Nedense Demir Çelik tesislerinin Karabük’e kuruluşunu çok istemesine karşın Erkanı Harbiye reisi Mareşal Fevzi Çakmak’ta temel atma törenine katılmaz.
O’nu temsilen general Fahrettin Altay Paşa Karabük’e gelir.
3 Nisan 1937’de İsmet İnönü ile Karabük’e gelenler arasında İktisat Vekili Celal Bayar, Dışişleri Vekili Dr. Tevfik Rüştü Aras, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Persi Loren, tesislerin yapımını üstlenen firmanın sahibi H.A. Brassert’de yer alır.
Başvekil İsmet inönü’nün 3 Nisan günü Karabük’te yaptığı konuşma çok anlamlıdır.
“..Arkadaşlar, Endüstri hayatına hevesle girdikten sonra asıl endüstrinin ana kısmına, ağır endüstriye bugün başlamış bulunuyoruz.
Makine endüstrisini de buradan başlanır.
Bu müessese içtimai bakımdan da ayrıca dikkati celbedecek bir kıymete haizdir.
Burada çalışmaların ikamet ve çalışma sıhhat şartları, mektep ihtiyaçları ayrıca hazırlanacak, bunlar için ayrı ayrı müsseseler kurulacaktır.
Görüyorsunuz ki, Karabük demir çelik fabrikaları ile memleketin her sahada çok kıymetli olan ihtiyaçlarına cevap verecek bir müessese kurmakla kalmıyoruz.
Cumhuriyetçi ve milliyetçi Türkiye’nin manevi ve içtimai bir medeniyet ve kültür müesseselerini de meydana getirmiş oluyoruz.”
İsmet İnönü’nün nutkundan anlaşılacağı üzere Karabük, Cumhuriyetin bir medeniyet tasavvuru olarak ortaya çıkmış bir kenttir.
Çünkü söylevin sonuna doğru , “Cumhuriyetçi ve milliyetçi Türkiye’nin manevi ve içtimai bir medeniyet ve kültür kurumlarının fabrika temelinin atılması ile birlikte oluşturulacağını” söylemesi Karabük’ün büyük ülküler ve Türkiye’nin geleceği düşünülerek kurulduğunun önemli bir kanıtıdır.
Şimdi sadece demir çelik fabrikalarının değil bu medeniyet düşüncesi içinde Karabük’ün kuruluşu için çok güzel sözler söylemiş bir kişinin Karabük’te sadece adının bir cadde ile anılması. sonrada bu adın unutulması, büstünün ise Demokrat Parti iktidarı zamanında bazı kendini bilmez işçiler tarafından tahrip edilmesi hoş karşılanacak, tasvip edilecek bir durum değildir.
Kendi geçmişini unutan Karabük’ün bugün içine düştüğü içler acısı durumun sebebi tarihi hafife alan kesimin geçmişe kara leke çalma girişiminden başka bir şey değildir.
Biz etrafımızdaki ülkeler , düşmanlık yapıyor diye onlara kızmayalım.
Bu ülkeye yapılan esas düşmanlığı tarihi kişiliklere saldırı yapanlarda aramak gerekir diye düşünmekteyim.
Karabük’te rahmetli İnönü kadar rahmetli Çakmak’ında bu muhteva içinde anılmadığını görmekteyim.
Sadece bir liseye adının verilmiş olması bizi töhmet altından kurtarmaz.
Ayrıca…
Bir merakımı da buradan sizlerle paylaşmak durumundayım.
Karabük’ü tarihi genlerinden koparmak için mücadele veren kimselerin niyetini ,neyi amaçladıklarını şu ana kadar bir türlü kavrayamadım.
Anlayan varsa lütfen bu konu ile ilgili düşüncelerini benimle paylaşırsa çok memnun olurum….!
Doğrucu Davut
Sayın hocam, karabük öyle uyuşuk bir yerki hiçbirşeyi anmaz, bırak 80 yıl öncesini dünü hatırlamaz. Toz duman sis duyarsızlık vurdumduymazlık umursamazlık kabalık kültürsüzlük bilinçsizlik meraksızlık cahilik işsizlik trafik sıkışıklığı estetikten yoksunluk görüntü kirliliği… hele bir bak gözlerde fer yok fer hiç kimsenin hiçbir şey umurunda değil.