Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı’dan yeni sezon değerlendirmesi:

Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı’dan yeni sezon değerlendirmesi:

Anadolu Ajansı
Yayın: 29.06.2024 00:37
Paylaş:
A+ A-

TRABZON (AA) – Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, antrenmanda hem oyuncuların hem de teknik heyetin enerjisinin son derece yüksek olduğunu belirterek, “Umarım Macaristan kampı da buna doğru cevaplar verecek. Eksiklerimiz tamamlandığında Trabzonspor taraftarının istediği, arzuladığı, keyif aldığı, alkışladığı bir takım olacağız inşallah.” dedi.

Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri'ndeki antrenman öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Avcı, 24 Haziran'da çalışmalara başlatıklarını, amaçlarının adaptasyon ve mevcut oyuncuların genel durumunu görebilmek olduğunu söyledi.

Avcı, 1 Temmuz'dan itibaren Macaristan'daki kampa sağlıklı bir şekilde başlamak istediklerini ve antrenmanların temposunun son derece iyi olduğunu vurguladı.

Yeni transferlerin fiziksel durumlarının da iyi olduğuna işaret eden Avcı, “Artık bugünün oyuncusu, verdiğim programı yaz tatilinde de uygulayarak hareket ediyor. Onun için şu an itibarıyla iyi gözüküyor. Katılımlarla beraber daha iyi olacağımızın mesajları var. 25 Temmuz'da başlayacak Avrupa Kupası maceramıza en iyi şekilde, o güne kadar hazır olmak istiyoruz.” diye konuştu.

Avcı, geçen sezondan itibaren bu sezonun hazırlığını yapmaya başladıklarına dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bazı bölgelerde hamle yapamamamıza rağmen, elimizdeki mevcuttan en iyisini yapmaya çalıştık. Bugün itibarıyla geldiğimiz noktada, sene başından bugün baktığımda ortalama 55 maç programı gözüküyor önümüzde. Avrupa kupaları, ligle beraber Türkiye Kupası. Milli takıma giden oyuncular, kadro kalitesi, rekabetin zenginliğinin daha üst seviyede olması gerekiyor. Trabzonspor'un zaten genetiğinde olan bir düşüncedir bu, oyun felsefesidir. Bunu zaman zaman da özellikle başarılı olduğumuz dönemlerde de uygulamış bir takımdır. Bunun şiddetini, hızını biraz daha arttırmaya çalışıyoruz. Daha çok yardımcı koşulların olduğu, bugün topa değmeyen oyuncunun daha değerli olduğu, bir kişinin değil artık iki, üç kişinin açacağı alanların daha fazla olduğu ki bunu Avrupa Şampiyonası'nda çok net görebiliyoruz. Yukarıya doğru şu an itibarıyla gidiyor. Antrenmanda hem oyuncunun hem teknik heyetin enerjisi son derece yüksek. Umarım Macaristan kampı da buna doğru cevaplar verecek. Eksiklerimiz tamamlandığında Trabzonspor taraftarının istediği, arzuladığı, keyif aldığı, alkışladığı bir takım olacağız inşallah.”

– “Turnuvalarda inişler çıkışlar muhakkak olacak”

Abdullah Avcı, A Milli Takım'ın 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda gruptan çıkarak son 16 turuna kalmasına ilişkin soruya ise “Ben de o koltukta oturmuş birisi olarak, istikrarlı bir turnuva takımı olabilmek çok önemliydi. Aslında baktığımda bugün son üç turnuva Avrupa Şampiyonası'na giden bir milli takımımız var. Buna bir kere olumlu bakmamız gerekiyor. Çok olumlu bakmamız lazım. Turnuvalarda inişler çıkışlar muhakkak olacak. Bireysel performanslarda da olacaktır ama bugün ikinci bir hedef olan gruptan çıkmayı da milli takımımız gerçekleştirmiş vaziyette. Buna bir kere saygı göstermemiz gerekiyor.” yanıtını verdi.

