Okan Küçük yorumluyor 28 Haziran 2022

Okan Küçük yorumluyor 28 Haziran 2022

Yayın: 28.06.2022 00:06
Paylaş:
A+ A-

Atatürk Mahallesi Üvey Evlat mı ?

Atatürk Mahallesi’ndegeçen hafta oluşan heyelan nedeniyle 5 ev boşaltılmıştı. Konuyla ilgili Atatürk Mahallesi Muhtarı Adem Pazarlıoğlu, Karabük Belediyesi’ne ve AFAD’a defalarca dilekçe vermelerine rağmen yapılan hiçbir şeyin olmadığını ve maalesef korkulan heyelanında meydana geldiğini söyledi.

O evlerde tahliye işlemi yapıldı ama muhtar kış olduğu zaman, yağmur olduğu zaman çöpünden, ambulansına, itfaiyesine hiçbir aracın zaten oralara çıkamayacağını ifade ederek Belediye ve AFAD’dan  çözüm için destek istedi.

“2019’da muhtar seçildikten kısa bir süre sonra AFAD Müdürlüğü’ne buradaki tehlikeyi içeren bir dilekçe yazdım. Belediyeye birçok defa bildirimde bulundum. Ancak aradan geçen 3 yıla rağmen herhangi bir çalışma yapılmadı. Böyle olacağı belliydi” cümleleri düşündürücü değil mi ?

Ayrıca, Tırların sürekli olarak mahalleye çekildiğini  alkol, uyuşturucu dahil değişik şeylerin yapıldığını ifade ediyor muhtar. Muhtarın bu söylemi hafife alınacak cinsten değil. Alkol, uyuşturucu ve değişik şeyler, diyor. Nedir alkolü, uyuşturucusu ve değişik işler bir ilgilenilmeli, değil mi ? Yani asayiş ve emniyet yönünden  ciddi bir şekilde ilgilenilmeli demek ki.

Atatürk Mahallesi köklü bir mahalle aslında, mahalle de yaşayanlar sonradan mahalledeki insan yapısının değiştiğini,  eskiden çocuklarını akşam geç saatlere kadar sokaklara  rahatça saldıklarını ama gelinen durumda akşam olmadan sokaklardan aldıklarını yani çocuklarını mahalleye bile çıkartamadıklarını söylüyorlar.  Asayiş yönünden bir bakılmalı.

Tabi otobüs sorunu var ,gerçi Karabük’te bu konu bir zamandır ciddi anlamda sıkıntılı ve kökten çözüm bekliyor. Atatürk Mahallesi sakinleri de otobüs istiyorlar. Toplu çözümle orası da çözülür mutlaka. Konuyu takip edelim bakalım nasıl gelişmeler olacak ?

Demir Çelik Sektöründe Neler Oluyor ?

Karabük’te değil Tüm Türkiye’de demir çelik sektöründe adete bir deprem yaşanıyor. Tabi Karabük’te bu nüfusa oranla  daha da fazla hissediliyor.  Karabük’te edinilen bilgilere göre şu ana kadar 250-300 civarında demir çelik işçisinin işleri son bulmuş durumda.

Çoğu temelli çıkış yapmış, birazı ise  ücretsiz izinde imiş. Bu sürecin devam edebileceği bekleniyor ki sıkıntılı durumlar…

Konuyla ilgili çevrelerden edindiğim bilgilere göre, gelinen süreçte maliyetler çok artmış, Amerika’nın faiz arttırma politikası  yine 2 yıl kadar önce Amerika ve Avrupa ülkelerine yapılan işlerde vergi uygulanması ve daha da önemlisi Rusya- Ukrayna savaşı, Türkiye demir çelik piyasasını zora sokmuş…

Rusya’ya savaş dolayısıyla uygulanan ambargo nedeniyle kendi ürettiği malı Amerika ve Avrupa ülkeleri dışında kalan diğer ülkelere doğalgaz- hurda- demir avantajıyla adeta ölü parasına satması, Türk demir çeliğin önünde önemli bir engel oluyormuş.

