Gençleri Anlamaya Çalışmak…!

Gençleri Anlamaya Çalışmak…!

Yayın: 27.10.2015 09:37
Paylaş:
A+ A-

Gençleri anlamaya çalışmak…!
Biz yetişkinler için çok önemli bir sorun teşkil ediyor.
Çünkü kuşak farkı gerçekten anlamayı engelliyor.
Şimdi şöyle bir soru ile konuya yaklaşım gösterelim.
Onlar nasıl bir yaşantının özlemini duyuyorlar.?
Hedefleri ne?
Nasıl bir yaşamı özlüyorlar.?
Biz de gençlik araştırmaları çok az.
Eski usul baba geleneklerini sürdürerek çocuklarına şekil vermek isteyenler ummadıkları bir tepki ile karşılaşıyorlar.
Bu bir vak’a…
Evet…
Gençlik derken ne kastediliyor.?
İsterseniz önce bu soruya bir yanıt bulmaya çalışalım.:
15-24 yaş aralığında yer alan bireyler…
2012 TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun %16.6’sını oluşturuyorlar.
Nüfus içindeki sayılarına gelince…
12.6 milyonu buluyor.
Özelliklerine gelince…
Yine TÜİK verilerine göre…
% 67.7 ‘si internet kullanıyor.
Genç erkeklerin %80.6’sı…
Genç kadınların % 55.4’ü…
Gençler bir araştırmaya göre ortalama 5000 facebook sayfası okuyor.
İş arayanların sayısı % 20.4
% 83.9’u 25 yaşına kadar hiç alkol almamışlar.
Kitap okuma oranları çok düşük.
Yılda okudukları kitap sayısı 1 ya da 2’yi geçmiyor.
Ama yine de Türkiye’de kitap okuma oranına göre yüksek bir oran.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de ortalama 6 kişiye bir kitap düşüyor.
Bazıları onlara “90 kuşağı” diyor.
68 kuşağından farkları dünyayı değiştirmeyi değil korumayı amaçlamaları.
Z kuşağı olarak anılıyorlar.
Gençlerle ilgili değerlendirmeler ilginçlik taşıyor.
‘Çiçek çocuklar’ nitelemesinden tutun da “dijital gençliğe” kadar farklı tanımlamalar var.
Ortak paydaları özgürlüklerine çok düşkün olmaları.
Azarlanmaktan ve dayatmalardan hoşlaşmama ikinci özellikleri olarak göze çarpıyor.
Tarihle ilgileri merakları TV’deki dizelere göre şekilleniyor.
Bana sorarsanız…
En önemli özellikleri ideolojik değiller.
O bunları dünyaya farklı pencerelerden bakma imkanı tanıyor.
Ancak bir zaafları var.
Çok kırılganlar.
Hemen darılıyorlar.
Çok ferahlar.
O nedenle ne olursa olsun düşüncesi ile hareket ediyorlar.
TUİK verilerine göre 8.5 milyon genç internet kullanıyor.
Gözlerini telefonlardan ayıramıyorlar.
Durmadan mesajlaşıyorlar.
Ya da internette dolaşıyorlar.
Bazen çevreleriyle olan ilişkilerini koparıveriyorlar.
Sanal alemi çok seviyorlar.
Dertlerini sosyal medyada paylaşarak çözmeye çalışıyorlar.
Ayrıca…
Kulaklık takıp müzik dinlemek yaşamın olmazsa olmazları arısında yer alıyor.
Belli ki….
Disiplinli/otoriter öğretmenlerden hoşlanmıyorlar.
Üstelik…
Çok duygusallar…
Şimdi sizlere buradan bir soru yöneltiyorum:
Gençler mutlu mu?
Bunu araştıran sorgulayan var mı?
Ne gerek var bu soruları sormaya diyorsunuz.
Haklısınız…!
Döveriz, bağırırız, korkuturuz,hizaya getiririz.
Meseleleri böylece çözeriz.
Eeeee…..
Söylenecek ne kaldı.?