A Milli Takım'ın bireysel zenginliği olan oyunculardan oluştuğunu belirten Avcı, “Milli takımımızın oynayarak daha çok gelişeceğini düşünüyorum. Son derece başarılı buluyorum. Umarım Avusturya maçı da hem ülke adına hem milli takımımız adına, oyuncularımız adına sağlıklı bir geçiş olur. Biz ilerledikçe bizim duygumuz, coşkumuz, enerjimiz o turnuvaları daha iyi oynuyor ve buna da bizim destek olmamız gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

– Yabancı oyuncu konusu

Teknik ekibe yeni katılım olmayacağını belirten Avcı, Egemen Korkmaz ve Mustafa Sarp'ın ayrılmasının ardından Önder Karaveli ve Caner Erol'un göreve başladığını ifade etti.

Avcı, transferde spontane gelişmeler yaşanabildiğini, o nedenle sayı vermek istemediğini vurgulayarak, amaçlarının her mevkide birbirine yakın rekabeti olan oyuncuları transfer etmek olduğunu dile getirdi.

Yabancı futbolcu kontenjanıyla ilgili düşüncesi de sorulan Avcı, şunları kaydetti:

“Senelerdir bu biliyorsunuz bütün kulüplerin genelinde olan bir şey. Türkiye Futbol Federasyonunun bu konuyla ilgili hassasiyetle bir karar alacağını düşünüyorum. Çünkü kulüpleri incelediğinde her kulübün mukavelesi devam eden oyuncuları var. Belki o zaman dilimini yayarak bu kısıtlamaları da yapabilirler diye düşünüyorum. Bu transfer dönemlerinde oyuncunun isteği, kulübün isteği, karşılıklı veya taleplerde bunlar bir şekilde çözülüyor. Bizim baktığımızda çok sayısal olarak şu anda belki birkaç tane fazla duruyor gibi olur ama bunların hep bir çözümü olduğunu düşünüyorum, talipleri de olacak, konuşulanlar da var. Trabzonspor bir şekilde bunun çözümünü bulacaktır.”

Avcı, Trabzonspor taraftarının pozitif anlamda verdiği desteğin takımı her zaman yukarıya çektiğini, bu sezon başından itibaren yeni hedeflere koşmak için yine taraftara ihtiyaç duyacaklarını belirtti.

– Altyapıdaki çalışmalar

Son 4 yıldır altyapıya teknik ve teknolojik anlamda önemli yatırımlar yapıldığını ifade eden Abdullah Avcı, U-19 takımının iki kez Türkiye şampiyonu olduğunu anımsattı.

Avcı, bunun yapılan yatırımların karşılığı olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Bugün itibarıyla bunların bazıları bizimle beraber. Geçen sene U-19'da olan da bizimle beraber olacak. Bir tek Poyraz şu an itibarıyla U-19 milli takımında devam edecek. Potansiyeli olanlar bizlerle ve çok doğru geri cevaplar veriyorlar. Çünkü onlar biliyorsunuz U-19, 4 senedir bizim yanımızda çalışıyor. Bazen bizden oluyorlar, bazen grup halinde oluyorlar, bazen bireysel olarak oluyorlar. Girişimleri net bir şekilde görebiliyoruz, rekabetin içinde tutmaya çalışacağız. Şu an itibarıyla baktığında bu haftaki çalışmalar da bizi son derece mutlu ediyor. Umarım böyle devam eder.”

Öte yandan Türkiye Spor Yazarları Derneği Trabzon Şube Başkanı Selçuk Kılıç ve yönetim kurulu üyeleri, Avcı'ya çiçek vererek yeni sezonunun hayırlı olmasını diledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Eş cinsellik dayatmasının terapi almak isteyenlerin önünde engel olduğu belirtiliyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 03.07.2024 00:45
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – HALİL İBRAHİM MEDET – Eş cinsel dayatmanın sanal alem, akademi ve bilim alanında yoğun şekilde uygulanması nedeniyle eş cinsel olmaktan rahatsız olan kişilerin tedavi imkanlarının kısıtlandığı, farklı görüş veya inanca sahip kişilerinse sansüre maruz kaldığı belirtiliyor.

