Tarih İçinde Safranbolu

Tarih İçinde Safranbolu

Yayın: 11.01.2018 22:53
Paylaş:
A+ A-

Safranbolu tarihini ne kadar iyi biliyoruz.?
Ya da bilmek zorunda mıyız?
Bizim ülkemizde çok tuhaf bir alışkanlık var.
İnsanlar zor durumda kaldıklarında güçlüğü aşmak için tarihe sarılıyorlar.
Böyle zamanlarda olaylar karşısında tarih ne kadar tarafsızlığını koruyabilir?
Biz de tarih tadını kaybetmiş ,ekşimiş yoğurt misali gibi bir şey oldu.
Bir de tabi…
Tersine tarih üretimi had safhada.
Herkes tutturabildiğini yazıyor.
Okullarda tarih öğretiminde acayip bir sefalet yaşanıyor.
O’na tarih demek için zaten bin şahit lazım.
Öğretmenlerimiz nedense ezbere ders öğretmeyi çok seviyorlar.
Bu durum biraz onlarında işine geldiğinden sorgulamayı sevmeyen bir nesil yetişiyor.
Her şeyi olduğu gibi kabul eden.
Yanlış ile doğruyu ayırt edemeyen.
Düşünce gücü dumura uğratılmış,dijital bir nesil yetişiyor.
Ortada bir tarih zevki olmadığı için onların öğrenme istekleri de kayıplara karışmış.
Neyse tarih konusunda daha fazla bir şey yazmak istemiyorum.
Ben bildiklerimi,araştırdıklarımı kitaplaştırıyorum.
Okuyucularımla paylaşıyorum.
Ama bir gerçeği de burada belirtmek durumundayım.
Günümüzde araştırmaların yayımlanması büyük bir mali güç gerektiriyor.
Yerel tarihçiliğin en büyük sorunu kuşkusuz bu durumdur.
Belgeleri,bilgileri buluyorsunuz…
Ama bunu yayımlayacak /yayınlatacak sponsor bulamıyorsunuz.
O zaman da kültür dilencisi olmak durumundasınız.
Kültür dilencisi olmak ne demek?
Elinizde yöre kültür ve tarihine ilişkin çok önemli bir araştırma var.
Ama onu yayımlayacak maddi gücünüz yok.
Kapı kapı dolaşıyor ve yardım istiyorsunuz.
Böylece yeni bir dilencilik türüne kendi elinizle imza atıyorsunuz.
Allah aşkına bu ne biçimdir iştir demeyin.
Bazı kurumların yapacağı ve yapmak zorunda olduğu kültürel çalışmayı kişisel olarak siz yaptığınız halde çaresizliğin dayanılmaz hafifliği ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.
Güler misiniz,ağlar mısınız?
…………………………………………
Şimdi özet olarak tarih içinde Safranbolu’ya bir göz atalım isterseniz.

Milli Mücadele yıllarında Safranbolu işgale uğramamış.
Etrafta çeteler cirit atıyor.
Zobran’da Sarı Efe,Eskipazar’da Kel Sait,Eflani’de Arap Çavuş,Ovacık’ta Eğri Ahmet.
Bunlar Safranbolu kent ekonomisinin/üretiminin bir numaralı ortakları.
Özellikle Eğri Ahmet’in Safranbolu’da işbirlikçileri var.
Haraç bir şekilde Eğri Ahmet’e ulaştırılıyor ancak o zaman kenttekiler rahat nefes alabiliyor.
Yoksa ürettikleri malları pazarlama şansları yok.
Durum vahim…
****
Tabii bir de Zafranbolu Rumları var.
Onlar da Safranbolu kent ekonomisinin olmazsa olmazları.
Yani Türklerle Rumlar kentte bir iktisadi bütünlük/birliktelik oluşturmuşlar.
O nedenle Zafranbolu Rumları, Pontosçu hareketlere katılmamışlar.
Zararlı faaliyetlerde bulunmamışlar…
TBMM’nin tarafında olduklarını 13 Mayıs 1921 tarihinde bir telgrafla bildirmişler.
Bütün bu durumda olan Türk Ortodokslarının örgütlenmesini TBMM desteklemiş.
1922’de Kayseri’de bağımsız kilise açmalarına destek verildiği gibi aynı zamanda gazete çıkarmalarına izin verilmiş.
Şimdi diyeceksiniz ki bunun konumuzla ilgisi ne.?
Olayın Kuva-i Milliye’yi alakadar eden yönü ne?

