Karabük MÜSİAD’ın Gizlimsi Genel Kurulu !
MÜSİAD Karabük Şubesi 5. Olağan Genel Kurulunu sesiz sedasız ve gözlerden uzak bir şekilde yaptı. Genel Kurulun kamuoyuna önceden duyurulmaması üzerine bazı eleştiriler yapıldı.
Konuyla ilgili görüş belirtenler, ‘ MÜSİAD gibi işadamlarının içinde bulunduğu önemli bir derneğin genel kurulunun üyelerinin ve dışarıdan davet edilen misafirlerinin dışında kimsenin bilgisi olmaması tuhaf ve yadırgatıcı.’ Diyorlar.
‘Özel üyelerin katıldığı gizli bir ayin falan yapılmıyor sonuçta. Önemli bir derneğin kongresini kamuoyuna duyurmadan yapmasının amacı nedir? “ diyorlar.
‘Olağan Kongre sonuçta. Olağanüstü bir durum yok. Başkanı belli, üyeleri belli, tek liste, tek aday bir karışık durum yok, bir sıkıntı yok. Böyleyken, kendi sosyal medya hesaplarından bile önceden bir duyuru yapılmamasının amacı nedir ? diyorlar.
‘MÜSİAD bundan sonra kapalı devre, gözlerden uzak bir şekilde devam edecek herhalde. Gizli – kapalı bir şekilde, halktan – basından – kamuoyundan uzak bir şekilde mi çalışma yapacaklar ?’ diyorlar.
Şöyle söyleyeyim, orta da bir gizem veya sır bir durum yok. Ama basına bile önceden bir haber verilmemesi, davet edilmemesi evet tuhaf bir durum. MÜSİAD içindekilerin büyük çoğunluğunu zaten yıllardır tanıyoruz. Diyaloğumuz olan insanlar, toplumun içindeki insanlar…Bu anlamda Karabük Merkez’den de uzak bir yer de, 5. Olağan Genel Kurulunu hiç de olağan olmadık, alışagelmedik bir şekilde gerçekleştirdiler. Ama Karabük’le iç içe olan kişiler. İçlerinde sanayiciler var, katma değer üretenler var. İstihdam sağlayanlar var. Niye haber verilmedi bilemiyorum ama MÜSİAD’ın güzel hizmetler yapacağını düşünüyorum. Kongrenin ve yeni yönetimin hayırlı olmasını diliyorum.
İyi Parti’de Temiz Sayfa
İyi Parti’de 3. Olağan Genel Kurul sonrası İyi Parti İl Başkanlığı’na seçilen Recep Yılmaz’ın ilk açıklaması olumlu eleştiri aldı.
Başkan Yılmaz, bugüne kadar yaşanan tartışmaların, kırgınlıkların yeni yönetim döneminde beyaz bir sayfa açarak silindiğini ve PARTİYE EMEK VEREN KURUCULAR BAŞTA OLMAK üzere herkesin Parti’ye gelmelerini, fikir birliği yapmak, önerilerini almak istediklerini, hep beraber küslük yapmadan kurucular ve tüm üyelerle partilerini iktidara taşıma hedefleri olduğunu söyledi. BÜYÜKLERİMDEN ÖZELLİKLE RİCA EDİYORUM. İYİ PARTİ ÇATISINDA BİRLEŞELİM, dedi.
İYİ PARTİ’DE BİRLİK- BÜTÜNLÜK OLACAKSA BİR FIRSAT DOĞDU SANKİ DEĞİL Mİ ? Açık bir çek verdi adeta yeni Başkan. Gelin konuşalım, küslüğü kaldıralım, fikir birliği yapalım ve partimizi iktidar yapmak üzere kurucu başkanlar, yöneticiler- ve tüm üyelerimiz birlikte çalışalım, dedi.
Barışmak- küslük hesabını kan davası gibi uzatmamak için bu fırsat niteliğindeki teklif bakalım karşılık bulacak mı ?
Birilerine Eder Biçenlerin De Bir Ederi Var ?
Geçenler de 10 Ocak kapsamında bir yazı yazarak o günümüzü büromuza kadar gelerek kutlayanları , çiçek – böcek gönderenleri, çayımızı içmeye gelenleri falan yazarak onlara teşekkür etmiştim. O güne özel tek program yapan Valimize de ayrıca teşekkür etmiştim.
Tabi o yazıdan sonra birçok telefon görüşmesi yaptım. Yani öyle ki o gün arayanlardan daha fazla o günden sonra arayanlar oldu.
Ama anladım ki o gün değil de sonradan arayan bazılarında bir kırgınlık oluşmuş. Aslında ben bambaşka bir durumu anlatmaya çalıştım.
Karabük’te basın birileri için işleri düşüldüğünde daha önemli bir kurum olur. Örneğin seçim dönemlerinde Basının kıymeti bildiğin altın fiyatlarıyla yarışır…
Ya da bazı kişilerin kişisel meseleleri olduğunda basın yine altın değerinde olur. Yani, öteden beri işi düşenin, bir hesabı olanın, işi düştüğünde- hesabı olduğunda kıymete biner.
Bazıları için kendilerince basın bir maşadır. Bazıları için kendilerince basın kendi şahsi çıkarlarına alet olacak bir nevi ‘yaz kızım’ diyecekleri bir çeşit özel kalemdir. Kendilerince birilerine değer biçen, eder oluşturanlar yok mu ?
Böyle düşünenler, işleri düşmediği zamanlar da basına selam bile vermedikleri gibi, basının arkasından elli türlü sallar dururlar.( İşleri düşene kadar tabi) Basını bu şekilde görenler yok diyemez kimse değil mi ? Olmamalı tabi ama var, değil mi ?
Basın bunun farkında değil mi ? Farkında olmayabilir mi ? O değeri , o ederi biçenlere; eder – değer biçmiyorlar mı zannediyorsunuz ?
Her şeyin Başı Dostluk – Vefa…
Basın mensupları genel de yalnızdırlar aslında. Gerçekleri yazmak için, kamuoyuna doğru bilgiyi aktarmak için mesai yaparlar. Gazeteciliği mesleki kurallarına uygun etik bir şekilde yapmaya gayret eder her gazeteci.
Yıllar içinde sınırlı sayıda bazı kişilerle her gazetecinin bir şekilde yolları kesişir. Bir yol arkadaşlığı yaparsın. Sınırlı sayıda vefalı olanlar da yol arkadaşını satmaz. Hani Pazar -Mezar ilişkisi kurulur.
Sanırım her gazetecinin bir – iki yol arkadaşı, abisi, büyüğü vardır. Karabük’ün genel çıkarları doğrultusunda fikir alışverişi yapacağı, yahut başı sıkıştığında rahatlıkla arayabilecekleri…
O bir iki kişiyi geçmeyenler de olmasa , karşılıklı samimi düşünceler ve vefa duygusu olmasa hiçten çekilmez olur sanırım bu meslek…
Yazarın önceki yazıları için, BURAYI TIKLAYINIZ
