Rektör Polat, görevini devretti

Rektör Polat, görevini devretti

Yayın: 02.08.2023 10:43
Paylaş:
A+ A-

Karabük Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Fatih Kırışık, görevi Prof. Dr. Refik Polat’tan devraldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince Karabük Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Fatih Kırışık, görevi Prof. Dr. Refik Polat’tan devraldı.

Karabük Üniversitesi Rektörlük Senato Odasında gerçekleştirilen devir teslim törenine senato üyeleri ve daire başkanları katıldı.

Düzenlenen törende konuşan Prof. Dr. Refik Polat, “Öncelikle iki dönemdir bizi atayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bize güvendiği için çok teşekkür ederim. YÖK Başkanımıza, YÖK Yönetim Kurulu üyelerimize teşekkür ederim. Bize her zaman destek oldular, sağ olsunlar. Benim için zor bir konuşma. Sekiz buçuk yıl Rektörlük görevi yapıp yüzümüzün akıyla görevimizi teslim ediyoruz ve sağlam bir ele teslim ediyoruz. İki dönem görev yapıp çok büyük sorunlar yaşamamış birisi olarak teslim ediyorum. Bu şekilde olup da YÖK’te soruşturma geçirmeden tamamlayan nadir Rektörlerden birisiyim. Bunu da sizlere borçluyum, ekibe borçluyum, arkamda sağlam bir ekip olmasına borçluyum. Aksi halde bunu tamamlayamazdım. Görev süremde FETÖ darbe girişimi oldu, üç yıla yakın pandemi süreci oldu ve son yıl deprem felaketi oldu. Bu süreçte Üniversitenin başında olmayı Allah bana nasip etti. Devletin zor olduğu anlarda devletin önde gelen bir görevinde bulunmak herkese nasip olacak bir iş değildir” dedi.

Prof. Dr. Refik Polat, Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın, bir yıl önce Karabük Üniversitesine Kütahya’dan geldiğini aktararak, “Onunla birlikte bu Üniversite daha ileri bir yere gelecektir. Rahmetli Burhanettin hocam, bizi buraya o almıştı. Birçoğumuzu buraya o aldı. Belediyecilik yönü çok iyiydi ve Üniversitede çok iyi işler yaptı. Onun yaptığı işlerden sonra benim işim daha kolaydı. Ben de uluslararasılaşma boyutuyla Üniversitenin bir ayağını oluşturdum. Ama hiçbir şey iki ayağı üzerinde durmuyor, üç ayak lazım o da bilimsel altyapısının içeriğinin doldurulması gerekiyor. Fatih hocam o üçüncü ayağı tamamlar. Üniversitenin bilimsel kalitesi olarak zaten belirli bir yerdeyiz, daha güzel noktalara Üniversitemizi taşıyacağından ben eminim. Hocamızı zaten buraya geçen sene transfer ederken ona güvenerek, inanarak transfer etmiştik, nasibinde Rektör olmak da varmış. Allah yar ve yardımcınız olsun. Fatih hocama Allah hayırlı etsin. İlan edildiği an Fatih hocamın ismini görünce yüzümde inanılmaz bir gülümseme ve sevinç oluştu. Çünkü kendisini yakından tanıyorum. Sağ olsun inşallah sizin yüzünüzde de gönlünüzde de zamanla o sevinç oluşacaktır. Ben hakkımı helal ediyorum, sizler de helal edin. ” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince Karabük Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle Karabük Üniversitesi Rektörü olarak atanmış bulunuyorum.

Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türkiye yüzyılında bu görevi bize layık gören Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye, YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar beyefendiye ve YÖK Yönetim Kurulu üyelerine sonsuz teşekkür ediyorum. İnsan eğitimle doğmaz ama eğitimle yaşar. Akademi, insan ömrünü de aşan uzun bir yolculuk. Karabük Üniversitesi bu anlamda bu yolculuğun en dinamik gençlik yıllarında bulunuyor. Bendeniz bu yolculuğun üçüncü nesli olarak bugün burada sizlerin huzurunda Rektörümüz Prof. Dr. Refik Polat hocamızdan görevi devralıyorum” diye konuştu.

Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık, devlette devamlılığın esas olduğuna dikkati çekerek, “Burhanettin hocamızla başlayan bu süreçte, hocamızın bayrağı ileri taşıyan büyük gayretlerine şahit olduk. Gerçekten Karabük Üniversitesinin önemli bir gelişme kaydettiğini gözlemliyoruz. İnşallah bayrağı bu noktadan alıp çok daha ileriye hep beraber taşıma gayreti içerisinde olacağımızı bilmenizi istiyorum. Üniversitede çok kıymetli çeşitli özelliklerimiz var. Bunlardan bir tanesi huzurlu çalışma ortamının varlığı. Bunu korumak ve akademik çalışma için elzem olan bu huzurlu çalışma ortamının devamını sağlamak bizim için son derece önemli bir değer. İkincisi akademisyeninden öğrencisine, yönetim birimlerinden idari ve destek personeline kadar herkes için açık iletişim içerisinde olmak gayretinde olacağız ve çözüm odaklı olarak işlerimizi, faaliyetlerimizi, programlarımızı, planlarımızı yürütme gayreti içerisinde bulunacağız. Yeni dönemimizde kalite, istikrar ve sürdürülebilirlik öncelikli ilkelerimiz olacak. Süreç içerisinde birbirimizi çok daha iyi tanıyacağız, planlı metotlu çalışma yöntemlerini uygulamak için gayret göstereceğiz.

Kuruluşundan bugüne Karabük Üniversitesinin gelişimine katkıda bulunan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Mehmet Ali Şahin beyefendiye, bölge milletvekillerimize, Valimiz Fuat Gürel’e, Belediye Başkanımız Rafet Vergili’ye, önceki yıllarda görev alan Valilerimize, Kaymakamlarımıza ve Belediye Başkanlarımıza, hassaten KARDEMİR Yönetim Kurulu üyelerine, Kamil Güleç, Şefik Dizdar ve Türker İnanoğlu beyefendiler başta olmak üzere hayırsever iş adamlarımıza, esnaf ve ticaret odaları başkanlarımıza, sivil toplum kuruluşları yönetimlerine şükranlarımı sunuyorum.

Üniversitemizin kuruluşunda ve gelişiminde büyük emek sahibi olan Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin Uysal hocamızı saygı ve rahmetle yad ediyorum. Bugün aramızda olmayan Karabük Üniversitesi hocalarına ve idari personeline, vefat etmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Başka yerlere geçmiş olan görevli arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Hizmetlerinin karşılığı elbette ödenmez” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Refik Polat’a Karabük Üniversitesi mensubu olmasına vesile olması dolayısıyla teşekkür eden Rektör. Prof. Dr. Fatih Kırışık, “Size, eşiniz hanımefendiye, sevgili çocuklarınıza bundan sonraki hayatınızda sağlık, huzur, başarı ve mutluluklar dilerim. Karabük Üniversitesi Rektörlüğü görevini sizden devralmanın gururunu ve ağır sorumluluğunu üzerimde taşıdığımı bilmenizi isterim. Allah’ın izniyle daha iyisine muvaffak olmak için elimizden gelen gayreti hep beraber göstereceğiz. Bundan sonra da kıymetli fikirlerinizden ve tecrübelerinizden istifade etmek isteriz. Sağ olun, var olun, yolunuz, bahtınız açık olsun” ifadelerini kullandı.

Konuşmalarının ardından Prof. Dr. Refik Polat ve Rektör Prof. Dr. Fatih Kırışık karşılıklı olarak çiçek takdiminde bulundu.(Haber Merkezi)

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu “Gazze” tablosuna izin vermeyince sokak sergisi iptal edildi

Anadolu Ajansı
Yayın: 18.05.2024 20:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi tarafından organize edilen sokak sanatı sergisindeki Türk grafiti sanatçısının Gazze konulu çalışmasına sansür uygulayınca sergi iptal oldu.