Maliyetlerin artışı ve diğer nedenler ve Rusya faktörü sonrası rekabet edemez hale gelinmiş. Aslında  2-3 ay öncesine kadar çok güzel paralar kazanıyordu sektör. Mal yetiştiremiyorlardı. Fazla mesailer yapılıyordu. Çok para kazanıyorlardı.

Bugün ise durum bu hale geldi ve  işçi çıkarımları başladı. Bu iş nereye varır, nerede durur bilemiyorum tabi ama konuyla ilgili değerlendirme yapan çevreler, 15-20 gün sonra başka bir aksiyon olur durum tekrar lehimize dönebilir çok karamsar olmaya gerek yok, diyorlar.

Kısa sürede işçi çıkarımlarının önüne geçilmesi için sektörel teşvik verilmesi,  kısa çalışma ödeneğiyle ilgili acil adımların atılması  birçok sorunu belli bir süreliğine çözebilir aslında.

Bu konuda sektörel teşvik ve kısa çalışma ödeneği için yeni ve acil düzenlemeler için yetkili ve ilgililerin dikkatini çekeyim. 250-300 kişi şu an bir şekilde işsiz kaldılar…

 Eğitim Yuvası mı Gözetleme Merkezi Mi ?

Safranbolu’da bir özel okulda gizli kamera mıdır veya kayıt cihazı mıdır nedir  bir söylemler  konuşuluyor, konuşulmaya devam ediyor. İDDİALAR diyoruz biz… İDDİALAR… Aşağıda.

Konuyla ilgili bazı çevreler, “Öğretmenleri, gizli gizli izlemek veya dinlemek gibi hem etik dışı hem de hukuk dışı biruygulama gerçekten yapılmış mıdır ?  Eğitim yuvasında eğitim- öğretim değil de hangi öğretmen kimin için ne diyor, ne demiyor, Öğretmenler kendi aralarında ne konuşuyor diye yasadışı bir şekilde merak sahibi olmak neyin nesidir ?” diyorlar.

“Diyelim ki kadın öğretmenler kadınları ilgilendiren mahrem konuları kendi aralarında konuşacaklar bunu  gizli bir sistemle izlemekten veya dinlemekten  umulan nedir, amaç nedir yani ?” diyorlar

“Bir zaman BBG Evi diye bir program vardı bu eğitim yuvası mı, BBG Evi midir, bu nasıl iştir ?”diyorlar.

“Zaten konu resmi bir hüviyete büründü, resmi kurumlara bildirildi, resmi anlamda konu sonuna kadar takip edilecek…” diyorlar.

Okulla ilgili başka iddialar  da yok değil.” Hangi kriterlerin yerine getirilmesi karşılığı  kaç yıllığına yapıldı edildi. Kriterlerin hangisine uyuldu- uyulmadı gibi başka iddialar da var. Orada da çeşitli  ciddi iddialar var, a ma o başka yazıların konusu.

Ne diyelim bu gizli kayıt, gizli dinleme iddiası  resmi hüviyete bürünmüş madem eğrisi- doğrusu ortaya çıkacaktır.

 

2 kişi görüş bildirdi

  1. Vatandaş

    Atatürk Mahallesi, Fevzi çakmak çoğu insan taşındı, evler boşaldı, sahipsiz yarın bir gün buralarda daha çok olaylara neden olur bir an önce komple yıkılması lazım etap etap talep halinde konut yapılabilir. Fakat belediye açıkçası mahalleler arasında adaletsiz işlemler ve faaliyetler yapıyor. Örnek 5000 evler Bahçeli evler , cumhuriyet ve 75 yıl mahallelerine kaldırım yapılaşma imar vb konularda ayrıcalık yapıyor. En azından bu mahalleler de ikamet eden yaşlılar takas yolu ile taşındırabilirler. Artık marketler bile kapatmaya başladı genelde içki büfeleri açılmaya başlandı. Çok acil düzlenmeli savaştan çıkmış bakımsız… Tabii Belediye başkanı bir ahte vefa haksızlığı giderici bir şey yapacaksa 12 15 kat imar değişikliği yapabilir. Bu arda ekonomik zarara uğrayanlarda bir katkı sağlamış olur.

