İBRAHİM’İN NAZAR BONCUĞU…!

İBRAHİM’İN NAZAR BONCUĞU…!

Yayın: 13.02.2016 08:26
Paylaş:
A+ A-

Allah rahmet eylesin…
Bir İbrahim Yıldız vardı…
Karabük/Eflanli…
Aramızdan 22 yıl önce ayrıldı.
Bilen bilir bilmeyen bilmez.
O “Bir İbrahim” di.
Bir kitabını da bu başlık altında yayımlamıştı.
Sade görünüşünün altında müthiş bir zeka ve edebi derinlik vardı.
İşçi idi.
Hem endüstri hem de şiir işçisi.
Yıllarca ikisini de birlikte yürüttü.
Ünle eleştirmen Muzaffer Uyguner , Cumhuriyet Kitap Eki’nde onu naif sanatçı olarak nitelemişti.
Anadolu’nun bağrından çıkmış kendi doğallığında ,kalemini dosdoğru kullanan taşralı bir sanatçı…
Ünlü eleştirmen Ramis Dara,Bursa’da yayımlanmış olan Yeni Biçem Dergisi’nin 3.sayısında İbrahim Yıldız’ın şiirini çözümlemeye çalışırken şöyle demektedir:
“…İbrahim Yıldız’ın edebi kişiliğini anlamaya çalışmak.
Sanatının rengini ortaya koymak.
Mesajlarının toplum gelişimi açısından önemini kavramak,pedagojik değerini belirlemek…”
İşte mesele bu…
İbrahim Yıldız,bir köylü çocuğuydu,1942’de Karabük’e geldi işçi oldu…
Çırak Okulu’nda 3 yıl okudu.
Okulu birincilikle bitirdi.
İlk şiirini Çırak Okulu’nda okurken yazdı.
1944 tarihli olan şiir ATA’YA başlığı ile Sadi Yaver Ataman’ın çıkardığı KARABÜK Dergisinde yayımlandı.
Bu şiir şöyledir:

ATA’YA*

Sen Türk’ün kalbindesin Atam
Emanetini korumak yasam
Gençliğe mukaddes armağanın
Her zaman görecek ihtiram
Hatıran ruhlarda meşaledir
Türklük artık yıkılmaz kaledir
Sen rahat uyu ebediyete
Millet uyanık ve eleledir.

Okuma özlemi içinde yanıp tutuştu.
Okuyabilmek için diyar diyar dolaştı.
O ortaokulu okurken arkadaşları askere alındı.
O nedenle sonunda asker kaçağı da oldu.
Kastamonu Abdurrahman Paşa Lise’sinde onu etkileyen iki edebiyat öğretmeni vardı.
Bunlardan biri Mehmet Deligönül diğeri de Rauf Mutluay’dı.
Babası toprak ağası Osman’dan çok çekti.
Babasına ait şiirleri sanki feodalizme ve cahilliğe başkaldırı niteliği taşıyordu…
Siyasi yaşamında zikzaklar yaşamıştır.
Adeta gidip gelmiş.
Ancak 60’lardda kendi mayasının göle tuttuğunu hissettiğinde yazmaya başlamış…
Ama ne yazma…
Sanki yakında öleceğini bilircesine…
Beyler gelin İbrahim Yıldız’ın sanatını tartışalım…
Hem de edebi olarak….
Anılarla değil yazdığı şiirleriyle…
O zaman siz bakın tadına İbrahim Yıldız kimmiş…?
Emeğe saygı ne imiş..
Doruktaki koltuk hala neden boş kalmış
İşçinin alın teri…
İnsan sevgisi ve pay tadı neymiş
İbrahim neden aykırıymış.
Nazar boncuğu neden kırmızıymış
Gerçekten…
Siz hiç kırmızı nazar boncuğu gördünüz mü?
Karabük Meslek Okulu.III. No:173
İbrahim Yıldız
Karabük Aylık Edebi,İçtimai,İlmi Dergi
Yıl:1 Birinciteşriteşrin-1944,Sayı:4

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)