2 kişi görüş bildirdi

  1. MUHALEFET

    Sayın Kalyoncu,
    Araştırmacı kişiliğiniz, Türkiye Cumhuriyetinin Temel ilkelerini savunmanız neticesinde bir konuya dikkatinizi çekmek isterim.
    29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız, en değerli Ulusal Bayramımız. Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk. Türk Bayraklarıyla ve Atatürk posterleriyle donatmamız gereken bir bayram. Kardemir için de iki anlamı olan bir bayram. Ayrıca Karabük Demir Çelik Fabrikasının kurulma talimatını veren imzası olan Önderimiz.
    Bugün Kardemir girişi ve içi bayraklarla donatılmış ve süslenmiş ama neden Kapı girişin de bile kurucumuzun Posteri yok?
    Nedir bu vefasızlık? Aklımıza gelen soru işaretleri bir şey mi ima ediyor?
    Atatürk bir siyasi lider değil, Türk Milletinin kahramanıdır.
    Sizleri duyarlı olmaya, Türk Milletinin bir evladı olarak, özellikle gündem oluşturmaya davet ediyorum. Belki gözden kaçan, Ulusal bütünlüğümüzün sembolü Atatürk’e saygımızı belirtmiş oluruz.

  2. Hür KALYONCU

    Öncelikle değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Bu yorumlarınıza bir ekleme de ben yapmak isterim.Atatürk;sadece Türk milletinin kurtarıcı ve kurucu bir lider değil aynı zamanda bütün mazlum(sömürge ulusları)ulusların da lideridir.Dahası o tarih yapan barışçı bir liderdir.1933 yılında askeri açıdan mağlup ettiği ülke (Yunanistan) tarafından Nobel Barışı’nı almaya aday gösterilmiştir.Bunları bazılarımızın hala anlayamamış olması gaflet,delalet hatta hıyanet içinde olmaktan başka bir şey değildir.Tarihi kimse kendi çıkarı doğrultusunda değiştirmeye kalkmasın yoksa kimse bunun ceremesi ödeyemez….Çünkü tarih asla affetmez….!

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Çime alternatif bitkiler su verimliliğini artırırken yaban hayatına fayda sağlıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, çok fazla su tüketen çimlerin biyolojik çöl olarak adlandırıldığını, bunun yerine kullanılacak alternatif bitkilerin yaban hayatı için de faydalı olacağını söyledi.

Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan'ın himayelerinde, Tarım ve Orman Bakanlığının koordinasyonunda 31 Ocak 2023'te başlatılan “Su Verimliliği Seferberliği” kapsamında “Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033)” genelge ile yürürlüğe girdi.

Bakanlığa bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün, bu genelgeye dayanarak hazırladığı “Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehber Dokümanı” da bakanlığın internet sitesinde yayımlandı.

Kurakçıl peyzaj düzenleme kavramının her boyutuyla ele alındığı rehberde Türkiye’nin, küresel iklim değişikliği etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Akdeniz iklim kuşağında yer aldığı ve bu nedenle peyzaj uygulamalarında en üst seviye su verimliliğinin elde edilmesi gerektiği kaydedildi.

Peyzaj uygulamalarında sulama suyunun verimli kullanılabilmesi için su tüketimi yüksek olan geniş çim yüzeyler yerine bölgenin iklim koşullarına uyumlu, su isteği az olan, kuraklığa dayanıklı doğal bitkilerin tercih edilmesi gerektiğinin altı çizilen rehberde 1 metrekarelik çim alanın günde yaklaşık 7-10 litre su tükettiği, bu alanı yaklaşık 20 gün sulamak için kullanılacak suyun, bir kayısı ağacının 1 yıllık su tüketimine denk geldiği bilgisi paylaşıldı.

Çalışmada peyzaj uygulamalarında kullanılan çim alanların tamamının kurakçıl peyzaja dönüştürülmesi ile yüzde 80'e varan su verimliliği sağlanabileceği belirtildi.

– Alternatif bitkiler

Rehberde, ihtiyaç duyulan su miktarının ve peyzaj tasarımında seçilen çim türünün, alanın özelliklerine uyup uymadığının önceden araştırılması gerektiği vurgulanırken çim yerine kullanılabilecek alternatifler de sunuldu.

Bunlardan biri olan kamışsı yumak adlı çim türü, en kuru şartlarda bile yeşil yapraklarını ve dokusunu korurken, az miktarda gübreye ihtiyaç duyuyor ve bu özelikleri dolayısıyla çim karışımlarında sıkça tercih ediliyor.

