Ak Parti İl Başkanı Altınöz, İyi Parti İl Başkanı Aygün’ün açıklamalarına cevap verdi.

Ak Parti İl Başkanı Altınöz, İyi Parti İl Başkanı Aygün’ün açıklamalarına cevap verdi.

Yayın: 14.06.2022 17:35
Paylaş:
A+ A-

AK Parti Karabük İl Başkanı İsmail Altınöz, İYİ Parti Karabük İl Başkanı Ali Çetin Aygün’ün “ AK Parti eriyor, biz yükseliyoruz,  AK Parti’nin Karabük’teki oy oyanı yüzde 69’dan yüzde otuzlara düştü” şeklinde  açıklamasına, gazetemiz aracılığı ile cevap verdi

“İYİ Partinin aldığı oyun iki katı katından fazla üyemiz var”

AK Parti Karabük İl Başkanı İsmail Altınöz, İYİ Parti’nin Karabük’te almış olduğu oy oranının iki katı AK Parti’nin üyesinin olduğunu söyledi.

İYİ Parti Karabük İl Başkanı Ali Çetin Aygün’ün, AK Parti’ni oylarının eriyip, partisinin oy oranını yükseldiğini ve AK Parti’nin yüzde 69 olan oyunun Karabük’te yüzde 30’lara kadar düştüğü açıklamasına AK Parti İl Başkanı İsmail Altınöz’den cevap geldi. Gazetemize özel açıklamada bulunan AK Parti Karabük İl Başkanı İsmail Alltnöz, “ Onlar anketi evrak üzerinde değil, gidip sahada yapsınlar. Biz her gün sahadayız” dedi

İYİ PARTİNİN ALDIĞI OYUN İKİ KATINDAN FAZLA ÜYEMİZ VAR

İYİ Parti İl Başkanı Ali Çetin Aygün’ün yapmış olduğu açıklamaya rakamla cevap veren  ve AK Parti’nin üye sayısının İYİ Partinin oy oranından iki kat daha fazla olduğunu belirten  Başkan Altınöz “Anketleri herkes yaptırır, sipariş anketler yaptırırlar, değişik anketler yaptırırlar biz anketlerimizi sahada kendimiz yapıyoruz. Her gün hem esnafımızla, hem halkımızla hemhal oluyoruz onların sevinçli günlerinde, üzüntülü günlerinde yanında oluyoruz. Anketi evrak üzerinde değil, gidip sahada yapmalarını tavsiye ediyorum.  Biz her gün sahadayız. İYİ Parti’nin aldığı oyun iki katından fazla bizim Karabük’te üyemiz var AK Parti çok büyük bir Partidir biz seçim zamanı da değil geçtiğimiz neredeyse gitmediğimiz köyümüz kalmadı, bu sene de mahallelerde gitmediğimiz bir iki yer kaldı onları da kısa sürede tamamlayacağız biz sahada çalışmamızı yaparız, anketimizi de sahada yaparız. Böyle bir durum kesinlikle söz konusu değil  seçimlerde bunun gerçek cevabını halkımız verir. Böyle masa başında yapılan anket çalışmalarıyla veya sadece böyle beyanatlarla iş olmaz sahaya gelsinler ben Karabük’te AK Partinin beşinci İl Başkanıyım. 6 Ayda, bir senede  bir İl Başkanı değiştiriyorlar bu da İYİ Parti’nin sisteminin Karabük’te oturmadığını net bir şekilde gösteriyor. Biz her gün mahallelerde kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla çalışmalarımızı yapıyoruz onlar açıklama yapabilir, herkes istediğini söyler, bu ülkede yüzde bir oy alıp, yüzde 40 oyumuz var diyenler de var.  Biz kimin ne dediğine değil, kendi çalışmalarımıza bakıyoruz”

Yorumlar

  1. cengiz dural

    20 yıldır AK Partiye oy veren bir vatandaş olarak söylüyorum. Bu seçimde asla AK Partiye oy vermeyeceğim. Ama sorana AK Parti derim ne olur ne olmaz!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Slow Food hareketi iyi, temiz ve adil gıda için 38 yıldır mücadele veriyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Doğal kaynakları korumayı ve temiz gıda üretimini desteklemeyi hedefleyen küresel Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin başkanı Edward Mukiibi iklim krizi ve israfın, gıda konusunda en fazla karşılaştıkları iki büyük sorun olduğunu söyledi.

Dünyanın en büyük gıda hareketlerinden biri olarak kabul edilen Slow Food, “iyi, temiz ve adil gıda” sloganıyla dünya üzerinde 160 ülkede faaliyetler ve farkındalık kampanyaları düzenliyor.

Hareketin çalışmaları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Mukiibi, Slow Food'un 1986'da İtalya'da doğduğunu ve 38 yıldır devam eden serüvenlerinde dünyanın her köşesinden çok sayıda insana ulaştıklarını kaydetti.

