Bölgenin Sesi Gazetesi

Yayın: 20.03.2019 21:34
Paylaş:
A+ A-

Karabük Üniversitesi 15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’nda Memur-Sen Derneği tarafından ‘Büyük Teşkilat Buluşması’ programı düzenlendi.

15 Temmuz Şehitleri Konferans Salonu’ndaki programa, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, AK Parti Karabük Milletvekili Niyazi Güneş, AK Parti İl Başkanı İsmail Altınöz, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu, AK Parti Karabük Belediye Başkan Adayı Prof.Dr. Burhanettin Uysal ve sendika üyeleri katıldı.

Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye’de istikrarın gerekliliğini belirterek, “Bu coğrafyada olup bitenleri magazin izler gibi izleyenlerle bizim olaya bakışımız arasında fark var. Coğrafya yeniden dizayn ediliyor. Dolayısıyla bu coğrafyada olup biteni görmek ve bize ilişkin küresel anlamda hazımsızlığın farkına varmak zorundayız” dedi.

Memur-Sen ailesi olarak 27 yıllık bir emek hareketi olarak çeyrek asrı geride bıraktıklarını söyleyen Yalçın, “Yarım asra yürüyoruz. Bu sendikal yolculukta bir tek gayemiz vardı. O da üyemize, ülkemize yer küreye ilişkin hayırla yad edilecek kazanımlara imza atmak. Ülkenin korku tünelinden çıkmasını vesayetin ülke üzerinden kalkmasını, ham demokrasi yerine tam demokrasi olmasını, herkesin ülkesine korkusuzca cesurca hizmet edebileceği fotoğrafın bu ülke için temin edilmesi, yer kürede tüm mazlum ve mağdurun umudunun tazelenmesi ve yeniden büyük Türkiye’ mümkün diye başlayan yolculuğun sonuca ulaştırabilmesi noktasında bir gayret göstermektedir. 27 yıllık sendikal serüvenimizde buna ilişkin yolculuk gerçekleştirdik” dedi.

Memur-Sen teşkilatının her zaman dik durduğunu ifade eden Yalçın, “Bu ülkede bir değişim olacaksa, dünyada yeni bir dönüşüm olacaksa teşkilatın bu durumda çok kıymetli bir pozisyonu var. Biz şimdiye kadar bu sorumlulukla hareket ettik. Gelinen nokta bakımında çok ciddi badireleri aştık, sorumluluğumuz çok daha farklı bir boyutta. Çünkü kendi ülkemizi yaşanabilir kılma noktasında ülkenin üzerindeki vesayetin kaldırılıp aktarılabilmesiydi. 10 yılda bir ülkenin istikrarını bozan, rahatsız edici apolet seslerinin, postal seslerinin bu ülkenin üzerinden kaldırılabilmesiydi. Ham demokrasisini tam demokrasi yapmak istememizin altındaki temel hikaye burasıdır. Bu anlamda bu teşkilat hep onurlu ve dirayetli durdu” diye konuştu.

“Yönetsel iradesinin güçlü kılınması konusunda pozisyon almış bir teşkilatız”

