YORUM FARKI Hür KALYONCU
DEVİNEN KARABÜK…!
Kendini aşmaya çalışan insanlara imrenerek bakarız.
Pekala aynı durum da bir kent olursa ne yaparsınız.?
O’nu da hayranlıkla seyretmez misiniz.?
Peki böyle bir seyir sizde keyif oluşturur mu?
Bence Karabük,1995 Haziran’ında il olduktan sonra yavaş adımlarla da olsa kendini aşma noktasında önemli gelişmelere imza atmaya başlamıştır.
Kent yöneticileri de bu süreci atlatma uğraşında aldığı kararlarla bulunulan ortamı daha ileri düzeye taşıma uğraşını göstermişlerdir.
Bazen bürokratik ve siyasi müdahalelerin yetersizliği yapılan işleri yavaşlatsa da gelinen noktada bir ferahlığın yakalandığı görülmektedir.
Beledi hizmetler, kent devinmesinde başat rol oynamaktadır.
Bugün resmi olarak açılışı gerçekleştirilerek işlevsel hale getirilecek olan Kent Meydanı da buna bir kanıt oluşturulur.
Yayalaştırılmış Kent Meydanı halkımıza hayırlı olsun.
Türkiye’de bu anlamda bir ilk olma özelliği taşıması da başka bir hususu oluşturmaktadır.
Durum böyle olmakla birlikte…
Bugün Karabük için farklı tanımlar söz konusudur.
Bu tanımların en revaçta olanı;”Karabük Kent Oluyor” nitelemesidir.
1995-2015 yılları arasında kent görüntüsünü değiştiren hızlı gelişmeler olmuştur.
Kentin ihtiyacı olan ve Karabük’e bir türlü yakışmayan terminalin yeniden inşası kent olma yolunda bir milat,başlangıç noktası kabul edilebilecek gelişmedir.
Sonrasında vilayet binasının,adliye binasının inşaatları,kente giriş ve çıkış yollarının estetik biçimde yeniden düzenlenmesi,Yeşil Mahalle yolunun yeniden tanzimi,şehirlerarası yolun,Araç Çayı boyunca farklı bir yerden çift şeritli olarak ulaşıma açılması,Karabük’ün kendisini aşmasına olanak tanıyan çabalar olarak yorumlamak gerekir.
Bu çabaların yanında Yenimahalle civarında daha Karabük kenti kurulurken 1950’li yıllarda oluşturulmuş,kentin canlılığına olumsuzluk sunan İstasyon civarının köhneliği ve bakımsızlığı,Cumhuriyet İlköğretim Okulu taraflarının tenhalığı da ,kent olarak Karabük’ü düşündüren ,O’nu kendini aşma noktasında zorlayan ve güç durumda bırakan umutsuzluk ve düzensizlik manzaralardır.
Karabük bu olumluluk ve olumsuzluk manzaraları çerçevesinde çalışanların ve emeklilerin kenti olma noktasında da bir ikilem yaşamaktadır.
50 bin emeklinin bulunduğu bir kentte,emekli maaşlarının düşük olması,kent ekonomisine cılız bir karakter kazandırmakta,Karabük esnafını hoşnut kılamamaktadır.
Bir kentin gelişmesinde ekonomik parametrelerin rolünün de çok önemli olduğu düşünülecek olursa Karabük Üniversitesi’nin kentin ekonomisinde meydana getirdiği canlılık bu noktada esnaflarımıza umut ışığı olmaktadır.
Ancak kent ekonomisinin bu durumdan daha iyi yararlanabilmesi için ihtiyaca yönelik yeni yatırımlara yönelmesi de bir zorunluluk olmaktadır.
Karabük bu açıdan sanki bir bekleyiş içindedir.
Çünkü yeni durumlar karşısında dönüşümler zamanında yapılamamakta,bu durum şikayetlere konu olmaktadır.
Karabük’ün prestiji olarak bilinen Hürriyet caddesinin saat 21’den sonraki tenhalığı şaşırtıcıdır.
Cıvıl cıvıl olması gereken bu cadde maalesef kuyumcu ve bankalar nedeniyle beklenen hareketliliği ortaya koyamamaktadır.
Bu nokta da tek umut;kent meydanının bir an önce hizmete açılmasıdır.
Karabük’ün üniversitede okuyan 42 bin öğrenci ile birlikte gençleştiği muhakkaktır.
Ancak asıl sorun;bu gençliği/canlılığı kent bünyesiyle bütünleştirip yararlı hale getirebilmektir.
Evet mekanda meydana gelen değişikliği artan nüfusla bütünleştirip canlılığı yakalamak için de düşünceler üretilmeli ve fiiliyat eylemselleştirilmelidir.
Kent Konseylerinin belediyelere yapacakları motivasyon ve rehberlik kanımca “ruh” oluşturacaktır.
Heyecan yaratacaktır.
Evet…
Üç şeye ihtiyacımız var…
Düşünce üretmek,planlama yapmak ve yaptırım gücüne sahip güçlü bir iradeye sahip olmak.
Sorunları ancak böyle aşıp Karabük’e gerçek anlamda bir kent görüntüsü kazandırabiliriz.