Tümen;“Ekmekte ki Fiyat Artışı Fırsatçılıktan Değil Zaruretten Doğan Bir İhtiyaçtır”

Tümen;“Ekmekte ki Fiyat Artışı Fırsatçılıktan Değil Zaruretten Doğan Bir İhtiyaçtır”

Yayın: 27.08.2021 22:11
Paylaş:
A+ A-

(Nuray Öztürk)

Karabük Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Nurettin Tümen yazılı bir açıklama yaparak ekmekte ki fiyat artışına değindi.

Tümen açıklamasında ; “Saygıdeğer Karabüklü hemşerilerim ve esnaf arkadaşlarım;

Son süreçte ekmeğe yapılan fiyat artışından sonra, başta belediye başkanımız olmak üzere bazı kesimlerden açıklamalar ve eleştiriler gelmektedir…

Bizler halkımızın gösterdiği tepkiyi pek tabiki anlayışla karşılıyoruz. Ancak başta fırıncı esnafımız olmak üzere fiyat artışı uygulayan birçok sektördeki esnafımızı, keyfi fiyat artışı uyguluyormuş gibi göstermek veya fırsatçı gibi göstermek yanlıştır keyfi artış yapmak veya fırsatçılık yapmak nedir; aldığınız mal ve hammadde aynı fiyatta olmasına rağmen yani maliyetiniz artmamasına rağmen fiyatları fahiş bir şekilde yükseltmektir. Mesela pandemi sürecinde maskelere yapılan kolonyalara yapılan depremde ev kiralarına yapılan yangınlarda ise yangın koruyucu ürünlere yapılan zamlar fırsatçılıktır. Bunları bizlerde katiyen kabul ve tasvip etmiyoruz. Ancak fırıncı esnafımızın aldığı un, kullandığı su ve elektrik, yaktığı odun sürekli zamlanırken bu yapılan fiyat artışı fırsatçılıktan değil zaruretten doğan bir ihtiyaçtır. Kaldı ki ekmeğe yapılan gramaj artışı ve akabinde fiyat artışı en yakınımızdaki illerimizde de uygulanmış ve uygulanmayanda devam etmektedir.

Ayrıca birçok sektördeki esnafımız, kullandıkları hammaddelerdeki, toptancılardan aldıkları ürünlerdeki, harcadıkları su elektrik ve doğalgazdaki fiyat artışları yüzünden yani kısacası maliyetlerinde doğan artışlar yüzünden fiyat artışına gitmek zorunda kalmışlardır. Siz değerli halkımızdan eleştiri yaparken bunlarında göz önünde bulundurmalarını rica ediyorum.

Esnafımız halktan ayrı değildir halkı oluşturan temel öğelerin başında gelmektedir. Ülkece uzun süredir yaşadığımız pandemi sürecine ek olarak bir yandan yangınlarla diğer yandan sel ve heyelanlarla geçirdiğimiz bu zorlu süreci birbirimize gösterdiğimiz anlayış ve destekle aşacağımıza inancım tamdır. Saygılarımla”

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Akran zorbalığında yapılması gerekenlerle ilgili uyarı

Yayın: 29.03.2024 14:40
Paylaş:
A+ A-

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Ayçiçek Dinçer, akran zorbalığı hakkında uyarılarda bulundu.

OMÜ’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Dinçer, zorbalığın ergen bireylerin sosyalleştiği okul, okul çevresi ve mahallelerde gözlemlendiğini belirtti.

Zorbalığın genellikle güç gösterisi yapmak amacıyla meydana geldiğine işaret eden Dinçer, “Fiziksel zorbalık, bir bireyin diğerine fiziksel şiddet uygulamasını içerir. Sözlü zorbalık ise bir bireyin diğerinin görünümüne, becerilerine, yeteneklerine, ailesine veya kültürüne yönelik alay etme ve aşağılama durumunu ifade eder. Sosyal zorbalık ise daha çok mağdurun sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemeye yönelik davranışları barındırır.” ifadelerini kullandı.

Zorbalıktan mağdur olan çocukların güç elde ettiklerinde onların da aynı davranışı sergileyebileceklerinin altını çizen Dinçer, şöyle devam etti:

“Mağduriyet ve zorbalık, birbiriyle ilişkilidir. Psikolojik açıdan incelendiğinde mağdur çocukların iştahsızlık, karın ağrısı, baş ağrısı, okula gitmekte isteksizlik, okul başarısında düşüklük, okulu bırakma isteği, kaygı bozuklukları, intihar düşünceleri ve hatta bazen ölümle sonuçlanan davranışlar yer alabilir. Bu durumlar, çocukların ve gençlerin potansiyeline tam olarak ulaşmalarını engelleyen ciddi sorunlardır. Zorbalarda ise psikolojik durum genellikle olumsuzdur. Dürtü kontrolü ve duygu düzenleme becerileri zayıf olabilir, okul başarısı düşük olabilir, madde bağımlılığı ve suça eğilim gösterebilirler.”

Okul, aile ve çocuğu içine alan planlama yapılmalı

Zorbalığın artık sanal ortama taşındığını aktaran Dinçer, “İnternetin sınırsız ve kontrolsüz yapısı gençlere ‘sonsuzluk’ hissi verirken, istenmeyen davranışlara devam etmektedirler. Çevrim içi ortamlarda mağdurlar hakkında dedikodu yapmak, mağdura ait fotoğrafları izinsiz paylaşmak ve dolaşıma sokmak gibi davranışlar, dijital zorbalığın yaygın örneklerindendir. Diğer zorbalık türlerine karşı ortamdan uzaklaşmak mümkün olabilirken, dijital zorbalıkta saldırılar dijital ortama düştüğü andan itibaren hızla yayılarak kalıcı şekilde depolanır.” açıklamasında bulundu.

Dinçer, akran zorbalığı ve siber zorbalıkla ilgili eğitim verilmesinin önem taşıdığını anlatarak, şunları kaydetti:

“Eğer çocuğunuz zorba ise ilk olarak ona zorbalığın kabul edilemez olduğunu öğretmelisiniz. Bu aşama, katı ve net disiplin kuralları çerçevesinde olabilir ve bazı ayrıcalıkların elinden alınmasıyla uygulanabilir. Bu noktada şiddete başvurmamak ve rol model olmak önemlidir. Yani çocuğunuza şiddetin yanlış olduğunu anlatmalı ve kendi davranışlarınızla da bunu göstermelisiniz. Çocukları yararlı sportif aktivitelere yönlendirmek de sağlıklı bir tercihtir. Bu sayede empati yeteneğini geliştirirler. Zorbalar için ailelerin seyirci kalmamaları ve zorbalığın sonuçlarını anlatmaları gerekir. Mağdur çocuklar desteklenmeli, çünkü sağlam bir sosyal ve bilişsel çevresi olan çocuklar zorbalıktan daha az etkilenir. Ebeveynlerin çocuklarıyla iyi iletişim halinde olmaları da bu süreci pozitif etkileyecektir. Sonuç olarak okul, aile ve çocuğu içine alan bir planlama ile zorbalığın önüne geçmek mümkündür.” (AA)