HAYATA ANLAM KAZANDIRMAK…!

HAYATA ANLAM KAZANDIRMAK…!

Yayın: 04.06.2016 08:38
Paylaş:
A+ A-

Hayatı ciddiye alsak…
Sorunların çözümüne bu inançla baksak…
Bizi mutlu kılar mı ?

Oysa hayat denilen şey ; basit düşünceler üzerine kurulu…
İnsanlara sunduğu olanaklara bakınca bunu rahatlıkla anlıyorsunuz.
İşi zorlaştıran bizleriz.
Bizlerin aç gözlülüğü…
Çekemezcilik…
Güzellikleri görmezlikten gelme inadı…
Yaşamı hep kendi cephemizden tanımlama yanlışlığı…
Bencillik….
Bireycilik…
Ve önlenemez tutkularımız.
Sahi bizler…
Neyi tercih ediyoruz.?
Kavgayı/didişmeyi…
Sonra…
Hayatı kendimize yaşanmaz kılıyoruz.
Dünyayı yıkıma getiren düşünceleri sürekli besliyoruz.
Ne için…
Güçlü olmak için.
Ya insanlık…
Geleceğimiz….
O’nun bilinmeyen karanlık odalara hapsediyoruz.
Şimdi yaşamı anlamlı kılmak için farklı bir öneride bulunalım.
“Derin hesaplar içinde olmayalım.”
“Hayatın tadını çıkarmaya bakalım.”
Yaşamı kendimiz ve başkaları için anlamlı kılmaya çalışalım.
Maneviyatımızı kaybetmeyelim.
Ortak değerlere saygı gösterelim.
Nefret söylemlerini terk edelim.
Her ne olursa olsun birbirimizi sevmeye bilelim.
O zaman hayat…
Ne kadar güzel olurdu değil mi?
Meseleleri büyütmeden sadece yaşamdan tat alarak yaşamayı denemek.
İşte hayatın anlamı bu…
Bunu amaçladığımız sürece sorun yok.
Her şey yerli yerinde ve ne kadar güzel olurdu değil mi?
****
Durup durduk yerde sorun çıkarmak
Hayatı zorlaştırmak.
Şiddeti
Hiddeti
Zarar vermeyi…
Vandallığı ve barbarlığı yaşam biçimi haline dönüştürmek…
Yaşamı tatsızlaştırır.
Zorlaştırır…
Anlamsızlaştırır.
Bu yaşam felsefesinin…
Kimseye bir yararı olmaz.
İnsanlar neden birbirleriyle didişirler?
Neden birbirlerine zarar verirler.?
Neden acımasızlaşırlar.?
Oysa…
İnsanı insan yapan içindeki “yaratılış” sevgisidir…

İnsan kendine yabancılaşmadan içindeki sevgiyi paylaşmayı bilmelidir.
Eğer bunu yaparsa hayat bir değer katar.
Sevgi kapısını aralar…
İnsanlığa huzur ortamı sunar.

Evet …
Hayat denilen şey aslından sevmeyi bilmektir.
Kin ve nefret duygularından arınabilmektir.
Barışa adım atabilmektir.
Benliğinin kirlenmesine izin vermemektir.
İnsanlar kirlendikçe…
Hayat denilen şey…
Hamalın sırtındaki yük gibi ağırlık yapmakta…
Ve hepimizi o yükün altında ezmektedir.
Buna değer mi?
Güzellikleri/sevgiyi yaşamadıktan sonra…!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

“Gölgeyim Ben” Karabük’te okuyucusuyla buluşuyor

Yayın: 29.03.2024 16:54
Paylaş:
A+ A-

The Poet House tarafından yayımlanan mini kitapta Tuğba Turan’ın “Gölgeyim Ben” adlı hikayeleri İsmail Sertaç Yılmaz tarafından çizilen illüstrasyonlarla bir araya getirildi.

Karabük’te polisiye ve gerilim türünde kitap yazan Tuğba Turan, güçlü kalemiyle yeni bir başarıya imza attı. Karabük’ün yetenekli yazarı Tuğba Turan, bu kez okuyucusunu dört hikayede buluşturuyor. Hikayelerinde, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmaktan çıkıp, kendi güçlerini keşfetmelerine vurgu yapıyor. Karakterinin gölge üzerinden güçlenmesi, aslında kadınların toplumda ikinci planda tutulduğu, bastırıldığı ve görmezden gelindiği gerçeğini simgeliyor. Ancak bu hikayeler, kadınların içlerindeki gücü keşfetmeleri ve erkek egemen topluma karşı mücadele vermeleri üzerinden umut ve ilham veriyor. Gölgelerden güç alan anti-kahramanın, kadınların kendilerini güçlü ve değerli hissetmelerine yönelik bir metafor olması da bu mesajın önemli bir parçasını taşıyor. Bu hikayeler, kadınların kendi ayakları üzerinde durmalarını, seslerini duyurmalarını ve adalet arayışlarında korkusuzca ilerlemelerini konu alıyor. Bu sayede, kadınların erkeklerin gölgesinde kalmayı reddederek kendi ışıklarını yakmaları ve hayallerine doğru ilerlemeleri teşvik ediliyor.

Bu kitap aynı zamanda sakin kitap ‘slow book’ projesi, hızlı tüketilen kitaplara karşı bir başkaldırı niteliği de taşıyor. Hikayelerinde gücünü gölgeden alan anti-kahramanın yaratıcısı Turan, kitabında şu ifadelerde bulunuyor: “Ben yoklukla güçlendim. Hiçlikten doğdum. Bir kadının içine düşerken zevk veren, düştükten sonra istenmeyen bir bebek gibi, boşluğu doldurdum. Ben oldum” sözleriyle karakterinin iç dünyasını anlatarak, kadınların sessizliklerine ses katmayı hedefliyor.

“Gölgeyim Ben”, kadınların güçlenme sürecini ve adalet arayışını ele alan etkileyici hikayelerle dolu bir kitap olarak okuyucularla buluşacak. Bu kitap ile Yazar Tuğba Turan’ın Karabük ve Türkiye genelinde edebiyata ve sanata farklı bir bakış açısı getireceğinin mesajı veriliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)