SABRETMESİNİ BİLEN KENTİMİN HALKI

SABRETMESİNİ BİLEN KENTİMİN HALKI

Yayın: 22.09.2020 22:10
Paylaş:
A+ A-

Karabük, bekleye bekleye sabretmesini öğrendi.
Öyle öğrendi ki tartıştığı konuları eyleme geçirme hususunda var olan zaman süreci dikkat alındığında bu durumu rahatlıkla görmektesiniz.
Karabük insanı bekleye bekleye sabır taşı kesildi adeta.
Çözümlemek için masaya yatırdığı sorunların halledilmesindeki zaman aralığı,tarihsel süreç içinde insanları şaşırtacak noktalara ulaştı.
Karabük-Yenice yolunun yapılması aşağı yukarı 30 yıl sürdü.
Bekledik.
Hiç kimseye sinirlenmedik ,ödeneklerin gelmesini büyük bir sabırla bekledik.
Beklerken olgunlaştık, tecrübe kazandık.
Bu arada yöneticiler, yetkililer değişti.
Yayın hayatına başlayan yerel gazeteler ve TV’ler bu heyecana dayanamadan kapandılar.
Ancak biz büyük bir sabır örneği göstererek olayı tartışmadan usanmadık ve sorunu gündemden sonuç elde edinceye kadar hiç düşürmedik.
İl olma meselesi keza bunun en ilginç örneğini oluşturdu.
1959 yılında Demokrat Parti döneminde gündeme gelen il olma sorunu, iki darbe, bir muhtıra ve nihayet iki anayasa hazırlama süreci yaşandıktan sonra ,kriz döneminin bir sus payı olarak D.Ç İşletmelerinin kapatılmasının gündeme gelmesiyle birlikte,halkta oluşan tepkileri önlemek için gerçekleştirildi.
Karabük, beklerken sabretmesini öğrendi.
Ancak olumsuz gibi görünen bu durum, kentte her konunun belli çevreler tarafından da tartışılmasına olanak sağlarken aynı zamanda Karabüklülük duygusunun oluşum sürecini katkıda bulundu.
Her ne kadar bölgecilik Karabük siyasetine damgasını vurduysa da ki,aslında yaşananlar kentli olma noktasında köylü halkın şehirleşmesini sağladı.
Ayrıca…
O’nun kentle bütünleşmesinin dramatik konusunu oluşturdu.
Bugünkü Karabük, geçmişin Karabük’ü değildir.
Çünkü ortada ekonomik açıdan bir ferahlık ve refah olma süreci kendini tarihin derinliklerine bırakmış durumdadır.
Böyle olunca da kenti sahiplenme bilinci eskisine nazaran dumurlaşmış, heyecanını yitirmiştir.
Adrese dayalı nüfus sayımında eskiden Belediye’nin kullandığı slogan bu görüşün çok önemli bir tezahürüdür.
”Karabük’te sayıl, Karabüklü sayıl”.
Evet bu kentte nüfus sayımlarında var olan kentli nüfusun akın akın kendi köylerine ve şehirlerine yönelmesi Karabük’ün durumunu anlatması açısından gerçekten büyük bir ilginçlik oluşturmaktaydı.
Karabük halkı işlerin kötüyü gitmesi sonucunda, sabrede sabrede, ”sabreden derviş, muradına ermiş misali” ile yaşamayı öğrenmiştir.
2000’li yılların başında yerel basında gündeme gelen Keltepe Kayak Merkezi yapılması meselesi bunun en açık delilidir.
Nihayet 20 yıl sonra Karabük bu konudaki muradına erişmiştir.
Keza 2009 yılında gündeme gelen Katı atık bertaraf tesisinin yapım işi de öyledir.
Filyos limanı hususu gündem oluşturması bakımında 2 cilt tutarında bir esere konu olacak şekilde kamuoyunda tartışılmış ancak bir türlü Karabük’ün yararına sonuca ulaştırılamamıştır.
Karabük, üniversite kurulması hususunda da 1990’lardan beri aynı sabrı göstermiş ve 2007 yılında ancak muradına ermiştir.
Gerçekten de…
Şöyle düşünüyorum da…
8 Kasım 1994 eylemleri bana göre uzun zamandan beri sabreden halkımın ,sabrının taşmasından başka bir şey değildir.
Karabük’ün kendi üzerine oynanan oyunlar karşısında tek yumruk, tek vücut oluşunun tarihsel anlatımıdır.
Dediğim gibi…
Karabük sabrede sabrede sabır taşı olmuştur.
Ancak bu sabır, onun kendi geninin oluşum sürecinde beklenen sonuçları ortaya çıkaramamıştır.
Üzüntü veren hususta budur.
Neden mi?
Hala müşkülat çözmeye yönelik durumlar karşısında..
Bir kurtarıcı araması, sahiplenilme noktasında yanılsamalar içine düşmesi bunun en açık kanıtıdır.
Bu noktada…
Sabreden halkımın…
Allah yardımcısı olsun.!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Giresun’da keneye karşı 33 bin 314 büyükbaş hayvan ilaçlandı

Anadolu Ajansı
Yayın: 03.05.2024 08:12
Paylaş:
A+ A-

GİRESUN (AA) – Giresun'da kene ile mücadele çalışmaları kapsamında 33 bin 314 büyükbaş hayvanın ilaçlandığı bildirildi.

İl Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Angın, yaptığı yazılı açıklamada, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığına (KKKA) neden olan keneye karşı çalışmaların Alucra, Çamoluk ve Şebinkarahisar ilçelerinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Büyükbaş hayvanların, muhtarlıkların ve bazı çiftçilerin de desteği sağlanarak, riskli yerler başta olmak üzere ücretsiz olarak ilaçlandığını aktaran Angın, çevre kirliliğine yol açması ve doğada faydalı canlılara da zarar verebilmesi nedeniyle mera ve benzeri açık alanların ilaçlanmasının önerilmediğini vurguladı.

Angın, çiftlik hayvanlarında yapılan bu ilaçlı mücadele çalışmalarının temel amacının kenelerin biyolojik üreme zincirini kırarak popülasyonunu mümkün olduğunca azaltmak olduğunun altını çizerek, “Doğada çok geniş alanlarda bulunan, larva, nimf ve ergin evreleri, beslenmek için tavşan, kirpi ve yerden beslenen kuşlar gibi yabani hayvanlar ile evcil hayvanları tercih eden ve hızlı üreyebilen kenelerin herhangi bir mücadele yöntemiyle tamamen yok edilmesi mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

Sıcak mevsimlerde insanlara kene tutunması vakalarının artması nedeniyle kenelerin bulunabileceği alanlara gidildiğinde dikkatli olunması gerektiğine dikkati çeken Angın, en etkili korunma yönteminin kişisel korunma tedbirleri olduğunu belirtti.

Kırsal ve ormanlık alanlardan dönüşte vücutta kene yönünden mutlaka kontrol yapılması gerektiğine işaret eden Angın, kene tespiti durumunda sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini kaydetti.

Angın, çiftçilerin, yaz mevsiminde tarlada çalışma saati olarak, kenelerin hareketsiz veya en az hareketli oldukları, sıcaklığın 15 derecenin altında olduğu zaman dilimleri olan sabah 05.00-10.00 arası ve akşam 17.00-20.00 saatleri arasını tercih etmelerinin faydalı olacağını belirtti.

Muhammet Angın, ilaçlama çalışmalarının İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerince 4-6 haftalık periyotlarla devam edileceğini sözlerine ekledi.