  2. Çözüm Bulun

    Bu mahallelere bir çözüm bulunmalı, kurumlar sorumlular ya çok kat imara açacak yada buraları istimlak edip yada yapıp gelir paylaşımlı proje ile yapılmalı. Bek bekle zaman geçiyor yok şu dava açacak yok şu ev satamaz, şu arazisi çok. bu işe bir çözüm bulunmalı. İnsanlar göç ediyor artık bu mahallelerden. Kalanlar sıkıntılı bir yaşam sürüyor güçleri yok, çoğu emekli, insanın zamanı sınırlı ve değerli bu zülmü yapamazsınız hesabı sorulur mahşerde…

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Başvurularımız hiç dikkate alınmıyor!

Yayın: 24.04.2024 14:32
Paylaş:
A+ A-

Karabük Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı Atakan İrken, “130 bin Mali Müşavirin işlerini daha sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için haklı ve insani taleplerimiz ivedilikle hayata geçirilmeli” dedi.

Oda binasında meslektaşlarıyla bir araya gelen ve yaşadıkları mesleki sorunları bir kez daha gündeme getiren Başkan İrken, Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilileri ile yaptıkları hem yazılı hem sözlü başvuruların dikkate alınmadığını hatırlatıp “Meslektaşlarımızın masa başında ölmesi mi gerekli!” diye isyan etti.

Karabük SMMMO Başkanı İrken toplantıda şunları söyledi;

“Devletlerin vergi gelirlerini toplamak ve hükümetlerin çeşitli alanlarda geleceğe yönelik planlamalar yapmak için bazı verilere ihtiyaçlarının olduğu açıktır. Ancak, bu veriler toplanırken, istenilecek verilerin mümkün olduğunca tek elden alınması, gereksiz bilgi toplamanın önüne geçilmesi ve veri toplama için kullanılan yöntemlerin de sağlıklı çalışması büyük önem arz etmektedir.

Bugün Mali Müşavirlerin sırtındaki yük artık dayanılmaz bir boyutlara ulaşmıştır. Meslek mensupları aracılığıyla alınan beyan ve bildirimlerin sayısı her geçen gün artmakta, bu beyan ve bildirimlerin içerikleri kolaylaşacağına zorlaşmaktadır.

GERİLİM DOLU KOŞUŞTURMA VAR

Sürekli beyanname, bildirge, bildirim, form, rapor, tutanak, mali tablo hazırlamak, kontrol etmek ve her birini belli sürelerde göndermekle mükellef bırakılan meslek mensuplarının her ay yaşadıkları bu gerilimli koşuşturma, insanın fiziksel sınırlarını zorlayacak dereceye gelmiştir. Buna birde sürekli değişen mevzuatı ve iş dünyasının bizlerden beklentilerini eklediğimiz zaman ortaya çıkan tablo hiçte iç açıcı değildir.

Meslek mensupları adeta 8. gün ve 25. saati yaşamaktadırlar.

GELİR İDARESİNİN GÖNÜLLÜ MEMURU OLDUK

Mali müşavirler olarak artık işlerimizi yapamaz duruma geldik, Adeta Gelir

idaresinin gönüllü memurları olduk. Sürekli artan ve giderek karmaşıklaşan iş

yükü ile karşı karşıya kaldık. İdare tarafından sürekli üzerimize yüklenen angaryaların esiri olduk.

Gelişmiş ülkelerde iş verimini artırmak için haftalık çalışma günlerinin dört güne indirilmesi tartışılırken biz Mali Müşavirler olarak neredeyse 7/24 ofislerimize hapsediliyoruz.

Görünürde mükellef veya işverenlerden istenilmekle beraber, iktisadi ve sosyal hayata ilişkin ihtiyaç duyulan hemen her veri Mali Müşavirler aracılığıyla toplanılır hale gelmiştir.