Yalçın, Türkiye’de çok önemli değişikliklere katkıları olduklarını dile getirerek, şunları söyledi: “Kamu görevlilerinin 1965’te 624 sayılı kanunla sendikal hakkı kazandığı ama sendikal hakkının karikatürlere malzeme olacak kadar karük olduğunu siz biliyorsunuz. Bir sendikacı üyemin hakkını arıyorum diye devleti umumiyenin temsilcisini milletin huzurunda eleştiremez diyen sendikal çerçeveyi 1965 yılında 624 sayılı kanunla veri başlangıcının yapıldığı o süreç 1971 muhtırası ile lav edilmiştir. Ondan sonraki süreçte 12 Eylül, 1992 yılına gelindiğinde uluslararası sözleşmelerden yola çıkarak artık bizim için fiili durum oluşturma zamanı gelmiştir. Çünkü artık anayasa buna müsaade etmese de uluslararası sözleşmelere imza atmış bir Türkiye var. Örgütlenmenin önü açılmıştır, sadece cesaret gerekiyor. Bu sürecin maliyetini taşıyan irade gerekiyor diye yola çıkılmış. 1995’e gelindiğinde 5 sendika konfederasyon oluşmuş ve peşinden anayasa değişikliği ile beraber örgütlenme hakkı tebliğ edilmiştir. Ama 2001 yılına kadar balçık, çamur çiğneme süreci sürmüştür. 2001’den 2009’a kadar sağımızda ve solumuzda diye tabir ettiğimiz töreye ve teröre bağlı olarak yapılan temsili ile kamu görevlileri herhangi bir şey elde etmezken, 2009 yılında 6 sendikada yer alınca Memur-Sen referandumda önümüze konulacağı bir süreçte bir çağrıda bulunmuş ve eğer referandum paketine toplu sözleşmeyi dahil etmezseniz yetki bize geçti. Toplu görüşme masasına oturmaz, karşılıksız bırakırız diye resti çekmiştir. Referanduma dahil edildiği için ve tekrar omuzlamış ve bu ülkede toplumsal sözleşmeyi ekleyerek kamu görevlilerine sendikacı hakkını Memur-Sen almış ve 4 toplu sözleşme ile 260 kazanımı imza altına alınarak olmaz denilen bir çok şeyi olan bir duruma getirmiştir. Şimdi önümüzde yeni eşikler var. Şimdi yeni zamanlar var. Buna ilişkin duruşumuzu kontrol etmek var. Biz bu ülkenin demokratik zeminin güçlendirilmesini, yönetsel iradesinin güçlü kılınması konusunda pozisyon almış bir teşkilatız. Onun için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumu önümüze geldiğinde o süreci 100 bin baskı üreterek cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nasıl bir sistemdir diye en akademik çalışmayı sahaya indiren bir teşkilattır.
“Hazımsızlığın farkına varmak zorundayız”

İstikrarsız yönetim tarih olsun, parlamenter sistemin kısır tartışmaları tarih olsun. Ülke 5 yıllık bir istikrar kazansın ve bu yönetsel istikrarın sonunda ekonomi büyüsün, milli gelir büyüsün. Bu ülkede korku ile uyandığımız günler geri kalsın. Bu ülkede dolar, kur yerinden oynar, bizim aklımız yerinden oynar. Bu ülkede ekonomi dalgalanır, borsa yerinden oynar, bizim aklımız yerinden oynar. Ekonomik dalgalanmalar birilerinin saadeti, birilerinin felaketi olur. 28 Şubat’ta 381 milyar doları hortumlayanların, bugün haksız kazançlarının keyfini sefasını sürüyor, ama cefasını biz çekiyoruz. Çünkü biz sabit gelirliyiz. “Ülkede ekonomik istikrar kaybolduğunda ilk ağlayacak kitleyiz çünkü sabit gelirliyiz. Ülkede yönetimde istikrar kaybolduğunda ilk etkilenecek kitleyiz. Çünkü Biz kamu görevlisiyiz. Bu ülkede istikrar gerekiyor dünden daha fazla gerekiyor. Onun için biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hayata geçirilmesinde en aktif rolü aldık. Biz olayı bir başkasının gördüğü noktadan çok daha ötesinden görüyoruz. Bu coğrafyada olup bitenleri magazin izler gibi izleyenlerle bizim olaya bakışımız arasında fark var. Coğrafya yeniden dizayn ediliyor. Libya gitti Mısır teslim alındı olarak diye bir devlet var mı yok mu tartışılıyor. Suriye 5e bölünecek demişti. Suriye’nin beşe bölünme sürecinde makas nereye doğrulacak onun planları yapılıyor. Türkiye Fırat kalkanı Operasyonu ile o plana bir makas atarak kesmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu coğrafyada olup biteni görmek ve bize ilişkin küresel anlamda hazımsızlığın farkına varmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

