Doğu Karadenizli balıkçılar hamsi için gün sayıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.09.2024 16:22
A+ A-

TRABZON (AA) – MELTEM YILMAZ KARAKURUM – Doğu Karadeniz'de 1 Eylül'den itibaren bol miktarda avlanan palamut ile yüzleri gülen balıkçılar, avcılığı yapılan su ürünleri arasında ilk sıralarda yer alan hamsi için ise geri sayıma başladı.

Trabzon'da av yasağının kalkmasının ardından “Vira bismillah” diyerek denize açılan balıkçılar, bugünlerde bol miktarda palamut ve istavrit ile ağlarını dolduruyor.

Palamut ve istavritte istediklerini verimi almalarına rağmen şimdiden gözlerini hamsiye diken balıkçılar, havaların soğumasını sabırsızlıkla bekliyor.

Bölge ve ülke ekonomisi için önemli potansiyel oluşturan, tüketicilerin de tercihlerinde ilk sırada yer alan hamsinin ağları dolduracağı günü bekleyen balıkçılar, bereketli bir sezon geçirmeyi umuyor.

– “Ekim ayı başından sonra hamside umudumuz var”

Doğu Karadeniz Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı Ahmet Mutlu, AA muhabirine, Doğu Karadeniz'de halen palamut avcılığının yoğun şekilde devam ettiğini söyledi.

Palamut dışında istavritin de ağları doldurduğunu aktaran Mutlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabii ki beklenen her zamanki gibi Karadeniz'in hamsisi. Sıcaklar bayağı var. Su sıcaklığı 25-26 derece, suyun biraz soğuması lazım. Şu anda evet, hamsi geliyor. Çok güzel de soğuk zincirle hamsiler geliyor ama Marmara'dan, İstanbul'dan. Gerçekten vatandaşın yiyebileceği kalitede bir hamsi geliyor ama balıkçının ve vatandaşın istediği tabii ki her zamanki gibi Karadeniz hamsisi.”

Mutlu, hamsinin biraz gecikmesinden endişe duyduklarını dile getirerek, “Hava sıcaklıkları düşmedikten sonra şu anda hamside çok bir yoğunluk bekleyemeyeceğiz gibi görünüyor. Nereden bakarsanız 25 derecenin üzerinde bir sıcaklık var.” dedi.

Hamsinin ekim ayında kendisini göstermesini beklediklerini kaydeden Mutlu, “Hamsi için aslında bizim idealimiz de kafamızdaki düşünce de ekim ayı normalde. Şu anda önümüzde kestane karası dediğimiz bir fırtına var. 28-29 Eylül gibi olabilir. Yani belki bu fırtına olursa hava biraz daha sert olursa belki bu havadan sonra diyoruz yani ekim ayı başından sonra hamside bir umudumuz var. ” diye konuştu.

Mutlu, hamsiyi umutla beklediklerini vurgulayarak, “İnşallah bu sezon hamsi de bol olur.” ifadesini kullandı.

– “İnşallah havalar soğuyunca hamsiye de kavuşacağız”

Yaklaşık 14 yıldır balıkçılık yapan Mehmet Özen de şu anda Doğu Karadeniz'de en çok palamudun avlandığını söyledi.

Özen, Karadeniz'de hamsinin tüketiciler tarafından yoğun talep gördüğüne dikkati çekerek, “Hava sıcak. Deniz suyu ısındı, yani soğumadığı için, hamsi soğuk su aradığı için kuyulara gidiyor.” dedi.

Tezgahlarda Marmara hamsisinin yer aldığını belirten Özen, “Marmara'da hamsi var. Orada yaz kış her zaman hamsi olur. Burada hamsi şu an için yok.” şeklinde konuştu.

Özen, havaların soğumasını umutla beklediklerini vurgulayarak, “İnşallah havalar soğuyunca hamsiye de kavuşacağız.” dedi.

– “Hamsinin bol miktarda avlanacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz”

Yaklaşık 44 yıldır balıkçılık yapan Mehmet Üstün de palamut bolluğunun devam ettiğini aktardı.

Havaların soğumasıyla hamsi avcılığı beklediklerine işaret eden Üstün, “Yavru hamsi çok ama sezona kadar ne olur, kalır mı kalmaz mı bilemiyoruz.” ifadesini kullandı.

Üstün, Marmara hamsisinin tezgahlarda yer aldığını ancak Karadeniz hamsisinin kendini daha geç gösterdiğini belirterek, hamsinin bol miktarda avlanacağı günü sabırsızlıkla beklediklerini kaydetti.

