kullanmaya başlayalım siz bizi ozaman görün” modunda. Konjektürel şartlara göre büyük şirketler hammadde tedarikçileriyle oturup, sözleşmelerini aşağı yönlü revize ederken ve sözleşmeleri veya güçleri buna müsaade ederken; kardemirin bu sözleşme şartları anayasa gibi hazırlanmış, hiçbir şekilde müdahale edilmiyor. Kimler imzaladı bu sözleşmeleri. çelik fiyatları dibi gördüğünde ben niye hala max. fiyatlardan cevher ve kömür kullanıyorum, aklamaya çalıştığınız adama bir sorun bakalım onun deyimiyle “bu işte bir enayilik yok mu”.

  3. hak yerini bulsun...

    Ahmet Bey,

    Kardemir’in yatırımcısını düşünen Hakim hissedarlar Fadıl Demirel’in yaptığı tüm rezilliklerin üzerini kapatmak yerine insanların karşına çıkıp evet bu adam bizi dolandırmıştır ve biz bu konuda her ne gerekiyorsa yapmaktan hiç çekinmeyeceğiz demeliydiler. Bu söylediklerini de fiiliyata geçirip yatırımcının cebinden çalınan paranın Kardemir’e iadesini sağlamalıydılar. Tabi eğer sn. Demirel kendilerine siz bana bunu yaparsanız bende sizin açıklarınızı halka aktarırım demediyse…. Keza siz bir yazınızda Fadıl Beyle buna benzer bir konuşma yaptığınızı aktarmıştınız. Hakim hissedarların fabrikayı ve hatta kendilerini korumaya çalışan bir avuç insana neler yaptıklarını yakın geçmişte gördük. Hissedarın yatırımının nasıl kar etmesini bekliyorsunuz? Kardemir yönetimi olarak kamyonlara sığmayacak kadar parayı Demirel’in seçtiği firmalara peşkeş çekerseniz üstüne birde bu paraların peşine düşmezseniz sonuç çok da şaşırtıcı olmayacaktır. Yurdum insanı gözüyle görmeden gönlüyle inanmıyor işte. Cebindeki para azalınca sorgulamaya başladı yatırımcı ama artık çok geç.Şimdi umut edelim belki cevher fiyatları düşer, Çin denilen bela başından def olur da Kardemir de cebinden çalınan parayı telafi eder. İlahi adaletin tecelli edeceği günü sabırsızlıkla bekliyoruz. Tüm okurlara bereketli ve helal kazanç dilerim.

  4. Diyaliz Hastası

    Ahmet bey
    Fizik tedavisi gibi birde DİYALİZ SERVİSİ nasıl araştırırmısınız.
    Karabük’te şimdiye kadar kaç diyaliz hastası vefat etmiştir?
    Diyaliz hastalarına verilen ilaçlar nedir?
    Çok karışık çok
    Araştırın hayret edeceksinişz

  5. 307 karabük

    Önce burayı biz adil yönetiriz deyip 1 tl ye aldılar, işlerine gelene verdiler işlerine gelmeyene vermediler, haddelerin yarısı kapandı bir çok çalışan işsiz kaldı, imtiyaz dediler, öncelik dediler malı götürdüler, biz bir aileyiz dediler , biz çalışanlarda aileyiz sandık onlar aileyi başka biz başka anlamışız, biz safmışız onlar kaysrlı, Önce hisseleri yavaş yavaş yükseltiler birde dedikodu çıktı kim çıkardı ise, yok kağıtlar 15 i bulacakmış, Saf halk elindekini avucundakini sattı, arabasını sattı hatta evini sattı lot aldı, kağıtlar 8 tl den geri geldi, işte burda birileri elindekinden avcuğundakinden olurken, birileride pavruka sahibi oldu, ve bunca şeye rağmen birileri bunları hangi akıl hangi çıkara hizmet ederse yoksa bilmediğimiz bir şeymi vardır her başları sıkıştığında korumaya alıyor, mahkmlerde abileri var devreye giriyor, bir 350 mahkmesi 5 yıldır bitmezmi? sen memleketinin çocuğunu sırf açklrm ortaya çıkaracak sendka gelmsin diye bir hiç uğruna at, koskoca abide tutsun söz versin mahkemeleri kazanıp gelin diye, mahkemeler kazanılıp gelinince koskoca abi çark etsin orası özel şirkt diye , işte böylelerinin sayesine adamlar çayın taşı ile çayın kuşunu vurup geçiyor, Hadi onların vicdanı yok eder geçerlerde bu abi kendi insanının böyle edilmesine nasıl gönlü razı olyor, yarın hepsi ortaya çıkacak bir sürü dedi kodu türeyecek, birileri gün gelip bunları yüzüne haykıracak o zaman bu şehirde gezecek yüzü kalmayacak, Her şeyin sahibi ALLAH hiç bir şeyi gizli bırakmaz.

