Haber Merkezi tarafından
28 Nisan, 2015 09:41 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kentin Geleceğine Dair…!

Geleceğin Karabük’ü ile ilgili neler söylenebilir.? Görünüşe göre sosyo-ekonomik gereksinimlerini hayata geçirmekte zorlanan kent görüntüsü sergilemekte… Maalesef bürokratik hissiyat sorunları halletmede Karabük için umut vaat etmiyor. Bir kısım çevrelerin düşünceleri ise Karabük’e geri adım attırmaya devam ediyor. Bu kadar dar bir alanda sıkışıp kalmak bizleri gerçekten düşündürüyor. Sürekli üniversiteye ön plana çıkarak bunun üzerinden siyaset yapmak ve beklentilere cevap bulmaya çalışmak ne kadar doğru olur. Karabük’e ezbere anlamlar yüklemek kolaycılıktan öte bir anlam taşımaz. Bu ortamda öngörüleri kim gerçekleştirir…. Bunun yanıtını şimdilerde vermek çok zor görünüyor. Herkes eksik ödevlerini tamamlama telaşı içinde… Yeni bir ödev yapmaya kimse hazır değil. Kağıt üzerinde her şey çok güzel görünüyor. Hepsi o kadar…. Karabük’te yaşamı bu kadar basite almak halka yapılan büyük bir haksızlıktır. Bu dairenin alanının hesaplanmasında pi sayısını göz adı etmek gibi bir şey. Bir yazımda da belirttiğim gibi Karabük’ün zenginlik haritasındaki güzellikleri değerlendirme hususunda bir hareketlilik görünmüyor. Sadece yerel gazetelere düşmüş incir çekirdeğini doldurmaz beyanatlar var. Artık bu türden açıklamalara alıştık. Görevinin başındaymış gibi görünmek. Bir iş yapıyormuş gibi farklı boyutlarda çekilmiş resimlere konu olmak. Göz boyama olmuyor mu? Atalarımız ne demiş… “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” İşte o kadar… Ama bu kadar da değil. Öngörüleri hayata geçirememek. Değindiğim gibi… Esas mesele bu..! Siyaseten mağdur olmuşluktan bir türlü kurtulamamak. Olanaklardan yararlanamamak. Bunlar önemli hususlar. Şimdi soruyoruz. Geleceğin Karabük’ü ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz.? Sağlıklı,yaşanabilir bir kent mi? Yoksa yerinde sayan,sorunlarıyla debelenen bir kent mi? Her kentin kendi kültürünü yaratma noktasında bir beceriye sahip olduğu düşünülecek olursa asıl sorumluluğun bizlerde olduğu anlaşılmaktadır. Ama bir kent kendi yaşam kültürünü oluşturamıyorsa ve nemelazımcılık almış başını gidiyorsa bizim burada ilgililere ve yetkililere söz söyleme hakkımızın olduğunu sanıyoruz. Kent olarak bir türlü kendimizi aşamadık. Hep birşeyler istedik. Bir gün onun da yorulacağını hiç düşünemedik. Ve bu günlere geldik. Ya gerisi… Kentin duruşu ve durumu sizlere neleri düşündürüyor.? Bu konuda kendinizi sorgulamak ister misiniz?

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
10 Mayıs, 2025 09:47 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Anne ve kızı Lunapark’ta şoku yaşadılar

Trabzon’un Ortahisar ilçesinde kurulu bulunan Lunapark içerisindeki çarpışan otomobillere binen anne ile kızı büyük bir şok yaşadı. Çarpışan otomobilin elektrik tellerine temas noktasından kopan demir modülü az kalsın faciaya neden oluyordu. O anlar cep telefonuna an be an yansıdı.
Yeni mahalle fuar alanındaki Lunapark’a kızı ile birlikte gezmeye giden Bahanur Altunkaya, kızının çarpışan otolara binmek istemesi üzerine jeton satın alarak çarpışan otoya bindi. Çarpışan otomobile kızıyla birlikte binerken bir anda üst kısmından kopan demir modülü kızının yüzünü sıyırarak çarpışan otomobilde önlerine düştü. Yaşadığı o anları anlatan Bahanur Altunkaya, hala olayın şokunu yaşadıklarını belirtti. Olayla ilgili şikayette bulunduklarını lakin yalnızca ikazla geçiştirildiğini kaydeden anne Altunkaya "Lunaparkla ilgili çok haberler duyuyoruz. İnsan kendi başına gelmeden tahminen o denli değildir tahminen farklı bir şeydir diye düşünebiliyor. Ben kendi yaşadığımı biliyorum. Beş dakika öncesinde çocuğumu trene bindirmiştim trende tek kızım vardı. Tekerlekler raylara çarptıkça sürtünmeyle kıvılcım atıyor, döndükçe kıvılcım atıyor. Bunlar olağan mi söylediğimde olağan olduğunu söylediler. Ben de kendilerine treni durdurmalarını çocuğumu indireceğimi söyledim. Onlarda tamam deyip durdular. Daha çocuğum çarpışan otomobillere binelim dedi. Orada bir araca bindik. Kızım çok küçük 5,5 yaşında. Kolumun altına almıştım sakince gidiyorduk. Bir anda gürültülü bir ses, ne olduğunu anlamadım. Arabayı durdurmaya çalışıyorum otomobil durmuyor. Bari dedim köşeye çarpayım da otomobil tabiatıyla dursun (Bu ses neydi, başımıza ne düştü) diye. Aslında o sırada misyonlu de fark etmiş koşa koşa araçları durdurmaya gitmiş. Sonra durdum demir kesimini gördüm, o anlık bir şok yaşadım. Direkt telefonu aldım fotoğrafını çekmek için. Misyonlu koşarak geldi demir modülünü elimden almaya çalıştı. Ben de kendisine ’Bu çocuğumun başının önünden düştü’ deyince misyonlu bana ’Bu senin yanılgın. Ben sizi izliyordum daima döndürüyorsun bunu bu türlü döndürürsen düşer tabi’ diye söyledi. Ben de kendisine ’Çarpışan otomobildeyiz bunun gayesi ne? esasen Herkes bunu sürer birbirine çarpar bunun cümbüşü burada’ dedim. Kaldı ki ben hiç birini yapmıyorum bu görüntülerde da görülüyor. Kızım çok küçük yanımda olduğu için aslında çok sakince gidiyorum onu eğlendirmek emeliyle. Daha sonra görüntüyü izlediğimde fark ediyorum ki benlik hiçbir şey yok. Önümüzdeki aracın bize çarptıktan sonra ilişkiyi sağlayan kısmı tellere takılıyor sallanarak çocuğumun yüzünün önünden düşüyor. Biraz daha kalıplı çocuk olsaydı kaçma alanı hiç yoktu. Çok küçük çocuk olduğu için irkilmeyle kendini koruyabildi. Biraz daha kalıplı çocuk olsaydı hiç talihi yoktu, milimle sıyırdı" dedi.
Olayla ilgili şikayette bulunduklarını fakat lunaparkın yalnızca uyarıldığını tabir eden anne Alutnkaya, "Şikâyette bulundum, belediyeyi aradım, durumu anlattım. ’Şikâyet oluşturduk’ dediler. Daha sonra bildiriyle geri dönüş aldım ilgili kuruluşlara ikazlarda, ikazlarda bulunulmuş. Benim çocuğumun başına gelse yüzü başı dağılsa yalnızca ikazla geçiştirebilecek miydiniz?" diye konuştu.
Annesi ile o anları yaşayan Ela Altunkaya da çok korktuğunu belirterek "Çok korktum bir daha çarpışan otoya binmem" halinde konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.