Dinçel; Yüksek Disiplin Kurulu Mustafa Eren’i İhraç Etmiştir

Dinçel; Yüksek Disiplin Kurulu Mustafa Eren’i İhraç Etmiştir

Yayın: 27.05.2016 10:37
Paylaş:
A+ A-

CHP İl başkanı Av.Erdoğan Dinçel dün parti İl binasında bir basın toplantısı düzenleyerek,partide ki son gelişmelerle ilgili bilgiler aktardı.

Merkez İlçe teşkilatında ki eksilmeler neticesinde yeni bir yönetim oluşturmak amacıyla Merkez İlçe yönetiminin bilgileri dahilinde istifa ettiğini belirten İl başkanı Dinçel,“Mustafa Eren’in ihraç edilmesi konusunda ise,7 Haziran seçimlerinde başka partilerin seçim çalışmalarına katıldığı tespit edilmiş olup bu yüzden de yüksek disiplin kurulumuz tarafından partiden ihraç edilmiştir” dedi.

Dinçel yaptığı basın toplantısında şu açıklamalara yer verdi; “1 Kasım seçimlerinden sonra her an erken bir seçim olacak gibi düşünerek çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.Bu kapsamda Cumhuriyet Halk Partisi olarak son yıllarda en kapsamlı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalarımızda özellikle eğitim toplantılarına ağırlık veriyoruz. Diğer yandan merkez İlçe başkanımız Osman Çelik kardeşimiz KARDEMİR’de ki ağır iş temposu nedeniyle parti çalışmalarına ağırlık ve katkı veremediğini bize bildirdi.Bir de yine merkez ilçe teşkilatımızda ki bazı arkadaşlarımız disiplin kurulu ve İl yönetiminin bazı kademelerinde görev aldığı için bir boşluk oluştu. Bu gelişmeler sonrası teşkilat kendi arasında bir değerlendirme yaparak benim de bilgim doğrultusunda yeniden yapılanma amacıyla istifa kararı alarak toplu olarak istifalarını sundular.Burada hiç bir ters bir durum yok.Sadece daha aktif bir yönetim oluşturmak amacıyla bu kararı aldılar.Tüm bu gelişmeler İl yönetimimiz ve benim bilgilerim doğrultusunda gelişti.Bunu özellikle kamuoyu ile paylaşmak istedik.Yanlış anlaşılmalara mahal vermemek düşüncesi ile.Önümüzde ki günlerde genel kurul yapmak amacıyla bir yönetim atayacağız ve ardından yapılacak genel kurul ile yeni merkez ilçe yönetimi seçimi gerçekleşmiş olacak” dedi.

MUSTAFA EREN FARKLI PARTİLERİN SEÇİM ÇALIŞMALARINA KATILDI

Toplantının ikinci bölümünde eski milletvekili olan ve geçtiğimiz yıllarda Cumhuriyet Halk partisi bünyesine katılan Mustafa Eren’in partiden ihraç edilmesiyle ilgili süreci değerlendiren CHP İl başkanı Av.Erdoğan Dinçel, “7 Haziran seçimleri öncesi Mustafa Eren beyin MHP ve AK Parti seçim çalışmalarına katıldığı tespit edilmiştir.Hem de bunları kendi köyünde yapmıştır.Önünde Milliyetçi Hareket Partisinin bayrağı ve adayı ile birlikte görüntü vermiştir.Yine kendi köyünde AK Parti milletvekili adayları ile görüntüleri tespit edilmiştir.Dolayısıyla Safranbolu İlçe yönetimi her iki seçimlerde ki tavrıyla ve görüntü tespitleriyle konuyu İl disiplin kuruluna bildirmiştir.Bu gelişme ile birlikte İl disiplin kurulumuz kendisine kınama cezası vermiştir.Ancak son gelişmede ise Yüksek Disiplin kurulu kendisini partiden ihraç etmiştir” açıklamasına yer verdi.