Yoğun çim tabakası oluşturabilen bir diğer alternatif çayır salkım otu, sık biçme ve yoğun kullanıma dayanıklılığıyla ön plana çıkarken, spor sahalarında, park ve bahçelerde kullanılabiliyor.

Bermuda çimi, sıcak ve nemli ya da sıcak ve yarı kurak bölgeler için önerilen bir tür olarak, koyun yumağı türü de kuraklığa ve hastalıklara dayanıklılığıyla alternatifler arasında yer aldı.

Uygun alanlarda çim yerine kullanılabilecek diğer bitkiler arasında ise damkoruğu, acı damkoruğu, Japonya ipeği, kara yosun, fare kulağı, ak üçgül, Japon süpürgesi, Cezayir menekşesi, yıldız halısı ve lavanta gösterildi.

– “Ege ve Akdeniz'de çimler ortalamanın üzerinde su tüketiyor”

Prof. Dr. Doğanay Tolunay peyzaj malzemesi olarak kullanılan çimin neden olduğu su tüketimiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Çimin estetik kaygılar sebebiyle çok fazla tercih edildiğini öte yandan bu bitkinin kullanımının su tüketimi başta olmak üzere birçok problemi de beraberinde getirdiğini kaydeden Tolunay, “Mayıs sonu haziran başı itibarıyla, eylül, ekim aylarına kadar neredeyse her gün çimlerin sulanması gerekiyor.” dedi.

Tolunay, Ege ve Akdeniz bölgelerinde sulamanın daha erken aylarda başlaması gerektiğini, bu bölgelerde 1 metrekare çimin günlük su tüketiminin, ortalamanın üzerinde, 15 litreye kadar çıkabildiğini aktardı.

İklim koşulları nedeniyle nemli kuzey ülkelerinde çimlerin su ihtiyaçlarının bu yoğunlukta olmadığı bilgisini paylaşan Tolunay, “Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunda özelikle yaz ayları kurak olduğu için çim kullanımının, su tüketimini artıran bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Su tüketimin yanı sıra çimlerin sürekli biçilmesi ve gübrelenmesi gerektiğini, bunun da ciddi bir maliyeti olduğunu bildiren Tolunay, çim yerine her bölgenin kendi iklim koşullarına uygun alternatif bitkilere yönelmesi tavsiyesinde bulundu.

– “Ada çayı, kekik gibi bitkiler peyzaj olarak kullanılabilir”

Türkiye’nin bitki türü çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu dile getiren Tolunay şunları söyledi:

“Çimin yerini alabilecek alternatifler genellikle çok yıllık bitkilerdir. Otsu ya da odunsu olabilir. Bölgeden bölgeye değişiklik gösterirler. Herkesin bildiği ayrık otu bunlara örnek olabilir. Bu ot çok hızlı yayılabilir, su görmediğinde sararsa da azıcık bir suyla hemen kendini toparlayabilir. Örneğin Ege ve Akdeniz’de damkoruğu kullanılabilir. Bunlar yapraklarında suyu biriktirir ve Türkiye’de de doğal olarak mevcutturlar. Suyu depoladıkları için uzun süre susuzluğa dayanabilirler. Bunun dışında çeşitli uygun çalılar olabilir. Ladenler olabilir, yabani güller olabilir. Yine Ege, Akdeniz’de ada çayı, kekik gibi bitkiler de peyzaj olarak kullanılabilir.”

Çim yerine İç Anadolu'da sıklıkla görülen bodur alıç ağaçlarının da kullanılabileceğinden bahseden Tolunay, “Bunların aynı zamanda meyveleri vardır ve bu meyveler de kuşlar, arılar için, yaban hayatı açısından iyidir. Çimler çiçek açmaz, çimlerin olduğu yerlerde kelebekleri, arıları, böcekleri pek fazla göremeyiz. O yüzden bilimsel olarak da biyolojik çöl olarak adlandırılırlar.” diye konuştu.

Tolunay, sadece bitki türlerini değiştirmekle değil, yağmur suyu hasadı, malçlama gibi uygulamalarla da su verimliliğinin en üst düzeye çıkarabileceği değerlendirmesini paylaştı.