Pazar günü sosyal medyada şöyle bir yakınma dikkat çekici özellikte idi.
Serzenişin sahibinin Karabük Haber gazetesinden Sayın İsmail Akça’nın olması konuyu önemli kılıyordu.
Kendisi Karabük kent meydanının üzerine çöken kirli havadan bahsediyor ve ilin valisi ile çevre ve şehircilik il müdürünün konu ile ilgilenmemesinin üzüntü verici bir husus olduğunu dile getiriyordu.
Her zaman yazılarımızda bu yaraya tuz basmışızdır.
Ama aldırış eden olmamış hatta incir çekirdeğini doldurmayan konulara temas ettiğimizden yakınan bile olmuştur.
Karabük’te en çok tartışılan iki konudan birisi “duyarsızlık” ikincisi de “sahipsizlik” tir.
Bu noktadaki şikayetler bazen aleni bir hal alıyor.
Biz bu yazımızda Sayın Akça’nın yakınmasından yola çıkarak duyarsızlık üzerine düşüncelerimizi açıklayacağız.
Daha önce de konuyu ele almış,tartışmıştık.
Bir kentin duyarsız olması onun yaşadığı mekana gereken ilgiyi göstermediğini kanıtlar.
O nedenle duyarsızlık durumu hiç hoş bir durum değildir.
Önceden şikayet edilecek şeylere olumsuzluklar yaşandıktan sonra tepki verir.
Niye böyle oldu sorusunu sorar.
Oysa önce tedbir alınmış olsa ve duyarlılık gösterilmiş olsaydı olumsuzluklar yaşanmayacaktır.
Bu durum tekrarlanır,durur.
Hiçbir zaman tarihten ders alınmaz.
Neden acaba?
İsterseniz…
Biraz kafa yoralım….
Karabük il oldu.
Ancak…
Kendini aşacak hamleyi bir türlü yapamadı.
Daha doğrusu…
Ortaya kent kültürü oluşturmada başarısız oldu.
Ağır sanayiin kendine sunduğu olanakları kısa zamanda tüketti.
Benzetmek yerindeyse…
Karabük’te birliktelik oluşturacak ortak akıl hiçbir zaman devrede olmadı.
Kısır siyasi kavga ve çekişmelerden bir türlü kendini kurtaramadı.
Herkes her şeyi kendi anladığı biçimde gerçekleştirmeye çalıştı.
Ortak akıl yok sayıldı.
Görüntü boyutunda alışılagelmiş toplantılarla işler savsaklandı.
Deyim yerindeyse…
Bencillik bir türlü aşılamadı.
O zaman…
Karabük ile ilgili olarak şu soruyu derinleştirerek sormamız gerekiyor.!
Cumhuriyet ;kent kültürü oluşturma noktasında Karabük özelinde başarısızlığa uğramıştır diyebilir miyiz.?
Tamamen öyle…!
Karabük’ün dağınıklığı bu başarısızlığın bir görüntüsüdür.
Bunu mimari anlamda yapılar üzerinden okumak da mümkündür.
Erken Cumhuriyet dönemi mimarisinin güzide örneklerini bünyesinde taşıyan Yenişehir konutlarının ve sosyal tesislerinin bugünkü tanınmaz durumu her şeyi çok güzel anlatmaktadır.
Bu yapıların bakımsızlığı ve hatta yıkılmak istenmeleri neyi işaret eder.!
Cumhuriyet kültürü,ortak bir yapı oluşturmuş olsaydı günümüzde
Yenişehir konutlarının yıkılmasına yönelik düşünceler gündeme gelebilir miydi.?
Edemezdi…
Buna kimse cesaret edemezdi.
Demek ki bir kentte duyarsızlığı besleyen etkenler var.
“Ortak bir kültür/davranış” beraberliği oluşturamama.
Kentlerin ortak bir kültürde mayalanmaya gidebilmeleri tarihin onlara yüklediği misyonla gerçekleşiyor.
Bu da öyle kolay bir şey değil tabi…
Oluşum uzun bir süreci kapsıyor.
Birdenbire kent kültürü ortaya çıkıp meyve vermeye başlamıyor.
Karabük bu bakımdan flu bir görüntü içinde.
Kentte kendini yeniden üretecek kültürleşme süreci hala devam ediyor.
Bünye şimdilik kendini oluşturan yapı taşlarını tanımlama ve kana geçirme aşamasında bulunuyor.
Karabük’ü ölü gibi gösteren durum ve insanların duyarsızlığı gerçeğini bu olumsuzlukta aramak yanıltıcı olmayacaktır.