  6. Gönderen

    Milyon lotlar seviyesinde Kardemir hissesi olan dış yatırımcılar, genel kurulda hammadde giderlerine yoğunlaşıp, yönetimden mutmain edici detaylı açıklama istesinler bence…

    Kardemir 3. haddehaneyi başarılı bir şekilde devreye alabilirse önümüzdeki sene toparlanır. Ama 5. yüksek fırındaki gibi sorunlar ortaya çıkmaz inşaallah…
    3. haddehanenin üreteceği mamüllerin iç piyasada ihtiyaç duyulan ürünler olduğu gibi, ihracat potansiyeli de yüksek. Kardemir’in kar marjını da yükseltecektir…

    Kardemir bilançosunu olumsuz etkileyen faktörlerden birisi de amortisman giderleridir. Kardemir üst üste çok büyük meblağlı yatırımlarını işletmeye alıyor. Hali ile bunlar için ayrılan amortisman giderleri de yüksek oluyor. Bu miktarlar gider olarak gözükse de şirketin kasasında herhangi bir para çıkmıyor.

    Dahilde işleme rejimi ile ithal edilen çelikler işlenip iç piyasaya sürülüyorsa, dışarıya ne ihraç ediliyor?
    O konunun bir de ihracat ayağı olması lazım. Mutlaka bir ihracatın gerçekleşmesi lazım. İhraç edilmesi gereken içeride satılan işlenmiş çeliklerin yerine dışarıya teneke, hurda, ne bileyim çel çöp falan gönderiliyor olmalı herhalde.

    Geçen sene kırmızı ette de benzer durum yaşandı. Dahilde işlenip ihraç edilmek üzere ithal edilen kırmızı etler iç piyasaya satılmış, dışarıya da tavuk ibiği, ayağı gibi beyaz et artıkları işlenmiş kırmızı et diye ihraç edilmiş.
    Olay ulusal basında günlerce işlenmişti. Demir çelikte de böyle birşey varsa ulusal basın niye duymuyor acaba. Demir çelikte böyle bir olay varsa miktar olarak boyutları çok daha büyüktür herhalde…

  7. Gönderen

    Dahilde işleme rejimi ile ithal edilip iç piyasaya satılan çelik olayı şöyleymiş;
    Dışarıdan kalitesiz ucuz kütükler ithal edilip işleniyormuş ve iç piyasaya satılıyormuş. İç piyasaya sürdükleri bu kalitesiz çeliklerin yerine de yükümlülüklerini yerine getirmek için iç piyasadan temin edilen kaliteli çelikler ihraç ediliyormuş. Bu durumu geçen sene Veysel Yayan gündeme getirmiş…
    O haberi okumuştum ama unutmuşum. Ama İnternet unutmuyor. Naylon fatura, çelik ithalatı, DİR diye internette gezinince haber karşıma çıktı…
    O zamanlar bakan da piyasadaki kalitesiz çelikler toplanacak demişti galiba. Deyiş o deyiş patlayıp gideceğine unutulup gitti.
    Eğer böyle bir durum varsa kalitesiz demirler memleketimizde yapılan inşaatlarda kullanılıyor demektir…
    Sahtekarlık yapmayan çeliköiler bu konunu üzerine niye gitmezler? Herhalde kimin ne yaptığını en iyi onlar bilir. Dedektif tutsunlar. Hile yapanlar hem Türk çeliköilerini vuruyor hem de deprem riski yüksek olan memleketimizde inşaatların kalitesini düşürüyorlar…

    İlgili haber:
    http://www.maliyepostasi.com/ihracat-yapmak-icin-dahilde-isleme-rejimi-kapsaminda-ithal-edilen-urunleri-ic-piyasaya-suruyorlar-

    http://superhaber.tv/haber/kalitesiz-demir-celikler-toplatilacak-7417

  8. 307

    ALLAH büyüktür kardemir kapanır şerefsiz olanlarda işsiz kalırlar bize dedikleri gibi kurunun yanında yaşta yanar denildi bizler yandık onlarda yansın iyi günlerde o paraları yiyemesinler.

