Ne Dersiniz.?.

Ne Dersiniz.?.

Yayın: 09.11.2016 07:38
Paylaş:
A+ A-

Sürekli betonlaşmaya konu olan bir vadide yaşama çabası içindeyiz.
Estetik adına ortada övünülecek bir görüntü yok.
Ticari kazanç düşüncesiyle yapılan yapılarda kimlik yerine daire sayısında artış var.
Geleceğe mimari açıdan miras bırakacak bir yapı kalmamış.
Şimdi buradan sizlere bir soru yöneltmek istiyorum.
Karabük’ü mimari açıdan hangi yapılar temsil etmektedir?
Kardemir’in bacaları mı?
ONEL ve KARES AVM’ler mi?
TOKİ evleri mi?
EV KUR’un binası mı?
Şirinevler’deki bitişik apartmanlar mı?
Yeşil Mahalledeki yapı sanatı bakımından neye benzediği belli olmayan korsan evler mi?
Gerçekten…..
Karabük’ün mimari açıdan simgesi nedir.?
Bakımsızlıktan kendi geçmişini arayan Yenişehir lojmanları mı?
1960’ların ünlü, bir dönemin tarihine tanıklık yapan Küba krizini anımsamamıza olanak sağlayan Kübanalar diye bilinen yapıları mı?
Sosyal tesisler mi?
Yani…
Yenişehir Sineması mı?
Havuzlu Bahçe mi?
Mühendisler ve Memurlar Kulübü mü?
Karabük’ün görüntüsünü sorguladığımızda estetik açıdan bizleri etkileyecek bir mimari tarzın olmadığına tanıklık etmekteyiz.
Külçe gibi oturtulmuş sakil(çirkin) yapılar her tarafımızı sarmış durumda.
Buna bilinçsizce yapılan yenileri ekleniyor.
Kentin ısınmasına yaz mevsiminde bunalmasına neden olacak yapılar topluluğu resmen etrafımızı sarmış durumda.
Arıcak vadisi de bu tehlikenin emarelerini hissetmeye başladı.
Eğer DDY ait arazisi de değinildiği gibi yapılaşmaya açılırsa siz düşünün bir kere Karabük’ün halini…
Her boş alanı kazanç kapısı olarak gören zihniyet kendi çıkarı dışında başka hiçbirşey düşünmüyor.
Sonuç…
Yaşam kalitesinin her gün değer kaybetmesi
Kentin kendi kimliğini hızlı bir biçimde yitirmesi.
Evet…
Birdenbire nereden nerelere kadar uzandık….
Herhalde bizim içinde yaşadığımız kenti anlamamaktan doğan sıkıntılarımız/sorunlarımız var.
İşçi kenti gitmiş yerine kimliğini tam olarak ortaya koyamamış bir manzara ortaya çıkmış.
Herkesin nefes almakta zorlandığı….
Hastane kapılarında şifa arayıp dert yandığı.
Taşıt istilası nedeniyle yürümekte güçlük çektiği
Karşıdan karşıya geçişlerde her an ölümü üzerinde hisseden insanların yaşamaya çalıştığı ilginç bir yer burası…
Ne derseniz deyin….
Bir tuhaflık sarmış etrafımızı…
Ayrıca var olan mekanda….
Görüntü kirliliğini hava kirliliği tamamlıyor.
Peki bütün bu gelişmeler karşısında bizler ne yapıyoruz.?
Kaderimize küsmüş…
Bunlar da geçer diyoruz.
Peki geçiyor mu?
Yoksa bizleri üzüyor mu?
Ne dersiniz?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Emekli ziraat mühendisi kurduğu serada fidan aşılaması yapıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

TOKAT (AA) – Tokat'ın Niksar ilçesinde emekli ziraat mühendisi Kayhan Argun, Türk fındığı fidanlarına aşılama yaparak satıyor.

Kayhan Argun, emekli olduktan sonra kurduğu serada fındık aşılaması yaparak isteyenlere gönderiyor.

Argun, AA muhabirine, geçen yıl Tarım ve Orman Müdürlüğünden emekli olduğunu söyledi.

Fide ve fidan yetiştiriciliği için sera kurduğunu belirten Argun, “Ceviz ve fındık fidanları üretiyorum. Yabani cevizlere Amerikan chandler ve Fransız çeşidini aşılıyoruz. Bir de Türk fındığını, ağaç usulü olan fındığı aşılıyoruz. Geçen yıl yaptık, aşı gayet başarılı. Türkiye'de bunu yapan üç kişiden birisiyiz. İzmir Ödemiş'te, Düzce'de ve Tokat Niksar'da biz varız.” dedi.

Aşılama yapıldıktan sonra verimin güzel olduğunu dile getiren Argun, şunları kaydetti:

“Bahçeleme dediğimiz ışkın alma yok bunda. Bu fındık, direkt ağaç oluyor, üstten dallanıyor. Kök yapısı diğerinden çok farklı. Artık ocak usulü fındıkçılıktan ağaç usulü fındıkçılığa geçiliyor. Makineli tarıma, silkelemeye, budamaya, toplamaya uygun. Talep çok fazla. Aşılama mevsimi Şubat 20'den Nisan 20'sine kadar süren bir zaman. Biz kalem aşısı yapıyoruz. Mevsimlik aşılamamız 5 bin adet.”