Barış Mahallesinde Spor Kompleksinin Temeli Atıldı

Barış Mahallesinde Spor Kompleksinin Temeli Atıldı

Yayın: 13.02.2019 21:25
Paylaş:
A+ A-

Safranbolu Belediyesi ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı arasında imzalanan protokol ile ilçemizde yapılacak olan spor 5 projeden birisi olan Basketbol ve Voleybol sahası ile Yeni Nesil Spor Salonu’nun temeli atıldı.

Çalışmaları yerinde inceleyen Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Dr. Fatih Ürkmezer; “Projenin 2019 yılı Eylül ayında tamamlanmasının planlandığını“ söyledi.

Safranbolu’nun bir nevi sporcu yetiştiren akademiye dönüşeceğini belirten Ürkmezer; “ Göreve başladığımız ilk günden bu yana geleceğimizin teminatı çocuklarımızı spora teşvik etmek amacı ile çeşitli projeler üretiyoruz. Bu kapsamda Kaymakamlık, Belediye, Gençlik Spor İlçe Müdürlüğümüz, Halk Eğitim Müdürlüğümüz ve SAKEM işbirliğinde çocuklarımız ve gençlerimiz için çok sayıda sportif projeyi hayata geçirdik” dedi.

Spor Toto ile imzalanan protokol ve Safranbolu’ya kazandırılacak olan spor alanları ve salonlar ile Safranbolu’dan ülkemizi her platformda başarı işle temsil edecek sporcuların yetiştirileceğine inandığını kaydeden Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Dr. Fatih Ürkmezer; “Barış Mahallemizde temeli atılan 735 m2 inşaat alanı olan 116 seyirci kapasiteli Spor Kompleksinde, rakip ve ev sahibi takım için soyunma odaları duş ve wc’ler, kantin ve idari alanlar bulunacak. Yine aynı alana Gençlik ve Spor Bakanlığı şartlarına ve standartlarına uygun ölçülerde basketbol sahası, voleybol sahası ile bir de açık tenis kortu inşa edilecek. ” diye konuştu.

Ürkmezer, Safranbolu Belediye Fen İşleri Müdürü Celal Cingöz ve yüklenici firma yetkililerinden çalışmalar hakkında bilgi aldıktan sonra projelerin Safranbolu’ya şimdiden hayırlı olmasını ifade ederken çalışanlara kolaylıklar diledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Uzmanından “Çocuğa özgüven aşılayacağım derken zarar verebilirsiniz” uyarısı

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:00
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Billur Örnek, sahte bir “mükemmel kendilik algısı”nın çocuğu, genci güçlü kılmaktan çok psikolojik bozukluklara açık ve kırılgan hale getirdiğini bildirdi.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre “Kendilik Algısı”, kişinin kendisini nasıl gördüğünü, algıladığını veya tanımladığını anlatan bir olgu olarak psikoloji literatüründe yerini aldı.

Tamamen sübjektif olan bu durum, kişinin doğası ve özelliklerinin yanı sıra deneyimleri, akranlar ve yetişkinlerle olan etkileşimleri, çevresindekilerin kişiye karşı olan davranışları ve ifadeleriyle şekilleniyor.

Dolayısıyla bir kişinin kendisiyle ilgili algısı, çevresinde onu gözlemleyen diğer kişilerin algısından çok farklı bir noktada olabiliyor. Uzmanlar ise ebeveynlerin çocuklarında olumlu kendilik algısı oluşturmaya çalışırken psikolojilerini bozabilecekleri uyarısında bulunuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Örnek, kendilik algısına ilişkin bilgi verdi.

Örnek, kendilik algısının, kişinin diğerleriyle olan etkileşiminde, kendisi ile olan ilişkisinde, yaşamda seçtiği yollar ve verdiği kararlarda büyük ölçüde etkili olduğunu vurgulayarak, “Kendisini sosyal olarak sevilir ve kabul edilir gören kişi daha rahat ve doğal iletişim kurar. Aksine kabul edileceğinden emin olmayan bir kişi ise etkileşimden kaçınır ve sonuçta sosyal becerileri yeterince gelişmeyebilir” ifadelerini kullandı.