  9. 307

    ahmet abi hayrola bir haftadır sen kardemir haberlerini sendikal mücadeleri işten atılanları çok fazla dile getirmeye başladın bildigin veya sanagelen bazı haberlermi var bence yönetimin hükümetle arası açık sürekli denetim altındalar içerde işci tedirgin sendika zaten hiç olmadı şimdide yok işciye sahip çıkacak dutumdada degiller bence hem yönetimin hemde sendikanın suyu ısındı zaman azaldı gibi dogrumu sen birşeyler biliyorsun gibi sanki saygılar.

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sanatçı Okan Bayülgen: Buradan İngiltere’ye giden de topraklarımıza gelen de aynı ‘öteki’ kaderi paylaşıyor

Yayın: 29.03.2024 14:54
Paylaş:
A+ A-

Sanatçı Okan Bayülgen, “Buradan İngiltere’ye giden ya da güneyimizden, güney doğumuzdan bizim topraklarımıza gelenler, aslında ortak bir kaderi paylaşıyor ‘öteki’ olarak. Biz göç alıyor, sığınmacı alıyoruz, onlara öteki muamelesi yapıyoruz.” dedi.

Oyuncu, yönetmen, fotoğrafçı ve komedyen Okan Bayülgen’in yazıp, yönetip, oynadığı ve “Yılın Prodüksiyonu”, “Yılın Yönetmeni” ile “Yılın Oyuncusu” dahil 6 ödül sahibi “Richard” oyunu 50. temsilinde sanatseverlerle buluştu.

Oyuna, tiyatroya ve gelecek projelerine ilişkin  açıklamada bulunan sanatçı, Richard eserindeki asıl meselenin ötekileşme olduğunu belirterek, “Richard’ın da bir öteki olması bizi çok ilgilendirdi. Yani kraliyet ailesine doğmuş ama kral olamayacak bir öteki. Buradan İngiltere’ye giden ya da güneyimizden, güney doğumuzdan bizim topraklarımıza gelenler, aslında ortak bir kaderi paylaşıyor ‘öteki’ olarak. Biz göç alıyor, sığınmacı alıyoruz, onlara öteki muamelesi yapıyoruz. Biz de çalışmak, eğitim ya da yerleşmek için başka ülkelere, örneğin Kıta Avrupası’nda Berlin’e, Paris’e, Londra’ya gidiyoruz. Biz de orada öteki muamelesi görüyoruz. İnsan kendi doğduğu ailede, kardeşleri arasında ya da anne babaya karşı bile ötekileşebiliyor. Dolayısıyla bu çok önemli. Bunun işlendiği bir oyun. Bu açıdan Shakespeare’e dayanarak, biraz ona dil çıkartarak, biraz da Shakespeare’i överek yazılmış bir oyun.” ifadelerini kullandı.

Bayülgen, eserin yüzde 20’sinin orijinalin adaptasyonu olduğunun altını çizerek, yüzde 80’ini ise yeniden yazıldığının altını çizdi.

William Shakespeare’in kaleme aldığı ilk eserlerin VI. Henry oyunu ile Kral III. Richard’ın hayatını anlattığı oyun olduğunu dile getiren sanatçı, “O tarihte ya Tudorlara yaranmak için ya Tudorların ısmarlaması sonucu, Shakespeare bunu yapıyor yani III. Richard’ı kötü gösteriyor. Arada yüzyıl var ve o yüzyılda Yorkların yani son savaşta ölen Kral Richard’ın gölgesi kalkmamış devlet üzerinden, Tudorlar üzerinden. Bunu kötüleme çabası var. 16. yüzyıl anlayışıyla yani ‘Tanrı kötü insanları -güya- sakat bırakır ki siz ondaki fenalığı göresiniz diye’ anlayışıyla, adama sakatlıklar ilave edilmiş. İşte kambur, çolak, topal, çirkin yapılmış.” açıklamasını yaptı.