– “İnşallah ekim ayıyla hamsi de bol olur, vatandaş da yer”

Balıkçı Gökmen Aydın da palamut bolluğunun devam ettiğine dikkati çekerek, “İnşallah bundan sonra da bol olur vatandaş da yer. Palamut bittikten sonra da hamsi fazlalaşmaya başlar. İnşallah hamsi de çıkar, vatandaş da yer.” diye konuştu.

Hamsi için havaların soğumasını beklediklerine işaret eden Aydın, “Karadeniz insanı için hamsi ve palamut vazgeçilmez. İnşallah ekim ayıyla hamsi de bol olur, vatandaş da yer.” dedi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Plastikler denizlerde istilacı türlerin yayılımını hızlandırıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.09.2024 16:52
A+ A-

İSTANBUL (AA) – GÜLSELİ KENARLI – Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, plastiklere tutunan yabancı istilacı türlerin denizlerde daha hızlı seyahat ettiğini ve yayılmalarının hızlandığını söyledi.

Doğal olarak yaşadıkları ekosistemden başka bir ekosisteme giren ve buradaki biyoçeşitliliği tehdit eden istilacı türler, iklim değişikliği ve küresel ısınma etkilerinin artmasıyla birlikte denizlerde daha fazla görülüyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) verilerine göre Akdeniz'de 413, Ege Denizi'nde 253, Marmara Denizi'nde 124 ve Karadeniz'de 28 olmak üzere Türkiye'yi çevreleyen denizlerde toplam 818 yabancı tür bulunurken bunların 105'i istilacı karakter sergiliyor. Akdeniz'deki türlerin yüzde 72'sinin Kızıldeniz kökenli olduğu ve Süveyş Kanalı'ndan Akdeniz'e giriş yaptığı belirlenirken, bu oran Ege Denizi'nde yüzde 54, Marmara Denizi'nde yüzde 21 ve Karadeniz'de yüzde 11 olarak tespit edildi.

İklim değişikliği istilacı türlerin yayılımını hızlandıran önemli bir faktörken Prof. Dr. Sedat Gündoğdu'nun yürüttüğü bir araştırmada, denizlerde artan plastik kirliliğinin de bu türlerin göç hızını artırdığı görüldü.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gündoğdu, dünyada tüketilen ürünlerin sonucunda ortaya çıkan atığın ortalama yüzde 10 ila 20'sinin plastik olduğunu, Türkiye'de yıllık ortalama 32 milyon ton belediye atığı oluştuğunu ve bunun yüzde 10 ila 15'lik bölümüne tekabül eden yıllık 4-4,5 milyon tona yakın plastik atık meydana geldiğini kaydetti.

Farklı üniversitelerden bilim insanlarının bir araya gelerek oluşturduğu Mikroplastik Araştırma Grubu'nun başkanı da olan Gündoğdu, tüm dünyada yıllık ortalama 100 milyon tondan fazla plastik çöp üretildiğini, bunun 30 milyon tona yakınının denizlere döküldüğünü, Türkiye kıyılarında ise deniz dibinde günlük kilometrekarede 50-70 gram plastik biriktiğini bildirdi.

– “Plastik üzerinde daha fazla süre hayatta kalabiliyorlar”

Denize giren plastiklerin büyük bir çoğunluğunun en yakın sahile vurduğunu, bunların dalgayla tekrar denize karışabildiklerini ve bölgedeki hakim akıntı sistemiyle de denizin farklı bölgelerine taşındığını anlatan Gündoğdu, denizlere ulaşan plastiklerin neden olduğu sorunlardan birinin istilacı tür, yabancı tür ya da patojen tür taşınımı olduğunu ifade etti.

Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Plastiğin kendisi de istilacı. Girdiği markette, pazarda başka hiçbir alternatif bırakmıyor, kolaylıkla yerleşiyor. Denizde de böyle, plastiği türler için bedavadan yolculuk yaptıracak bir ulaşım aracı olarak düşünebilirsiniz. Yüzmeye çalışsa belki oraya erişemeyecek olan bir boyuttaki küçük bir yengecin rafting yaparak bu plastikler üzerinde çok uzun mesafeler katettiğini görmek mümkün. Bugün Akdeniz'in birçok noktasında bu plastikler üzerinde bunları kolaylıkla görebiliyoruz.”

Plastikle seyahat eden türlerin başlıcalarını bakteriler, mikro mantar grupları, bazı alg türleri, midye benzeri kabuklu canlılar, yengeç ve karides gibi eklem bacaklılar ve balıklar şeklinde sıralayan Gündoğdu, polistiren, polipropilen ve polietilen gibi plastikler üzerine yerleşen bazı canlıların buralarda normal yaşam sürelerinden bile daha fazla süre hayatta kalabildiklerine dikkati çekti.

