Bu yazımızda Karabük’ün şu anki durumu üzerine bir yorum denemesi yapmak istiyoruz.
Kolay bir şey olmayacağını biliyorum…
Ama yine de şansımı denemek istiyorum.
İşe eskilerin İstasyon caddesi olarak niteledikleri Fevzi Fırat caddesinden başlamak istiyorum.
Hani şu son yağan yağmurun felce uğrattığı caddeden…
Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda….
Avrupa’da bile şiddetli yağışlar kentleri bir anda işlevsizleştirebiliyor.
Bunda şaşılacak bir durum yok…
Haklısınız…
Benim değineceğim husus yağışların yol açtığı manzara değil.
Ya ne?
Anlatayım…
Sayın Gölbek konumuzla ilgili dünkü yazısında Fevzi Fırat caddesinde yaşananları şöyle anlattı:
“Dün hayli sıkıntılar anlar yaşandı.
Özellikle bazı araç sahiplerinin yolda hızlı seyretmeleri sonucunda göl haline gelen sular iş yerlerine girince araç sahipleri ile iş yeri sahipleri arasında sözlü tartışmalar başladı….”
Benim demek istediğim de bu işte…
Karabük’e yağan son yağmurların insan ilişkileri üzerinde etkisi üzerine bir yorum denemesi…
Yani kavgaya sebebiyet verecek duruma ulaşması…
Allah’tan sözlü tartışma ;bıçaklı,sopalı,küfürlü itiş kakışmalara neden olmadan sona ermiş.
Ya olsaydı…
Maazallah demek lazım.
Ama gelecek süreçte aynı olayların yaşanması durumunda kimse olmaması için bir garanti veremez.
Şimdi burada şöyle hukuki bir sorun ortaya çıkıyor.
Kavga olsaydı…
Bu kavgada birisi yaşamını yitirseydi….
Suçlu kim olurdu?
Logar kapaklarını yeteri kadar büyük yapmayan alt yapıdan sorumlu Belediye mi?
İş yeri sahipleri mi…
Yoksa….
Göletli suda hız yapan sürücüler mi?
İşte size çok bilinmeyenli,denklemli Karabük’ün halini anlatan bir yorum denemesi…
Ekleyeceğiniz bir husus kaldıysa onu da beyninizin bir köşesinde tutuverin.
Belki ileride hepimize yararlı olabilir?