BÜST ÇALIŞMASI İÇİN ÜST BÖLÜMDE DÜZENLEME YAPACAĞIZ

Son olarak Kent meydanına yapılacak Atatürk büstü düzenlemesiyle ilgili kısa bir açıklama yapan Dinçel, “Sayın belediye başkanımız bize tören alanının meydanın üst bölümü olduğunu bildirdi ve üst bölümden nereyi istersek verebileceğini söyledi. Bu konuda bir sıkıntı yok.İlerleyen günlerde birlikte belirleyeceğimiz yer ile çalışmalarımızı başlatacağız” dedi.

6 kişi görüş bildirdi

  1. işci mahmut

    merkez ilçe başkanı osman çelik seçildiğinde zaten fabrikada işçiydi .yaptığı işide hepimiz biliyoruz neyin yoğunluğu…böyle açıklama yaparak chp lilerin zeka seviyesini mi sınıyorsunuz.doğru açıklama yapında ona bari oy verelim.yazık ediyorsunuz bize fabirka da hep kafamız önde geziyoruz…

  2. Osman baskan

    CHP deki istifada
    Üniversiteli bir kız öğrenciye çekilen mesajın payı var mıdır.
    Varsa mesajı kim çekmiştir.
    Mesaj olayını ortaya çıkaranlar mı
    Mesajı çekenler mi suçlanmıştır.
    Sorularıma cevap bekliyorum.

  3. Erdogan eren

    Sayın il başkanı
    Mustafa ErenIn kınama cezasına
    Siz
    Itiraz etmediniz mi.
    Bir de soru
    Mustafa Eren’in aday olduğu seçimlerde siz hangi partiye oy verdiniz.
    Size partinizde Hayırlı günler.

  4. Hasan Hüseyin

    Mustafa Eren, 7 Haziran seçimlerinde bizzat ilçe yönetimi tarafından bilinçli olarak uzak tutulmuştur. Başka partilerin adayları ile fotoğraf belge ise başkalarının da belgeleri bulunur. Yazık olmuş. Birleşe birleşe büyüme yolu seçileceğine, küçülerek güç elde etme gibi ilginç bir yol seçilmiş.

  5. CHP'nin Ensarları.....

    CHP’de il ve ilçe yöneticilerinin birkaç kendini bilmezi, bir kız öğrenciye mesaj yollayarak taciz etmesi üstü kapatılacak,görmezden gelinecek bir olay değildir……Bu olay eski aile bakanının ENSAR davasındaki tecavüz olayını”BİR DEFADAN BİR ŞEY OLMAZ”anlayışından farkı yoktur…..İl başkanımızdan bu olayın üstüne gitmesini,olayı karartmamasını bekliyor İl Kadın Kolları başkanını ve İl gençlik kolları başkanını göreve davet ediyoruz….CHP’sinde bu türden yöneticilerle biz partililere zarar verilmektedir…Partiyi bu pisliklerden,siyaset artıklarından arındırılmasını istiyoruz……..

  6. Yönetim İstifa..........

    Demokratik bir toplum olabilme adına alacağımız çooook mesafe var….Alman başkanı Willy Brand ,sekreterinin adının bir rüşvet olayına karışmasıyla Almanya’da hükümet istifa etmişti…… Karabük CHP ‘de yığınla sansasyonel olaylar oluyor Yönetim istifa edemiyor,üstüne üstlük olayı karartmaya çalışıyorlar…..Bu kadar ciddi suçlamalar varsa genel merkezden bir muhakik talep edilmeli, konuların üstüne korkmadan gidilmelidir……CHP’si hakettiği yöneticileri her zemin ve şartta kendi içinden çıkarabilecek iktidar alternatifi bir partidir……Yönetim tümden istifa etmeli, en kısa zamanda bir seçim ortamı sağlanarak CHP demokrasinin sağlam bir kalesi haline kavuşturulmalıdır…

