Karakaş : “Orman köylüsünün değeri bilinmiyor”

Karakaş : “Orman köylüsünün değeri bilinmiyor”

Yayın: 30.05.2022 17:04
Paylaş:
A+ A-

Yenice ‘de ilk kez ortaklarına bayram ikramiyesi vererek dikkatleri üzerine çeken Yazıköy Orman Kooperatifi Başkanı Şaban Karakaş, yaptığı açıklamada, “Orman köylüsünün değeri bilinmelidir” dedi.

Karakaş, açıklamasında, ormanlardaki taban fiyatlarının düşüklüğüne vurgu yaparak, şunları söyledi. ” Orman işçiliği dünyanın en zor işlerinden bir tanesi. Üretimde çalışan köylü ölüm tehlikesi içinde, bu ülke için üretiyor. Yerine göre şehit oluyor, yerine göre sakat kalıyor. Ama, yine de üretmeye devam ediyor. Buna karşılık, değeri bilinmiyor, hakkı tam anlamıyla verilmiyor. Bin bir zorlukla üretim yaparak, katma değer yaratan orman köylüsüne layık görülen fiyatlar, günümüzde ne yazık ki gülünç denilecek miktarda. Fiyatların Ankara’dan belirlenmesi nedeniyle yerel işletmelerin bir şey yapmalarını da engelliyor. Ankara ise, ne kadar girişim yapılırsa yapılsın, gücümüz yetmediği için kendi bildiğine hareket ediyor”

KIŞ PRİMİ SÜRESİ UZATILMALIDIR

“Orman üretiminde kullanılan ana girdilerde %300’lere varan fiyat artışı yaşanmasına rağmen üretim taban fiyatlarına verilen zamlar köylünün para kazanmasını güçleştiriyor. Kış koşullarının ağır geçmesi nedeniyle üretime geç başlanması köylünün kış priminden de yeterince yararlanmasını engelleyecek bir durum yarattı. Kış primi uygulaması süresi bu ay sonunda bitecek. Verilen fiyatlar yeterli değil. Köylü hiç değilse, kış priminden bir şeyler kazanabilmeli. Onun için de kış primi süresi haziran ayı sonuna kadar uzatılmalı, köylünün biraz daha fazla kazanmasının yolu açılmalıdır. 310 genelgesi de iyileştirilmelidir. Kısacası, köylünün değeri bilinmeli, özendirilmelidir”(Mehmet Aşar)

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Uzmanından “Çocuğa özgüven aşılayacağım derken zarar verebilirsiniz” uyarısı

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.03.2024 08:00
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Billur Örnek, sahte bir “mükemmel kendilik algısı”nın çocuğu, genci güçlü kılmaktan çok psikolojik bozukluklara açık ve kırılgan hale getirdiğini bildirdi.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre “Kendilik Algısı”, kişinin kendisini nasıl gördüğünü, algıladığını veya tanımladığını anlatan bir olgu olarak psikoloji literatüründe yerini aldı.

Tamamen sübjektif olan bu durum, kişinin doğası ve özelliklerinin yanı sıra deneyimleri, akranlar ve yetişkinlerle olan etkileşimleri, çevresindekilerin kişiye karşı olan davranışları ve ifadeleriyle şekilleniyor.

Dolayısıyla bir kişinin kendisiyle ilgili algısı, çevresinde onu gözlemleyen diğer kişilerin algısından çok farklı bir noktada olabiliyor. Uzmanlar ise ebeveynlerin çocuklarında olumlu kendilik algısı oluşturmaya çalışırken psikolojilerini bozabilecekleri uyarısında bulunuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Örnek, kendilik algısına ilişkin bilgi verdi.

Örnek, kendilik algısının, kişinin diğerleriyle olan etkileşiminde, kendisi ile olan ilişkisinde, yaşamda seçtiği yollar ve verdiği kararlarda büyük ölçüde etkili olduğunu vurgulayarak, “Kendisini sosyal olarak sevilir ve kabul edilir gören kişi daha rahat ve doğal iletişim kurar. Aksine kabul edileceğinden emin olmayan bir kişi ise etkileşimden kaçınır ve sonuçta sosyal becerileri yeterince gelişmeyebilir” ifadelerini kullandı.

