Geçmiş ya da mazi ..
Ne derseniz deyin.
O’na baktıkça bazen hayıflanırsınız.
Kazandıklarınızı ve kaybettiklerinizi anlamaya çalışırsınız.
Ya da…
Matematiksel anlamda…
Toplama ve çıkarma yaparsınız.
Ortaya çıkan sonuç sizin ya da bizim gerçeğimiz olur.
O hal de bir yokmuş,bir varmış diyerek Karabük’ü mazide anlamaya çalışalım.
Hem de bu işi Karabük’ün kuruluş tarihinden itibaren başlatarak yapalım.
Karabük …
13 haneli bir mahalle.
Öğlebeli köyüne bağlı….
Adı ilk kez 1932’de bir tren istasyonunda yer aldı.
Medeniyetin müjdecisi olarak ilk lokomotif 29 Kasım 1932’de
1 Haziran 1934 ‘de de ilk tren Karabük’e geldi.
Herhalde bu durumdan en çok üzülenler sivrisinekler olmuştur.
Sıtmalı vadiye düdük sesi ulaştığında sivrisinekler oraya buraya uçuşmaya başlayarak keyifli yaşamlarına elveda demek zorunda kaldılar.
Nihayetinde…
3 Nisan 1937’de DÇ Fabrikasının temeli atıldı.
6 Haziran 1939’da üretim için ilk şalterin düğmesine basıldı.
31 Aralık 1938’da 13 evlik mahallede Belediye teşkilatı oluşturulmasına karar verildi.
4 Ocak 1940 tarihinde bucak(nahiye) oldu.
İlçe oluncaya değin 5 bucak müdürü görev yaptı.
ilçe olmanın müjdesi nahiyeye ulaştığında tarihler 1953’ün 3 Martı’nı gösteriyordu.
Karabük bu süreçte sürekli olarak Türkiye’nin dört bir yanından göç aldı…
Gelenlerin büyük bir kesimi köylüler oluşturuyordu.
Ve onlara bu işi öğreten İngiliz mühendisler.
Düşünebiliyor musunuz bu sosyolojik karışıklığı.
İç göçlerle gelenler kümeler halinde Karabük’e yerleşerek mahallelerin sokaklarını oluşturdular.
Her küme bir renkle ve durumu anlatırdı.
Lütfen kümelerin yani mahalleyi oluşturan sokakların isimlerine bakar mısınız?…
Mavi küme,Dere küme,İsfendiyar küme,,Pembe küme,Dağ küme,Ada küme,Yeşil küme,DDY küme,Soğuksu küme,Kemikli Dere küme,Kaya küme,Çam dibi küme…
****
Kısa zamanda Yenişehir tepe üzerinde bir akropol gibi kalmış ve sosyetenin yani teknokratların merkezi olmuştu…
Kırsal kesimden gelenlerin akropolde yerleşmeleri mümkün olmayınca tepenin eteklerinde ve karşı tepelerde çarpık bir konutlaşma süreci başladı…
Karabük , Arıcak vadisi gelenleri bünyesinde barındıramaz oldu..
Bunun sonucunda….
Mesleksel boyutta..
Yenişehir bürokrat ve teknokratları
Bayır Mahalle işçi ve tüccarları
Esentepe Ormancıları
Kartaltepe’de DDY mensuplarını tanımlar oldu.
****
31 Temmuz 1969’da gecekondu önleme bölgesi olarak Bulak tarlaları sahiplerinden satın alınarak 5000 Evlerin temeli atıldı…
Dünyanın en önemli toplu konut uygulaması böylece Karabük’te uygulamaya kondu…
Nüfus sürekli artıyordu…
Karabük -Safranbolu adeta birbiriyle bütünleşmek istiyordu.
Gazeteci-yazar İsmail Habib Sevük’ün hayal ettiği “SÜMERKENT” projesi gerçekleşmek üzereydi…
****
Karabük üretiyor ve aynı zamanda kendi iş kolunda yeni üretimlere örnek oluşturuyordu…
Bu durum semeresini 1963’te Ereğli- Demir Çelik İşletmelerinin kurulmasıyla kendini gösterdi..
Bunu 1970’li yıllarda İskenderun Demir Çelik’in üretime başlaması izledi…
****
Karabük ekonomik açıdan altın yıllarını 1963-1970 yılları arasında yaşadı…
Demir-Çelik sektörün Karabük dışında konuşlanmasıyla birlikte ekonomide ve dünyada yaşanan değişimlere koşut olarak kent yavaş gerilemeye başladı…
Ekonomide alınan 24 Ocak 1980 kararları ve liberalizmin güçlendirilmeye çalışılması ile birlikte kentin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı…
Bunu Karabük sermayesinin dışarıya açılması izledi…
Yatırımlar Karabük dışına kaydı.
Özel teşebbüs Karabük’ü verimli bulmadığı için İskenderun,İzmir,İstanbul gibi kentleri kendine mekan seçti.
Derken büyük işçi grevleri Bahar eylemleri adı altında Karabük’ü de içine aldı.
1989 Mayısından başlamak üzere 137 gün süren demir-çelik grevi kentin geleceğini belirledi.
Demir-Çelik İşletmeleri kapanma noktasına geldi.
Ancak 8 Kasım 1994 tarihinde kent halkının,oluşturulan şehir meclisi ile oluşturduğu sivil direnişi göz önünde tutan zamanın hükümeti 1995’t e işletmeleri 1 TL gibi sembolik bir rakamla özelleştirme yolunu tercih etmiştir.
Karabük’ün 6 Haziran 1995 tarihinde il yapılması meselesi de,işletmeleri kapatma karşılığında halkı hoşnut edilmek istenmesinden başka bir şey değildir…
Karabük ,kendine özgü yeni özelleştirme durumuna bir türlü ayak uyduramadı.
Küresel krizlerde bu özelleştirme şeklini olumsuz yönde etkiledi.
Yeni adıyla Kardemir 2002 yılına kadar bocalama yaşadı.
Ancak bu tarihten sonra koşulların da sağladığı imkan ve iyi yönetim anlayışı ile Kardemir’in makus talihi kendini tarihe teslim etti.
Bugün için Karabük bir işçi-memur kenti durumundan emekli işçi -memur –öğrenci kenti olmaya doğru evrimleşmiş durumdadır.
Karabük,akropolde yaşayan sosyetesini de bu özelleştirme sürecinde tarihe gömmüştür…
Bu arada Yenişehir canlılığını yitirmiştir.
Cumhuriyetin bürokrat ve teknokratları kentten ayrılmışlardır.
Özelleştirme süreci ile birlikte Karabük büyük işçi kütlesini kaybetmiştir.
O Karabük elbette bu Karabük değildir…
Olması da mümkün değildir…
Bilenler bilir.
Kayabaşı köprüsü eskiden tahtadan yapılıymış…
Ayrıca Asansör de yokmuş.
Şimdi öyle mi.?