Herhalde Karabük, dinamiklerini yeterince kullanamayan bir kent olarak tarihe geçecektir.
Şimdi buradan sormak gerekir.?
Karabük’te dinamizmi sürekli kılacak olan sanayi kültürüne ne oldu?
Kent dışına yatırım yapmayı yeğleyen sanayiciler ve iş adamları ile birlikte Karabük’ü terk etti.
Daha doğrusu bizi yeniden üretim yapacak güçten mahrum bıraktı…
Öyle değil mi?
Şimdilerde kendi içimizde gel-git yapmamızın ve bir çıkış noktası bulmakta zorlanmamızın asıl nedeni budur…!
Kentin tarihsel açıdan gerçek işlevini yitirmesinde bu durum etkili olmuştur.
Yani…
Karabük;kendi yaşantısının ürünü olan sanayi kültüründe beklenen sonucu elde edemedi.
Birikimini ;kendi coğrafyasında verimliliğe dönüştüremedi.
Feodal kültür/bölgecilik anlayışına son darbeyi vuramadı…
Karabük’ün ve Türkiye’nin sosyolojik gerçeğini burada aramak gerekir.
Üretici güçlerini geliştirememe…
Üretimden çok tüketimi yeğleme…
Türkiye ekonomisinin bugünkü kırılganlığı ve hassasiyeti bu durum ve anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Siyasilerimizde görülen endişenin haklı gerekçeleri,dövize müdahale etme çaresizliği ve cari açığın her geçen gün artma nedeni budur.
Aslında bu durum şu anda Türkiye’nin de esas meselesini oluşturuyor.
Üretim olmayınca değişim olmaz.
Şimdi toplum olarak tüketici konumdayız.
Önce köylerimizi terk ettik.
İş bulacağız ve daha iyi yaşama koşulları elde edeceğiz diye kentlere dolduk.
Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Kentle köy arasında kimlik bunalımına girdik.
Feodal kültürü bir türlü tasfiye edemedik.
Batının gerçekleştirdiği aydınlanma devrimini teğet geçtik.
Mehmet Eroğlu’nun yazdığı romana koyduğu ad gibi…
Yürüyüş yarım kaldı…
****
Karabük’ün dramı da bu anlamda sürekli kılınamayan sanayileşme anlayışının terk edilip,tüketici bir konuma getirilmesi ile başladı…
Kent giderek fonksiyon kaybına uğradı.
Kalkınma adına ortaya konulan reçeteler doyurucu olmadı.
Bütüncül kalkınma anlayışı terk edildi…
Sosyal hayatta bizlere ızdırap veren tablo ortaya çıktı.
Burada asıl olan ekonomi…
Çünkü tarih iktisatla başlıyor.
Her toplumda sınıflar kendi iradeleriyle tarihi inşa ediyorlar.
Karabük’te sınıfların cılızlığı ve emekliler kenti oluş güçlü sektörlerin ortaya çıkmasının önünde en büyük engeli oluşturuyor.
Geçmişten gelen refah ve mutluluğunu bir anlamda sürdürmesi bu anlamda zor görünüyor.
Keşke durum böyle olmasa…!
Yeni dinamik unsurlar ortaya çıksa…
Karabük yeniden tarih yazılabilecek duruma gelse.
İşte o zaman…
O zaman dere yatağında akmaya başladı demek.!