SUYUN IŞIĞI , TÜMATA’DAN BAROK’A

SUYUN IŞIĞI , TÜMATA’DAN BAROK’A

Yayın: 30.03.2023 12:34 |Güncelleme: 21.09.2023 14:51
Paylaş:
A+ A-

Epey önceydi, aklıma bir soru takıldı. Işığı ve renkleri anlat deseler, nasıl anlatabilirim? Bunları tariflemek mümkün müdür?

Ben bu iki soruyu epey düşündüm. Sonra aklıma su geldi . Su ile ışığı anlatmak mümkün olabilir mi. Bazı benzerlikleri var . Su, heryere nasıl nüfuz edip yayılıyorsa, engel tanımıyorsa, ışıkta karanlığın içine öyle nüfus edip yayılıyor denilebilir. Suyun serinletici, ferahlatıcı etkisi ışıkta da var diyerek tarifleyebiliriz belki. Su daha çok bedenimizi, ışıksa ruhumuzu rahatlatır. Elimizle dokunarak cisimlerin şekillerini anlayabiliriz, ışıklaysa dokunmadan, uzaktan da anlayabiliyoruz denebilir.

Renklere gelince onlarıda tatlara benzetti zihnim. Tatlı, ekşi, tuzlu, acı tatlar gibi renkler. Mavi, kırmızı, sarı vede yeşil. Mavi tuzlu, kırmızı acı, Sarı ekşi. Yeşilin durumu biraz farklı, karışık o. Tuzlu yemeklere ekşi ilavesi misali ; maviye sarı ilave edip yeşil yapmak. Pırasa yemeğine limon sıkmak gibi, yada kısıra nar ekşisi ilavesi gibi. Ana tatlar ve ana renkler. Her biri kendine mahsus özel ve güzel.Birinin diğerine üstünlüğü yok

Işık ile suyun benzerliği, hayatı ortaklaşa başlatmalarından da belli değil mi? Biri eksikse canlılar canlılığını devam ettiremiyor. Benim suyun ışığı ile ilk karşılaşmam, Hacettepede okurken, köy stajı için Adana’ya gittiğimde olmuştu. Staj süresi boyunca birkaç kez Seyhan barajına da gitmiştik. Her gidişimizde, baraj kapaklarından salıverilen su, büyükçe bir taşın üstünden fışkırarak geçerken, gökkuşağı oluşturuyordu. Yere doğru bakınca gökuşağı görmek, ilginç bir deneyimdi. Her seferinde, hep aynı yerde görülen gökkuşağı, benim için, suyun ışığı oldu.

Tüm bunlar bir tarafa, Su, nasıl güzel bir içecektir. Çok susadığımızda bazen, içtiğimiz suyun tüm göğsümüzden aşağılara doğru, serin serin yayılarak inişini hissederiz.Mideye doğru kayan dalga dalga bir serinlik oluşturur. Günümüzde, sağlık mensubu kişiler, sıklıkla detokstan bahseder oldu. Eee haklılar, nede olsa dünya çok kirlendi ve bu kirli dünyada, toksin yağmuru altında yaşıyoruz. Detoks, insanlara öylesine karmaşık bir iş olarak sunuluyor ki, sonunda bunu sizin için yapıveren özel merkezlere gidip, belli bir süre konaklıyorsunuz. Böylece vücudunuzu toksinlerden ( zehirli, zararlı maddeler) arındırıyorsunuz. Bazen de TV de, karmaşık karışımlar tarif ediliyor. Maydanoz sapı, kereviz, kırmızı pancar, elma falan falan falan.Hepsini robota koy, tırrrrıt et suyunu iç ! Kaç gün yapar insan bunu?

İnsan vücudu, aslında, devamlı çalışan bir fabrika. Gece gündüz sürekli bir yapım yıkım faaliyeti söz konusu. Haliyle, bu yapım ve yıkımlarda birçok çöp çıkıyor ortaya. Bu çöpleri, su ve antioksidanlar çöp kutusuna atıyor. Vücudu en iyi temizleyen sudur. Su dünyayı temizlerken, bedeni temizlemesin mi? Bütün hastalıklarda bol su tavsiye edilir, keza zehirlenmelerde de serum takılır. Böylece suyla zehirlerin oranı seyreltilir ve bir kısmı vücuttan atılabilir. Demem o ki, en iyi detoks maddesi sudur. Mutfak robotunda onu bunu karıştırmaya gerek yok. Doğal yiyeceklerin hemen hepsinde antioksidan maddeler vardır. Kendimizi, hazır gıdalardan uzak tutup, , geleneksel ev, tencere, yemekleri yiyerek, vücudumuza gereksindiği suyu da verip, yeterli ve dengeli beslenirsek sorunu halletmiş oluruz.

