Kimliğimizi Kaybediyoruz…!

Kimliğimizi Kaybediyoruz…!

Yayın: 14.05.2015 08:31
Paylaş:
A+ A-

“Karabük hayali” diye bir şey var mıdır?
Gerçekten…!
Karabük ; mimari açıdan geleceğe model olsun diye tasarımlanmış bir yerleşim alanı idi.
Özellikle Yenişehir yerleşkesi…
3 Nisan 1937’de şehirleşmeye giden süreçte bu düşüncenin mekanla buluşması ve gerçekleşmesi Karabük hayalinin anlatımını bizlere ifade eder.
Bazı kentler vardır onları tarih inşa etmiştir.
Ankara,Kayseri,İstanbul,Bursa,Konya gibi Anadolu’da birçok kent tarihsellikleriyle dikkat çeker.
Onların sizlere anlatacak mutlaka mühim bir olayı vardır.
Bu olayların hepsinde tarihsellik vardır.
Karabük’ün yakın zamana kadar hiçbir zaman böyle bir anlatımı olmamıştır.
O’nun tarihle ilgisi endüstrileşme ile gelişmelerden kaynaklanır.
Sahiden…
3 Nisan 1937 nedir?
Bunun görünürdeki yanıtı.
Karabük’ün kuruluş tarihi.
Bu tarihin size anımsatmaya çalıştığı başka bir durum söz konusu değildir.
O halde…
Karabük’ün kuruluşunda bir hikmet söz konusudur.
Nedir bu hikmet.?
Endüstrileşme…
Sanayileşme ihtiyacı.
Siyasi zaferleri ekonomik zaferlerle taçlandırma düşüncesi.
İşte Karabük’ün kuruluşunun asaleti…
Cumhuriyet tarihimiz açısından Karabük büyük bir hayalin ürünü olarak kuruldu.
O hayal Türk modernleşmesi ve çağdaşlaşmasının lokomotifi olmaktan başka bir anlam taşımıyordu.
Ancak bu özel anlam Karabük örneğinde amacına ulaşamadı.
Karabük ülküsü farklılaşan koşullara göre değişik anlamlar kazandı.
Devletçi ekonomiden liberal ekonomiye geçiş sürecinde Karabük hastalandı.
O gündür,bu gündür hastalık devam etmekte tedavi açısından farklı yöntemler takip edilmeye çalışılmaktadır.
Karabük hayali…
İnsanı gururlandıracak büyük bir ülkünün hayata geçirilmesi,kalkınma hamlesinin yurt sathına yayılma düşüncesidir.
İnsan yakın tarihe bakınca donup kalıyor.
Neden mi?
Şimdilerde heyecan,o coşku nerede.?
Bize ne olmuş böyle.!
Üreten nesil tarih olmuş.
Yerine süper market ve AVM çılgınlığı tüketen bir kuşak ortaya çıkarmış.
İthal nitelikli dijital endüstri en büyük besin kaynağımız olmuş.
Bunun sonu ne olacak.?
Bilen yok.
İnsan bunları görünce Karabük hayalinin anlamını geçmişe bakarak daha iyi kavrıyor.
Geçmişe baktığınızda Karabük’e baktığınızda ana felsefenin değiştiğini görüyorsunuz.
Ama ne değişim.
Bunun Karabük’ü kuran ve ona hayat veren düşünce,hayal ve ülküyle hiçbir ilgisi olmadığını rahatlıkla görebiliyorsunuz….
Dünya değişiyor.
Dünyayı değiştirenler tarih yapıyor.
İyi de…
Bu değişim içinde biz ne yapıyoruz.?
Ben söyleyeyim…
Hızla kimliğimizi kaybediyoruz.!

Yorumlar

  1. MAHMUT BAL([email protected])

    HOCAM ÇOK HAKLISINIZ BEN 1969 – 1989 YILLARI ARASINDA KARABÜK’TE YAŞADIM.1962 ZONGULDAK DOĞUMLUYUM.1989 YILINDA İŞ NEDENİYLE İSKENDERUN’A YERLEŞTİM.BURASI 1989 DA KARABÜK’ÜN YARISI KADARDI.ŞU ANDA KARABÜK’ÜN EN AZ 5 KATI ÇOK HIZLI GELİŞİYOR.TEK NEDENİ DENİZE ULAŞIM ÇOK KOLAY ŞU AN 20 YE YAKIN LİMAN VAR KARABÜK BENCE BU NEDENLE SANAYİDE GELİŞMİYOR. DİLERSENİZ İSİMDE VEREBİLİRİM KARABÜKLÜ SANAYİCİLERİN BÜYÜK BÖLÜMÜ BURAYA YATIRM YAPTILAR.BARTIN LİMANI VE BARTINA ULAŞIMIN İYİLEŞTİRİLMESİ İLK YAPILACAK ŞEYDİR.NACİZANE DÜŞÜNCEM.YOKSA 1988 YILINDA KARABÜKTE DOĞMAKTAN BAŞKA KARABÜ’Ü BİR KAÇ YILDA BİR ZİYARET EDEN KIZIM DAHİ KARADENİZ’DEKİ HER ŞEYİ BURAYA NAZARAN DAHA ÇOK SEVİYOR.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Çime alternatif bitkiler su verimliliğini artırırken yaban hayatına fayda sağlıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, çok fazla su tüketen çimlerin biyolojik çöl olarak adlandırıldığını, bunun yerine kullanılacak alternatif bitkilerin yaban hayatı için de faydalı olacağını söyledi.

Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan'ın himayelerinde, Tarım ve Orman Bakanlığının koordinasyonunda 31 Ocak 2023'te başlatılan “Su Verimliliği Seferberliği” kapsamında “Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033)” genelge ile yürürlüğe girdi.

Bakanlığa bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün, bu genelgeye dayanarak hazırladığı “Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehber Dokümanı” da bakanlığın internet sitesinde yayımlandı.

Kurakçıl peyzaj düzenleme kavramının her boyutuyla ele alındığı rehberde Türkiye’nin, küresel iklim değişikliği etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Akdeniz iklim kuşağında yer aldığı ve bu nedenle peyzaj uygulamalarında en üst seviye su verimliliğinin elde edilmesi gerektiği kaydedildi.

Peyzaj uygulamalarında sulama suyunun verimli kullanılabilmesi için su tüketimi yüksek olan geniş çim yüzeyler yerine bölgenin iklim koşullarına uyumlu, su isteği az olan, kuraklığa dayanıklı doğal bitkilerin tercih edilmesi gerektiğinin altı çizilen rehberde 1 metrekarelik çim alanın günde yaklaşık 7-10 litre su tükettiği, bu alanı yaklaşık 20 gün sulamak için kullanılacak suyun, bir kayısı ağacının 1 yıllık su tüketimine denk geldiği bilgisi paylaşıldı.

Çalışmada peyzaj uygulamalarında kullanılan çim alanların tamamının kurakçıl peyzaja dönüştürülmesi ile yüzde 80'e varan su verimliliği sağlanabileceği belirtildi.

– Alternatif bitkiler

Rehberde, ihtiyaç duyulan su miktarının ve peyzaj tasarımında seçilen çim türünün, alanın özelliklerine uyup uymadığının önceden araştırılması gerektiği vurgulanırken çim yerine kullanılabilecek alternatifler de sunuldu.

Bunlardan biri olan kamışsı yumak adlı çim türü, en kuru şartlarda bile yeşil yapraklarını ve dokusunu korurken, az miktarda gübreye ihtiyaç duyuyor ve bu özelikleri dolayısıyla çim karışımlarında sıkça tercih ediliyor.

Yoğun çim tabakası oluşturabilen bir diğer alternatif çayır salkım otu, sık biçme ve yoğun kullanıma dayanıklılığıyla ön plana çıkarken, spor sahalarında, park ve bahçelerde kullanılabiliyor.