– “Çöplerin hepsi bir yabancı istilacı tür taşıyıcısı olarak değerlendirilmeli”

Plastiklere yaklaşan canlıları fırsatçı canlılar olarak nitelendiren Gündoğdu, bunların çabuk kolonize ve istilacı olabilen yabancı türler olabildiğini aktardı.

Akdeniz'deki akıntılarla beraber dolaşım halinde olan plastikler bulunduğunu işaret eden Gündoğdu, “Süveyş Kanalı üzerinden giriş yapan Kızıldeniz türleri halihazırda orada var olan kirliliği kullanarak göç şiddetini artırabiliyor. Ama burada ana belirleyici olan Kuzeydoğu Akdeniz'deki, Kuzey Afrika'daki, Akdeniz'in en doğusundaki ülkelerin yetersiz atık yönetim altyapıları ve aşırı plastik çöp üretimi. Çünkü plastik çöpü olduğu gibi denize döken ülkeler var, bu plastikler de yüzücü olduğu için bizim kıyılarımıza kadar geliyorlar ve istilacı türler ile de karşılaştıkları zaman onların buraya kadar seyahat etmelerine neden oluyorlar.” diye konuştu.

Akdeniz'e kıyısı olan birçok ülkenin atıklarının akıntılar yoluyla Samandağ, Adana ve Mersin kıyılarına ulaşabildiğinden bahseden Gündoğdu, Kızıldeniz'in Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz'e bağlandığı noktadan itibaren çöplerin hepsinin birer yabancı istilacı tür taşıyıcısı olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi.

– “Musluğu kaynağında kapatmamız gerekiyor”

Denizlerde tuzluluk, sıcaklık ve pH gibi bariyerlerin bulunduğunu hatırlatan Gündoğdu, “Bu bariyerlerin çok güçlü ya da engelleyici olmadığı ortamlarda türlerin bir yerden başka bir yere taşınması olası. Plastik malzemelere tutunarak göç edebilen türlerin toleransları zaten çok yüksek, istilacılık karakterleri de oradan geliyor. Çok dayanıklılar, çok ürüyorlar, sıcaklık ve tuzluluk aralıkları çok geniş, Karadeniz'e kadar çıkabiliyorlar.” görüşünü paylaştı.

Denizdeki kirliliğin de istilacı türlerin işgalciliğini desteklediğine ve yerel türleri tehdit ettiğine değinen Gündoğdu, “Yerli türler kirlilik toleransları çok düşük olduğu için kayboluyorlar ve yerlerine kirlilik toleransı yüksek olan türler yerleşiyor. Bir sonraki adımda, bu türler ortamı komple işgal ettikleri için yerli türler farklı yerlerde küçük stoklar, popülasyonlar oluşturuyor olsalar bile tekrar aynı egemenliği sağlayamıyorlar. Bunun birçok başka riski de var, bir ekosistemde biyoçeşitlilik azaldığı zaman ekosistemin üretimi, verimliliği de azalıyor ve bu çölleşmeye katkı sağlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Plastik sorununun, plastikler denize ulaşmadan çözülmesi gerektiğini kaydeden Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı:

“En sofistike plastik yöntemini uygulasanız bile denizlere giren plastik miktarında uzun vadede bir azalma söz konusu olmuyor. Tek başına atık yönetimi plastik çöp, atık sorununu çözmeye yeterli değil. Denizden çöp toplamaktan ziyade girmeden önce engellenirse, tür taşınımının da bir nevi önüne geçilmiş olur. Bizim özellikle biraz daha musluğu kaynağında kapatmamız gerekiyor, aksi takdirde plastikleri toplayarak sorunları çözmemiz mümkün değil.”

Nöbetçi Eczaneler

Asuman Eczanesi
Adres

Fevzi Fırat Caddesi, No:51/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 413-1373

Beşbinevler Eczanesi
Adres

Beşbinevler 75. Yıl Mahallesi, 70. Sokak No:39 Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-1527

Dilek Eczanesi
Adres

Esentepe Mahallesi, İncekaya Caddesi, Sultan Çayırı Evleri No:78/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-5434

Mutlu Eczanesi
Adres

Orta Sokak No:7/B Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-1124

Gökçe Eczanesi
Adres

İnönü Caddesi No:2 Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4455

Gülşen Eczanesi
Adres

Candaroğlu Mahallesi, Hastane Caddesi, No:7 Karabük-Eflani

Telefon

(370) 461-2331