Bölgenin Sesi Gazetesi
 

Yayın: 17.04.2015 09:57
Paylaş:
A+ A-

Karabük Tabip Odası ve kısa adı SES olan Sağlık ve Sosyal Hizmet Sendikası Karabük Şubesi tarafından üç yıl önce bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülen Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümü nedeni ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Her iki kuruluş adına yapılan açıklamada: “Bugün Dr. Ersin Arslan’ı yitireli üç yıl oldu. Her ölüm erkendir ama Ersin’inki çok erken oldu! Yaşamının baharında 30 yaşında, umutları, gelecek hayalleri olan bir hekim iken, bir hasta yakını tarafından, hastane içinde bıçaklanarak katledildi.
Sağlık örgütlerinin yıllardır haykırdığı şiddeti Sağlık Bakanlığı da nihayet gördü ve 113 şiddet bildirim sistemini kurdu. Sağlık Bakanlığı 113 Beyaz Kod kayıtlarına göre; 14 Mayıs 2012’den 2015 Mart ayına kadar 31767 sağlık çalışanı şiddete uğramıştır. Bunların 18.000’i hekim 13.000’i ise diğer sağlık çalışanlarıdır. Saldırıların üçte biri fiziki saldırıdır.
Yani Bakanlığa her ay 1000’e yakın, her gün 30’dan fazla sağlıkta şiddet olgusu bildirilmiştir. Bu rakamlar hastanelerde, polikliniklerde aile sağlığı merkezlerinde yaşanan kavgaların, itiş kakışın sadece bildirilen bölümüne aittir.
Sağlık Bakanlığı Ersin’in ölümünden bu yana sağlıkta şiddeti önlemeye katkısı olabilecek hiçbir gerçek tedbir almamıştır.
Çünkü Sağlık Bakanlığı sağlıkta dönüşüm için şiddete ihtiyaç duymaktadır.
Şiddet, politikacılar tarafından yıllarca dönüşüm tramvayının güçlü bir motoru olarak kullanılmıştır.
Yetkililerin “iğne yapmayı bilmezler, doktor efendi, mani mani mani, muayenehaneden geçmeden hastaya bakmazlardı, tuzu kurular, 150 dolara doktor getiririm ” sözleri, miting meydanlarında kitlelere hekimlere yönelik çektirilen yuhlar, halen kulaklarımızda çınlamaktadır.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor: “Doktora şiddet ülkemizin yüz karası. Sağlık personelimizin itibarı doğru yere oturtulmalı.”
Şimdi görevini yaptığı için katledilen Ersin, SABİM’le taciz ettiğiniz Melike size ne desin?
Demez onlar, diyemezler!
Biz söyleyelim o halde:
Evet; bizce de YÜZ KARASI!
Şiddet de yüz karası! Şiddeti meşrulaştıran politikacılar da!
Sağlıkta dönüşüm dediğiniz politikanız da!
Bugün sağlıkta kaos ortamı vardır.
Hızla bakılmak zorunda olunan hastalar,
Hızla bitirilmek zorunda olunan vizitler,
Hızla bitirilmek zorunda olunan ameliyatlar,
Hızla çekilmek zorunda olunan filmler,
Hızla takılmak zorunda olunan serumlar,
Hızla yapılmak zorunda olunan dolgular…
Yurttaşlar kamuda aldıkları bu hizmet için bir de para ödemektedir.
Özele gidenler ise hiç beklemedikleri faturalarla karşılaşmaktadır.
Kısaca; sağlıkta dönüşüm tramvayı bizi sağlıkta kaos durağına getirmiştir.
Her saat başı en az bir çalışanın saldırıya uğradığı bir sağlık ortamı!
Ne kadar övünseniz azdır!
Tekrarlayalım!
Bugün Türkiye’de sağlıkta kaos vardır!
Böyle sağlık sistemi olmaz.
Bu şartlarda, iyi hekimlik, diş hekimliği, hemşirelik, teknisyenlik yapılmaz!
Nitelikli sağlık hizmeti verilmez!
Bizler bugün Türkiye’nin her yerinde, tüm hastanelerde, sağlık alanında yaşadığımız şiddeti, bu şiddetin nedenlerini, çözüm önerilerini tartışacağız,
Bugün Oslo’da Dünya Tabipler Birliği Toplantısı’nda Türkiye’nin önergesi olan 17 Nisan Sağlıkta Şiddeti Önleme Günü de tartışılacaktır.
Bu eylem ve etkinliklerimizdeki temel amacımız; sağlık sistemindeki yanlışlıklara DUR demek ve sağlık emekçilerinin sorunlarına dikkat çekmektir.
Mücadelemiz şiddeti doğuran ve besleyen bu sisteme karşıdır.
Halkımıza daha iyi bir sağlık hizmeti sunabilmek için; halkımızı verdiğimiz bu mücadelede yanımızda olmaya, hükümeti; şiddeti doğuran, emekçileri ve halkı mağdur eden bu sistemi ortadan kaldırmaya, işkolundaki sağlık emek ve meslek örgütleri olarak birlikte çözüm üretmeye davet ediyoruz.
Taleplerimizin yerine getirilmesi için, daha etkili eylemlerle ve daha kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz…

Böyle Sağlık Sistemi Olmaz” ifadelerine yer verildi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Türkiye’nin birinci çeltik fabrikasının kurulduğu Tosya’da hasat başladı

Yayın: 23.09.2023 00:12
Kaynak: AA
Paylaş:
A+ A-

KASTAMONU (AA) – Türkiye'nin birinci çeltik fabrikasının kurulduğu Kastamonu'nun Tosya ilçesinde eser hasat ediliyor.

Ilgaz Dağı'nın eriyen kar sularından beslenen Devrez Çayı'ndan sulanan çeltik tarlalarında üretilen pirinç, lezzeti sebebiyle tercih ediliyor.

Türkiye'nin birinci çeltik fabrikasının Atatürk'ün talimatıyla 1926 yılında kurulduğu ilçede, coğrafik işaret tescilli Sarıkılçık cinsi pirinç ön plana çıkıyor. Bölgede Osmancık, Efe ve Yatkın çeşitleri de yetiştiriliyor.

Tosya Çevlik Köyü Muhtarı Uzman Sarı, AA muhabirine, köylerinde yaklaşık 1000 dekar yerde çeltik yetiştirildiğini söyledi.

Mayıs ayının başlarında çeltik tarlalarını ekime hazırladıklarını belirten Sarı, “Gübresini ve tohumunu atıyoruz. Daha sonra hasadı bekliyoruz. Eylül ayının 15'i prestijiyle suyu kesip çeltik hasadına biçerdöverlerle başlıyoruz.” dedi.

İlçede yaklaşık 10 bin dekar alanda çeltik ekimi yapıldığını lisana getiren Sarı, şunları kaydetti:

“Hayırlı olmasını diliyoruz. Kuraklıktan korkmuştuk fakat hasadımız pek uygun, bereketli oluyor. Biçerdöverlerle biçtiğimiz çeltikleri traktörlerle harmanlarımıza getiriyoruz. Harmanlarda çadırlara serip kuruttuktan sonra çuvallayıp fabrikaya dövdürmeye iletiyoruz. “

Çeltik üreticisi İsmail Coşar da emekli olduktan sonra köye yerleştiğini ve çeltik yetiştirmeye başladığını belirterek, “Elhamdülillah, bu yılki mahsulümüz çok hoş. Daha evvelce korkmuştuk lakin yağmurumuz çok yağdı. Çok hoş bir hasat gerçekleştiriyoruz.” sözünü kullandı.