Bölgenin Sesi Gazetesi
 

SAFRANBOLULU CİNCİ HOCA

Yayın: 05.03.2016 08:27
Paylaş:
A+ A-

SAFRANBOLULUCİNCİ HOCA Bir Makyavelist mi? Yoksabir Şamanist miydi?
Cinci Hoca olarak bilinen Safranbolulu Şeyh Hüseyin Efendi kendi soyunu beşinci göbekten SadreddinKonyevi’ye bağlamaktadır.
Bu anlamda dedesi Karabaşzade İbrahim Efendi’den dolayı aslen Konya Karamanlı’dır.
Dedesi’nin gelecekten haber verme gibi bir vasfı olması dolayısıyla genetik bir veraset usülu gereği (tarafımdan kavramlaştırılmıştır.)Cinci Hoca’da kısa zamanda bu alanda maharetini göstermeye başlar.
Hatta daha da ileri giderek işi üfürükçülüğe ve yıldız falcılığına yani astrolojiye götürür.
Bu alan da kısa zamanda İstanbul’da ün yapar ve çevresini genişletmeyi başarır.
Cinci Hoca’nın maharetlerini sergilemesinde Sultan İbrahim döneminin (1640-1648) çok büyük rolü olmuştur.Biraz bu konuda bilgi vermeye çalışalım.:
Sultan İbrahim 23 yıl öldürülmek korkusuyla kafes hayatı yaşamış bir Padişah’tır.
Öldürülme korkusu onun sinirlerini alt üst etmiştir.
II .Osman kardeşi Mehmet’i,SultanIV.Murat;Süleyman,Beyazıt ve Kasım adlı kardeşlerini öldürdüğü için sıranın kendisine geleceği zannıyla kendisinin bu noktadaki vehmi iyice artmıştır.
Ancak tahtın tek varisidir.Belki de Sultan IV.Murat onun öldürülmesini emir vermiş olmasına karşın belki de sağ kalmasının nedeni bu durum olmalıdır.
.Sultan IV.Murad’ın genç yaşta vefat etmesi sonucu tahta çıkar.
Ancak kadınlara olan ilgisizliği nedeniyle saltanatın devamını sağlamak zorlaşır.
Bu noktada annesi Kösem Sultan devreye girer ve Sultan İbrahim’in tedavi süreci başlar.
Doktorlar Sultan İbrahim’in krizlerine ve durgunluğuna bir türlü çare bulamazlar.
Bu sırada Safranbolu’dan İstanbul’a medrese tahsili yapmak için gelen ancak bir türlü medrese çatısı içinde kendine yer bulamayan Karabaşzade Hüseyin Efendi ,dede mesleği gereği üfürükçülüğe başlar ve muska yazmaya başlar.
Kısa zamanda çevre ve ün yapmaya başlar.
Ders aldığı hocası Şeyh Mehmed’in İzmir’e tayinin çıkması ile işler zora girer.
Çok istemesine rağmen hocası,kendisini yanında getirmez.
Hüseyin Efendi danişmend(icazet alma seviyesine gelmiş medrese öğrencisi)olur ancak mülazım (müderris) )olamadan medreseden ayrılmak zorunda kalır.
Bu nedenle resmi olarak ulema sıfatını alamaz.
Bu sırada kendisini saraya davet edilmesini sağlayacak ortam oluşur.
Sultan İbrahim’in tedavisi için doktor arama işi devam ederken Safranbolulu Hüseyin Efendi’nin üfürük ve teskin etme yeteneği Valide Kösem Sultan’a kadar ulaşır.
Saraya davet edilir.
Sultan İbrahim Cinci Hoca’nın kuvvetli nefesi sayesinde kendine gelmeye başlar,
Üfürük,muska , afrodizyaklar(terkipler) derken Sultan İbrahim psikolojik bakımdan iyileşmeye başlar ve haremden çıkmaz olur.
Sırasıyla çocukları olmaya başlar.
IV.Mehmet,II.Süleyman ve II.Ahmet onun ekberiyet yasasına göre tahta geçecek şehzadeleridir.
Sultan İbrahim şehzadeleri vasıtasıyla Osmanlı tahtının devamını sağlayan padişahtır.
Kendisinden sonra gelen padişahlar onun soyundan gelmektedir.
İlginç olan durum ise Osmanoğulları kendisinden sonra bu ismi hiçbir şehzadeye vermemişlerdir.
Bunun nedeni Sultan İbrahim döneminin gerçekten bir kargaşa dönemi olmasıdır.
