Yaşanabilir…
Mutlu insanların olduğu…
Bir kent olabilmek için…
Karabük’ün çevresindeki kentlerle muvazenesini korumak , bunun yanında ,refah çizgisini en üst düzeye çıkarmak en büyük amacımız olmalıdır.
Aynı zamanda…
Bu amaca yönelik ruhu oluşturmak gerekmektedir.
Şimdi…
Böyle bir ruhu kentimizde öncelikle kimler oluşturabilir?
Bunun cevabını bulmamız gerekmektedir.
Bütün mesaimiz bu muammayı çözüme kavuşturmak olmalıdır.
Yoktan var edilen bir kentte yaşamın bir takım güçlükleri olduğunu peşinen bilmekte ve bu güçlükleri haliyle tahmin edebilmekteyiz.
Şikayetçi olduğumuz durum, bizim herkesten neyimizin eksik olduğu noktasında yoğunluk kazanmakta ve buna bir türlü cevap bulunamamaktır.!
“ El elin kaybolan eşeğini türkü çağırarak ararmış” misali işlerin sürüncemede kalması moralleri altüst etmektedir.
Artık bu durum kanıksanmış bir vaziyet aldı da diyebiliriz.
Bir çoğumuz sözüm ona Karabük edebiyatı yapıyor ve onu çok sevdiğini ifade ediyoruz.
Ama iş eyleme gelince, kimseleri iş başında göremiyoruz.
Bu husus “ her ne hikmetse” yakınmalarına yol açmaktadır.
………………………………………………………………………………..
****
Örgütlülük üzerine yapılandırılan siyaset ve çözüm arayışları gerekli güven unsurlarını da yanına alarak her zaman her koşulda mutlaka başarıya ulaşmıştır.
Bundan hiç kimsenin bir kuşkusu olamasın…
Doğru hedeflere ancak işin ehli,işini seven,tecrübeli ve dinamik kadrolarla ulaşılabilir.
İşini seven ve görevini yerine getiren kurumlarla da işler çok hızlı bir biçimde sonuca ulaştırılır…
****
Karabük’ün çıtasını yukarılara çıkartma noktasında çaba içinde olan kişi ve kuruluşlara bu halk büyük bir yüreklilikle ve cesaretlilikle mutlaka destek verecektir.
Çünkü kentte işlerin iyi gitmesinden en çok nemalanacak olan kesimde onlar olacaktır.
İlerlemenin ve büyümenin her zaman yanında olmak,onu desteklemek bizim biricik vatandaşlık görevimiz olmaktan öte,kentte yaşamanın getirdiği sorumluluk anlayışı olarak algılanmalıdır…
Tek düşüncemiz; Karabük çıtasının işlevsel kılınması ve bunun bir iddia olmaktan kurtarılmasıdır.
Bu noktada düşünülmesi gereken aşılması zor güç engelleri bertaraf etmektir.…
Evet tek düşüncemiz ortak aklı devreye sokularak bu sorunu aşmak olmalıdır…
Bu kenti marazi düşünceler engellemektedir.
Egoist…
Hep ben diyen…
Bölgeci…
Çıkarcı diye nitelendirebilecek,hastalıklı yapıdan bir an kurtulmak gerek.
Çünkü kentlerde canlı organizmalar gibidir.
“ Bakarsan bağ olur,bakmazsan dağ olur “ sözü çok yerinde söylenmiş sözdür.
Kenti bu tür bakışlardan yoksun bırakmamak bizim için çok önemsenmesi gereken bir durumdur.
Suçu ona buna atarak sorumluluklarımızdan kurtulamayız.
İşin acı tarafı…
Tarihin yargılamasından hiç kimsenin kendini kurtaramayacağı gerçeğidir.
Gerçek bu noktada iken yanlışta ısrar etmek yanlışı yanlışla tekrar etmekten başka bir şey değildir.
Bu böyle biline…!