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sanatçı Okan Bayülgen: Buradan İngiltere’ye giden de topraklarımıza gelen de aynı ‘öteki’ kaderi paylaşıyor

Yayın: 29.03.2024 14:54
Paylaş:
A+ A-

Sanatçı Okan Bayülgen, “Buradan İngiltere’ye giden ya da güneyimizden, güney doğumuzdan bizim topraklarımıza gelenler, aslında ortak bir kaderi paylaşıyor ‘öteki’ olarak. Biz göç alıyor, sığınmacı alıyoruz, onlara öteki muamelesi yapıyoruz.” dedi.

Oyuncu, yönetmen, fotoğrafçı ve komedyen Okan Bayülgen’in yazıp, yönetip, oynadığı ve “Yılın Prodüksiyonu”, “Yılın Yönetmeni” ile “Yılın Oyuncusu” dahil 6 ödül sahibi “Richard” oyunu 50. temsilinde sanatseverlerle buluştu.

Oyuna, tiyatroya ve gelecek projelerine ilişkin  açıklamada bulunan sanatçı, Richard eserindeki asıl meselenin ötekileşme olduğunu belirterek, “Richard’ın da bir öteki olması bizi çok ilgilendirdi. Yani kraliyet ailesine doğmuş ama kral olamayacak bir öteki. Buradan İngiltere’ye giden ya da güneyimizden, güney doğumuzdan bizim topraklarımıza gelenler, aslında ortak bir kaderi paylaşıyor ‘öteki’ olarak. Biz göç alıyor, sığınmacı alıyoruz, onlara öteki muamelesi yapıyoruz. Biz de çalışmak, eğitim ya da yerleşmek için başka ülkelere, örneğin Kıta Avrupası’nda Berlin’e, Paris’e, Londra’ya gidiyoruz. Biz de orada öteki muamelesi görüyoruz. İnsan kendi doğduğu ailede, kardeşleri arasında ya da anne babaya karşı bile ötekileşebiliyor. Dolayısıyla bu çok önemli. Bunun işlendiği bir oyun. Bu açıdan Shakespeare’e dayanarak, biraz ona dil çıkartarak, biraz da Shakespeare’i överek yazılmış bir oyun.” ifadelerini kullandı.

Bayülgen, eserin yüzde 20’sinin orijinalin adaptasyonu olduğunun altını çizerek, yüzde 80’ini ise yeniden yazıldığının altını çizdi.

William Shakespeare’in kaleme aldığı ilk eserlerin VI. Henry oyunu ile Kral III. Richard’ın hayatını anlattığı oyun olduğunu dile getiren sanatçı, “O tarihte ya Tudorlara yaranmak için ya Tudorların ısmarlaması sonucu, Shakespeare bunu yapıyor yani III. Richard’ı kötü gösteriyor. Arada yüzyıl var ve o yüzyılda Yorkların yani son savaşta ölen Kral Richard’ın gölgesi kalkmamış devlet üzerinden, Tudorlar üzerinden. Bunu kötüleme çabası var. 16. yüzyıl anlayışıyla yani ‘Tanrı kötü insanları -güya- sakat bırakır ki siz ondaki fenalığı göresiniz diye’ anlayışıyla, adama sakatlıklar ilave edilmiş. İşte kambur, çolak, topal, çirkin yapılmış.” açıklamasını yaptı.