Merkezde sultanın kendisi olmasına karşın sarayda yer etmiş olan klikler ya da parti şeklinde düşünebileceğimiz güçler devleti ele geçirebilmek için envai çeşit oyunlara başvurmuşlardır.
Sultan İbrahim’in devlet yönetme tecrübesine sahip olmaması merkezde farklı güçleri karşı karşıya getirir
.Bu güçlerden birisi de Valide Kösem sultan ve Cinci Hoca’nın taraf olduğu partidir.
Sultan İbrahim bu kliğin gücünü bildiğinden Safranbolulu Karabaşzade Cinci Hoca ile maruf Hüseyin Efendi’yi inanılmaz derecede iltifatlar da bulunur.
Cinci Hüseyin Hoca’nın Süleymaniye medresesinde ilim tahsil etmeden başlayan görev alma süreci Hace-i Sultani (Padişah hocası-lala) olma ,Galata kadılığı ve Anadolu kazaskerliği görevlerine kadadevam eder.
Bu yükselme ve makam atlama işi iki bakımdan dikkat edicidir.
Bir kere Cinci Hoca medrese mezunu değildir.
Bu yönüyle tarihçi İsmail Katgı’nın belirttiği gibi gayr-ı resmi ulema durumundadır.
Devlet geleneğe aykırı bir tutum söz konusudur.
Osmanlı da bürokratik yönetim geleneği alt üst olmuştur.
Bu sonu gelmez bir bozulma sürecinin ilk işareti olmasa da çok derinlere inecek hastalığın bir işaretidir.
İkinci olarak bürokrasi de söz konusu olan liyakat ilkesi ve silsile yani hiyerarşi anlayışı yok edilmiştir.
Dönemin Şeyhülislamı Yahya Efendi’nin onaylamamasına karşın böyle bir yükselişin devlet tarafından hazmedilmesinin ne kadar zor olduğu aşikardır.
Gelelim Cinci Hoca’nın durumuna…
Cinci Hoca hak edilmeden elde ettiği makamları kendi çıkarı doğrultusunda kullanmaya başlamış ve makam satarak (kadılık) kısa zamanda çok büyük servet elde etmiştir.
Safranbolu’daki Cinci Hanı,Valide Kösem Sultan’ın kendisine bir hediyesidir.
20 ton taş kullanılarak inşa edilen Cinci Hanı’nın taşlarının 25 km öteden Hacılarobası’ndan o günkü şartlara göre taşınmış olması önemlidir.
2.5 yılda tamamlanan (2 Nisan 1945 tarihinde vakfiye sureti hazırlanmıştır.) bu yapımının inkar getirmez derecede mimarı Kasım Ağa’dır.
Cinci Hoca’nın Mimar Kasım’ı ölümden ve padişahın hışmından kurtarması ve yeniden hassa mimarlığı görevine atanmasında rolü yadsınamaz durumdadır.
Kısaca söylemek gerekirse Cinci Hoca kendi döneminde akıllara durgunluk veren bir servetin sahibi olmuş ve makyavelist bir anlayışla zengin olmak için her yolu mübah saymıştır.
Aynı zamanda Kösem Sultanla oluşturduğu parti ile de siyasi işlere el atmaktan geri durmamıştır.
Yine İslam Öncesi Türk Devletlerinde kağanların yanlarında taşıdıkları ve sihir gücüne inanan şamanlar gibi bir fonksiyon üslenerek Sultan İbrahim’e şifa vererek o dönemin hatırı sayılır kişileri arasında yer almayı başarmıştır.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Samsun’da tırın çarptığı bisikletin sürücüsü ağır yaralandı

Yayın: 25.09.2023 20:48
Kaynak: AA
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – Samsun'un Bafra ilçesinde tırın çarptığı bisikletin sürücüsü ağır yaralandı.

Mehmet K. yönetimindeki 61 K 5015 plakalı tır, Samsun-Sinop kara yolu Kolay Kavşağında bisikletli Saim Gün'e (78) çarptı.

Çarpmanın etkisiyle tırın altında kalan Saim Gün ağır yaralandı.

İhbar üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi.

112 Acil Sağlık ekiplerince Bafra Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Gün, müdahalenin ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi.