Dün bir öğrencim sohbet sırasında Karabük konusunda sitemlerini iletti.
“Allah aşkına bu kentte ne buluyorsunuz,Karabük’ü çok abartmıyor musunuz “ dedi…
Hazırlıksız yakalandığım için soruya cevap veremedim.
Ya da cevap vermek işime gelmedi…
Oysa Lokum Life Dergisi’nin 10.Sayısında Yazı İşleri Müdürü Berkan Kurtucu’nun şarkıcı Yeşim Yılmaz’la yaptığı röportajda Karabük’le ilgili şöyle bir cümle yer veriliyordu.
Yeşim’in IBM yetkilisi olan babası Karabük’e tayinleri çıktığında çok sevinmiş ve ailesine Paris’e gidiyoruz sevinin demişti…
Karabük 1960’lı yıllarda Paris kadar etkileyici bir yerdi.
Sonra DÇ İşletmelerinin dönem dönem geçirdiği krizlere bağlı olarak spazm geçirdi.
Bir ara kalp pili ile yaşar duruma geldi.
Krizler Türkiye’ye bir darbe vuruyorsa iki misli ceremesi Karabük’ten çıkmaya başladı.
İşin içine bir de vizyonsuzluk eklenince durum iyice nazikleşti.Öl
Öldü mü kaldı mı derken 2007 yılında Karabük Üniversitesi kuruldu da can yeleği ile yüzmeye başladı…
Ne kadar zaman sonra yüzmeyi öğreniriz bilemiyorum.
Ama gördüğüm kadarıyla kent iyice tuhaflaştı.
Kimlik sorunu yaşamaya başladı.
Cumhuriyet kenti gitti yerine tanımlanamaz bir yapı geldi.
Boş işlerle uğraşıldığından dolayı göze hoş gelen şeylerle oyalatılmaya başladık
Kente şu ana kadar yapılan yatırımların hangileri işlevsel hangileri değil bunların hiçbiri kamuoyunda tartışılmadı.
Olduğu gibi kabullenildi.
Karabük’ün kent olarak en önemli özelliği nedir diye bana soracak olursanız hemen söyleyeyim.
İmar nazım planlarının geç yapılması ve yapılanların ihtiyaca cevap verememesi ve uygulanamamasıdır.
Neden uygulanılamıyor?
Çünkü öyle hızlı kentleşme oluyor ki ayak uydurmak mümkün olmuyor.
Gele gele bugünlere geldik…
Yarından itibaren kuruluşunun 79.yılını kutlayacağımız bu kentin hali içler acısı.
İnsanlar hala taşıt çarpmasın diye karşıdan karşıya koşar adımlarla kuğular gibi sekerek geçiyorlar.
Bu nedenle…
Kent keyif vermiyor.
O zaman sormak gerekir…
Paris nerede şimdiki Karabük nerede?
Öyle değil mi?
Dünden bugüne ne deyişti….
Öğrencime neden cevap veremediği mi şimdi anladınız mı?
Görünen köy kılavuz istemiyor değil mi?…