Örnek, kişinin kendisini nasıl algıladığının, yetişme koşullarında ebeveynlerinin, önemli diğer yetişkinlerin ve akranların tepkileriyle çok bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, üst düzeyde başarılı bir kariyeri olan kişilerde, çocuklukta ebeveynlerin mükemmeliyetçiliği ile karşılaştığı için kendisini hiçbir zaman yeterli ve başarılı hissedemediğini gözlemleyebildiklerini belirtti.

Bu durumun ebeveynlerin tepkileri nedeniyle kendilik algısı grafiğinin olumsuza doğru düşüşe geçmesi olarak düşünülebileceğini ifade eden Örnek, “Kişi kendisini ortaya koyduğundan daha yetersiz, düşük standartlarda algılamaktadır. Terapide kişinin kendisini başkasının gözünden görerek edindiği algısını, ortaya koyduğu gerçeklere tekrar bakarak değiştirmesine odaklanırız.” bilgisini verdi.

Örnek, zaman zaman bu durumun aksinin olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Örneğin kişi, kendisini başkalarının tabi olduğu kuralların üstünde, şişmiş bir kendilik algısıyla tanımlıyor olabilir. Bu bazen çocukluğundan itibaren kişiye ayrıcalıklı davranılması nedeniyle, bazen de tam tersine yetersiz olduğu çok fazla ifade edilmiş kişilerin kendini koruma kalkanı olarak görülebiliyor. Her iki durumda da terapide kendilik algısını gerçekliğe yakın noktaya çekmeyi amaçlıyoruz. Yani şişmiş kendiliği de sönmüş kendiliği de olabildiğince objektif bir yere getirerek kişinin kendisini buradan görebilmesini amaçlıyoruz.”

– Gerçeklikten uzaklaşacak kadar olumlu kendilik algısına dikkat

Son yıllarda ebeveynlerin çocuklarda/gençlerde “olumlu kendilik algısı” oluşturma çabasının yoğun olduğunu gözlemlediklerinin altını çizen Örnek, olumlu kendilik algısının istenen bir durum olduğunu vurguladı.

Örnek, gerçeklikten uzaklaşacak kadar olumlu kendilik algısının ise çocuğun eninde sonunda hayal kırıklığı yaşaması ve kendine yabancılaşması ile sonuçlanacağını aktardı.

Olumlu kendilik algısı oluşturmaktansa gerçekçi bir kendilik algısı oluşturması yönünde gençlere/ çocuklara rehberlik etmenin çok daha sağlıklı olduğuna inandığına dikkati çeken Örnek, “Bu şekilde çocuk/genç gerçekten güçlü olan yönlerini parlatırken çok da güçlü olmayan yönlerini geliştirme yoluna gidecektir. Sahte bir 'mükemmel kendilik algısı' çocuğu/genci güçlü kılmaktan çok psikolojik bozukluklara açık ve kırılgan hale getirir.” bilgisini verdi.

Örnek, sağlıklı bir kendilik algısı için neler yapılabileceğine ilişkin şunları kaydetti:

“Çocukluktan itibaren yetişkinlerin hem çocukla olan kendi iletişimlerine dikkat etmesi hem de önemli diğerlerinin çocukla nasıl iletişim kurduğunu takip etmesi gerekir. İnsan önce başkalarının gözlerinde görerek tanır kendini. Bu nedenle yetişme aşamalarında nasıl davranıldığının çok büyük önemi var. Ne sahte bir mükemmellik ile ne de mevcut güçlü yönlerini görmezden gelerek, çocuğun/gencin açıkça güçlü taraflarını da geliştirilmesi gereken taraflarını da konuşarak ilerlemekten bahsediyorum. Bir gencin iletişim becerileri çok güçlü fakat sabır göstermekte zorluk yaşıyor olabilir, bir diğeri de çok sabırlı fakat sınır çizip haklarını korumakta güçlük çekiyor olabilir. Her ikisinin hem güçlü yanları hem geliştirilmeye açık yanları var. Kendisini bu gerçekçilik ile tanımasına izin verilen kişinin sağlıklı bir yetişkin olması, kendisinin farkında ve kendisiyle barışık olması çok daha kolaydır.”