OKUL VE TİYATRO

OKUL VE TİYATRO

Yayın: 04.07.2023 13:13 |Güncelleme: 03.01.2024 14:32
Paylaş:
A+ A-

Sevgili okuyucularım, takdir edersiniz ki bazı meslekler sevilmeden yapılabilir mesleklerden değildir. Bir önceki “Korkusunu Arayan Adam” başlıklı yazımızda “Siyah Pelerinli Adam” tiyatro oyunundan bahsetmiştik. O tiyatro ekibinin usta yönetmeniyle ve bazı oyuncularıyla yakından tanışıklığımız oldu demiştim sizlere. “Siyah Pelerinli Adam” tiyatrosu şimdi var, gel izle deseler, aynı heyecanla biletimi alır, hatta yakın arkadaşlara da tavsiye eder birlikte gitmek isterdim. Onların o olağanüstü çabalarını görmek insanı bir şekilde mutlu ediyor.

Gerçekten de tiyatro yoğun bir çalışma süreci ve ek beceriler geliştirmiş olmanız gereken bir meslek dalı. Tiyatrocuların neden bu kadar işlerine bağlı olduklarını sahnede onları temaşa ederken fark ediyorsunuz, değil mi?

İşe bu noktada; “Peki, biz fedakâr öğretmenler de böyle değil miyiz?” sorusu aklımıza geliyor ister istemez:

Biz öğretmenlerin tiyatro ve sahnesi; sınıflarımız ve koridorlarımızdır. Tiyatrocular sahnenin tozunu, yutulması gereken bir kutsal olarak görürken; biz öğretmenler ise derste sınıflarımızın ve teneffüste koridorların tozunu yutmadan öğretmen olduk diyemeyiz.

Sevgili dostlar, tiyatro eserleri konu konu, başlık başlık ve tarz tarz ayrılırlar, aynen öğretmenlerin branş branş, dal dal ayrıldıkları gibi. Tiyatroda kimi dram sever, kimi komedya, kimi müzikale bayılır, kimi ise kara mizah yapar, ama genelde hepsi bir yerlerden zülfiyâre dokunurlar. Biz öğretmenler de böyleyizdir. Mesela bendenizin branşı: Bilişim Teknolojileri. Klasik dersler dediğimiz Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, İngilizce dersleri akla ilk gelenlerden.

Tiyatroda oyunlar, birinci perde, ikinci perde gibi bölümlere ayrılırken okulda teneffüsler bu işlevi görmektedir.

Okulda bir derste olması gereken “dikkat çekme”, “hedeften haberdar etme”, “önceki bilgileri hatırlatma”, “değerlendirme” ve “geri dönüt verme” gibi enstrümanlar varken tiyatroda da bu terimler, oyuncuların oyun boyunca ustalıklarını sergiledikleri profesyonel kalıplardır.

“Tek kişilik dev kadro” gibi tabirleri tiyatroda da duyabiliriz, sınıfta da: “Öğretmen sınıfın başrol oyuncusudur.” demek hiç yanlış olmaz. Tiyatroda kurt oyuncular diyebileceğimiz başroller ve yan roller veyahut figüranlar varken, bu durum okulda da “uzman” ve “baş” öğretmen kavramlarıyla taçlanmıştır.

Tiyatronun sonunda alkış en büyük ödülken, okulda öğrencilerimizin başarıları bizleri motive eden o alkışlardır. Pek tabii bizim seyircilerimiz yani öğrencilerimiz, velinimetimizdir. Bir öğretmen öğrencileri olmasa bir hiç olduğunu bilmektedir. Bir tiyatroda seyirci neyse bir öğretmen için de öğrencileri odur sevgili dostlar.

Tiyatroda içerik ya da konu ne kadar önemli ise okulda da müfredat ve kazanımlar o düzeyde önemlidir. Bir şekilde oyun, her ikisinde de eldeki imkânlara göre tamamlanır. Bir tiyatroda oyun metnini ezberlemek ve onu içselleştirmek ne kadar önemli ise okulda da ezber yapmak hatta ezberi bozmak önemli unsurlardandır.

Tiyatroda müzik neyse okulda da öğrencilerin renk ahenk cıvıltıları odur. Müzik bir oyunun vazgeçilmez bir unsuruysa, çocuklardan sâdır olan ve okuldaki diğer sesler (zil sesleri vb.) okulun en güzel tınılarıdır öğretmen için.

Tiyatroda usta oyuncular beden dili ya da vücut dilini ustaca kullandıkları için alkışlanırken, okuldaki öğretmen de ondan geri kalmaz. Mimiklerini, ellerini ve sesini ustaca kullanır. Bu onun vazgeçilmez bir tamamlayıcısıdır. Tiyatrocu nasıl diksiyon ve güzel konuşma eğitimleri aldıysa, öğretmen de bundan geri kalmamıştır. Bir öğretmen iyi bir stand-upçıdır: Derste hop oturup, hop kalkar. Arada usule uygun olarak su içmeyi de ihmal etmez.

Veli tarafından sırf bir öğretmen için o sınıf seçilirken, sadece bir oyuncu için bile o tiyatroya gidilir. Devletin tiyatroları olduğu gibi devletin okulları; özel tiyatrolar olduğu gibi özel okullar da mevcuttur ülkemizde. Parası yeten istediğine gidebilmektedir.

Her tiyatro oyununun içeriğine uygun bir tanıtım afişi ve reklamı olduğu gibi her okulun da bir imajı vardır. Bazıları iyi projedir mesela. Bazı okullar “Anadolu” iken; bazısı “Fen”, bazı okullar da “meslek lisesi” tabirini kullanırlar. Bazıları içerik olarak da dini ve kültürel ağırlıklı olabilmektedir. Özel okullar da “kolej” eklentisini kullanırlar imaj olarak. Tiyatronun girişinde bir tabelası olduğu gibi okulun da bir tabelası vardır.

Tiyatronun nasıl yönetmeni, yardımcıları ve çalışma ekibi varsa okul kültürünün de idarecileri, yardımcıları ve ekibi bulunmaktadır. Tiyatro, Kültür Bakanlığı’na bağlıyken; okullar Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı çalışırlar. İşte, tiyatronun belli bir kültürü olduğu gibi okulun da kendi çapında bir kültürü ve ambiyansı vardır.

Sevgili dostlar; aslında etraflıca düşündüğümüzde “okul” ve “tiyatro” birbirine ne kadar benzerdir, değil mi?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Samsun’da 19 Mayıs Yarı Maratonu yapıldı

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.05.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele'yi başlatmak için 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışının 105. yılı dolayısıyla düzenlenen 19 Mayıs Yarı Maratonu yapıldı.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlenen yarı maraton için sporcular, Fuar Caddesi'nde toplandı.

Cadde üzerinde oluşturulan parkurda gerçekleştirilen yarı maratona, 18-70 yaş arasında 200 sporcu katıldı.

Samsun Valisi Orhan Tavlı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan'ın işaretiyle başlayan yarışmada, sporcular dereceye girmek için mücadele etti.

Sporcular, 21 kilometrelik parkurda Fuar Caddesi, Batı Park, Atakum Golf Kulübü, 19 Mayıs Üniversitesi Olimpik Yüzme Havuzu güzergahından tekrar başlangıç noktasına döndü.

Yarı maratonu erkeklerde Kenyalı James Kipgoei Kipcotech, kadınlarda aynı ülkeden Elida Jelimo Korir birinci tamamladı.