Okan Bayülgen, Shakespeare’in eserinde Richard’ı korkunçlaştırdığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Öyle bir adam değil. Çok yakın tarihte, 2012’de kemiklerin bulunması ve 2015’te Richard’a ait olduğunun tescillenmesiyle ortaya çıktı ki bu adamda biraz skolyoz var. O skolyoz da dışarıdan pek belli olmuyor. Yani kambur falan da değil. Eğri büğrü de değil. Yakışıklı bir adam. Savaşta kahramanca ölen son kral. Ama ne olmuş bugüne kadar? Bizim bu pek demokrat kıta Avrupası, İngilizler her şeyi demokrasi adına ve siyaseten doğruculuk yaparak herkesi temize çekmiş, düzeltmiş. Richard’ı bırakmışlar. Richard günden güne daha da korkunç hale getirilerek oynanıyor. Bu oyun bir soru soruyor. Diyor ki siz hala neden korkuyorsunuz? Yani 500 yıldır her gelen oyuncu, kimliği ne olursa olsun demokrat, ilerici, gerici, sağcı, solcu fark etmiyor; aynı hilkat garibesi Richard’ı oynuyor. Bir yandan bu açıdan Shakespeare’e dil çıkartıyor.”

“Söyleşilerle aslında bir şölene dönüştü”

Eserde, “sanatçı nerede durmalıdır?” sorusunun işlenmediğinin altını çizen başarılı sanatçı, “Aleladelik, üst insan olmak, Nietzsche’den, Baudrillard’dan, Alain Badiou’dan, Kierkegaard’dan Freud’a kadar, aslında sanatçının kim olduğu, ne yapması gerektiğiyle ilgili çok mesaj var oyunda. Ama iktidar yazarı olmak, olmamak gibi bir derdimiz yok. Tarih boyunca böyle olmuştur; her iktidara yakın duran yazarlar vardır. Uzak, muhalif olan yazarlar vardır. Bu oyunun özellikle meselesi bu değil.” diye konuştu.

Oyunun 50 temsilde geçirdiği değişikliklere de işaret eden sanatçı, şunları kaydetti:

“İlk oynadığımızda berbattık. Oyun da henüz toparlanmamıştı. Hızla festivale yetiştirilmişti. Hatta ilk 2-3 oyunu seyredenlere de ‘Davetiye vereyim, gelin bu halini görün.’ diyorum. Fakat seyircimizden büyük bir teveccüh gördük. Açık hava tiyatrosunda 4 bin kişiye, Atatürk Kültür Merkezi ya da diğer binli sayıları geçen seyirci kapasiteli yerlerde full oynadık, hakikaten. Ardından, sanatı üretenin ve seyircinin bir araya gelmesiyle birkaç saat süren söyleşilerle aslında bir şölene dönüştü. Bugün ‘Herkes için Shakespeare’ diyerek aslında Shakespeare’in sahibi olduğunu düşünen İngiltere ve Kıta Avrupa’sına da 1tatlı bir iltifat yapıyoruz üst yazıyla. Sinemada alt yazı, tiyatroda da üst yazı vardır. İngilizce üst yazıyla oynanıyor bugün oyun. Bu da önemli bir gelişme. Bu oyun bizim özel hatta ödenekli tiyatrolarımıza iki alışkanlık bırakacak. Bir; ki çoktan başladı, oyun sonrası söyleşileri. İki; İstanbul’umuzda, Türkiye’mizde yaşayan, yerleşik ya da kısa süreliğine burada olan yabancılar için İngilizce üst yazıyla oynanması. Bu iki gelişme de aslında bizim hem seyirciyle ilişkimiz hem de tiyatromuzun yeri açısından ya da seyirciyi önemsememiz açısından güzel göstergeler.”

Okan Bayülgen, tiyatro yapmanın hiçbir zorluğu olmadığına dikkati çekerek, “Tiyatro yapmak, tiyatrocu olmak, tiyatronun, bu atmosferin içinde olmak müthiş bir şey. Bu kadar uğraşıp didinip zar zor konservatuara girip, ayakta kalıp tiyatro yapanlar bir de üzerine şikayet ederse artık fazla geliyor bana. Şikayet etmeye hakkımız yok. Bunu biz istedik. Annemiz, babamız bize mani olmaya çalıştı, ‘Yapma çocuğum.’ dedi, önümüze dikildi, yalvardı, ‘Evlatlıktan reddederiz.’ dedi. Şimdiki aileler değil, bizim zamanımızdaki ailelerden söz ediyorum. Yine de ısrar ettik, yaptık. Neden şikayet ediyoruz o zaman?” değerlendirmesinde bulundu.