Okan Bayülgen, Shakespeare’in eserinde Richard’ı korkunçlaştırdığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Öyle bir adam değil. Çok yakın tarihte, 2012’de kemiklerin bulunması ve 2015’te Richard’a ait olduğunun tescillenmesiyle ortaya çıktı ki bu adamda biraz skolyoz var. O skolyoz da dışarıdan pek belli olmuyor. Yani kambur falan da değil. Eğri büğrü de değil. Yakışıklı bir adam. Savaşta kahramanca ölen son kral. Ama ne olmuş bugüne kadar? Bizim bu pek demokrat kıta Avrupası, İngilizler her şeyi demokrasi adına ve siyaseten doğruculuk yaparak herkesi temize çekmiş, düzeltmiş. Richard’ı bırakmışlar. Richard günden güne daha da korkunç hale getirilerek oynanıyor. Bu oyun bir soru soruyor. Diyor ki siz hala neden korkuyorsunuz? Yani 500 yıldır her gelen oyuncu, kimliği ne olursa olsun demokrat, ilerici, gerici, sağcı, solcu fark etmiyor; aynı hilkat garibesi Richard’ı oynuyor. Bir yandan bu açıdan Shakespeare’e dil çıkartıyor.”

“Söyleşilerle aslında bir şölene dönüştü”

Eserde, “sanatçı nerede durmalıdır?” sorusunun işlenmediğinin altını çizen başarılı sanatçı, “Aleladelik, üst insan olmak, Nietzsche’den, Baudrillard’dan, Alain Badiou’dan, Kierkegaard’dan Freud’a kadar, aslında sanatçının kim olduğu, ne yapması gerektiğiyle ilgili çok mesaj var oyunda. Ama iktidar yazarı olmak, olmamak gibi bir derdimiz yok. Tarih boyunca böyle olmuştur; her iktidara yakın duran yazarlar vardır. Uzak, muhalif olan yazarlar vardır. Bu oyunun özellikle meselesi bu değil.” diye konuştu.

Oyunun 50 temsilde geçirdiği değişikliklere de işaret eden sanatçı, şunları kaydetti:

“İlk oynadığımızda berbattık. Oyun da henüz toparlanmamıştı. Hızla festivale yetiştirilmişti. Hatta ilk 2-3 oyunu seyredenlere de ‘Davetiye vereyim, gelin bu halini görün.’ diyorum. Fakat seyircimizden büyük bir teveccüh gördük. Açık hava tiyatrosunda 4 bin kişiye, Atatürk Kültür Merkezi ya da diğer binli sayıları geçen seyirci kapasiteli yerlerde full oynadık, hakikaten. Ardından, sanatı üretenin ve seyircinin bir araya gelmesiyle birkaç saat süren söyleşilerle aslında bir şölene dönüştü. Bugün ‘Herkes için Shakespeare’ diyerek aslında Shakespeare’in sahibi olduğunu düşünen İngiltere ve Kıta Avrupa’sına da 1tatlı bir iltifat yapıyoruz üst yazıyla. Sinemada alt yazı, tiyatroda da üst yazı vardır. İngilizce üst yazıyla oynanıyor bugün oyun. Bu da önemli bir gelişme. Bu oyun bizim özel hatta ödenekli tiyatrolarımıza iki alışkanlık bırakacak. Bir; ki çoktan başladı, oyun sonrası söyleşileri. İki; İstanbul’umuzda, Türkiye’mizde yaşayan, yerleşik ya da kısa süreliğine burada olan yabancılar için İngilizce üst yazıyla oynanması. Bu iki gelişme de aslında bizim hem seyirciyle ilişkimiz hem de tiyatromuzun yeri açısından ya da seyirciyi önemsememiz açısından güzel göstergeler.”