Su başta olmak üzere doğal kaynakların ve biyoçeşitliliğin korunması hedefini faaliyetlerinin merkezine aldıklarını belirten Mukiibi, daha iyi bir dünya için çalıştıklarını ve bunu da çevreye ve insana zararı olmayan gıdaların üretimini teşvik ederek, aynı zamanda sorumlu tüketim ve sorumlu üretim bilincini aşılamaya çalışarak gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Slow Food ağı içerisinde çiftçilerden şeflere, öğrencilerden aktivistlere, devletlerden uluslararası organizasyonlara kadar gıda konusunda harekete geçmek isteyen milyonlarca kişiyle çok sayıda kurum ve kuruluşun yer aldığını bildiren Mukiibi, “Sadece maddi olarak destekleyen 100 binden fazla üyemiz var. Ama bu herkesin maddi olarak katkıda bulunmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor. Aslında paranın satın alabileceğinden çok daha fazlasını yapan topluluklar var. Buna biyoçeşitliliği koruyan yerel toplulukları örnek gösterebiliriz.” dedi.

Edward Mukiibi, hareketin sadece gıda ürünlerini değil gıdanın getirdiği kültürü de korumaya çalıştığını, bu nedenle gıdanın nasıl tüketildiği, hangi tekniklerle pişirildiği ya da nasıl korunduğu üzerine de çalışmalar yürüttüklerini aktardı.

– Nuh'un Gemisi Projesi

Yok olma tehlikesi altında bulunan bitkisel ve hayvansal ürünleri çevrim içi katalogda bir araya getirdikleri “Nuh'un Gemisi” projesine değinen Mukiibi, “Bu katalogda yalnızca bilimsel veriler bulunmuyor. Kültürel, organoleptik, geleneksel bilgilerle ürünlerin hazırlanması sırasında kullanılan teknikler ve bölgeyle olan bağları da yer alıyor.” diye konuştu.

Proje kapsamında bugüne kadar dünyanın her yerinden 5 bin 300 ürünü korumaya çalıştıklarını dile getiren Mukiibi, şöyle devam etti:

“Bu projede büyük tufan yaşandığında türleri yok olmaktan kurtaran Nuh’un Gemisi'nden esinlendik. Aslında bugün de yine o büyük tufan genetik, kültürel ve geleneksel erozyonla burada. Günümüzde yerel ve geleneksel gıdalar gen aktarımı, gen korsanlığı gibi çeşitli problemle karşı karşıya. Slow Food hareketi ise gıda kültürümüzü korumaya çalışıyor.”

Proje dahilindeki türleri kendi coğrafyalarında korumaya çalıştıklarının altını çizen Mukiibi, iklim değişikliği sonucu artık beslemesi ekonomik olarak tercih edilmeyen, bu nedenle de popülasyonları giderek azalan hayvanları çeşitli teşvikler ve projelerle yeniden tercih edilebilir hale getirdiklerini, bitkiler konusunda ise özelikle yerel gruplar arasında tohum bankaları oluşturduklarını ve tohumların kullanılması için çeşitli ağlar geliştirdiklerini anlattı.

“Afrika’nın Bahçeleri” adlı bir diğer projelerinde, kıtada giderek yaygınlaşan endüstriyel gıda üretimine karşı bir alternatif oluşturmaya çalıştıklarından bahseden Mukiibi, şunları söyledi:

“Afrika’nın geleneksel gıda üretim yöntemlerini korumak istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için yerel toplulukları agroekolojik yöntemler çerçevesinde tarım yapmaya teşvik ediyor, konu üzerine eğitim programları düzenliyor, gruplar arasında koordinasyon kurarak bilgi aktarımı sağlıyoruz. Proje 2010 yılında Uganda, Kenya ve Tanzanya'daki birkaç bahçeyle başladı. Bugün Afrika kıtasının çeşitli yerlerinde 5 binin üzerinde bahçe oluşturulmuş durumda. Sosyal medyada her gün yeni bir katılımcının daha kendi bahçesini açtığını görüyoruz.”

– “Üretimde iklim değişikliği, tüketimde israf en büyük sorunlar”

Tüm projelerinde üretim süreçlerinde karşılaştıkları en büyük problemin iklim değişikliği olduğunu ifade eden Mukiibi, özelikle sıcak hava dalgaları, ani yağışlar sonucu yaşanan sel felaketleri gibi aşırı hava olaylarının gıda üretimini zorlaştırdığını vurguladı.

Mukiibi, “Tüm bu yaşananlar gıdaya erişimimizi, gıda güvenliğimizi ve bizim açımızdan yağmuru merkeze almış tarım sistemimizi etkileyecek. İklim kriziyle mücadelede geniş kapsamlı iklim değişikliği adaptasyon çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tüketim noktasında karşılaştıkları en büyük problemin ise gıda israfı olduğu bilgisini paylaşan Mukiibi, “Küresel gıda üretiminin neredeyse yarısı tabağımıza ulaşamadan israf ediliyor. Bununla birlikte enerji, kaynak, çiftçilerin o ürünleri üretirken harcadıkları zaman da israf edilmiş olunuyor yani gıda israfı tabağımızın çok ötesinde. Çünkü bir ürün yetiştirirken çok fazla su kullanıyorsunuz, topraktan çok fazla besin maddesi alıyorsunuz. Bunların hepsi israf ediliyor. Gıdaya yapabileceğiniz en büyük saygısızlık onu israf etmek. Ayrıca gıda israfı, doğaya da bir saygısızlık.” değerlendirmesini yaptı.

Özelikle gençlerin önlerine gelen tabağın hikayesini bilmediğine ve daha çok israf ettiğine dikkati çeken Mukiibi, Slow Food olarak bu farkındalığın kazandırılması için her yıl Nisan ayını “gıda israfı ile mücadele ayı” olarak belirlediklerini sözlerine ekledi.