Demokrasi Bize “Özel”…!

Demokrasi Bize “Özel”…!

Yayın: 26.10.2015 07:34
Paylaş:
A+ A-

Demokrasi…
Zor anlarımızın büyük kurtarıcısı.
Darda kaldığımız zamanların en büyük umut türküsü.
Kurtar bizi demokrasi…
Kaç türlü demokrasi çeşidi vardır acaba.?
Ya da biz de olduğu gibi kaç ülkede ileri demokrasi vardır.
Hep merak etmişimdir.
Bir türlü de cevabını bulamamışımdır.
Neyse…
Gelelim seçim telaşına…
Demokrasimizde seçim zamanı.
Önce aday adayları.
Ön seçim.
Merkezden atama.
Aday olma.
Halkı selamlama…
Derken halkla buluşmalar.
Sonra…
Propaganda faslı.
Ülke yönetimine talip olanlar,fikri ve zikri olanlar meydanlarda bunları kamuoyu ile paylaşacaklar…
İktidar partisinin adayları şimdiki zamana kadar yaptıklarını birer birer halka anlatacaklar.
Bu anlattıklarına ilk aşklarından bahsetmeyi de ihmal etmeyecekler.
Ülkenin, kendi iktidarları döneminde değiştiğini iddia edecekler…
Sürekli gündeme getirdikleri bir türlü anlaşılamayan “ileri demokrasi kavramı” ile övünecekler.
İşsizliğin azaltıldığını,dış borçların büyük bir kısmının ödendiğini,ülkede yoksulluğun belinin kırıldığını,refah düzeyinin arttığını ve artmaya devam edeceğini meydanlardan halka haykıracaklar…!
Terörü önleyeceklerini hatta kökünü kazıyacaklarını iddia edecekler.
Söz dış politikaya gelince de sözlerini yükseltecekler.
Bol bol batılı devletleri suçlayacaklar.
Mültecilere en çok kendilerinin yardım ettiklerini söyleyecekler.
İktidar partisi mensubu adaylar konuşur da muhalefet partisi adayları durur mu?
Onlar da ülkenin içinde bulunduğu antidemokratik uygulamaları gündeme getirerek kamuoyunu etkilemeye çalışacaklar.
Abalıya vurmaya başlayacaklar.
Pardon ne abalısı…
Bu işin abalısı mı kaldı..
O halde…
Vur kürklüye yapacaklar.
17-25 Aralık olaylarının mutlaka hesabının sorulacağını söyleyecekler.
Yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceklerini haykıracaklar.
Tabi bu arada emekli maaşlarından dem vurmayı da ihmal etmeyecekler.
İktidar ve muhalefet arasında yaşanacak olan bu tatlı/tatsız didişmeye bizim ülkemizde demokrasi deniyor…
Nedense bizler demokrasi diye bir kavramı biz sadece seçim zamanında hissetmeye çalışıyoruz.
Neden…
Çünkü bu demokrasi bize özel.
Adı “Sandık Demokrasisi”
Oyu alıp seçildiniz mi ya da iktidara geldiniz mi tamam.
Temsili demokrasi böyle mi olur.?
Her dört /ya da beş yılda bir halkın hatırlanması.
Halinin hatırının sorulması.
El el tokalaşmalar.
Sarılmalar.
Selamlaşmalar.
Ya sonrası…
Bilen var mı efendim.!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Akran zorbalığında yapılması gerekenlerle ilgili uyarı

Yayın: 29.03.2024 14:40
Paylaş:
A+ A-

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Ayçiçek Dinçer, akran zorbalığı hakkında uyarılarda bulundu.

OMÜ’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Dinçer, zorbalığın ergen bireylerin sosyalleştiği okul, okul çevresi ve mahallelerde gözlemlendiğini belirtti.

Zorbalığın genellikle güç gösterisi yapmak amacıyla meydana geldiğine işaret eden Dinçer, “Fiziksel zorbalık, bir bireyin diğerine fiziksel şiddet uygulamasını içerir. Sözlü zorbalık ise bir bireyin diğerinin görünümüne, becerilerine, yeteneklerine, ailesine veya kültürüne yönelik alay etme ve aşağılama durumunu ifade eder. Sosyal zorbalık ise daha çok mağdurun sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemeye yönelik davranışları barındırır.” ifadelerini kullandı.

Zorbalıktan mağdur olan çocukların güç elde ettiklerinde onların da aynı davranışı sergileyebileceklerinin altını çizen Dinçer, şöyle devam etti:

“Mağduriyet ve zorbalık, birbiriyle ilişkilidir. Psikolojik açıdan incelendiğinde mağdur çocukların iştahsızlık, karın ağrısı, baş ağrısı, okula gitmekte isteksizlik, okul başarısında düşüklük, okulu bırakma isteği, kaygı bozuklukları, intihar düşünceleri ve hatta bazen ölümle sonuçlanan davranışlar yer alabilir. Bu durumlar, çocukların ve gençlerin potansiyeline tam olarak ulaşmalarını engelleyen ciddi sorunlardır. Zorbalarda ise psikolojik durum genellikle olumsuzdur. Dürtü kontrolü ve duygu düzenleme becerileri zayıf olabilir, okul başarısı düşük olabilir, madde bağımlılığı ve suça eğilim gösterebilirler.”

Okul, aile ve çocuğu içine alan planlama yapılmalı

Zorbalığın artık sanal ortama taşındığını aktaran Dinçer, “İnternetin sınırsız ve kontrolsüz yapısı gençlere ‘sonsuzluk’ hissi verirken, istenmeyen davranışlara devam etmektedirler. Çevrim içi ortamlarda mağdurlar hakkında dedikodu yapmak, mağdura ait fotoğrafları izinsiz paylaşmak ve dolaşıma sokmak gibi davranışlar, dijital zorbalığın yaygın örneklerindendir. Diğer zorbalık türlerine karşı ortamdan uzaklaşmak mümkün olabilirken, dijital zorbalıkta saldırılar dijital ortama düştüğü andan itibaren hızla yayılarak kalıcı şekilde depolanır.” açıklamasında bulundu.

Dinçer, akran zorbalığı ve siber zorbalıkla ilgili eğitim verilmesinin önem taşıdığını anlatarak, şunları kaydetti:

“Eğer çocuğunuz zorba ise ilk olarak ona zorbalığın kabul edilemez olduğunu öğretmelisiniz. Bu aşama, katı ve net disiplin kuralları çerçevesinde olabilir ve bazı ayrıcalıkların elinden alınmasıyla uygulanabilir. Bu noktada şiddete başvurmamak ve rol model olmak önemlidir. Yani çocuğunuza şiddetin yanlış olduğunu anlatmalı ve kendi davranışlarınızla da bunu göstermelisiniz. Çocukları yararlı sportif aktivitelere yönlendirmek de sağlıklı bir tercihtir. Bu sayede empati yeteneğini geliştirirler. Zorbalar için ailelerin seyirci kalmamaları ve zorbalığın sonuçlarını anlatmaları gerekir. Mağdur çocuklar desteklenmeli, çünkü sağlam bir sosyal ve bilişsel çevresi olan çocuklar zorbalıktan daha az etkilenir. Ebeveynlerin çocuklarıyla iyi iletişim halinde olmaları da bu süreci pozitif etkileyecektir. Sonuç olarak okul, aile ve çocuğu içine alan bir planlama ile zorbalığın önüne geçmek mümkündür.” (AA)