Okan Bayülgen, tiyatro yapmanın hiçbir zorluğu olmadığına dikkati çekerek, “Tiyatro yapmak, tiyatrocu olmak, tiyatronun, bu atmosferin içinde olmak müthiş bir şey. Bu kadar uğraşıp didinip zar zor konservatuara girip, ayakta kalıp tiyatro yapanlar bir de üzerine şikayet ederse artık fazla geliyor bana. Şikayet etmeye hakkımız yok. Bunu biz istedik. Annemiz, babamız bize mani olmaya çalıştı, ‘Yapma çocuğum.’ dedi, önümüze dikildi, yalvardı, ‘Evlatlıktan reddederiz.’ dedi. Şimdiki aileler değil, bizim zamanımızdaki ailelerden söz ediyorum. Yine de ısrar ettik, yaptık. Neden şikayet ediyoruz o zaman?” değerlendirmesinde bulundu.

Son dönemde tiyatronun, yaptığı birçok işin önüne geçtiğini vurgulayan sanatçı,”Şu anda ‘Richard Otel’de’ diye bir oyunumuz var. Yine Richard’da oynadığım bir arkadaşım, hem ortak yazar hem yardımcı yönetmen Nihal Usanmaz’la orada da çalışıyoruz. Aynı anda o oyunu çıkardık, Richard’da oynuyoruz ve Ankara’da, Devlet Tiyatrosunda ‘Dracula’nın provaları başladı. O da mayıs ortasında sahnelenecek. Araya bir küçük oyun daha sıkıştıracağız. Böylece gelecek sezona 4-5 oyunu aynı anda oynayarak gireceğiz.” dedi.

“Shakespeare aslında bütün dünyaya ait”

Sanatçı, oyunları yurt dışında da sahnelemeyi çok istediklerine işaret ederek, “Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de oyun koyabilirsiniz, yeter ki oyununuz onlar için yeni ve farklı bir şey ifade ediyor olsun.” ifadelerine yer verdi.

Uluslararası tiyatro festivallerine gitmek konusunda ise Bayülgen şunları söyledi:

“Aslında Richard için çok devreye girenler oldu. Fakat bizim, sinemadaki gibi bazı filmlerimizin, yönetmenlerimizin alışageldik şekilde Cannes’da, Berlin’de, farklı festivallerde ödül alması gibi bir lobimiz yok tiyatroda. Bazı oyunlar zar zor gidiyor, geliyor ama bunu da başlatmak lazım. İngilizlere de bir şey söylemek için Shakespeare’i tercihimiz biraz da bu yönde kıymetliydi. Shakespeare ile ilgili bir şey söylediğiniz zaman artık bu sadece İngiltere’ye değil, bütün dünyaya ilginç geliyor. Çünkü artık İngiltere’ye ait bir yazar değil Shakespeare. İngilizler sahip çıkıyor tabii, adam İngiliz ama artık o, tiyatro kütüphanesinin en önemli yazarı olarak aslında bütün dünyaya ait. Dolayısıyla Türkiye’den birisi çıkıyor, diyor ki ‘Ya kardeşim, pek demokratsın ya, senin yapamadığını bak ben yaptım ve sana, senin biraz da kafanı açabilecek, yeni fikirler verecek bir şey söylüyorum. Gelip orada oynayayım mı? Diyecek ki oyna ama sinema filmi nasıl gidiyor? WeTransfer’le, yüksek bir dosya olarak gidiyor. Bir küçük flash diskle gidiyor. Gitmesi bugünkü teknolojiyle rahat. Tiyatro kamyonlarla, insanlarla gidiyor. Biz bugün Anadolu’da bir yere gittiğimizde birkaç kamyon ve 51 kişi gidiyoruz yani kolay değil. Onun için bu kadar adamı götürüp orada oynatmak hiç kolay değil. Tarihte yapılmış. Bunu yapan müthiş tiyatrocu abilerimiz oldu.”

