KENTİN PAÇOZLAŞMASI…

KENTİN PAÇOZLAŞMASI…

Yayın: 30.07.2015 08:56
Paylaş:
A+ A-

Türkiye’de kentler eskisi gibi değil artık.
Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950’li yıllarda Türkiye’yi “köylülük” olgusu tanımlıyordu.
Nüfusun %80’i kırsal kesimden oluşuyordu.
Şimdi öyle mi.?
Tam tersi bir durum var karşımızda.
Köylülük giderek yerini kentliliğe yani yeni köylülüğe bıraktı.
Kent sosyolojisi böylece büyük bir değişime uğradı.
Yeni köylüler giderek kırsoylu olarak kentlere uyum sağlama çabası içine girdiler.
Endüstri toplumlarında bu süreç işçileşme ve burjuvalaşma biçiminde kendine yer bulurken biz de hızlı biçimde kırsoylular,kentsoylu oluverdiler.
Ancak Türkiye’de 50’li yıllardan beri hız kazanan kentleşme süreci neredeyse izdiham yarattı.
Bu öyle bir izdiham ki olanlara sosyoloji bile tanımlayamıyor.
Bu değişimi anlayamayanlar ise komple teorileri ile olan biteni çözme kolaycılığına gidiyor.
Tarihi dış dinamiklerle komple teorileriyle olayları açıklama modası hala revaçta görünüyor.
Söylemek gerekirse…
Taksim Gezi Parkı Olayı ile Türk sosyolojisi kış uykusundan uyandı.
Herkes toplumu anlama çabası içine girdi.
X,Y ve Z kuşakları tartışma konusu haline geldi.
Z kuşağını anlama çabası gündeme damgasını vurdu.
Gençlik dinamik bir güç olarak Türk sosyolojisinde yine kendine yer buldu.
“Artık yeter “ dedi…
Her şey çok iyi ise birdenbire görülen bu toplumsal tepkinin nedeni ne olabilir.?
Kentte yoğunluk kazanan ve küresel sermayenin yatırımlarıyla daha da yoğunluk kazanacak olan nüfusu ve yapı değişikliğini kontrol altına almak mümkün olmadı.
Bir kere…
Bu insanlar kentte yaşamak için bir işte çalışmak zorundalar.
Ya iş bulamazlarsa…
Bir de buna refah içinde yaşama özlemini eklerseniz….
O zaman ne olacak.?
İnsanlar bir işe girebilmek için taşeronların emrine verecek.
Bu durumda…
Emek sömürüsü çoğalacak.
İnsanlar emeklerinin/ alın terlerinin karşılığını alamayacak.
Mutlu olamayacaklar…!
Oysa bu yığınların kente gelme nedeni ne ?
Mutlu bir yaşam sürmek.
Çoluk çocuğunu iyi bir okulda okutabilmek.
Kentin bu yoğunluğa hizmet vermesi mümkün değil.
Öyle ya…
Herkesin olduğu gibi…
Kentlerin de bir kapasitesi var.
Kentte ilk gelenler kendi işlerini kurdular.
Belli bir süreç geçtikten sonra kentlileştiler.
Arkasından gelenler de akrabaları sayesinde bir işe yerleştiler.
Bunların kentlerde okuyan çocukları da iş buldular.
O kadar…
Artık heryer doldu.
Beton binalar gözyüzüne doğru yükselmeye başladı
Pekala…
Yeni yerleşim alanları kurarsak ne olur.?
Yeni rant alanları oluşur.
Sınıf farklılığı kendini iyice belli eder.
Kentte nüfus yoğunluğu giderek artar.
İnsanlar mutlu olmak için yeniden çabalamaya başlar.
İyi fikir değil mi?
Ancak umulan olmadı…
Bir süre sonra insanlar geldikleri yere küstüler.
Küsme nefreti besledi.
Olanlar oldu.
Kentlerde şiddet birdenbire patlama noktasına geldi.
Kadın cinayetleri artı…
İşsiz erkek öcünü kadından almaya başladı.
Çaresizlik batağında kimliklerini kaybettiler.
Söylemek gerekirse…
Kentin paçavarları oldular…
Alev Alatlı’nın dediği gibi…
Paçozlaştılar…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, Tokat’taki depreme ilişkin açıklamada bulundu:

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.04.2024 00:12
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, deprem nedeniyle hasar gören yapılarla ilgili bilgi vererek, “Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta, 84 ahırda, 7 camide ve bir fırında hasar var. Bunlar yıkık değil, hasar var. Yozgat ilimizde ise bir ilçe, 7 köyde 94 konutta, 4 camide ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var.” dedi.

Karaloğlu, Tokat'ın Sulupazar ilçesinde depremden zarar gören bölgedeki incelemelerinin ardından gazetecilere açıklamada bulundu.

Bölgede Sulupazar merkezli 5 deprem ve 41 artçı sarsıntı olduğunu vurgulayan Karaloğlu, depremden etkilenenlere geçmiş olsun dileklerini iletti.

En büyük tesellilerinin yaralı ve can kaybı bulunmaması olduğuna işaret eden Karaloğlu, “Ekiplerimiz şu anda sahada. Köylerin tamamı tarandı. Tokat'ta 3 ilçe, Yozgat tarafında 3 ilçe ve etkilenen tüm köylerimiz taranmış durumda. Tokat'ta 112 Acil Çağrı Merkezi'ne 576 vatandaşımızın ihbarı var. Yozgat ilimizde de 250 deprem kaynaklı vatandaşımızın ihbarı var ve bütün ihbarlara da arkadaşlarımız cevap verdiler, incelemelerini tamamladılar.” diye konuştu.

Bölgedeki çalışmaların sürdüğünü dile getiren Karaloğlu, şöyle devam etti:

“Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta, 84 ahırda, 7 camide ve bir fırında hasar var. Bunlar yıkık değil, hasar var. Yozgat ilimizde ise bir ilçe, 7 köyde 94 konutta, 4 camide ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var. Evinde çatlağı olan, hasarı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın lütfen. Biz onları misafir etmeye hazırız. Sayın Valimiz şu anda yurtları hazır hale getirdi. Şu ana kadar 30 vatandaşımız Tokat'ta yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Onları biz misafir edeceğiz ama daha fazla talep olursa onları karşılayacak imkanımız olduğunu ifade etmek isteriz. Yine vatandaşların beslenmesi konusunda 5 bin kumanya hazırlandı, dağıtılıyor. Tokat'ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkarmak için aşevleri oluşturuluyor.”

Karaloğlu, bölgede ulaşımda, altyapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorun yaşanmadığının altını çizerek, “Yollarımız açık, enerjisi olmayan köy yok, haberleşme imkanı olmayan yerleşim birimimiz de yok. Tedbir olarak Tokat ilimizin genelinde eğitime bir gün ara verdik. Yozgat ilimizde ise Kadışehri, Çekerek ve Aydıncık ilçelerimizde eğitime bir gün ara vermiş olduk.” diye konuştu.

Vatandaşlardan sosyal medyada dolaşan yanlış bilgilere itibar etmemelerini isteyen Karaloğlu, “AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemelerini istiyoruz. Biz zaten vatandaşlarımızı çok hızlı şekilde AFAD üzerinden bilgilendiriyoruz. Yapmamız gereken uyarılar varsa bunları da yapıyoruz. Vatandaşımızın bir tereddüdü olmasın.” ifadelerini kullandı.

Karaloğlu, bölgede 750 personel ve 150 aracın hazır bekletildiğini sözlerine ekledi.