KARABÜKÇE DÜŞÜNMEK.!

KARABÜKÇE DÜŞÜNMEK.!

Yayın: 07.12.2015 08:31
Paylaş:
A+ A-

Bugünkü yazımızı Karabük’ü düşünmeye ayırdık.
Herkesin kendi çıkarlarını ön planda tuttuğu bir dönemde böyle bir yazı kaleme almakta ne anlama geliyor diyebilirsiniz.
Kendi bakış açınızla haklı olabilirsiniz.
Ancak hepimizin ve çocuklarımızın geleceği açısından bu kenti düşünmek zorundayız.
Karabük’ü düşünmek ne demektir?
Bize göre Karabük’ü “Karabükçe” düşünmek demektir.
Evet yanlış okumadınız…!
“Karabükçe” düşünmek.
Felsefe yaptığımız falan sanılmasın.
Niyetimiz kafa karıştırmak değil.
Amacımız;farklı bakış açısı ile ideolojik dar kalıpların dışına çıkmak ve bu anlamda kentle ilgili düşünce derinlikleri oluşturmaktır.
Başka bir deyişle ;Karabük’ün daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktır.
Sürekli olarak yazılarımızda,Karabük gibi tarihi mazisi derinlerde olmayan kentlerde sahiplik duygusunun geç oluştuğundan söz ederiz.
Sınıfsal durumun,lobi oluşturacak güce ulaşamamış olması nedenini de buna göre açıklamak gerekir diye düşünüyoruz.
Bu husus düşünce ve heyecan yönündeki cılızlıkta amaca ulaşmayı engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kent kültürünün bir türlü olgunlaşmama nedenini de bunda aramak gerekir.
Daha öncede yazmış olduğum gibi bu tip kentlerde sivil toplum kuruluşlarının birlikteliği ve aynı zamanda siyasi partiler aracılığıyla gösterilecek aktiveler kentin bekasını belirleme açısından çok büyük önem arz etmektedir.
Sınıfların güçsüzlüğü bu durumu tarihsel zorunluluk olarak dayatmaktadır.
Ancak şimdiye kadar siyasi partiler aracılığıyla,kentte beklenen fayda elde edilememiştir.
Üzülerek belirtmek gerekirse sivil toplum örgütlerinin sadece seçim zamanında ortaya çıkıp siyasetin gölgesinde faaliyet göstermeleri ,bölgecilik hastalığından bir türlü kendilerini kurtulamamaları buna sebebiyet vermektedir.
Böyle bir olumsuzluk Karabük’te “Karabükçe” düşünmeyi sekteye uğratmaktadır.
Karabük’ü geleceğe taşımaya olanak vermemektedir.
Bu tespit bizce çok manidardır.
Karabük’ü düşünmek…
Ama esaslı bir biçimde düşünmek…
Keşke her olayda kendimizden önce Karabük’e bir şeyler verebilmeyi alışkanlık hale getirsek.
O zaman kendi çıkarlarımız için Karabük’ün geleceğine ipotek koymamış olurduk.
Öyle değil mi?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyeleri sosyal sorumlulukla ilgili söyleşi gerçekleştirdi

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Altınbaş Üniversitesi, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile gerçekleştirdiği söyleşide sosyal sorumluluk konusunu masaya yatırdı.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesinin düzenlediği söyleşide, evsiz bireylere yardım elini uzatan Çorbada Tuzun Olsun Derneği gönüllüleri ve öğretim üyeleri bir araya geldi.

Açıklamada söyleşideki konuşmasına yer verilen Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Dr. Ayşegül Bayraktaroğlu Güner, İşletme Fakültesi öğrencilerinin, Sosyal Sorumluluk ve Kariyer Planlama dersi kapsamında, gruplar halinde, derneğin günlük rutin faaliyetinde, yemeklerin paketlenmesi, taşınması ve dağıtılması sürecinde gönüllü olduklarını belirtti.​​​​​​​

Öğrencilerin, sistematik bir faaliyet dahilinde, dezavantajlı gruplarla iletişim kurarak sosyal fayda yaratılması ve gönüllülük ruhu hakkında deneyim kazandıklarını anlatan Güner, “Bu deneyimin, öğrencilere yaşam boyu benimseyecekleri ve uygulayacakları değer ve prensipleri kazandırdığına eminim. Umarım tüm öğrencilerimiz, yeni gönüllü faaliyetler başlatma için inisiyatif alacak, katılımcı olacak ve çevresine de bu etkiyi aktaracaktır.” ifadelerini kullandı.

Altınbaş Üniversitesi ​​​​​​​​​Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü​​ Öğretim Üyesi Dr. Deniz Akgül, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile ortak gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projesinde, öğrencileriyle birlikte 12'şer kişilik 3 grup halinde 3 akşam yemek dağıtımında aktif rol aldıklarına değindi.

Akgül, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Coşkulu katılımları, gönüllü olarak topluma hizmet etmenin ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Her bir öğrenci, küçük bir katkının bile insanların hayatlarında fark yaratabileceğini deneyimledi. Ders kapsamında yapılan bu etkinlik, empati ve yardımlaşma duygularını da güçlendirdi. Öğrencilerimiz, birlikte çalışmanın ve bir amaç uğruna bir araya gelmenin getirdiği güçlü bağları hissetti. Bu deneyimin, onların gelecekte daha büyük toplumsal sorumluluklar almalarına ilham vermesini umuyorum.”

Çorbada Tuzun Olsun Derneği Başkanı Evren Tüfekçi de dernek olarak Taksim'de Gezi Parkı civarında yaşamlarını geçiren, ufak kazançlar elde ederek hayatta kalmaya çalışan evsiz bireylere destek olmaya çalıştıklarının altını çizdi.

– “6 bin 430 gönüllümüz var”

Gönüllülüğün sürdürülebilir olmasına dikkati çeken Tüfekçi, “Perşembe günleri tek kişiydim yanıma bir kişi arıyordum. Ama 7 yılda gönüllü ağımız arttı, 6 bin 430 gönüllümüz var. Sizin gibi üniversitelerin, akademisyen ve öğrencilerin desteği bizim için önemli. Gönüllülerimizin yüzde 85-90'ı üniversite öğrencilerinden oluşuyor. İnsanın böyle erken bir döneminde bu farkındalığa varması bireysel gelişimleri ve gelecek hayatları için önemli. Kariyerlerin açısından da önemli. Bu sürecin liselilere kadar inmesi gerekiyor.”açıklamasında bulundu.

Çorbada Tuzun Olsun Derneği gönüllüsü olarak çalışan Altınbaş Üniversitesi öğrencisi Qasim Ali ise dernekle yaptığı faaliyetlerin empati kurmasına yardımcı olduğunu aktararak, “Beni derinden etkileyen şey ise bu modern dünyada tüm ayrıcalıklar ve kolaylıklara rağmen, insanların hala temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele etmeleriydi. Bu yüzden bu sosyal sorumluluk bilinci dersini ve Çorbada Tuzun Olsun deneyimini çok değerli buluyorum.” yorumunu yaptı.