Turizm Kenti Karabük..!

Turizm Kenti Karabük..!

Yayın: 19.04.2016 10:01
Paylaş:
A+ A-

Başlığa baktığınızda…
Hiç alışık olmadığınız bir Karabük vurgusu değil mi?
Karabük deyince akla ne gelir.?
Demir ve çelik…
İlk sanayi/endüstri kenti…
Aslında Karabük çok önemli bir turizm beldesidir…
Turizmde cazibe merkezi olacak birçok özelliğe sahiptir.
Evet..
Denildiği gibi…
Safranbolu, Yenice, Eskipazar, Eflani ve Ovacık ilçelerine sahip Karabük, uzun süre gizli kalmış kültürel değerleriyle sanayi kenti olmanın dışında farklı özelliklere sahiptir. Farklı kültürel zenginlikler içersinde, özellikle yaşayan tarihi konumuyla Safranbolu, sahip olduğu mirasın zenginliği yanında, bu mirası çevresel dokusu içinde korumadaki başarısıyla 1994 yılında UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesine” dahil edilmiş ve bir dünya kenti haline gelmiştir.
Bu çok önemli bir husustur.
Ancak bu hususiyet,çevresel güzelliklerle bütünleştirilemediği için Safranbolu hala günübirlik turizm işletmeciliği anlayışından kendini kurtaramamıştır.
Safranbolu’ya küçük Osmanlı medeniyeti olarak bakılmamakta,sadece görsel verilerle turizm olayı geçiştirilmektedir.
Safranbolu bir günde gezilip görülecek bir yer değildir.
Çünkü orada bir uygarlığın anlatımı söz konusudur.
Ama bunları bilinçli şekilde anlatacak elamanlara sahip değilseniz ve bu konuda organize olmamış iseniz yapılacak bir şey kalmamış demektir…
O zaman…
Safranbolu’yu günübirlik turizme kurban edilmiş demektir.
Safranbolu’nun turizme sadece meta olarak bakması sorun yaratıyor.
Bu bakış her geçen gün Safranbolu’yu bitiriyor.
Safranbolu’da turizm hareketini monotonlaştırıyor.
Kimse bunun farkında değil.
Bu garabetten kurtulmak için önce kültüre yatırım yapmak gerekir.
Safranbolu’nun iyi yetiştirilmiş,donanımlı,bilgili kültür elçilerine ihtiyaç var.
Evet…
Gerçekten öyle…
Bu konuyu tartışmayı başka bir yazıma bırakarak kültür kaynaklarımızı anlatmaya devam ediyorum….
İlimizin zengin bir tarihe sahip ilçelerinden biri olan Eskipazar, antik kentlerin ortaya çıkmasıyla en önemli turizm bölgelerinden biri olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bunlardan Eskipazar ilçesinin sınırları içindeki Kimistine antik kenti Helenistik dönemi temsil ederken,Hadrianauopolis antik kenti de geç Roma ve erken Bizans dönemine ait buluntularıyla,Batı Karadeniz bölgesinin adeta “Zeugması” gibidir.
Eflani ve Ovacık ilçelerimiz bir yandan kaya mezarları diğer yandan göletleri, yaylaları ve bol oksijenli havasıyla doğal mesire yerleridir.
İlimiz Türkiye geneli ormanlarının % 68’lik kısmına sahip olmakla birinci sırada yer almaktadır.
Etrafı doğal koruma duvarlarıyla çevrili Yenice; tropik bölgeler dışında dünyanın ancak ender coğrafyalarında rastlanabilen, birçoğu anıtsal boy ve çaplara ulaşmış ağaç türlerine sahiptir.
Derin vadilerin yer aldığı bu ilçemiz, akarsu ekosistemlerini ve her türden yaban hayatını içinde barındıran; kuşlar, memeliler, sürüngenler gibi pek çok canlıya doğal yaşam ortamı sağlayan, Türkiye’nin en büyük blok ormanlarıyla kaplıdır.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) dünya üzerinde belirlediği mutlak korunması gereken 100 sıcak noktadan 9’u Türkiye’de bulunmaktadır.
Bu mutlak koruma sahalarından biri de Yenice ormanlarıdır.
Ülkemizin en bakir ormanlarından olan Yenice Ormanları, barındırdığı 40’ın üzerinde ağaç türünden dolayı gerçek bir ağaç müzesi görünümündedir.
Dört hektarlık bir alan Arboretum (Açık Hava Orman Müzesi) olarak tescil edilmiştir.
Yazmakla ve anlatmakla bitiremeyeceğimiz bu güzelliklerimizin kıymetini bilelim.
Bu konuda yeterli bilinci uyandıralım.
Kültürel tanıtım konusundaki eksiklerimizi giderelim.
Karabük’ü Batı Karadeniz’de turizmin merkezi konumuna getirmek için başlatılan destekleri özel sektörcü bakış açısıyla sadece para kazanma işi olarak görmeyelim.
Aynı zamanda…
Başlatılmış olan çalışmaları zamanında bitirip hizmete açalım.
Bu işler oturduğumuz yerden Karabük’ü fuarlarda/tanıtım günlerinde en iyi bir biçimde tanıttık beyanatlarıyla olmuyor.
Büyüklerimiz ne demiş…
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…!

Yorumlar

  1. mehmet ali yetişir

    hocam kaleminize sağlık. çok yerinde ve faydalı tesbitler. keşke ilgililer, kendilerine ışık tutan sizin gibi ilim ehli ve kanaat önderi pozisyonundakilerin fikir ve önerilerinin kıymetini bilseler.

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)