Örnek, kişinin kendisini nasıl algıladığının, yetişme koşullarında ebeveynlerinin, önemli diğer yetişkinlerin ve akranların tepkileriyle çok bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, üst düzeyde başarılı bir kariyeri olan kişilerde, çocuklukta ebeveynlerin mükemmeliyetçiliği ile karşılaştığı için kendisini hiçbir zaman yeterli ve başarılı hissedemediğini gözlemleyebildiklerini belirtti.

Bu durumun ebeveynlerin tepkileri nedeniyle kendilik algısı grafiğinin olumsuza doğru düşüşe geçmesi olarak düşünülebileceğini ifade eden Örnek, “Kişi kendisini ortaya koyduğundan daha yetersiz, düşük standartlarda algılamaktadır. Terapide kişinin kendisini başkasının gözünden görerek edindiği algısını, ortaya koyduğu gerçeklere tekrar bakarak değiştirmesine odaklanırız.” bilgisini verdi.

Örnek, zaman zaman bu durumun aksinin olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

“Örneğin kişi, kendisini başkalarının tabi olduğu kuralların üstünde, şişmiş bir kendilik algısıyla tanımlıyor olabilir. Bu bazen çocukluğundan itibaren kişiye ayrıcalıklı davranılması nedeniyle, bazen de tam tersine yetersiz olduğu çok fazla ifade edilmiş kişilerin kendini koruma kalkanı olarak görülebiliyor. Her iki durumda da terapide kendilik algısını gerçekliğe yakın noktaya çekmeyi amaçlıyoruz. Yani şişmiş kendiliği de sönmüş kendiliği de olabildiğince objektif bir yere getirerek kişinin kendisini buradan görebilmesini amaçlıyoruz.”

– Gerçeklikten uzaklaşacak kadar olumlu kendilik algısına dikkat

Son yıllarda ebeveynlerin çocuklarda/gençlerde “olumlu kendilik algısı” oluşturma çabasının yoğun olduğunu gözlemlediklerinin altını çizen Örnek, olumlu kendilik algısının istenen bir durum olduğunu vurguladı.

Örnek, gerçeklikten uzaklaşacak kadar olumlu kendilik algısının ise çocuğun eninde sonunda hayal kırıklığı yaşaması ve kendine yabancılaşması ile sonuçlanacağını aktardı.

Olumlu kendilik algısı oluşturmaktansa gerçekçi bir kendilik algısı oluşturması yönünde gençlere/ çocuklara rehberlik etmenin çok daha sağlıklı olduğuna inandığına dikkati çeken Örnek, “Bu şekilde çocuk/genç gerçekten güçlü olan yönlerini parlatırken çok da güçlü olmayan yönlerini geliştirme yoluna gidecektir. Sahte bir 'mükemmel kendilik algısı' çocuğu/genci güçlü kılmaktan çok psikolojik bozukluklara açık ve kırılgan hale getirir.” bilgisini verdi.

Örnek, sağlıklı bir kendilik algısı için neler yapılabileceğine ilişkin şunları kaydetti:

“Çocukluktan itibaren yetişkinlerin hem çocukla olan kendi iletişimlerine dikkat etmesi hem de önemli diğerlerinin çocukla nasıl iletişim kurduğunu takip etmesi gerekir. İnsan önce başkalarının gözlerinde görerek tanır kendini. Bu nedenle yetişme aşamalarında nasıl davranıldığının çok büyük önemi var. Ne sahte bir mükemmellik ile ne de mevcut güçlü yönlerini görmezden gelerek, çocuğun/gencin açıkça güçlü taraflarını da geliştirilmesi gereken taraflarını da konuşarak ilerlemekten bahsediyorum. Bir gencin iletişim becerileri çok güçlü fakat sabır göstermekte zorluk yaşıyor olabilir, bir diğeri de çok sabırlı fakat sınır çizip haklarını korumakta güçlük çekiyor olabilir. Her ikisinin hem güçlü yanları hem geliştirilmeye açık yanları var. Kendisini bu gerçekçilik ile tanımasına izin verilen kişinin sağlıklı bir yetişkin olması, kendisinin farkında ve kendisiyle barışık olması çok daha kolaydır.”