Bu durum meslek mensuplarının zaten çok ağır bir iş yükü altında ezilmelerine sebebiyet vermekte iken bir de beyan ve bildirimleri almak için kullanılan sistemlerin sağlık çalışmaması ve yoğunluk dönemlerinde tıkanması, zamanla yarışan meslektaşlarımızın streslerini katbekat artırmaktadır.

Meslektaşlarımız, rutin dönemlerde dahi beyan ve bildirimleri sağlıklı bir şekilde hazırlayamaz hale gelmiştir.

BU KADAR AĞIR İŞ YÜKÜ OLMAZ

3568 sayılı Meslek Yasamızın 1. Maddesinde Kanun’un amacı, “işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek meslekî standartları gerçekleştirmek, …” şeklinde tanımlanmıştır.

Ancak, bu kadar ağır iş yükü altında çalışmak zorunda bırakılan meslek mensupları bir işletmeninin faaliyetlerini ve işlemlerini sağlıklı bir yürütmesi mümkün müdür?

NİSAN’DA 18 ÇALIŞMA GÜNÜ VAR

Sadece Nisan ayında GİB tarafından ilan edilen vergi takviminde toplam elli altı beyan ve bildirimin verileceği açıkça görülmektedir. Bu beyan ve bildirimlerin yanında bir de en son 20 yıl önce uygulanan ve genel tebliği ile sirküleri henüz iki üç ay önce yayımlanan, hala uygulamada birçok tereddüttü barındıran enflasyon düzeltme işlemlerine ilişkin yapılacak çalışmaları da aynı takvimde tamamlanmak zorunda bırakılmasını adil ve uygulanabilir bulmuyoruz!

Resmi, idari ve hafta sonu tatilleri Ramazan Bayramı ile birleşince toplam on iki günlük tatil nedeniyle Nisan ayında çalışma günü olarak sadece on sekiz gün kalmaktadır. Bu kadar kısa süreye bu kadar beyan ve bildirimin sağlıklı bir şekilde verilmesine imkân yoktur.

MASA BAŞINDA ÖLMEMİZ Mİ GEREKİYOR

Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine yaptığımız hem yazılı hem sözlü başvurularımızı dikkate alması için meslektaşlarımızın masa başında ölmesi mi gerekli!

Mali Müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözüm önerilerini Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine hem yazılı hem de sözlü olarak birçok kez aktardık.

Yaptığımız her görüşmede, Mali Müşavirlerin ağır iş yükü altında ezildiği, omuzlarındaki yükün artık dayanılmaz bir seviyeye geldiğini, meslektaşlarımızın beden ve ruh sağlıklarının bu yükü kaldırmadığı sıklıkla ifade edilmiştir.

ALT YAPI MODERNİZASYONU ŞART

Önerilerimize yıllardır sessiz kalınması sebebiyle büyüyen bu sorunların ortadan kaldırılması için beyan ve bildirimlerin sadeleştirilmesi, bilgi sistemleri alt yapılarının modernizasyonu şarttır.

Ölçüsüz bir iş yükü ve adil olmayan ücret tarifesi, mali müşavirlerin iş ve yaşam dengesini olumsuz etkiliyor ve insani yaşam hakkını ellerinden alıyor.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

Sorunlarımıza ivedi olarak çözüm üretilmesi için haykıran 130 bin meslek mensubunun çığlıklarına duyarsız kalınmamalıdır. Artık mevcut işlerimizi yapamaz hale geldik, bıçak kemiğe dayandı!

İnsani şartlarda yaşamak biz mali müşavirlerin de anayasal hakkıdır.

BİR İNFİAL HALİ MEVCUT

Hazine ve Maliye Bakanlığından her ay beyan sürelerinin uzatılmasını değil, günümüzde yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı bir çağda, elektronik uygulamalar aracılığıyla toplanan verilerin etkin bir şekilde sınıflandırılmasını ve yasal olarak veri talep eden kurumlarla, örneğin TUİK, Merkez Bankası ve Kamu İhale Kurumu gibi tüm kamu kurumlarıyla paylaşılmasını talep ediyoruz.