Son dönemde tiyatronun, yaptığı birçok işin önüne geçtiğini vurgulayan sanatçı,”Şu anda ‘Richard Otel’de’ diye bir oyunumuz var. Yine Richard’da oynadığım bir arkadaşım, hem ortak yazar hem yardımcı yönetmen Nihal Usanmaz’la orada da çalışıyoruz. Aynı anda o oyunu çıkardık, Richard’da oynuyoruz ve Ankara’da, Devlet Tiyatrosunda ‘Dracula’nın provaları başladı. O da mayıs ortasında sahnelenecek. Araya bir küçük oyun daha sıkıştıracağız. Böylece gelecek sezona 4-5 oyunu aynı anda oynayarak gireceğiz.” dedi.

“Shakespeare aslında bütün dünyaya ait”

Sanatçı, oyunları yurt dışında da sahnelemeyi çok istediklerine işaret ederek, “Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de oyun koyabilirsiniz, yeter ki oyununuz onlar için yeni ve farklı bir şey ifade ediyor olsun.” ifadelerine yer verdi.

Uluslararası tiyatro festivallerine gitmek konusunda ise Bayülgen şunları söyledi:

“Aslında Richard için çok devreye girenler oldu. Fakat bizim, sinemadaki gibi bazı filmlerimizin, yönetmenlerimizin alışageldik şekilde Cannes’da, Berlin’de, farklı festivallerde ödül alması gibi bir lobimiz yok tiyatroda. Bazı oyunlar zar zor gidiyor, geliyor ama bunu da başlatmak lazım. İngilizlere de bir şey söylemek için Shakespeare’i tercihimiz biraz da bu yönde kıymetliydi. Shakespeare ile ilgili bir şey söylediğiniz zaman artık bu sadece İngiltere’ye değil, bütün dünyaya ilginç geliyor. Çünkü artık İngiltere’ye ait bir yazar değil Shakespeare. İngilizler sahip çıkıyor tabii, adam İngiliz ama artık o, tiyatro kütüphanesinin en önemli yazarı olarak aslında bütün dünyaya ait. Dolayısıyla Türkiye’den birisi çıkıyor, diyor ki ‘Ya kardeşim, pek demokratsın ya, senin yapamadığını bak ben yaptım ve sana, senin biraz da kafanı açabilecek, yeni fikirler verecek bir şey söylüyorum. Gelip orada oynayayım mı? Diyecek ki oyna ama sinema filmi nasıl gidiyor? WeTransfer’le, yüksek bir dosya olarak gidiyor. Bir küçük flash diskle gidiyor. Gitmesi bugünkü teknolojiyle rahat. Tiyatro kamyonlarla, insanlarla gidiyor. Biz bugün Anadolu’da bir yere gittiğimizde birkaç kamyon ve 51 kişi gidiyoruz yani kolay değil. Onun için bu kadar adamı götürüp orada oynatmak hiç kolay değil. Tarihte yapılmış. Bunu yapan müthiş tiyatrocu abilerimiz oldu.”

“Yurt dışına oyunla gittiğinizde işin kolayına kaçamazsınız”

Okan Bayülgen, uluslararası gösterimlerde iki kişilik oyunlarla ve dekoru oradan tedarik ederek gidilebildiğini aktararak, “Ama bizim oyun için orada bir inşaat yapmalısınız. Bu kolay bir şey değil. Bir yandan da tiyatronun şöyle bir tarafı da var; hep böyle kolaya kaçamazsınız. Yani ‘Yurt dışına gidecek bir oyun var’. Eee? ‘Bir hırkayla gidelim.’ Hayır o değil. Bu tiyatro. Nasıl sinemanın böyle bir cazibesi, şaşası var. Tiyatroda da bazı oyunlarda seyirciye oyunculuk, müzik performansları, dans gösterdiğiniz kadar, dekor, kostüm ve ışık konusundaki kreasyonunuzu da göstermeniz lazım. Tiyatro çünkü bunların bir bütünü. Çok farklı sanatların bir arada oluştuğu büyük bir sanat diyoruz.” diye konuştu.