Bermuda çimi, sıcak ve nemli ya da sıcak ve yarı kurak bölgeler için önerilen bir tür olarak, koyun yumağı türü de kuraklığa ve hastalıklara dayanıklılığıyla alternatifler arasında yer aldı.

Uygun alanlarda çim yerine kullanılabilecek diğer bitkiler arasında ise damkoruğu, acı damkoruğu, Japonya ipeği, kara yosun, fare kulağı, ak üçgül, Japon süpürgesi, Cezayir menekşesi, yıldız halısı ve lavanta gösterildi.

– “Ege ve Akdeniz'de çimler ortalamanın üzerinde su tüketiyor”

Prof. Dr. Doğanay Tolunay peyzaj malzemesi olarak kullanılan çimin neden olduğu su tüketimiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Çimin estetik kaygılar sebebiyle çok fazla tercih edildiğini öte yandan bu bitkinin kullanımının su tüketimi başta olmak üzere birçok problemi de beraberinde getirdiğini kaydeden Tolunay, “Mayıs sonu haziran başı itibarıyla, eylül, ekim aylarına kadar neredeyse her gün çimlerin sulanması gerekiyor.” dedi.

Tolunay, Ege ve Akdeniz bölgelerinde sulamanın daha erken aylarda başlaması gerektiğini, bu bölgelerde 1 metrekare çimin günlük su tüketiminin, ortalamanın üzerinde, 15 litreye kadar çıkabildiğini aktardı.

İklim koşulları nedeniyle nemli kuzey ülkelerinde çimlerin su ihtiyaçlarının bu yoğunlukta olmadığı bilgisini paylaşan Tolunay, “Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunda özelikle yaz ayları kurak olduğu için çim kullanımının, su tüketimini artıran bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Su tüketimin yanı sıra çimlerin sürekli biçilmesi ve gübrelenmesi gerektiğini, bunun da ciddi bir maliyeti olduğunu bildiren Tolunay, çim yerine her bölgenin kendi iklim koşullarına uygun alternatif bitkilere yönelmesi tavsiyesinde bulundu.

– “Ada çayı, kekik gibi bitkiler peyzaj olarak kullanılabilir”

Türkiye’nin bitki türü çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu dile getiren Tolunay şunları söyledi:

“Çimin yerini alabilecek alternatifler genellikle çok yıllık bitkilerdir. Otsu ya da odunsu olabilir. Bölgeden bölgeye değişiklik gösterirler. Herkesin bildiği ayrık otu bunlara örnek olabilir. Bu ot çok hızlı yayılabilir, su görmediğinde sararsa da azıcık bir suyla hemen kendini toparlayabilir. Örneğin Ege ve Akdeniz’de damkoruğu kullanılabilir. Bunlar yapraklarında suyu biriktirir ve Türkiye’de de doğal olarak mevcutturlar. Suyu depoladıkları için uzun süre susuzluğa dayanabilirler. Bunun dışında çeşitli uygun çalılar olabilir. Ladenler olabilir, yabani güller olabilir. Yine Ege, Akdeniz’de ada çayı, kekik gibi bitkiler de peyzaj olarak kullanılabilir.”

Çim yerine İç Anadolu'da sıklıkla görülen bodur alıç ağaçlarının da kullanılabileceğinden bahseden Tolunay, “Bunların aynı zamanda meyveleri vardır ve bu meyveler de kuşlar, arılar için, yaban hayatı açısından iyidir. Çimler çiçek açmaz, çimlerin olduğu yerlerde kelebekleri, arıları, böcekleri pek fazla göremeyiz. O yüzden bilimsel olarak da biyolojik çöl olarak adlandırılırlar.” diye konuştu.

Tolunay, sadece bitki türlerini değiştirmekle değil, yağmur suyu hasadı, malçlama gibi uygulamalarla da su verimliliğinin en üst düzeye çıkarabileceği değerlendirmesini paylaştı.