Mangalda Kül Bırakmayanlar..!

Mangalda Kül Bırakmayanlar..!

Yayın: 19.10.2016 08:45
Paylaş:
A+ A-

Nefes almak ve gezmek…
Karabük’te bu konularda büyük müşkülat var.
Betonlaşma kentin çehresini değiştirdi.
Çarpık ve uyduruk yapılar kent estetiğini bozmaya yetmiyormuş gibi yeni yapılarda da aynı eksiklik devam ediyor.
“Yaptım oldu,kime ne” felsefesiyle hareket etmek bizi bu sürece taşıdı.
Her nedense geleceği düşünerek hareket eden olmadı.
Aynı zamanda ortak aklı kullanmama konusundaki ısrarcılık bizi bu günlere getirdi.
Toplumsal bellek yok olduğundan geçmişten kaynaklanan bir zorlamadan bahsetmek de olanaksız.
Tarih dediğiniz gerçekliğin bu memlekette çöp kutusundaki atıklar kadar bile değeri yok.!
Cumhuriyet modernleşmesinin en önemli örneklerinden biri olan Karabük ,kimlik kaybına uğratılmış durumda.
Her şey bir yana ama…
Karabük kent kimliği sorgulanmıyor.
Çünkü bu konuları ele almak kimsenin işine gelmiyor.

Çıkarlar endişe taşımadan geleceği belirlemeye devam ediyor.
Kapitalist atılım acımasızca bizlere ders veriyor.
Adeta tarihi hapsetmiş durumda.
Şimdi bu nokta da sormak gerekiyor.
Bu kentte yaşayan insanları geçim derdi dışında hiçbirşey ilgilendirmiyor mu?

Kenti maddeler alemi kendi kıskacı altına almış.
Kent maneviyatını/ruhunu sele kaptırmış.
Sonuç…
Kent kendi gerçekliğini kaybediyor.
Evet…
Birdenbire nereden nereye geldik.
Herhalde bizim içinde yaşadığımız kenti anlamamaktan doğan sorunlarımız var.
İşçi kenti gitmiş yerine belirsizlik kaim olmuş.
Adeta yalpalıyoruz.
Plansız hareket ediyoruz.
Sürekli bir şeyleri yapıp sonra yeniden yapmaya çalışıyoruz.
Oysa bu kentin genlerinde planlılık söz konusu.
Cumhuriyetin ilk planlı kenti Karabük’tür.
Bundan bihaberiz.!
Yazık…
Çok yazık.
Karabük’ün bu noktada tarihini bilmemek çok büyük eksiklik.
Okumadan/araştırmadan/bilmeden işler yaptığımız için her şey arapsaçına dönüyor.
Devletçilik ile kapitalizm arasında sıkışmış bir kent.
Kardemir’i Sümerbank’ın kurduğu Demir Çelik Fabrikalarıyla karıştıranlar bile var içimizde.

Nefes almakta güçlük çekerken karşınıza bir de kavram karmaşası çıkıyor.
O zamanda pirincin taşını ayıklamaktan çevreye bakacak zaman bulamıyorsunuz.
Gerçekten yanıtlanması zor soruların müthiş sorun oluşturduğu bir kentte yaşıyoruz
Ama bunu aşmak için hiçbir gayret göstermiyoruz.
Ancak iş lafa geldi mi…
Mangalda kül bırakmıyoruz.!
Çünkü iş yapmayı değil,konuşmayı çok seviyoruz….!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Emekli ziraat mühendisi kurduğu serada fidan aşılaması yapıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – Tokat'ın Niksar ilçesinde emekli ziraat mühendisi Kayhan Argun, Türk fındığı fidanlarına aşılama yaparak satıyor.

Kayhan Argun, emekli olduktan sonra kurduğu serada fındık aşılaması yaparak isteyenlere gönderiyor.

Argun, AA muhabirine, geçen yıl Tarım ve Orman Müdürlüğünden emekli olduğunu söyledi.

Fide ve fidan yetiştiriciliği için sera kurduğunu belirten Argun, “Ceviz ve fındık fidanları üretiyorum. Yabani cevizlere Amerikan chandler ve Fransız çeşidini aşılıyoruz. Bir de Türk fındığını, ağaç usulü olan fındığı aşılıyoruz. Geçen yıl yaptık, aşı gayet başarılı. Türkiye'de bunu yapan üç kişiden birisiyiz. İzmir Ödemiş'te, Düzce'de ve Tokat Niksar'da biz varız.” dedi.

Aşılama yapıldıktan sonra verimin güzel olduğunu dile getiren Argun, şunları kaydetti:

“Bahçeleme dediğimiz ışkın alma yok bunda. Bu fındık, direkt ağaç oluyor, üstten dallanıyor. Kök yapısı diğerinden çok farklı. Artık ocak usulü fındıkçılıktan ağaç usulü fındıkçılığa geçiliyor. Makineli tarıma, silkelemeye, budamaya, toplamaya uygun. Talep çok fazla. Aşılama mevsimi Şubat 20'den Nisan 20'sine kadar süren bir zaman. Biz kalem aşısı yapıyoruz. Mevsimlik aşılamamız 5 bin adet.”