3 Bin Dekar Alanda Ayçiçeği Ekilecek

3 Bin Dekar Alanda Ayçiçeği Ekilecek

Yayın: 17.04.2022 12:42 |Güncelleme: 18.04.2022 06:12
Paylaş:
A+ A-

Karabük’te “Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi” bünyesinde 3 bin dekarlık alanda ekimi yapılacak olan yağlık ayçiçeği tohumları çiftçilere dağıtıldı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla desteklenecek ürünler listesine alınan yağlık ayçiçeğinin ekiminin yapılacağı yerlerden biri Karabük’ün Eskipazar ilçesi olarak belirlenmişti. Geçtiğimiz yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığınca yürütülen Milli Tarım Projesi altında atıl durumdaki 250 dekar alanda yüzde 75 hibe tohum desteğiyle toprakla buluşturulan ayçiçeği tohumları 2 bini Eskipazar ilçesinde, bini merkez ve Eflani ilçesinde olmak üzere 3 bin dekar alana ekilecek. Yağlık ayçiçeği tohumlarının dağıtılması için Eskipazar Gençlik Merkezi bahçesinde tören düzenlendi. Törene Vali Fuat Gürel, Eskipazar Kaymakamı Furkan Korkusuz, Eskipazar Belediye Başkanı Hüseyin Dönmez, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mehmet Uzun, İl Tarım ve Orman Müdürü Çetin Ayvalık, siyasi parti temsilcileri, il ve ilçe protokolü, İl Genel Meclis üyeleri Sunay Yaka ve Sırrı Şen ile çiftçiler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başlayan törende konuşan Vali Fuat Gürel, Eskipazar ilçesinin antik bir kentte ev sahipliği yaptığı, aynı zamanda ilin en fazla tarım arazilerinin ve hayvancılığın olduğu önemli bir merkez olduğunu belirtti.


Pandemi sürecinde üretmeden tüketmenin mümkün olmayacağını gördüklerini ifade eden Gürel, “Tedarik zincirlerinin ne kadar önemli olduğunu, tedarikin güvenliğinin sağlanmasının, özellikle Rusya ve Ukrayna arasındaki savaştan dolayı ne kadar önemli olduğunu anlamış olduk. Bu tarım arazilerimizin en fazla olduğu Eskipazar’da tarım arazilerinin iyi bir şekilde kullanılması, tarımın çeşit açısından, hangi ürünlere uygun olduğunun tespiti açısından arkadaşlarımız çalışmalar yaptı ve geçen sene burada ayçiçeğiyle alakalı bir çalışma yapıldı, 250 dönüm civarında bir ayçiçeği ekimi yapıldı ve başarılı oldu” diye konuştu.
Eskipazar ilçesinin ayçiçeği üretiminde teşvik bünyesine alındığını aktaran Eskipazar Kaymakamı Furkan Korkusuz, ayçiçeğine olan ilginin ilerleyen yıllarda daha da artacağını düşündüğünü söyledi. Korkusuz, dağıtılacak tohumluklarla beraber ilçe genelinde 400 ton üretimin olması planlandığını ve bunun 6 milyon TL gelir sağlayacağını kaydetti. (İHA)

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Slow Food hareketi iyi, temiz ve adil gıda için 38 yıldır mücadele veriyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Doğal kaynakları korumayı ve temiz gıda üretimini desteklemeyi hedefleyen küresel Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin başkanı Edward Mukiibi iklim krizi ve israfın, gıda konusunda en fazla karşılaştıkları iki büyük sorun olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük gıda hareketlerinden biri olarak kabul edilen Slow Food, “iyi, temiz ve adil gıda” sloganıyla dünya üzerinde 160 ülkede faaliyetler ve farkındalık kampanyaları düzenliyor.

Hareketin çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mukiibi, Slow Food'un 1986'da İtalya'da doğduğunu ve 38 yıldır devam eden serüvenlerinde dünyanın her köşesinden çok sayıda insana ulaştıklarını kaydetti.

Su başta olmak üzere doğal kaynakların ve biyoçeşitliliğin korunması hedefini faaliyetlerinin merkezine aldıklarını belirten Mukiibi, daha iyi bir dünya için çalıştıklarını ve bunu da çevreye ve insana zararı olmayan gıdaların üretimini teşvik ederek, aynı zamanda sorumlu tüketim ve sorumlu üretim bilincini aşılamaya çalışarak gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Slow Food ağı içerisinde çiftçilerden şeflere, öğrencilerden aktivistlere, devletlerden uluslararası organizasyonlara kadar gıda konusunda harekete geçmek isteyen milyonlarca kişiyle çok sayıda kurum ve kuruluşun yer aldığını bildiren Mukiibi, “Sadece maddi olarak destekleyen 100 binden fazla üyemiz var. Ama bu herkesin maddi olarak katkıda bulunmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor. Aslında paranın satın alabileceğinden çok daha fazlasını yapan topluluklar var. Buna biyoçeşitliliği koruyan yerel toplulukları örnek gösterebiliriz.” dedi.

