Bölgenin Sesi Gazetesi
 

Yayın: 20.04.2015 09:56
Paylaş:
A+ A-

AK Parti İl Başkanı Timurçin Saylar, Belediye Başkanı Rafet Vergili’nin Hastane yatak sayalarını düşürdükleri yönünde yaptığı açıklamalara cevap vererek, ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’ dedi.

7 Haziran seçimleri kapsamında çalışmaları hızlandıran AK Parti’de mahalle ve ev toplantıları sürüyor. Ziyaretler kapsamında AK Parti Karabük Milletvekili adayı Sedat Namal ve İl Başkanı Timurçin Saylar 100. Yıl mahallesinde vatandaşla bir araya geldi.

Düzenlenen toplantılarda yaklaşan seçimler öncesi siyasi anlamda MHP’li Belediye Başkanının bazı söylemleri olduğunu belirterek, “Bizde doğruları söyleyeceğiz. Arkadaşımız KBÜ Eğitim Araştırma Hastanesi ile ilgili açıklamalarda bulunmuş. Hastanenin yeri yanlış olduğu konusunda açıklama yapılmış. Onu 200 Evler sakinlerine sormak lazım. Yani hastanenin yeri yanlış mı doğru mu diye ve bunun cevabının halkımız verecektir. 7 Haziran günü halkımız bunun cevabını çok güzel verecektir. Demek ki arkadaşlar iktidarda olsaydı 200 Evler ’deki hastane kalkmış olacaktı. Başka bir yere taşınacaktı. Biz şunu biliyoruz; hastanenin yeri ile ilgili, 200 evler halkının talebini biliyoruz ve 7 Haziran’da bunun cevabını halkımız verecektir. Hastane konusunda önce şuna bakmak gerekir. 1997-98 yıllarında hastaneye gitmek için sabahın 5’inde kalkıp sıraya geçiyorduk. Şirinevler’de kuyrukta bekliyorsun, eczane kuyruğu bunun gibi birçok şeyler yaşanıyordu. Terminale gidiyorduk, kaç araç art arda Ankara’ya hasta taşıyordu. Şimdi acaba Ankara’ya kaç hastamız gidiyor? Bunların artık tedavi kalitesine baktığımız zaman artık Karabük’te sağlık ile ilgili yüzde 5 oranlarında Ankara’ya giden insanlarımız var. Karabük’te tedavi edilmeyen hastalığımız var. Tedavi kalitelerini arttıran biziz, bütün hastaneleri birleştirip BAĞ-KUR’lu devlete gitsin, sigortalı SSK’ ya gitsin gibi olaylardan vatandaşlarımızı kurtardık. İnsanlarımız günlerce ranzalarda yattığı günleri unuttu. Günlerce odalarda sağlıksız koşullarda kaldılar. Şimdi gelin bakın bugün 5 yıldız konforunda hastaneyi Karabük’ümüze kazandırdık. Bölgedeki en iyi hastanelerden birini kazandırdık. Bugün KBÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne; Bartın, Kastamonu, Sinop illerinden, bölgeden birçok insan buraya muayeneye geliyor. Şimdi vatandaşlarımız buraya tedaviye geliyor. Karabük’teki tedavinin kalitesi arttı. Buna bakmaları kazım. Tabi geçmiş dönemde iktidarları zamanın da kendiler yapamadı. Bu sebeple meyve veren ağaç taçlanır” dedi.

YAPILANLARI GÖRSÜN

Saylar, “Siz yapsaydınız da biz sizlere helal olsun deseydik. Bir de yapılanı görsünler diye düşünüyorum. Yani buradaki hastanemizin 2011 yılında Karabük’teki devlet hastanesindeki yatak sayısı 233’ tür. Bu bilgiyi de müdürlükten istesinler. Şirinevler 162 yatak, doğum hastanesi 100 yatak, bunun akabinde hiçbir zaman 860 olmamış yatak sayısı. 2012 yılında Şirinevler Hastanesi kapanıp da yeni hastane yapılmaya başlayınca, devlet hastanesi ile birleşince aşağısı doğum hastanesi ile ikisinin sayısı 423 olmuş. Doğum hastanesi de kapandıktan sonra da 2015 de şuanda toplamı 440 yatak; ama artık devlet diyor ki 440 yatak bende var; ama 129 yatakta Medikar da var. Çünkü devlet özel hastaneyi de baz alıyor. Çünkü eskiden parası olan özel hastaneye giderdi, ameliyat olmaya şimdinin parası 20-30 bin lira para verirdin. Gidilemezdi zaten de ayrıcalıklı insanlar giderdi. Bugün ise vatandaşlarımızın hiçbir statüsüne bakmadan üniversite hastanesi, özel hastanelerde gidip muayene olmayı bırakın, ameliyat dahi olabiliyorsunuz. Onun için Medikar’daki hastane de 129 yatak, istersen Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne git istersen Medikara git. O zaman demek ki burada AK Parti iktidarının burada sağlıkla ilgili burada büyük bir devrim yaptığını halkımız görüyor, gördüğü içinde takdir ediyor. Halkımız yapılan hizmetleri gördüğü içinde 2002 yılından 2014 yılına kadar da hep iktidarda tuttu. Ben Karabüklü hemşerilerimizin kadir şinaslığına da inanıyorum.Bayır mahalle de bulunan devlet hastanesinin pozisyonuna gelince, arka kısımda polikliniğin olduğu yerde fizik, psikiyatri ve yataklı tedavisi orada. Altta poliklinikte halkımız muayene oluyor. Göz doktoru, dâhiliye gibi hepsi orada. Buradaki insanlarımızın hepsi orada muayene oluyorlar. Acil kısmı da 24 saat çalışıyor. Orada hastane falan kapatmış değiliz. Yalnızca ve yalnızca ön taraftaki beton kalitesi 7 olan yaklaşık 40-50 senedir Karabük’e hizmet eden beton kalitesi düşük iki tane kısmı yıkıp yerine 50 ünitelik Ağız ve Diş Hastanesi yapıyoruz. Bugün 50 ünitelik Ağız ve Diş Hastanesi bölgede yok. Arka kısmına da Diş Fakültesi’ni kurduruyoruz ve o bölgeye gerçek anlamda bölgeye de hitap edebilecek bir alan haline geliyor; ama şuanda arka kısımdaki polikliniğin, acilin kapanmayacağını söylüyoruz. Yani biz Şirinevler’e güzel bir hastane yapmışız, insanlarımızı sağlık anlamında hiçbir şekilde mağdur etmiyoruz. Yani bu anlamda da spekülasyonlara gerek yok. Beşbinevler Hastanesi’nin de beton kalitesi yedidir. Şimdi Beşbinevler Hastanesinde ne yapabiliriz. Beton kalitesi Karabük’te 30-35 olmalı. En ufak bir sarsıntı da insanlarımız Allah muhafaza göçük altında kaldığında bunu hesabını kim verir. Beton kalitesi 7 olan bu hastaneleri hangi iktidar döneminde kim yaptırmış, bir kere onlara baksınlar” diye konuştu.

Saylar, 2002 yılında Eskipazar, Eflani ve Yenice ilçelerinde yataklı tedavi bile yapılmadığını ifade ederek, “Bugün şuanda Eflani’de 10 yatak, Yenice’de 25 yatak ve diyaliz de var. Eskipazar’a 20 yataklı bir hastane yapıyoruz. Safranbolu’daki yatak sayımız 50’idi onu da 75’e çıkarttık. Bunları da eklediğimiz zaman Karabük’teki yatak sayısı ortaya çıkıyor. Biz Karabük’te hem ilçelerimiz de hem de merkezde sağlık ile ilgili alanda devrim yaptık” dedi.

Yorumlar

  1. hastane

    Sayın Başkan yeni hastanenin 440 yataklı olduğunu söylerken acaba neye dayanarak bunu söylüyor.Resmiyette hastanenin 300 yatak olduğunu hastane bürokratları kendine söyleyebilirdi.peki nasıl 440 yatağa çıkıyor.Eğer hastanedeki tekli odaları yatak yetmiyor diyerek yatak ilave ederseniz hastane 600 yataklı da olur.Burada da odalara yatak ilavesi ile hastane 440 yataklı görünmekte.Doktor sayısının çoğaldığından bahsediliyor.Doktor sayısı çok olabilir belki,ancak sağlıklı ve verimli bir şekilde poliklinik yapılamıyorsa bunun iyiliğinden bahsetmek doğru olmasa gerek.Geçmiş dönemlerde sağlıkta yapılan yanlışlar aynen devam ediyor.5000 evler gibi Karabük’ün yarısını barındıran buna yüzüncü yılı da katabiliriz bir yerdeki hastaneyi hangi akla hizmet kapatıyorsunuz.Evet 3 adet eski hastane vardı ve Karabük yeni hastane ve hastaneleri istiyordu.Ancak bu yıkarak ya ad kapatarak değildi.Siz yeni hastane yapıp hizmete açmadan eski hastaneleri kapatırsanız Karabük ve çevresine cevap vermekte zorlanırsınız.Allah gönlünüze göre versin,ancak Karabük size sarı kart gösterecek gibi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Otizmli radyo programcısı engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturuyor

Yayın: 23.09.2023 04:48
Kaynak: AA
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ŞULE ÖZKAN – Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı Muhammed Emirhan Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” dedi.

