Kentli Olmak…!

Kentli Olmak…!

Yayın: 12.03.2016 08:30
Paylaş:
A+ A-

Kentte yaşamak…
Kentlilik bir yaşama sanatının ifadesidir aynı zamanda…
Kentler; tarım dışı üretimlerin yapıldığı yerlerdir.
Bu yalın tanım, günümüzde kentleri anlatmada yeterlilik oluşturmaz.
Kentli olmak günümüzde nüfus artışı ile birlikte karmaşıklaşan sorunların içinde yaşama becerisi gösterebilmeyi konu alır.
Nedir bunlar diyorsanız anlatalım…
Birincisi ve en önemlisi herkes yaşadığı kente saygılı olmak zorundadır.
Kent kendini oluşturan bireylerin saygısı sayesinde kimlik kazanır.
“Saygın Kent” olmak öyle kolay kazanılabilecek bir nitelik değildir..
O kenti oluşturan insanların kültüre verdikleri önemle bu yetkinlik elde edilebilir.
O halde öncelikle yaşadığımız kenti KÜLTÜRLE yoğurmamız gerekir.
Okuyan bir kent düşününüz.
Sürekli kitap tüketen, bununla kalmayıp ona göre hareket eden bir şehir yaşantısını göz önünde bulundurunuz.
Kahvehanelerinde gazete okunan ve kütüphanesi bulunun bir sokak düşleyiniz.
Böyle bir kentin kendi adına kimlik sorunu kalmayacaktır.
Kimlikli kentler kendi sorunlarını tartışıp kolayca çözüme ulaştıracaklardır.
Böyle kentlerde oturmak insana her şeyden önce huzur verecektir.
Sözü dönüp dolaşıp nereye getirmek istiyorum.
Bizler söz açıldı mı Cumhuriyet Kenti Karabük diye övünür dururuz
.Törenlerde bayramlarda Cumhuriyetin faziletlerini anlatırız.
Çevremizi bu konuda bilgilendiririz.
Ama Cumhuriyete yüklediğimiz değer kadar bu kente gereken önemi göstermeyiz.
Cumhuriyet Kenti Karabük’e lütfen şöyle bir tepe üzerinden bakınız….
Neyi görürsünüz.?…
Birbirinden farklı estetik kaygılar içeren ev kümelerini…
Arsa spekülasyonları ve yanlış imar tadilatları ile yağmalanmış kent manzarasını.
Bakışlar…
Gözlerde hiçbir his uyandırmaz.!
Bu çarpık kentleşmenin şehri havasız bıraktığına tanık olursunuz.
Solgun yüzler insanda nasıl bir hastalık belirtisi veriyorsa kentimizin maddi envanteri de bu durumdan farklı bir manzara oluşturmamaktadır.
Keyifleri kaçıran bir ortam bizlere rahatsızlık verir.
Sıkıntılara ve şikayetlere neden olur.
O nedenle…
Kenti estetik kaygılardan uzak ,çapraşık hale getirenler tarihe karşı sorumludurlar.
Ben yaptım böyle oldu zihniyeti yanlış bir tutumdur.
Yaşam estetiğinden yoksun olan kentlerde hiç kimse yaşamak istemez.
Bu nedenle…
Cumhuriyet Kenti Karabük olarak kendi saygınlığımızı kendimiz oluşturmak zorundayız.
Bunun için de öncelikle; kentin geçmişe saygı duyarak yol almak zorundayız.
Bilgimizi kentin mutluluğu ve refahı için yeniden üretmeliyiz.
İşte o zaman saygın bir kimliğe kavuşmuş oluruz.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bolu’da “Sürdürülebilirlik, Geri Dönüşüm ve Sıfır Atık Zirvesi” düzenlendi

Anadolu Ajansı
Yayın: 03.05.2024 16:48
Paylaş:
A+ A-

BOLU (AA) – Bolu'da “Sürdürülebilirlik, Geri Dönüşüm ve Sıfır Atık Zirvesi” gerçekleştirildi.

Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İl Kadın Girişimciler Kurulunca sıfır atık ve geri dönüşüm konularında farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen program TSO konferans salonunda yapıldı.

Vali Yardımcısı Abdullah Şen, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, çevrenin çok önem arz ettiği bir asırda yaşandığını vurguladı.

Şen, bu konuda toplumun topyekun mücadelesinin gerekliliğine dikkati çekerek, “Toplumsal katılım açısından farkındalık gerekiyor. Bu konu katılımcılardan hane halkına kadar çok detaylı olması lazım. Evlerdeki duyarlılık, şuur, bakanlığımızın ve belediyelerimizin koymuş olduğu geri dönüşüm kutularına çöp atarken de öne çıkmalı.” diye konuştu.

Bolu TSO Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Ayarcan, artan tüketim ve üretim faaliyetlerinin doğal kaynakların tükenerek çevre kirliliğinin artmasına yol açtığını belirtti.

Sürdürülebilir geri dönüşüm ve sıfır atığın, iş dünyasında da çevresel etkileri en aza indirerek doğal kaynakları korumak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Ayarcan, israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılabilmesi, atığın miktarının azaltılması, toplama sisteminin kurulması ve atıkların geri dönüştürülebilmesinin her yeni günde daha çok önem kazandığını kaydetti.

TOBB Bolu İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Emine Yüce de sıfır atığın sadece azaltmak değil aynı zamanda tüketim alışkanlıklarının değişmesi anlamına da geldiğinden bahsetti.

Tüketim alışkanlıklarının değiştirilerek kaynakların daha bilinçli kullanılmasının sürdürülebilir yaşam tarzının benimsenmesi anlamına geldiğini de söyleyen Yüce, “Ülkemizde başlatılan Sıfır Atık Projesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararıyla küresel çevre hareketine dönüşmüştür. Tüketimin arttığı günümüzde, satın aldığımız ürünlerden kullandığımız malzemelere kadar her gün bilinçli seçimler yapmak, alışkanlıklarımızı, seçimlerimizi ve üretim süreçlerimizi tabiata uyumlu hale getirmek zorundayız.” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından sunum yapan TOBB Çevre Müdürlüğü uzmanı Esin Özarslan, sıfır atık ve geri dönüşüm konularında Türkiye ve Avrupa'da yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler verdi.

Programda ayrıca, tarımda ve sanayide sürdürülebilirlik, sanayide sıfır atık stratejileri ve uygulamaları, iklim değişikliği, yeşil mutabakat ve karbon ayak izi oturumları gerçekleştirildi.