Edward Mukiibi, hareketin sadece gıda ürünlerini değil gıdanın getirdiği kültürü de korumaya çalıştığını, bu nedenle gıdanın nasıl tüketildiği, hangi tekniklerle pişirildiği ya da nasıl korunduğu üzerine de çalışmalar yürüttüklerini aktardı.

– Nuh'un Gemisi Projesi

Yok olma tehlikesi altında bulunan bitkisel ve hayvansal ürünleri çevrim içi katalogda bir araya getirdikleri “Nuh'un Gemisi” projesine değinen Mukiibi, “Bu katalogda yalnızca bilimsel veriler bulunmuyor. Kültürel, organoleptik, geleneksel bilgilerle ürünlerin hazırlanması sırasında kullanılan teknikler ve bölgeyle olan bağları da yer alıyor.” diye konuştu.

Proje kapsamında bugüne kadar dünyanın her yerinden 5 bin 300 ürünü korumaya çalıştıklarını dile getiren Mukiibi, şöyle devam etti:

“Bu projede büyük tufan yaşandığında türleri yok olmaktan kurtaran Nuh’un Gemisi'nden esinlendik. Aslında bugün de yine o büyük tufan genetik, kültürel ve geleneksel erozyonla burada. Günümüzde yerel ve geleneksel gıdalar gen aktarımı, gen korsanlığı gibi çeşitli problemle karşı karşıya. Slow Food hareketi ise gıda kültürümüzü korumaya çalışıyor.”

Proje dahilindeki türleri kendi coğrafyalarında korumaya çalıştıklarının altını çizen Mukiibi, iklim değişikliği sonucu artık beslemesi ekonomik olarak tercih edilmeyen, bu nedenle de popülasyonları giderek azalan hayvanları çeşitli teşvikler ve projelerle yeniden tercih edilebilir hale getirdiklerini, bitkiler konusunda ise özelikle yerel gruplar arasında tohum bankaları oluşturduklarını ve tohumların kullanılması için çeşitli ağlar geliştirdiklerini anlattı.

“Afrika’nın Bahçeleri” adlı bir diğer projelerinde, kıtada giderek yaygınlaşan endüstriyel gıda üretimine karşı bir alternatif oluşturmaya çalıştıklarından bahseden Mukiibi, şunları söyledi:

“Afrika’nın geleneksel gıda üretim yöntemlerini korumak istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için yerel toplulukları agroekolojik yöntemler çerçevesinde tarım yapmaya teşvik ediyor, konu üzerine eğitim programları düzenliyor, gruplar arasında koordinasyon kurarak bilgi aktarımı sağlıyoruz. Proje 2010 yılında Uganda, Kenya ve Tanzanya'daki birkaç bahçeyle başladı. Bugün Afrika kıtasının çeşitli yerlerinde 5 binin üzerinde bahçe oluşturulmuş durumda. Sosyal medyada her gün yeni bir katılımcının daha kendi bahçesini açtığını görüyoruz.”

– “Üretimde iklim değişikliği, tüketimde israf en büyük sorunlar”

Tüm projelerinde üretim süreçlerinde karşılaştıkları en büyük problemin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Mukiibi, özelikle sıcak hava dalgaları, ani yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri gibi aşırı hava olaylarının gıda üretimini zorlaştırdığını vurguladı.

Mukiibi, “Tüm bu yaşananlar gıdaya erişimimizi, gıda güvenliğimizi ve bizim açımızdan yağmuru merkeze almış tarım sistemimizi etkileyecek. İklim kriziyle mücadelede geniş kapsamlı iklim değişikliği adaptasyon çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tüketim noktasında karşılaştıkları en büyük problemin ise gıda israfı olduğu bilgisini paylaşan Mukiibi, “Küresel gıda üretiminin neredeyse yarısı tabağımıza ulaşamadan israf ediliyor. Bununla birlikte enerji, kaynak, çiftçilerin o ürünleri üretirken harcadıkları zaman da israf edilmiş olunuyor yani gıda israfı tabağımızın çok ötesinde. Çünkü bir ürün yetiştirirken çok fazla su kullanıyorsunuz, topraktan çok fazla besin maddesi alıyorsunuz. Bunların hepsi israf ediliyor. Gıdaya yapabileceğiniz en büyük saygısızlık onu israf etmek. Ayrıca gıda israfı, doğaya da bir saygısızlık.” değerlendirmesini yaptı.

Özelikle gençlerin önlerine gelen tabağın hikayesini bilmediğine ve daha çok israf ettiğine dikkati çeken Mukiibi, Slow Food olarak bu farkındalığın kazandırılması için her yıl Nisan ayını “gıda israfı ile mücadele ayı” olarak belirlediklerini sözlerine ekledi.