Çocuklardaki döküntülü hastalıklara dikkat

Çocuklardaki döküntülü hastalıklara dikkat

Yayın: 16.08.2017 00:10
Paylaş:
A+ A-

Aileleri endişelendiren çocuklardaki döküntülü hastalıkların bazen hayatî olduğu, ancak kimi zaman kendiliğinden geçebildiği bildirildi.

Başlıca belirti ve bulgusu ateş ve döküntü olan bu hastalıklar hakkında bilgi veren VM Medical Park Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nureddin Vurgun, “Bu hastalıkta ateş çok yüksek olduğu zaman havale geçirme riski olduğundan ailelerin endişelenmeleri normaldir. Ancak döküntülü hastalıkların çoğunda sebep virüsler olduğu için hastalık kendini sınırlandırabilir ve tedavisiz de iyileşebilir. Benzen de döküntülü hastalıklardan bazıları hayatî risk taşıyan menegokoksemi gibi bakteriyel olabilir. Ayrıca viral döküntülü ve ateşli hastalıklar hastanın kendisi için önem taşıdığı gibi, gebeler, bağışıklık sistemi zayıf olanlar başta olmak üzere toplum sağlığı yönünden olası salgın riskleri nedenleri ile ayırıcı teşhisinin iyi yapılabilmesi için hekim muayenesi gereklidir” dedi.

Son zamanlarda yine gündeme gelen “6. hastalık hakkında da bilgi veren Vurgun, “İnsan herpes virus grubundan tip altının (HHV-6) sebep olduğu çocukluk dönemine has, akut, ateşli ve döküntülü bir enfeksiyon hastalığıdır. Altıncı hastalık adı tarihi gelişim ile ilgilidir. Bugün dünyadan eradike edilen, geçmiş yüzyılların ise en sık görülen ve korkulan döküntülü hastalık çiçek hastalığıdır. Bu ilk bilinen döküntülü hastalıktan sonra tanımlananlar tarih sırasına göre sıralanmıştır. Altıncı hastalık sporadiktir, salgınlar yapmaz, ama toplumda sık gözlenir. Kuluçka dönemi 10-15 gündür. Çocuklarda 6 ay ve 3 yaş arasında gözlenir. Doğumdan sonraki ilk 6 ayda anneden geçen antikorlar koruyucu olduğu için hastalık gözlenmez. Bu hastalıkta en sık bulgu ateştir. Kısa bir başlangıç dönemini takiben hastada 40 derece gibi yükselen ateş ve huzursuzluk vardır. Bu ateşli dönemde vakaların yüzde 5 ile 15’inde yüksek ateşe bağlı havale gözlenebilir. Ateş 3-5 gün kadar yüksek kalır ve birden kriz gibi düşer. Ateşin düşmesini takiben 12-24 saat sonra gövdede daha yoğun olan, gül renginde, kaşıntısız, 2-3 minimetre büyüklüğünde makülopapüler denilen döküntü olur. Döküntü daha sonra yüze, kol ve bacaklara yayılır ve en geç 3 günde solmaya başlar. Bu hastalıkta tipik döküntü dışında huzursuzluk, kulak ağrısı, burun akıntısı, karın ağrısı, baş ağrısı gibi belirtiler de vardır. Öksürük sık görülmez. Hastalığın ortalama süresi 6 gündür. Yüzde 15 vakada daha uzun sürebilir. Nadiren boğaz içinde yaralar olabilir” şeklinde konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tokat’taki Sebastapolis Antik Kenti depremlerde zarar görmedi

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.04.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – Tokat'ın Sulusaray ilçesinde bulunan Sebastapolis Antik Kenti, depremlerde zarar görmedi.

İlçede yaşanan 4,7 ve 5,6 şiddetindeki depremlerin ardından Sebastapolis Antik Kenti, Anadolu Ajansı tarafından dron ile görüntülendi.

Antik kentin depremlerde zarar görmediği belirlendi.

Tokat kent merkezine 69 kilometre uzaklıktaki Sulusaray ilçesinin altında yer alan antik kentin ortaya çıkarılması için Tokat Müze Müdürlüğünce 1986'da sondaj kazılarıyla başlayan çalışmalar, sonraki yıllarda kurtarma kazısı şeklinde devam etti. 1991'de ara verilen çalışmalara 2013 yılında tekrar başlandı. Antik kentteki kazı çalışmaları, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Temür'ün danışmanlığında sürüyor.

– Sebastapolis Antik Kenti

Antik kentin bazı kaynaklarda M.Ö 1. yüzyılda kurulduğu ifade ediliyor.

Roma İmparatoru Trajan zamanında M.S 98-117 yıllarında Pontus Galatius ve Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokya eyaletine dahil edilen antik kentin 2 bin yıl önce Karadeniz'in en büyük 5 şehrinden biri olduğu belirtiliyor.

Döneminde çok az şehrin sahip olduğu, zenginliğin göstergesi olarak para basma yetkisi bulunan Sebastapolis'in büyük savaşlar, yıkımlar, afetler ile geçiş yollarının değişmesi sonucu eski önemini kaybettiği, zamanla da unutulduğu kaydediliyor.