Karabük Yeni Eğitim Öğretim Dönemine Hazırlanıyor

Karabük Yeni Eğitim Öğretim Dönemine Hazırlanıyor

Yayın: 08.08.2022 16:55
Paylaş:
A+ A-

İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş, Karabük’ün akademik başarısının sistematik olarak arttığını belirterek, Karabük Eğitim Ailesi olarak çocukların hayatın her noktasında mutlu olabilmelerini sağlamak adına en kaliteli hizmeti sunabilmek için hazırlıkların hızla devam ettiğini belirterek, “Detaylı çalışmalarımız ve hazırladığımız eylem planı ile 2023 yılına daha güçlü ve daha başarılı gireceğiz” dedi.

Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş, 2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Sonuçları Değerlendirme Toplantısı yaptı. Müdürlük yöneticileri ve Ölçme, Değerlendirme Merkezi personelinin katılımı ile gerçekleştirilen  toplantıda, Ölçme, Değerlendirme Merkezinin hazırlamış olduğu son dört yılın baz alındığı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının istatistik verileri hakkında ÖDM Personeli Serhan Kurt tarafından kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi.

Okul ve dersler itibariyle öğrencilerin kendilerini geliştirmesi, ilgi ve istidatları yönünde kendilerinin başarı ve mutlu olabilecekleri bir üst kuruma geçmelerini teminen yapılan çalışmaların veriminin, gelecek yıl uygulanması, ellerinde  yıllar itibariyle bulunan bu veriler sayesinde tespit edileceği için sunumu gerçekleştirilen istatistiklerin çok önemli bir bilgi birikimi olduğuna dikkat çeken İl Millî Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş, yapılması gereken hususlar noktasında bir takım önermeler ve talimatlarda bulundu.

“İLİMİZİN AKADEMİK BAŞARISI SİSTEMATİK OLARAK ARTMAKTADIR”

YKS sonuçları doğrultusunda kendi içlerinde  her yılın değerlendirmesini yaptıklarını sistematik olarak başarıların arttığını belirten Müdür Akbaş, “Yaptığımız kapsamlı çalışma neticesinde 2022 yılı YKS sonuçlarını geçmiş yıllarla kıyasladığımızda, değerlendirdiğimizde bu yıl elde edilen YKS başarısının kitlesel olarak çok üst düzeyde olduğunu görmekteyiz. Çok şükür başarımız artarak devam etmektedir.

Öğrencilerimizin akademik başarısına yönelik her ders ve düzeyde yeterliliklerinin belirlenmesi, izlenmesi ve desteklenmesi son derece önemli. Yaptığımız bu çalışmalar ve analizler ile öğrencilerimizin izlenmesi, değerlendirilmesi, geliştirilmesi ve yönlendirilmesi amacıyla değişimleri izleme fırsatı sunmaktadır. Bu bağlamda öğrencilerimizin kazanımları edinme düzeylerini ortaya koymak, bu kazanımları etkileyen faktörleri ve etkileme oranlarını tespit etmek ve bu sayede de eğitimin kalitesinin arttırılmasını sağlamaktır” dedi.

DETAYLI ÇALIŞMALARIMIZ VE HAZIRLADIĞIMIZ EYLEM PLANI İLE 2023 YILINA DAHA GÜÇLÜ VE DAHA BAŞARILI GİRECEĞİZ

Detaylı çalışmalar ve hazırlanan eylem planı ile 2023 yılına daha güçlü ve daha başarılı gireceklerinin altını çizen Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş; “Geçen yıl olduğu gibi bu yılda Bakanlığımız tarafından öğrencilerimizin hizmetine sunacağımız ücretsiz ders kitaplarını, yardımcı kaynaklar, testler ve yeni sınav sistemine göre hazırlanmış örnek soruları yeni eğitim öğretim dönemi başlamadan öğrencilerimizin masalarının üzerine koyacağız.

Bakanlığımız emir ve talimatları doğrultusunda Sayın Valimizin büyük destek ve himayeleriyle Karabük Eğitim Ailesi olarak çocuklarımıza hayatın her noktasında mutlu olabilmelerini sağlamak adına en kaliteli hizmeti sunabilmek için hazırlıklarımız hızla devam etmektedir. İnşallah Yeni dönemde de ÖDM personeli ile birlikte daha başarılı faaliyetlere imza atacak ilimizin akademik başarı çıtasını daha üst seviyelere taşıyacağız” dedi.  (Ergin Ertuğrul)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Slow Food hareketi iyi, temiz ve adil gıda için 38 yıldır mücadele veriyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Doğal kaynakları korumayı ve temiz gıda üretimini desteklemeyi hedefleyen küresel Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin başkanı Edward Mukiibi iklim krizi ve israfın, gıda konusunda en fazla karşılaştıkları iki büyük sorun olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük gıda hareketlerinden biri olarak kabul edilen Slow Food, “iyi, temiz ve adil gıda” sloganıyla dünya üzerinde 160 ülkede faaliyetler ve farkındalık kampanyaları düzenliyor.

Hareketin çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mukiibi, Slow Food'un 1986'da İtalya'da doğduğunu ve 38 yıldır devam eden serüvenlerinde dünyanın her köşesinden çok sayıda insana ulaştıklarını kaydetti.

