2018’in ilk günleri…
Yılın ilk gününün ben de uyandırdığı düşünceleri buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu arada…
Her şeyden önce…
Yeni yılın herkese sağlık, mutluluk,barış ve huzur dolu günler getirmesini diliyorum.
Ama bu mümkün mü?
Bu noktada kendimizi kandırmayalım.
Gerçekleri görmezlikten gelmeyelim.
Çünkü güneşi balçıkla sıvanamaz.
Ne mi demek istiyoruz.?
İçselleştiremediğimiz gerçeklerden bahsediyorum.
Bunlardan birincisi hoşgörülü olmanın anlamı…
İkincisi demokrasiyi özümseme…
Bugünkü yazımda hoşgörülü olmanın tarihsel anlamı üzerinde duracağım.
Biz neden böyleyiz.
Bunu bir türlü anlamak mümkün değil.!
Demokrasi ve hoşgörü anlamında epey mesafe aldığımız bir zamanda kafaları karıştıracak uygulamalarla birden sükutu hayale uğruyoruz.
Çelişkilerimiz…
Mevlana’nın torunu olduğunu söylüyoruz.
Her sene Şeb-i Arus (düğün gecesi)törenleriyle hoşgörüyü ve hoşgörülü olmayı terennüm ediyoruz.
Ama…
Uygulamaya gelinceye sertlikten taviz vermiyoruz.
Anadolu’da mevsimler hoşgörü ortamında meyve vermiştir.
Meyvelerde hoşgörü ile olgunlaşmış ve tatlanmıştır.
Bu coğrafyada sert politika izleyen devletler uzun ömürlü olamamışlardır.
Moğol istilası örneğinde olduğu gibi.
Osmanlının 600 yılı aşan iktidarındaki sır ve gerçek nedir sizce…
Hoşgörülü bir yönetim sergileme…
Bugünlerde bu kavramın iyice yıpratılmaya çalışıldığına dair bir hissiyat oluşmuş durumda .
Bu hiç iyiye işaret eden bir durum değil.
Millet olarak kendimizi sorgulamamızda ve değerlerimizi yeniden gözden geçirmemizde yarar var.
Evet…
Türk milleti tarihte büyük zulümlere/haksızlıklara uğramıştır.
Özellikle 1912-1913 Balkan Savaşlarından sonra Türk milletini Avrupa’dan atma gayretlerini bilmeyen yok gibidir.
Bu çerçevede Türklere karşı yapılan katliam/soykırım gözden kaçırılacak,unutulacak cinsten olaylar değildir.
Gerçekte soykırımı yapanlar Avrupalılardır….
Ama bu tür hadiselerden ders çıkartıp millet olarak kenetleneceğimiz yerde içerde huzur bozacak hadiselere çanak tutma yarışına girmiş gibiyiz.!
35 yıldan fazla tarih okutuyorum.
Sürekli olarak bu ülkenin tarihini araştıran ve öğrenmeye çalışan olan bir kişi olarak şunu söylüyorum.
Tarihte sertlik her zaman sertliği doğurmuştur.
Hoşgörülü olmayan devletler uzun ömürlü olmamıştır.
Müslüman Arap dünyasında Muaviye’nin kurduğu Emevi Devleti’ne bakın…!
89 yıl yaşadı.
Neden.?
Mevali politikası izlediği için.
Nedir mevali politikası…
Arap olmayan Müslümanları aşağılama…
Onları sistem dışı bırakma…
Abbasiler,Emevileri Horasan’da başlayan ayaklanma sonucu Türklerin çıkardığı isyan sonucunda yıktılar.
Mevali politikasını terk eden Abbasiler hoşgörülü politika izleyerek 508 yıl yaşama başarısı gösterdiler.
İslam Rönesansı’nın (düşünce uyanışının) mimarı oldular.
Bağdat’ta kağıt tüketimini artırdılar.
Beyt’ül Hikme(Hikmet evi) adıyla bilim akademileri kurdular.
Demekki hoşgörü ortamı bilimsel/kültürel faaliyetlere ivme kazandırıyor.
O nedenle…
Evet ben hoşgörü diyorum…
Ve bu vesile ile yeni yılın bu ilk gününde Anadolu hoşgörüsünün piri durumundaki Mevlana Celaleddin-i Rumi’yi sevgi,saygı ve rahmetle anıyorum…