Belki Bir Gün…!

Belki Bir Gün…!

Yayın: 30.04.2015 08:33
Paylaş:
A+ A-

Karabük’ün dertleri gün geçtikçe artıyor.
İyi haberler yok mu.?
Elbette var.
Karabük Üniversitesi yüz güldürmeye devam ediyor.
Keza KARDEMİR büyük üretim patlaması yapmaya hazırlanıyor.
Küresel bir şirket olma yolunda hızla ilerliyor.
Elektrik santrali
Kok fabrikası
5.yüksek fırın…
Ve 3 milyon ton/yıl üretime konu olma.
Hummalı bir çalışmanın olduğu bir gerçek.
O’nun dışında…
Elde refah adına somut bir gelişme yok.
İl bütününde aşağı yukarı 20 bin kişi geçim standartlarının altında yaşam mücadelesi veriyor.
Büyük bir kesim elinde bulundurduğu 10 değişik kredi kartı ile günü kurtarma telaşı içinde.
Geçim derdi ve buna bağlı olarak nahoş olaylar silsilesi bir türlü dur/durak bilmiyor.
En önemlisi…
Genç bir nesli heba etmek üzereyiz.
Gelecekten umutlarını kesmiş gibiler.
Baba parası harcamaya devam ediyorlar.
Bir de tezat gibi görünse de SGK’ya prim ödüyorlar
Bir işe girip emekli olma umutlarını tamamen yitirmişler.
Öyle bir şey yok mu?
OECD raporlarına bir göz atın.
Okumuş işsizlerde Türkiye atbaşı önde gidiyor.
Şimdi burada konuyu bize dönük hale getirerek soralım.
Sahi Karabük’ün derdi ne?
Eski günleri yakalamak mı?
O’nu bir kalemde geç.
Temiz havaya kavuşmak mı?
O’nu bir ömür boyu unut.
Hastanelerdeki izdihamı azaltmak mı?
O taraflara hiç uğrama.
Cadde ve sokakları temiz görme mi?
Böyle bir şeyi hiç düşünme…
Kredi kartsız yaşama geçip lüzumsuz borçlanmaların önüne geçme.?
O’nu hiç sorma…
Hadrianapolis antik kentini turizme kazandırmak mı?
Hayal bile etme….
Kente yaşam müzesi kurmak mı?
O’nu hiç gündeme getirme
Sahi bizim derdimiz ne?
Hep şikayet etmek mi?
Hayır,dertleri en aza inmiş Karabük’ü düşlemek
Hem de seçime gidilen şu süreçte…
Hiç olacak iş mi?
Ama sen gidip oyunu kullan….
Belki bunlar da birgün gerçekleşir diye hayal kur…
Olur mu?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)