Richard oyununun yurt dışına gittiğinde en az 600 kişilik bir salonda oynaması gerektiğinin altını çizen sanatçı, “Dracula’yı Devlet Tiyatrosunda sahneleyeceğiz. Mesela Dracula’nın şahsı daha fazla yurt dışı festivalleri açısından çünkü devlet, Kültür Bakanlığımız, ‘Biz buna uluslararası, dünya markası fantastik kişilik olarak da bakalım. Bunu şu festivalde ya da tiyatroda oynayalım.’ derse oynanır. Bu da aynı şeyi yapabilir.” ifadelerini kullandı.

Bayülgen, bütün tiyatro oyunlarının “Kral Çıplak” dediğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Bütün derdimiz seyirciyle böyle bir alışveriş içinde olmak. Bütün oyunlar bir şey söyler. Hangi oyunlar bir şey söylemez? Oyuncusu, yönetmeni ya da yazarı başka dertler içindeyse bir şey söylemeyebilir. Örneğin gelir der ki ben sana bir hikaye anlatacağım. Niye anlatacaksın bu hikayeyi? İşte ben bunu yazıyor muyum, yazabiliyor muyum diye baktım. Ya da oyuncusuna dersin ki ‘Senin derdin ne?’ Oyun bir şey söyler, bir ufuk açar, bir yere dokunur. Katarsis denilen şey gerçekleşir. Bir ahlaki yıkanma ortaya çıkar. Herhangi bir şey. Oyuncu diyorsa ki, ‘Benim derdim kendimi el aleme göstermek. Bakın ne güzel oynuyorum. Gördünüz mü beni? Bir daha alkışlayın bakalım.’ falan. Bunlardan bir şey olmaz. Sanatçının hep bastıramadığı, dert edindiği, paylaşmak istediği bir şey vardır. Resim mi heykel mi tiyatro mu müzik mi, her neyse. Bir yardım çığlığı gibi. Çünkü sanatçı da acayip bir tip. O da bir iletişim kurmak istiyor. Onun da bir derdi olmuş mesela çocukken. İşte anlatırsa çocukken neler olduğunu, çocukken dertli olan başka birileri de onu anlar. Beraber bir şey olur. Ama sürekli aynı şeyi de söyleyemez, yeni bir şey söylemesi lazım. Şimdi ideali mi tarif ediyorum? Hayır. Sanat şurasından bastırdığımız, buradan sıkıştırdığımız, ‘böyle yapılmalıdır’ diye kural koyduğumuz bir şey değildir. Zaten ne zaman bu kuralları koyarsanız birileri çıkıp o kuralları bozmaya çalışır. Ondan sonra da devrim yaptık derler. ‘Bravo’ deriz biz de. Biz devrimcileri severiz zaten.”

Oyunun ikinci sezonu tamamladığını kaydeden sanatçı, üçüncü sezonda da izleyiciyle buluşacağını sözlerine ekledi.

Eser, 5 Nisan’da Maximum Uniq Hall’de, 14 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi’nde, 16-17 Nisan’da Ankara’da, 3 Mayıs’ta Konya’da, 4 Mayıs’ta Antalya’da, 5 Mayıs’ta Denizli’de, 7 Mayıs’ta ise İzmir’de sahnelenecek.

Kabare Dada ve Net Sanat tarafından sahnelenen eserde Bayülgen’in yanı sıra Şenay Gürler, Ebru Unurtan, Nihal Usanmaz, Kevork Türker, Oral Özer ve Volkan Ateş Gündüz rol alıyor. (AA)