Çelik ihracatının 2018 yılında da artması bekleniyor

Çelik ihracatının 2018 yılında da artması bekleniyor

Yayın: 21.01.2018 21:12
Paylaş:
A+ A-

Yıl boyunca dünyada ve ülkemizde yaşanan siyasi, ekonomik ve sektörel sorunlara rağmen son birkaç yılda meydana gelen düşüşleri toparlayan çelik ihracatçıları, 2017 yılında 17,7 milyon tonluk ihracata ulaşmayı planladığı haber verildi.

Konu ile ilgili Çelik İhracatçıları Birliğince yapılan açıklamada,”2018 yılında ise özellikle Çinli çelik üreticilerinin ürünlerini ağırlıklı olarak kendi iç piyasasına vermeye devam etmesi ile ihracata sunacağı ürünlerin azalmasının, Türk çelik sektörünün ihracatını olumlu yönde etkilemeye devam edeceği öngörülüyor. İmalattaki ithal girdilerde yaşanan fiyat artışının 2018 yılında da devam edeceğini söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, “İhracatta yaşanan tüm olumlu gelişmelere rağmen çelik üretiminde kullanılan ve ithalatla temin edilen elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar sektörümüzü zorlamaya devam edecektir” dedi.

Türkiye ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olan çelik sanayi, 2016 ve 2017 yılı Ocak – Kasım dönemi karşılaştırıldığında yüzde 12,7 artış ile yakaladığı 34,2 milyon tonluk üretimi ile dünya sıralamasında 8’inci oldu. Sektörün bu yılı rekor sıvı çelik üretimi ile kapatacağı ön görülüyor. 2017 yılının Ocak – Eylül döneminde ise çelik sektörü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 artış ile 13,1 milyon tonluk ihracat gerçekleştirerek dünya 9.’su oldu. Dünya çelik piyasalarında ulaştığı bu konumu daha yukarıya taşımak isteyen Türk çelik sektörü, 2018 yılında ihracattaki olumlu gelişmelerin devam etmesi ile sıralamada daha yukarılara çıkmayı hedefliyor.

Yurtiçinde ve yurtdışında karşılaşılan sorunlara rağmen Türk çelik sektörünün 2017 yılında iyi bir performans ortaya koyduğunu söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Çin hükümetinin ülkedeki hava kirliliğinin yüksek boyutlara ulaşmasından dolayı üretimini azaltması, dünya ticaretinde uyguladığı haksız rekabetine karşı yapılan küresel baskıların yankı bulmasıyla ihracatını azaltma yoluna gitmesi ve ülkedeki ekonomik büyümenin etkisi ile yatırımlarına ağırlık vermesi, Türk çelik ürünlerine olan talebin artmasını sağladı. Böylece Çin’in arka bahçesi Hong Kong, Malezya, Singapur ve Endonezya gibi ülkelere önemli miktarlarda çelik ihracatı gerçekleştirdik. Ayrıca AB ülkelerinin Türk çeliğine olan taleplerinde yaşanan dikkate değer artış ihracatımıza olumlu yansıdı. 2017 yılı genelinde küresel çelik piyasalarında ağırlığını hissettiren sektörümüzün bu yılı miktar bazında en az 17,7 milyon ton seviyelerinde ihracatla kapatacağını düşünüyoruz” dedi.

Hammadde fiyatlarındaki artışların 2018 yılında da sektörü zorlamaya devam edeceğine dikkat çeken Namık Ekinci, “İthalata bağımlı olduğumuz elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar sektörümüzü olumsuz olarak zorlamaktadır. Global piyasalarda yaşanan elektrot kıtlığı sebebiyle yılbaşında ton başına 1.500 dolar seviyesinde olan elektrot fiyatları bugün 18 bin dolar seviyesine çıktı. Piyasadan alınan son duyumlarda 2018 yılı Şubat ayı teslim elektrot fiyatlarına ton başına 27-30 bin dolar seviyesinde tekliflerin verildiği tespit edildi. İthal girdi malzemelerinin fiyatlarında yaşanan yükselişin önümüzdeki yıl da devam etmesi bekleniyor. Bu durumu sektörümüzü olumsuz etkileyecek en önemli unsurlar arasında görüyoruz. Sektörümüzün hammadde ve sarf malzemelerinde meydana gelen dalgalanmalardan daha az etkilenebilmesi için cevherden üretim yapan tesislerin yüzde 30 olan seviyesini artırması ve üretimde daha dengeli hale gelmesi gerekiyor. Dünya ile daha iyi rekabet edebilmek ve yüksek katma değerli ürün çeşitliliğimizi arttırabilmek için cevhere dayalı üretime geçmemiz büyük önem arz ediyor. Bu durum daha rekabet edici fiyatlarla ve ürün çeşitlenmesi yönünden ihracatımızın artmasına fırsat sağlayacaktır. ” diye konuştu.

2018 yılında Çinli çelik üreticilerinin ürünlerini ağırlıklı olarak kendi iç piyasasına vermeye devam etmesi ve özellikle 2017 yılında yüksek oranda düşüşlerin yaşandığı inşaat çeliği ihracatının toparlanmasına bağlı olarak sektör ihracatında artış öngördüklerini de dile getiren Ekinci, “Cevhere dayalı üretime geçmemiz iç piyasada başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya gibi güçlü çelik talebinde bulunan sektörlerin çelik maliyetlerini düşürmesine ve ihracatlarının artmasına fırsat verecektir. Bu sebeple de bahsi geçen sektörlerimizin büyüme oranlarını yakından takip ediyoruz” dedi.

Yurtdışı pazarlarda kendilerini bekleyen risklere de değinen ÇİB Başkanı Namık Ekinci açıklamalarına şu sözlerle son verdi: “Çin başta olmak üzere Ukrayna, Rusya gibi ülkeler ihracat pazarlarımıza dampingli mal yollayarak yurt içi ve yurt dışında pazar payımızı alıyor. Buna paralel olarak İran’ın da yakın zamanda en büyük pazarlarımız olan Irak, Suriye ve Kuzey Afrika ülkelerinde bizi zorlayacağını düşünüyoruz.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)