Fransız Kültür Merkezi, bugün yapılması planlanan “Olimpiyat Oyunları” temalı sokak sanatı sergisinin iptal olduğunu davetlilere attığı maille duyururken, iptal nedenini kamuoyuna açıklamadı.

AA muhabirinin iptale ilişkin sorularını yanıtlamaktan kaçınan kültür merkezinin, Fransız Başkonsolosluğunun Gazze konulu tablonun sergilenmesine izin vermediği için sergiyi iptal etmek zorunda kaldığı öğrenildi.

Çalışması sansüre maruz kalan ve diğer sanatçılar tarafından da sansüre karşı desteklenen grafiti sanatçısı Muhammed Emin Türkmen, yaşananlarını AA'ya anlattı.

MET takma adıyla tanınan Türkmen, Gazze konulu çalışmasına sansür uygulanmasına diğer sanatçıların da tepki gösterdiğini ve serginin Başkonsolosluğun ısrarıyla iptal edilmek zorunda kaldığını dile getirdi.

– Gazze'yle ilgili eser aylar önce görüşüldü

Yaklaşık 3 ay kadar önce Fransız Kültür Merkezinin kendisi ile iletişime geçerek olimpiyat oyunları temalı sokak sergisine davet ettiğini ve kendisinin de bu davete olumlu yanıt verdiğini söyleyen Türkmen, Gazze ve olimpiyatları birleştiren bir konuya sahip eser ile sergiye katılacağını, bunun için herhangi bir problem olup olmadığını aylar öncesinden ilgililerle görüştüklerini ifade etti.

Dünyanın bir ucunda insanlar katledilirken sadece olimpiyatları konu alan bir sergi yapmanın doğru olmayacağını, bu insanlara ses olmamanın komik, gerçeklikten uzak ve vicdanen rahatsız edici olacağını Fransız Kültür Merkezi yetkilileri ile yaptıkları görüşmede dile getirdiğini kaydeden Türkmen, şunları anlattı:

“Fransız Kültür yetkilileri ve diğer sanatçı arkadaşlar bu talebime olumlu yaklaştılar. Ancak bu süreçte, benden eserimde, herhangi bir hakaret unsurunun bulunmamasını rica ettiler. 'Fransa sanat ve fikir konusunda özgürlükler ülkesidir.' dediler ve bu yaklaşım ile açıkçası önce beni mutlu ettiler. Ben zaten hakareti, ifade özgürlüğü olarak kabul eden bir sanatçı değilim. Ancak sonrası konuştuğumuz gibi ilerlemedi.”

– “İnsanların acısını dile getiremeyeceksem bu sergide olmamın da bir anlamı yok”

Fransız Kültür Merkezi yetkililerinin serginin açılmasına 2 gün kala acil bir toplantı düzenlenmesini talep ettiklerini ve sonrasında eserinin sergide gösterilemeyeceğinin kendisine beyan edildiğini belirten Türkmen, şu ifadeleri kullandı:

“Serginin açılışına 2 gün kala bana bir telefon geldi. Küratörümüz bir toplantı yapmamız gerektiğini belirtti. Toplantıda bana bu sergide bu tema içerisinde eserlerimi sergileyemeyeceğim beyan edildi. Ben de diğer sanatçı arkadaşlarımızın emeğini ziyan etmemek için uğraş verdim. Ancak onlar, alınan bu kararın Fransız Başkonsolosluğunun kararı olduğunu bana ilettiler. Ben eserimde düzeltme yapabileceğimi belirtmeme rağmen konsolosluğun Filistin ile alakalı bir eseri bu sergide görmek istemediklerini belirttiler.”

Türkmen, kendisi ile birlikte sergide eserleri sergilenecek 5 sanatçının emeğinin boşa gitmemesi adına süreci yapıcı bir şekilde çözüme kavuşturmaya çalıştığını, ancak Başkonsolosluk kararının kesin olması nedeniyle programda hazırladığı tablonun sergilenemeyeceği, sadece farklı bir çalışma hazırlaması durumunda programa katılım sağlayabileceğinin kendisine söylendiğini aktardı.