Aynı verilere dayalı olarak yapılan tekrarlı beyan ve bildirim yüklerinin hafifletilmesini istiyoruz.

Ayrıca, vergi beyan dönem ve sürelerinin, resmî tatil günleri dikkate alınarak düzenlenmesini talep ediyoruz.

Şu an meslek camiasında bir infial hali mevcuttur.

Meslektaşlarımız gece gündüz demeden rutin işlerinin yanında ay sonuna kadar kurumlar vergisi beyannamelerini yetiştirmek için uğraşmaktadırlar.

NEREDEYSE CİNNET GEÇİRECEĞİZ

Bayram tatili nedeniyle çalışmaların sekteye uğraması, mükelleflerden bilgi ve belgenin toplanamaması sebebiyle kurumlar vergi beyannamelerinin süresinde sağlıklı bir şekilde hazırlanabilmesi mümkün değildir.

Kurumlar vergisi beyannameleri bile süresinde hazırlanıp beyan edilemeyecek durumda iken bir de bundan 17 gün sonra geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi işlemlerinin yapılmasının ve beyanname ekine bilançonun eklenmesinin istenmesi, biz mali müşavirlerin adeta cinnet geçirmesine sebebiyet vermektedir.

2024 yılı geçiş dönemi olması ve ikincil mevzuatın oldukça geç yayımlanması ve aşırı yoğunluk nedeniyle 2024 yılında geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltme işlemlerinin yapılmaması için dayanakları ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı ve gelir idaresi başkanlığına yaptığımız müracaatımızın hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

2023 yılına ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin ve elektronik defter beratlarının yüklenmelerinin Nisan ayındaki resmî tatil sürelerinin uzun olması nedeniyle zamanında yapılması mümkün değildir.

ZAMAN YETMİYOR, SÜRE UZATILMALIDIR

Bu nedenle kurumlar vergisi beyannameleri ile e-defter beratlarının yükleme sürelerinin ve geçici vergi beyan süresinin uzatılması talebimizin yerine getirilmesi gerekir.

Ayrıca deprem bölgesinde devam eden mücbir sebep halinin bölgede yaşanan olağanüstü koşullar dikkate alınarak yıl sonuna kadar uzatılması ve bölgedeki mükellefler için enflasyon düzeltmesinin vergi etkisi olmaksızın uygulanması talebimizin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Bizler, devletimiz için her türlü fedakarlığı yapan tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi ekonominin çarklarının dönmesi için sağlımızı tehlikeye atarak üzerimize düşen görevleri yüksek sorumluluk bilinci ile yerine getiren bir meslek grubuyuz.

Devlet bizim devletimizdir. Tabi ki kriz dönemlerinde herkesin elini taşın altına koyması ve var gücü ile çalışması gereklidir. Ancak, hiçbir kamu gücünün de bir meslek grubuna bu kadar yüklenmeye, insanların psikolojilerini bozmaya hakkı yoktur.

SESİMİZE KULAK VERİN

Buradan idarecilerimize sesleniyorum. sesimizi duyun, çığlığımıza kulak verin.

Bizlerde insanız, ve herkesin olduğu gibi bizimde dinlenmeye, ailesiyle vakit geçirmeye, sosyal yaşama katılmaya hakkı var.

Gelir idaresinin bir türlü randımanlı çalışmayan sistemleriyle mi uğraşalım, sıkıştırılmış takvim içinde insan üstü bir çaba ile yetiştirmeye çalıştığımız beyanname ve bildirimleri göndermekle mi uğraşalım.

Artık bu iş yapılamaz noktadadır, biz meslek mensuplarının ,stajyerlerimizin, çalışma arkadaşlarımızın sabrı, takati , yaşama sevinci tükenmiştir.

130 bin Mali Müşavirin işlerini daha sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için haklı ve insani taleplerimizin ivedilikle hayata geçirilmesini bekliyoruz.”