Aslında düşününce konuyla çok büyük bir bağlantısının olduğunu görüyorsunuz.!
Nedir bu ilişki?
Safranbolu’da milli uyanışın bu olaylar nedeniyle gecikmeye uğraması…

Bu anlamda şu önermeleri gözden geçirmemiz gerekiyor.
Eğer Safranbolu düşman işgaline uğrasaydı sözünü ettiğimiz çeteler yöremizin en büyük Kuva-i Milliye güçleri olacaktı.
Vatana,millete hayırlı bir iş yaparak silahlarını işgal güçlerine yönelteceklerdi.
Safranbolu ticaret erbabı da çıkarları gereği bu milis kuvvetlerini destekleyecekti.
Bu bir…
İkincisi Zafranbolu Rumları’nın durumları ile ilgili…
Bunlar Safranbolu’da Pontosçu faaliyet gösterseydi ve kendi adlarına dernek kurmuş olsalardı buna tepki olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulacaktı.
Bu durum Zafranbolu’da milli bilinci uyandıracak ve güçlendirecekti.
Aynı zamanda Safranbolu’da hilafetçi ve saltanatçı bir bürokrasinin olması da olumsuzluklara olumsuzluk kattı.
Milli uyanışı sağlayacak koşulların oluşmaması 23 Nisan 1920’de Zafranbolu’yu Geredeli Dayıoğlu İbrahim Ağa olayında tepkisiz ve kararsız bıraktı.
Zafranbolu’da yaşanan Dayıoğlu İbrahim Ağa Olayı,kentte ilerleyen süreçte milli bilincin güçlenmesine doğrudan etki yaptı.
Kastamonu’dan, milli kuvvetlerin Safranbolu’ya gelmesi işleri değiştirdi.
Safranbolu’da 29 /30 Nisan 1920’de(?)Dr.Ali Yaver Ataman ve Eczacı Hidayet Derman’ın liderliklerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulmasına neden oldu…
Ondan sonra da gerçekten Safranbolu’nun Milli Mücadeleye ekonomik açıdan ,takdir edilecek,övgüye değer çok büyük katkıları oldu.
Bu katkılar neler midir?
İsterseniz onları da Safranbolu Belediyesi Kültür Yayınları arasında 2010 yılında çıkan,”TARİH İÇİNDE SAFRANBOLU” isimli kitabımdan okuyun.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tokat’taki Sebastapolis Antik Kenti depremlerde zarar görmedi

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.04.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – Tokat'ın Sulusaray ilçesinde bulunan Sebastapolis Antik Kenti, depremlerde zarar görmedi.

İlçede yaşanan 4,7 ve 5,6 şiddetindeki depremlerin ardından Sebastapolis Antik Kenti, Anadolu Ajansı tarafından dron ile görüntülendi.

Antik kentin depremlerde zarar görmediği belirlendi.

Tokat kent merkezine 69 kilometre uzaklıktaki Sulusaray ilçesinin altında yer alan antik kentin ortaya çıkarılması için Tokat Müze Müdürlüğünce 1986'da sondaj kazılarıyla başlayan çalışmalar, sonraki yıllarda kurtarma kazısı şeklinde devam etti. 1991'de ara verilen çalışmalara 2013 yılında tekrar başlandı. Antik kentteki kazı çalışmaları, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Temür'ün danışmanlığında sürüyor.

– Sebastapolis Antik Kenti

Antik kentin bazı kaynaklarda M.Ö 1. yüzyılda kurulduğu ifade ediliyor.

Roma İmparatoru Trajan zamanında M.S 98-117 yıllarında Pontus Galatius ve Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokya eyaletine dahil edilen antik kentin 2 bin yıl önce Karadeniz'in en büyük 5 şehrinden biri olduğu belirtiliyor.

Döneminde çok az şehrin sahip olduğu, zenginliğin göstergesi olarak para basma yetkisi bulunan Sebastapolis'in büyük savaşlar, yıkımlar, afetler ile geçiş yollarının değişmesi sonucu eski önemini kaybettiği, zamanla da unutulduğu kaydediliyor.