31 Mart’ta yapılacak seçimi yerel seçimlerin dışında gördüğünü kaydeden Yalçın, “Olayı geniş noktadan görmek zorundayız. Eğer bu seçim sonrasında oluşabilecek fotoğraf Amerika’ya nara attırıyorsa, Netanyahu’ya cümbüş yaptırıyorsa, Hollanda’yı yüzünden çiçekler açtırıyorsa burada bir sorun var demektir. Bizim Memur Sen ailesi olarak olayı gördüğümüz noktayı çok iyi fark ettiğini, bu fotoğrafı güçlendirecek hangi tahkimat varsa onun gereğini yapacağını biliyorum. Bu ülkenin , coğrafyanın geleceği açısından, bu kadar hareketliliğin yaşandığı, içimizdeki bir çok yapıya dışarıdaki para babalarından yatırımlar yaparak lejyonerler gibi bu ülkenin huzurunu bozacak şekilde sahaya çektiği zeminde bu ülkenin istikranın ne ifade ettiğinin en iyi anlayacak teşkilat burası. Çünkü bu teşkilatın kurucu iradesinin entelektüel kapasitesi çok yüksek. Ben bu yolculuğun başarı ile sonuçlanmasını ve bu ülkeye katkı sunabilecek bir sonuca tekabül etmesini son derece önemli olduğunu ifade ediyorum” şeklinde konuştu.

2 kişi görüş bildirdi

  1. AK PARTİLİ

    İNADINA RAFET VERGİLİ

  2. Karabük

    Belediyecilik inatla değil yürekle olur

Bir Yanıt Yazın Yanıtı İptal Et

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

NEOHUB ve Oxentia sürdürülebilirlik odaklı girişimler için işbirliği yaptı

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.04.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – DenizBank'ın yeni nesil iştiraki NEOHUB ve Birleşik Krallık'ta inovasyon ve teknoloji alanında faaliyet gösteren Oxford Global Danışmanlık Şirketi Oxentia, sürdürülebilirlik odaklı girişimlerin küresel pazarlara açılmasını destekleyen uluslararası girişim hızlandırma programı TRUK Accelerator için iş birliği yaptı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, mentörlük, ağ oluşturma fırsatları, küresel çaptaki eğitimler ve özel danışmanlığı kapsayan programı başarıyla tamamlayan girişimciler, Oxtech Ventures tarafından yatırım almaya hak kazanacak.

Girişimciler, dört ay süresince Türkiye, beş ay süresince de Birleşik Krallık ekiplerinin rehberliğinde yürütülecek programın çift aşamalı yapısı sayesinde, Türkiye pazarının yanı sıra, Birleşik Krallık ekosisteminde girişimlerini geliştirme ve küresel varlık kazanma fırsatı bulacaklar. Programın başvuruları, 10 Mayıs'ta sona erecek.

– “Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemini gelecek dönemde de bütün imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz”

Açıklamada görüşlerine yer verilen, NEOHUB Genel Müdürü Gürhan Çam, TRUK'un, sürdürülebilirliği desteklemek, doğal kaynakları korumak üzere sorumluluk alıp elini taşın altına koyan girişimlere yeni çağrıları olduğunu belirtti.

Çam, “Oxentia ile güçlerimizi birleştirdiğimiz programımızda sürdürülebilirlik odağıyla faaliyet gösteren girişimleri geleceği şekillendirecek inovasyonları hayata geçirmeleri için destekleyeceğiz. Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki bu iş birliği, faaliyetlerimizi küresel arenada genişletmek yönündeki çalışmalarımızın da önemli bir uzantısı. Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemini gelecek dönemde de bütün imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

– “Amacımız, bu girişimlerin uluslararası perspektiflerini genişletmelerine destek olmak”

Oxentia Genel Müdürü Steve Cleverley, NEOHUB ile iş birliği yaparak Türk girişimlerinin küresel anlamda büyümesini desteklemekten heyecan duyduklarını vurgulayarak, “Bölgedeki çalışma deneyimimiz, Türkiye'den çok sayıda çığır açan teknolojiler üzerine kurulan, yenilikçi ve kendi yerel pazarlarında başarılı girişimler çıktığını bize gösterdi. Amacımız, bu girişimlerin uluslararası perspektiflerini genişletmelerine, potansiyellerini kullanmalarına ve yeni pazarlara ulaşarak büyümelerini hızlandırmalarına destek olmak” değerlendirmelerinde bulundu.