Karabük’te yeni bir heyecan yeni bir ivme yaratacak gelişmelere ihtiyaç var mı?
Hem de nasıl…!
Kentsel gelişimi sosyolojik açıdan yapı oluşturamamış olan Karabük’te gerçekten her alanda heyecan yaratacak atılımlara gereksinim duyulmakta…
Bu kentin dinamizme/dinamik gelişmelere ihtiyacı var.
Karabük,kendi tarihinin hiçbir döneminde tanık olmadığı kadar böyle bir güce gereksinim duymaktadır.
İnsanlarımızın beklentilerinin karşılanması noktasında yapılacak çalışmalar bu kentte yaşayanlara hayat verecektir.
Karabük ; potansiyel gücünü aktif hale getirmiş/getirecek unsurların her zaman arkasında olmuştur.
Olmaya da devam edecektir.
Karabük’ün potansiyel gücü ,cesaretle harekete geçirilmiş olsa,işini bilen kadro ve ona destek vereceklerle başarılamayacak işin olamayacağını görenlerdeniz.
Öteden beri Karabük siyasetten umduğunu bulmamış bir kent konumundadır.
Kamu yatırımlarının sürüncemede kalması,uzadıkça uzaması bunun en güçlü kanıtıdır.
Bu saptama her yönüyle geçerliliğini sürdürmektedir.
Yenişehir Necmettin Şeyhoğlu stadyumu ile Olimpik Yüzme Havuzunun ve diğer kamu binalarının kaç yılda tamamlandığına bir bakın….
İcraat adına yapılanlar,bir karınca yürüyüşü kadar yavaş karakter göstermektedir.
Açılışlar,ziyaretler,toplantılar ve bunun ilgili yerel gazetelere yansıyan beyanatlar…
Bir de hak edilmeden alınmış ödüller silsilesi var tabi…!
O da çok ilginç bir hususu oluşturuyor.
Biz her zaman yeni bir güne başlarken kendimize soruyoruz:
”Dün ile bugün arasında bir fark var mı?…
İnsanlar yaşadıkları kentten ne kadar hoşnutlar?
Daha iyiye ve güzele nasıl ulaşılabilir?
Kenti daha yaşanılır kılmak için neler yapılabilir.?
Başka bir anlatımla yaşamı;kurallar manzumesinden kurtarıp daha beğenilir ve canlı bir hale getirmek için neler yapılabilir?
Tüm bu güzel düşüncelere karşın istenilen bir türlü elde edilemiyor.
Bir türlü ileri de sosyal sorunlara yol açabilecek gelişmelerin önüne geçilemiyor .
İl olduk.
KARDEMİR olduk.
Üniversite kenti olduk ama…
Yaşam kalitesi eğrimizde istediğimiz noktada değiliz.
Demek ki öyle birdenbire kent olunmuyor.
Evet öyle köklü illerle kendimizi karşılaştıracak durumda değiliz ama bizim de kendimize özgü bazı özelliklerimiz var…
Her şeyden önce övünç duyduğumuz bir yan…
Ne gibi mi?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk ağır sanayi kenti olmak…
O’nun oluşturduğu bir birikim var.
Bu birikimi yadsımak,tarihi geçmişi bilmemek olur.
Başarmaya azimli bir gelenekten geliyoruz.
Ancak,biz bundan gerektiği kadar yararlanamıyoruz.
Kavrayamadığımız bu birikim ve kaynaklar diğer kentlere akıyor ve o kentlerde kurtarıcı bir rol üstlenerek geleceğe damgasını vuruyor.
Biz ise hala gökyüzünü seyretmekten önümüzü göremiyoruz.!
Çözüm ararken çözümsüzlüğün kurbanı oluyoruz.
Bu gidişe dur demek mümkün müdür?…