Türkmen, şöyle devam etti:

“Başka bir temaya dönüştüremeyeceksem eserimin sergilenemeyeceği bana iletildi. Ben bu motivasyon ile sergiye katıldım ve en başında çalışacağım konuyu zaten kendilerine iletmiştim. Nitekim en başında bu konuyla ilgili bir problem olmamış, kendileri de bunu kabul etmişti. Fakat bu tutum Başkonsolosluğun kararı ile değişti. 'Eğer ben oradaki insanların acısını dile getiremeyeceksem zaten benim bu sergide olmamın da bir anlamı yok.' diyerek çekilme kararı aldım.”

Türkmen ayrıca Fransız Başkonsolosluğunun kararının ardından sergiye katılan diğer 5 sanatçı ve küratörün de “Sen yoksan ve sana bir sansür uygulanacaksa bizim de burada bulunmamızın bir anlamı yok.” diyerek programdan çekildiklerini, bunun üzerine serginin iptal edildiğini açıkladı.

– “Eserimde 'Olimpiyatlar Filistin'de olsa nasıl olurdu' konusunu anlatmaya çalıştım”

Sergide gösterilmek üzere hazırladığı tablo ile ilgili bilgiler veren Türkmen, şunları söyledi:

“Bu çalışmada konumuz olimpiyatlar olduğu için eserimde, 'Olimpiyatlar Fransa'da değil de Filistin’de olsaydı nasıl olurdu?' konusunu anlatmaya çalıştım. Bir an oradaki çocukların kaçışmaları, düşen bombalar canlandı. Bu tablo aslında bize şunu anlatıyor: 2040 olimpiyatlarına katılma ihtimali olan 15 bin çocuk İsrail tarafından öldürüldü. Eserin ismi: Gerçek Olimpiyatlardı (Real Olympics) Bu gerçek olimpiyatlarda bu çocuklara, yarışı kazanması durumunda sadece yaşama hakkı tanınıyor. Yani ikinci olma şansları yok çünkü ölüyorlar. Ben burada bunu anlatmak istedim.”

Hazırladığı tablonun yanı sıra Fransız Kültür Merkezi'nde kendine ayrılan bölümde evrensel barış mesajları, Gazze'de yaşananlar ile dünyanın bakış açısını gösteren ifadelerin yer aldığını belirten Türkmen, hiçbir hakaret unsuruna yer vermemesine rağmen eserine sansür uygulandığını kaydetti. Türkmen, şunları aktardı:

“Bu aslında tek başına bir tablo değildi. Bu tabloların asıldığı bir sokak duvarı oluşturmuştum enstitü içerisinde. O duvara bu tabloları asacaktım. Duvarda Filistin ile ilgili evrensel mesajlar yer alıyordu sevgi, barış ve özgürlük üzerine. Ben bu tabloları o mesajların yer aldığı duvar üzerine asacaktım ancak Başkonsolosluk kararı buna engel oldu, maalesef eserimin sergilenmesine müsaade edilmedi.”

Gazze'de süren katliama karşı sanatı ile Filistinlilere ses olmaya devam edeceğini belirten Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“7 Ekim'den bu yana çok ciddi bir sivil katliamı var Filistin’de. Ben anlam veremiyorum, bütün dünya buna seyirci kalıyor. Ben bu süreç başladığından beri her akşam 'Bu insanlar için acaba ne yapabilirim?' diye düşünüyor, elimden geldiğince sanatımla oradaki insanlara, çocuklara ses olmak için çabalıyorum. Ben öbür dünyaya inanan bir insanım ve orada katledilen çocukların bir gün benim karşıma çıkıp 'Biz orada katledilirken sen ne yapıyordun?' diye soracaklarına inanıyorum. Benim orada onlara verebilecek bir cevabımın olması lazım. Bunu sanatımla yapmaya çalışıyorum. Onlar için yaptıklarım bir işe yarıyor mu bilmiyorum ancak elimden geldiği kadarıyla onlara ses olmaya çalışıyorum, olmaya devam edeceğim.”