Eş cinsel aktivizm karşıtı faaliyet yürüten Doludizgin Derneği Başkanı Oğuzhan Kabakcı, AA muhabirine, eş cinsel aktivizm ve LGBT dayatması hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Terapi almak isteyenlerin cinsel kimliğiyle barışması gerektiği yönünde dayatmaya maruz kaldığını ve meselenin farklı yönlerini tartışmaya açtıklarında homofobik yaftasıyla karşılaştıklarını söyleyen Kabakcı, “Dayatma öyle bir hale geldi ki homoseksüelliğin hayatınızı kısaltması veya hayat kalitenizi düşürmesi nedeniyle terapi almak isteseniz bile size kabul terapisi uygulamak istiyorlar. 'Sen böyle yaşayacaksın, kendinle barışacaksın. Biz seni buna alıştıracağız.' deniyor. Bu tam olarak dayatmadır.” görüşünü paylaştı.

Kabakcı, eş cinsellik aktivizmi LGBT propagandasının eş cinselliğin normal ve doğal olduğunun propagandasını yapmak olduğunu belirterek, “Aklınıza gelebilecek bütün propaganda araçları olabilir. Yürüyüşler, dijital yayın veya hukuk maddesi bile olabilir.” diye konuştu.

– Pandemi sonrası gençlerin eş cinsel propagandaya maruziyeti arttı

Eş cinsellik propagandasının özellikle “Netflix” gibi dijital platformlar aracılığıyla yapıldığını ve bundan ekran maruziyeti yüksek olan gençlerin daha çok etkilendiğini kaydeden Kabakcı, özellikle pandemi sonrası ekran maruziyetinin artmasıyla çevresindeki gençlerin eş cinselliğe dair sorular sormaya başladığını gözlemlediğini ifade etti.

Kabakcı, eş cinsel propagandaya maruz kalan gençlerin sayısındaki astronomik artışı gördükten sonra bu konuda faaliyet yürütmek üzere 2023 yılında “Doludizgin Derneği”ni kurduklarından bahsederek, şunları söyledi:

“Pandemi sonrasında gençlerin günlük telefon kullanım süresi 7 saati geçti . Bunun yüzde 50'sinden fazlası sosyal medya. Sosyal medya eş cinsel aktivizmin ve dayatmanın yapıldığı bir alan. Bu yüzden bir etkilenme oluyor. Biz de dijital dünyada yayınlar yapıyoruz. Konunun uzmanı olan bilim adamlarını ağırlıyoruz. Transseksüelliği konuşmak için bir ürologla, bir jinekologla veya bir enfeksiyon uzmanıyla konuşmanız gerekiyor.”

Kabakcı ayrıca, daha önce eş cinsel hayat yaşamış ama daha sonra normale dönmüş insanların hayat hikayelerini dinlediklerini ve meselenin siyasi ve politik olarak süreç içerisinde nasıl evrildiğini ele aldıklarını kaydetti.

Dijital dünyada yaptıkları faaliyetleri yürütürken pek çok sansürle karşı karşıya kaldıklarını belirten Kabakcı, konuyla ilgili bilimsel bir bilgi aktarıldığında dahi bunun “homofobik” olarak yaftalanıp içeriğin kaldırıldığını, hatta hesaplarının kapatıldığını bildirdi.