Su başta olmak üzere doğal kaynakların ve biyoçeşitliliğin korunması hedefini faaliyetlerinin merkezine aldıklarını belirten Mukiibi, daha iyi bir dünya için çalıştıklarını ve bunu da çevreye ve insana zararı olmayan gıdaların üretimini teşvik ederek, aynı zamanda sorumlu tüketim ve sorumlu üretim bilincini aşılamaya çalışarak gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Slow Food ağı içerisinde çiftçilerden şeflere, öğrencilerden aktivistlere, devletlerden uluslararası organizasyonlara kadar gıda konusunda harekete geçmek isteyen milyonlarca kişiyle çok sayıda kurum ve kuruluşun yer aldığını bildiren Mukiibi, “Sadece maddi olarak destekleyen 100 binden fazla üyemiz var. Ama bu herkesin maddi olarak katkıda bulunmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor. Aslında paranın satın alabileceğinden çok daha fazlasını yapan topluluklar var. Buna biyoçeşitliliği koruyan yerel toplulukları örnek gösterebiliriz.” dedi.

Edward Mukiibi, hareketin sadece gıda ürünlerini değil gıdanın getirdiği kültürü de korumaya çalıştığını, bu nedenle gıdanın nasıl tüketildiği, hangi tekniklerle pişirildiği ya da nasıl korunduğu üzerine de çalışmalar yürüttüklerini aktardı.

– Nuh'un Gemisi Projesi

Yok olma tehlikesi altında bulunan bitkisel ve hayvansal ürünleri çevrim içi katalogda bir araya getirdikleri “Nuh'un Gemisi” projesine değinen Mukiibi, “Bu katalogda yalnızca bilimsel veriler bulunmuyor. Kültürel, organoleptik, geleneksel bilgilerle ürünlerin hazırlanması sırasında kullanılan teknikler ve bölgeyle olan bağları da yer alıyor.” diye konuştu.

Proje kapsamında bugüne kadar dünyanın her yerinden 5 bin 300 ürünü korumaya çalıştıklarını dile getiren Mukiibi, şöyle devam etti:

“Bu projede büyük tufan yaşandığında türleri yok olmaktan kurtaran Nuh’un Gemisi'nden esinlendik. Aslında bugün de yine o büyük tufan genetik, kültürel ve geleneksel erozyonla burada. Günümüzde yerel ve geleneksel gıdalar gen aktarımı, gen korsanlığı gibi çeşitli problemle karşı karşıya. Slow Food hareketi ise gıda kültürümüzü korumaya çalışıyor.”

Proje dahilindeki türleri kendi coğrafyalarında korumaya çalıştıklarının altını çizen Mukiibi, iklim değişikliği sonucu artık beslemesi ekonomik olarak tercih edilmeyen, bu nedenle de popülasyonları giderek azalan hayvanları çeşitli teşvikler ve projelerle yeniden tercih edilebilir hale getirdiklerini, bitkiler konusunda ise özelikle yerel gruplar arasında tohum bankaları oluşturduklarını ve tohumların kullanılması için çeşitli ağlar geliştirdiklerini anlattı.

“Afrika’nın Bahçeleri” adlı bir diğer projelerinde, kıtada giderek yaygınlaşan endüstriyel gıda üretimine karşı bir alternatif oluşturmaya çalıştıklarından bahseden Mukiibi, şunları söyledi:

“Afrika’nın geleneksel gıda üretim yöntemlerini korumak istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için yerel toplulukları agroekolojik yöntemler çerçevesinde tarım yapmaya teşvik ediyor, konu üzerine eğitim programları düzenliyor, gruplar arasında koordinasyon kurarak bilgi aktarımı sağlıyoruz. Proje 2010 yılında Uganda, Kenya ve Tanzanya'daki birkaç bahçeyle başladı. Bugün Afrika kıtasının çeşitli yerlerinde 5 binin üzerinde bahçe oluşturulmuş durumda. Sosyal medyada her gün yeni bir katılımcının daha kendi bahçesini açtığını görüyoruz.”

– “Üretimde iklim değişikliği, tüketimde israf en büyük sorunlar”

Tüm projelerinde üretim süreçlerinde karşılaştıkları en büyük problemin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Mukiibi, özelikle sıcak hava dalgaları, ani yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri gibi aşırı hava olaylarının gıda üretimini zorlaştırdığını vurguladı.

Mukiibi, “Tüm bu yaşananlar gıdaya erişimimizi, gıda güvenliğimizi ve bizim açımızdan yağmuru merkeze almış tarım sistemimizi etkileyecek. İklim kriziyle mücadelede geniş kapsamlı iklim değişikliği adaptasyon çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tüketim noktasında karşılaştıkları en büyük problemin ise gıda israfı olduğu bilgisini paylaşan Mukiibi, “Küresel gıda üretiminin neredeyse yarısı tabağımıza ulaşamadan israf ediliyor. Bununla birlikte enerji, kaynak, çiftçilerin o ürünleri üretirken harcadıkları zaman da israf edilmiş olunuyor yani gıda israfı tabağımızın çok ötesinde. Çünkü bir ürün yetiştirirken çok fazla su kullanıyorsunuz, topraktan çok fazla besin maddesi alıyorsunuz. Bunların hepsi israf ediliyor. Gıdaya yapabileceğiniz en büyük saygısızlık onu israf etmek. Ayrıca gıda israfı, doğaya da bir saygısızlık.” değerlendirmesini yaptı.

Özelikle gençlerin önlerine gelen tabağın hikayesini bilmediğine ve daha çok israf ettiğine dikkati çeken Mukiibi, Slow Food olarak bu farkındalığın kazandırılması için her yıl Nisan ayını “gıda israfı ile mücadele ayı” olarak belirlediklerini sözlerine ekledi.