Suya değişik müzikler dinletilerek, molekülünün resmi çekilmiş. Güzel melodilerde, molekülde güzel şeklillere bürünüyor. Karmaşık gürültülü melodilerde, molekülde şekilsiz garip görünümler alıyor. Bu araştırmayı referans kabul edip, suya dua okuyarak hastaya içirilmesinin faydalı olabileceğinin bilimsel temeli de ortaya çıkımıştır bence… Bununla birlikte, vücudumuzun en az yüzde altmışının su olduğunu düşünürsek, dua okumanın tedavide ki mantığı da çözülüyor. Kur’an daki surelerin hepsinin bir ahegi, bir tınısı var. Okuduğun zaman akan bir nehrin şırıltısı gibi. Sanki her biri ayrı frekansta titreşiyor. Yani bir melodisi var ve her birinin melodisi de farklı. Allah ne büyük bir bilebilsek !

Müzik dinletilen su gibi, hastaları müzikle sifalandırmayı da denemiş insanlar. Safranbolu Devlet Hastanesinde çalırken, nöroloji doktorumuz Ömer Hakan bey serviste hastalarına müzik dinletirdi. Tümata diye bir müzik grubunu getirip, konferans vede konser verdirmişti. Klasik Türk müziğinde; her makamın vücutta nereyi etkilediği belirlenmiş, hastalığına göre uygun makamdaki müziğin dinlenmesi gerekiyor. Batı müziğindeyse; bebeklere dinletilen Hungarian müziğin beyni geliştirdigi bulunmuş. Aynı etki Mozartın eserlerinde de var fakat en etkilisi barok tarzında olmuş. Dakikada belli bir sayının üstünde ki nota titreşimleri, beyni harekete geçiriyor, bu da en çok barok müzikle mümkün .Müzik, ruh hastalıklarında da kullanılan bir yöntem. Nasıl olmasın ki, tanımında ruh var zaten .Müzik; İnsan ruhuna hitap eden ölçülü sesler sanatı diye tanımlanıyor. Ben naçizane, sakinleşmede Chopin’in nocturnesini tek geçiyorum.

Dinlerde sudan şifa kaynağı olarak bahsedilir. Bizim dinimizdeki çok özel su ise zemzem suyudur. Çok özel bir su olduğuna gönülden inanırız. Anadoluda da bir çok şifalı su kaynakları vardır. Bazısı, maden suyu olarak üretime alınmış olsa da, birçoğu kendi halinde sessiz sessiz akmaktadır. Benim çocukluğumda Yenicede, böyle bir su kaynağı vardı. Suyuna acı su deniyordu . Hatırladığım kadarıyla çıktığı yerdeki taşları pas kırmızısı yapıyordu. Annemin bu suyu kullanarak yaptığı çörekleri unutmadım. Hem çok güzel kabartıyor, hemde güzel bir lezzet veriyordu. İnsanların kaynak civarına çadır kurup, dertlerine derman aradıklarını ve iyi geldiğini söylediklerini anımsıyorum. Umarım, Allah hepimize, su gibi aziz olmayı nasip eder.Hepimize hayırlı ramazanlar olsun.

Sevgilerimle.
Kalbinden kalbime akan bir sesti
Akşam gölgesinde çağlayan o su…
Sesini en tatlı yerinde kesti
Bizi sonsuzluğa bağlayan o su
(Şukufe Nihal)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Trabzonspor Kulübünden transfer haberlerine yalanlama

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.04.2024 20:48
Paylaş:
A+ A-

TRABZON (AA) – Trabzonspor Kulübünün Salih Uçan ve Oliver Torres'in transfer edileceği yönündeki haberleri yalanladı.

Kulübün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, profesyonel futbolcular Salih Uçan ve Oliver Torres'in bordo-mavili kulübe transferiyle alakalı bazı haber siteleri ve sosyal medya hesaplarında yer alan iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

İki futbolcu ile ilgili kulübün herhangi bir transfer çalışmasının bulunmadığı kaydedilen açıklamada, “Menajerler aracılığıyla 'servis ettirilen' bu ve bunun gibi haberlerin, kulübümüzün titizlikle yürüttüğü transfer sürecine ciddi manada zarar verdiğini ilgili gazetecilere önemle hatırlatır, taraftarlarımızın dikkate almamasını rica ederiz.” ifadesine yer verildi.