Güngör, AA muhabirine, otizmli birey olarak radyo programcılığı hayalini gerçekleştirmesini ve engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturma gayretini anlattı.

Kocaeli'de dünyaya gelip büyüdüğünü belirten Güngör, küçüklüğünden bu yana basın bölümünü yakından takip ettiğini söyledi.

Güngör, “çok yaramaz ve hiperaktif” bir çocuk olduğunu aktararak, “Otizmli olduğumu, küçük yaşlarda evrakları karıştırırken sıhhat raporuma denk gelince öğrendim. Daha evvel ailem bana söylememişti. Herhalde söylemek istemiyorlardı. Çocukken çok yaramazdım lakin televizyon ve gazeteye ilgim vardı. Beş yaşından beri radyo dinliyorum. Çocukluğumdan lise dönemime kadar her hafta sonu koşa koşa gazete almaya giderdim.” diye konuştu.

– “Programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum”

Bazılarının otizmli olduğu için kendisini dışlayıp ötekileştirdiğini lisana getiren Güngör, “Sadece 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde değil, her gün anlaşılmalı ve ötekileştirilmemeliyiz. Bunu insanlara anlatmaya çalışıyorum.” sözünü kullandı.

Güngör, Kocaeli'deki bir radyoda yaklaşık 2 yıldır “Engelsiz Yaşam” isminde program sunduğundan bahsederek, şöyle devam etti:

“Bu programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum. Sıhhat dalından yahut sivil toplum kuruluşlarından uzman isimlerle engelli yaşama dair konuşuyoruz. Çok olumlu reaksiyonlar aldım. Beşerler programımı severek dinliyor. Hedeflerim ortasında ulusal radyo ve televizyon kurumlarında çalışmak var. Staj yaparak deneyim kazanmak istiyorum ve bir müzik programı yapmak istiyorum.”

– “Otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm”

Özellikle lise devrinden sonra ayrımcılık ve ötekileştirme yaşadığının altını çizen Güngör, “Ayrımcılığa çok uğradım, hala daha uğramaya devam ediyorum. Otizm denilince insanların aklına 'Bize ziyan verebilir' niyeti geliyor. Bize farklı bakılıyor.” biçiminde konuştu.

Güngör, ailesinin radyocu olmasını gelir elde etmekte zorlanabileceği niyetiyle istemediğini anlatarak şunları kaydetti:

“Radyoculuktan evvel 2 sene öbür işlerde çalıştım. Bir lokantada garsonluk tecrübem oldu. Daha sonra pişmaniye fabrikasında çalıştım. İşten çok sıkılmıştım, 'artık hayatımın işini yapmalıyım' diye düşünüyordum. Radyocu olabilmek için pişmaniye fabrikasından kaçtım. İzmit'teki radyolara gittim lakin programcı almadıklarını söylediler lakin otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm. Sonunda Türk halk müziği çalan bir radyo beni kabul etti. Orada radyo programlarının nasıl yapıldığını öğrendim. 25 Mayıs 2019'da Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı oldum.”

– “Otizmli bireyler beni örnek alıyor”

Çevresinin geniş olduğunu lakin yeni bir beşerle tanıştığında kendisine karşı ön yargı hissettiğini belirten Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Radyo ve televizyon alanında çalışmak isteyen otizmli bireylere örnek olan Güngör, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Engellilerle ilgili farkındalık oluşturmak için programlar yapıyoruz. Özel ihtiyaçlı bireylerin aileleri bana yazıyor. 'Bizim oğlumuz da otizmli, sizi görünce gururlanıyoruz.' diyorlar. Benden teklifler almaya çalışıyorlar, onların sayesinde bu kadar faal bir biçimde çalışıyorum. Otizmli bireyler beni örnek alıyor. Bu hususta birinci ve tekim lakin inşallah her alanda çalışan otizmli bireylerin sayısı artar.”