– Homofobi söylemi İslamofobik tutumun görülmesini engelliyor

Kabakcı, eş cinsel propaganda neticesinde yanlışlanmış bilgilerin hala kamuoyunda doğruymuş gibi kabul gördüğünü ancak bazı bilimsel bilgilerin paylaşılmasına dahi izin verilmediğinin altını çizerek, şu şekilde konuştu:

“Örneğin Avrupa'da yapılmış bazı araştırmalar transeksüellerin ameliyat olmaları halinde ömürlerinde ortalama 28 yıl kısalma olduğunu söylüyor. Ancak bunu insanlarla paylaşmanıza müsaade etmiyorlar. Aile Platformu'nun yaptığı bir araştırma, 25-34 yaş arası gençlerin yüzde 25'inin, 18-25 arası gençlerin ise yüzde 50'sinin eş cinselliğin doğuştan olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Ancak, Science Dergisi'nin 2019 senesinin ağustos ayında yayınladığı ve 500 bin insan geni üzerinde yapılan bir çalışma 'eş cinsellik geni' diye bir gene rastlanılmadığını ortaya koydu.”

İslam'da eş cinselliğe dair yaptıkları bir programda kaynaklarını göstererek İslam'ın eş cinselliğe nasıl baktığını anlatmalarına rağmen bu videonun “homofobik” olduğu gerekçesiyle kaldırıldığından bahseden Kabakcı, böyle bir videonun kaldırılmasının aslında “İslamofobik” bir tutum olduğunu ancak “homofobi” söyleminin çok güçlü olması nedeniyle bu durumun ekarte edildiğini anlattı.

– Eş cinsellik dayatması bilimsel çalışmalara set çekiyor

Kabakcı, kendilerinin hiç kimseye yönelik ayrımcı bir tutuma sahip olmadıklarını sadece hayat tercihleri nedeniyle karşılaşabilecekleri sıkıntıları bilimsel verilerle gösterme gayretinde olduklarını anlatarak, “Dayatma öyle bir hale geldi ki homoseksüelliğin hayatınızı kısaltması veya hayat kalitenizi düşürmesi nedeniyle terapi almak isteseniz bile size kabul terapisi uygulamak istiyorlar. 'Sen böyle yaşayacaksın, kendinle barışacaksın. Biz seni buna alıştıracağız.' deniyor. Bu tam olarak dayatmadır.” dedi.

Eş cinsel yönelimin haz arayışı nedeniyle değil de travma vakaları nedeniyle kaynaklandığı durumlarda “travma terapisi” yoluyla kişilerin biyolojik cinsiyetleriyle barıştırılması ve karşı cinse ilgi duymasının sağlanmasının mümkün olduğundan bahseden Kabakcı, ancak psikoloji veya psikiyatri literatürünün insanların bu durumdan rahatsızlık duymaları halinde bile bir çıkış yolu göstermemesinin dayatmanın merkezi olduğunu kaydetti.

Kabakcı, Amerikan Psikiyatri Birliğinin (APA) 1973 yılında eş cinselliğin artık ruhsal hastalık olarak tanımlanamayacağı oturuma başkanlık eden Prof. Dr. Robert Spitzer'in 2003 yılında bu durumun tersine işaret eden bir araştırma sonucu elde ettiği bilgisini paylaşarak, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Bu araştırma kapsamında Spitzer, terapi alan 200 kişiyle yaptığı saha çalışmaları neticesinde katılımcıların yüzde 67'sinin homoseksüel bir hayat yaşarken heteroseksüel bir hayata geçiş yaptığını paylaşınca üzerinde korkunç bir baskı oldu, ölüm tehditleri aldı ve araştırmayı geri çekmeye karar verdi. Derginin sahibi 'Hayır ben bu araştırmayı çekmeyeceğim.' dedi de hala elimizde o araştırma var, ulaşılabilir. Erkeklerin cinsel yönelim olarak kadına gitmemesindeki en temel sebep özgüven eksikliği. Sahada karşılaştığımız insanlara terapi öncesi ve sonrası sende ne değişti diye sorduğumuzda hepsinin ortak cevabı 'Ben özgüven sahibiyim artık. Hayata karşı özgüven sahibiyim. Kadınlara karşı özgüven sahibiyim. Kendi kararlarımı alabiliyorum.' oldu.”