“Yurt dışına oyunla gittiğinizde işin kolayına kaçamazsınız”

Okan Bayülgen, uluslararası gösterimlerde iki kişilik oyunlarla ve dekoru oradan tedarik ederek gidilebildiğini aktararak, “Ama bizim oyun için orada bir inşaat yapmalısınız. Bu kolay bir şey değil. Bir yandan da tiyatronun şöyle bir tarafı da var; hep böyle kolaya kaçamazsınız. Yani ‘Yurt dışına gidecek bir oyun var’. Eee? ‘Bir hırkayla gidelim.’ Hayır o değil. Bu tiyatro. Nasıl sinemanın böyle bir cazibesi, şaşası var. Tiyatroda da bazı oyunlarda seyirciye oyunculuk, müzik performansları, dans gösterdiğiniz kadar, dekor, kostüm ve ışık konusundaki kreasyonunuzu da göstermeniz lazım. Tiyatro çünkü bunların bir bütünü. Çok farklı sanatların bir arada oluştuğu büyük bir sanat diyoruz.” diye konuştu.

Richard oyununun yurt dışına gittiğinde en az 600 kişilik bir salonda oynaması gerektiğinin altını çizen sanatçı, “Dracula’yı Devlet Tiyatrosunda sahneleyeceğiz. Mesela Dracula’nın şahsı daha fazla yurt dışı festivalleri açısından çünkü devlet, Kültür Bakanlığımız, ‘Biz buna uluslararası, dünya markası fantastik kişilik olarak da bakalım. Bunu şu festivalde ya da tiyatroda oynayalım.’ derse oynanır. Bu da aynı şeyi yapabilir.” ifadelerini kullandı.

Bayülgen, bütün tiyatro oyunlarının “Kral Çıplak” dediğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Bütün derdimiz seyirciyle böyle bir alışveriş içinde olmak. Bütün oyunlar bir şey söyler. Hangi oyunlar bir şey söylemez? Oyuncusu, yönetmeni ya da yazarı başka dertler içindeyse bir şey söylemeyebilir. Örneğin gelir der ki ben sana bir hikaye anlatacağım. Niye anlatacaksın bu hikayeyi? İşte ben bunu yazıyor muyum, yazabiliyor muyum diye baktım. Ya da oyuncusuna dersin ki ‘Senin derdin ne?’ Oyun bir şey söyler, bir ufuk açar, bir yere dokunur. Katarsis denilen şey gerçekleşir. Bir ahlaki yıkanma ortaya çıkar. Herhangi bir şey. Oyuncu diyorsa ki, ‘Benim derdim kendimi el aleme göstermek. Bakın ne güzel oynuyorum. Gördünüz mü beni? Bir daha alkışlayın bakalım.’ falan. Bunlardan bir şey olmaz. Sanatçının hep bastıramadığı, dert edindiği, paylaşmak istediği bir şey vardır. Resim mi heykel mi tiyatro mu müzik mi, her neyse. Bir yardım çığlığı gibi. Çünkü sanatçı da acayip bir tip. O da bir iletişim kurmak istiyor. Onun da bir derdi olmuş mesela çocukken. İşte anlatırsa çocukken neler olduğunu, çocukken dertli olan başka birileri de onu anlar. Beraber bir şey olur. Ama sürekli aynı şeyi de söyleyemez, yeni bir şey söylemesi lazım. Şimdi ideali mi tarif ediyorum? Hayır. Sanat şurasından bastırdığımız, buradan sıkıştırdığımız, ‘böyle yapılmalıdır’ diye kural koyduğumuz bir şey değildir. Zaten ne zaman bu kuralları koyarsanız birileri çıkıp o kuralları bozmaya çalışır. Ondan sonra da devrim yaptık derler. ‘Bravo’ deriz biz de. Biz devrimcileri severiz zaten.”

Oyunun ikinci sezonu tamamladığını kaydeden sanatçı, üçüncü sezonda da izleyiciyle buluşacağını sözlerine ekledi.

Eser, 5 Nisan’da Maximum Uniq Hall’de, 14 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi’nde, 16-17 Nisan’da Ankara’da, 3 Mayıs’ta Konya’da, 4 Mayıs’ta Antalya’da, 5 Mayıs’ta Denizli’de, 7 Mayıs’ta ise İzmir’de sahnelenecek.

Kabare Dada ve Net Sanat tarafından sahnelenen eserde Bayülgen’in yanı sıra Şenay Gürler, Ebru Unurtan, Nihal Usanmaz, Kevork Türker, Oral Özer ve Volkan Ateş Gündüz rol alıyor. (AA)