OLAN BİZE OLUR?

OLAN BİZE OLUR?

Yayın: 31.10.2015 07:56
Paylaş:
A+ A-

Kent için daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var.
Neden mi?
İçinde yaşadığımız kentin yaşam standartlarını daha yukarılara taşıyabilmek için.
Karabük’te yerel demokratik yapılanma,kent gerçekleri dikkate alındığında ve sorunlar göz önünde tutulduğunda gereksinimleri karşılayacak düzeyde değil…
Karabük siyasetinin halk desteğinden yoksun kimliği dinamik ögeler içermediği için hedeflere ulaşma ve verilen sözlerin yerine getirilmesinde büyük sorunlar oluşturuyor.
Halkın siyasete katılımı için demokrasi vardır.
Kent demokrasisi dediğiniz zaman o kenti oluşturan insanların karar mekanizmalarını etkileme gücü akla gelmelidir.
Bu anlamda halk,işleyişe ne kadar çok katılırsa,içinde yaşadığı çevrenin sorunlarına ne kadar ilgiliyse ve duyarlılık gösteriyorsa sorunların çözümü de o kadar kolaylaşmaktadır….
Kent demokrasisi,bir kentin dinamik unsurlarını halktan aldığı güçle harekete geçirmesidir.
Bu güç,kentsel sorunların çözümünde denetleyici ve yönlendirici bir unsur olarak kamuoyu oluşturacak ve aktivitesini güçlendirecektir.
Karabük’te kent demokrasinin yeterli güç unsurlarından yoksun olması beklentilerin zamanında gerçekleşmesini engellemektedir.
Her kentin geçmişinde,kendisini tanımlamaya yönelik bir özelliği vardır.
Kimi kentlerin mazisi çok derinlerdedir.
Böyle kentler,kendi kültürünün kuvveti ve mevcudiyeti çerçevesinde sorunları çözmede zorlukla karşılamazlar.
Kent olmanın getirdiği sorumluluğu üzerlerinde hissederler.
”Alim olana tarif gerekmez” deyişindeki gibi gelenekten aldıkları güçle sapasağlam dimdik ayakta durmayı bilirler.
İstanbul,Ankara,İzmir,Kayseri,Bursa gibi kentler bu duruma güzel bir örnek oluştururlar.
Karabük’te ise bu durum farklıdır.
Kentin hayat damarlarına yön veren kaynaklarında geçmişten gelen bir güç unsuru bulunmamaktadır.
O nedenle Karabük gibi kentlerin canlılıklarını korumaları ancak demokrasi ortamında halktan alınacak destekle olabilir.
Halkın katılımcılığı,çoğunluğun istek ve görüşleri ve bunları ilgililer nezdinde gündeme getirebilmeleri gerçekten çok önemli bir husustur.
Öyleyse yapmanız gereken nedir?
Çok basit…
Çoğulculuk ve katılımcılığı sağlamak.
Herkesin sahiplendiği bir kent portesini esas çizgileriyle birlikte eksiksiz biçimde gerçekleştirebilmek.
Siyasi çıkarları bir tarafa bırakarak hareket edebilmek.
İşeri yaparak menfaat gözetmemek.
Popülizmden kaçınmak.
Ve uygun bir sivil platformda bir araya gelmek.
İşte Karabük’ü yaşanabilir kılacak reçetenin ilaçları.
Bunlar yapılmadığı sürece Karabük’te daha birçok gelgitler olur.
Her gelen kafasına göre kente biçim vermeye çalışır.
Hepsinde de menfaat düşüncesi kentin geleceğine ipotek koyar.
Olan bize olur.
Zaten olmuyor mu?!…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Almanya’da kundaklama sonucu çıkan yangında ölenler anıldı

Yayın: 29.03.2024 11:16
Paylaş:
A+ A-

Almanya’nın Solingen kentinde 4 katlı binada kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı olan aynı aileden 4 kişi için anma töreni düzenlendi.

Solingen’in Höhscheid semtinde 4 kişinin hayatını kaybettiği, 9 kişinin yaralandığı binanın önünde düzenlenen anma törenine katılanlar, olayın tüm gerçekliğiyle aydınlatılmasını istedi.

Törene, 29 Mayıs 1993’te Solingen’de evlerinin kundaklanması sonucu 5 aile ferdini kaybeden Kamil Genç de katıldı.

Genç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pazartesi günü yanan bu binayı gördüğünde 1993’de evlerinin yandığı zaman yaşadığı acıyı tekrar hissettiğini belirtti.

Beş gündür üzüntüden uyuyamadığını söyleyen Genç, yangını duyar duymaz olay yerine geldiğini dile getirdi.

Genç, “Bu bina da bizim yanan ev gibi kundaklama sonucu ahşap olduğundan dolayı yanmış. O gece yaşananlar, çığlıklar, itfaiyelerin çalışması gözümün önüne tekrar geldi. O yangında 2 kızım Saime ve Hülya, 2 kız kardeşim Hatice ve Gürsün, Türkiye’den gelen misafirimiz Gülüstan Öztürk yaşamını yitirdi.” dedi.

Genç, yetkililerden bu olayın aydınlatılmasını istedi.

Olay

Almanya’nın Solingen kentinin Höhscheid semtindeki 4 katlı binada çıkan yangında aynı aileden 2’si çocuk olmak üzere Türk asıllı Bulgaristan vatandaşı 4 kişi hayatını kaybetmiş, 2’si ağır 9 kişi de yaralanmıştı.

Wuppertal Savcılığınca yapılan açıklamada, incelemenin ardından hazırlanan ön raporda, yangının kundaklama sonucu çıktığı belirtilmişti.

Bilirkişi raporuna göre, 24 Mart’ı 25 Mart’a bağlayan gece medyana gelen yangının, eski binanın merdiven boşluğunda başladığı ve “baca etkisi”yle 5 dakika içinde çatıya sıçradığı ifade edilmişti.

Ahşap merdiven boşluğunda bazı kalıntıların bulunduğu, bu kanıtlara göre yangının kasten kundaklama sonucu çıkarıldığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti.

Wuppertal Savcısı Heribert Kaune-Gebhardt, yaptığı açıklamada, ellerinde olayla ilgili “yabancı düşmanlığı saiki olduğunu gösteren” bir kanıt bulunmadığını belirtmişti.

Solingen faciası

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Solingen kentinde 29 Mayıs 1993’de Genç ailesinin Untere Werner Caddesi’ndeki evleri kundaklanmış, saldırıda Gürsün İnce (28), Hatice Genç (19), Gülüstan Öztürk (12), Hülya (9) ve Saime Genç (5) hayatını kaybetmişti.

Yakalanan failler Markus Gartmann, Felix Köhnen, Christian Reher ve Christian Buchholz, hapis cezalarını çektikten sonra tahliye edildi. Kimlikleri gizli tutulan saldırganlar, yaşamlarını Almanya’da sürdürüyor. (AA)