Dersanelere Ne Oldu?

Dersanelere Ne Oldu?

Yayın: 11.05.2015 08:45
Paylaş:
A+ A-

1989’dan beri dersanelerde eğitim-öğretim sürecinde görev almış bir kişi olarak bu soruyu gündeme getirme hakkını doğrusunu söylemek gerekirse kendimde buluyorum.
Evet…
Gerçekten dersanelere ne oldu?
Bundan sonra nasıl bir gelişme bizleri bekliyor.?
Bilindiği üzere öğretim yapmaları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir takım gerekçelere bağlı olarak uygun bulunmadı
Bu gerekçeler ne olursa olsun ÖSYM tarafından gerçekleştirilen YGS ve LYS devam ettiği süreçte MEB’in almış olduğu kapatma kararının öğrencilerin hiç de yararına olmadığı görüşünü buradan sizlerle paylaşmak isterim.
Neden?
Dersanaler bir ihtiyacın doğal sonucu olarak ortaya çıkmış kurumlardır?
Öğretim sürecinde öğrencilerin sınavlara iyi hazırlanması ve motive edilmesi çok önemli bir hususu oluşturur.
MEB’e bağlı okullarda öğretilen bilgileri test tekniğine uygun işlevselleştirme hali gereği gibi yapılamamaktadır.
Okullarımızda belirtilen müfredat programı gereği konuların anlatılması hedeflenmektedir.
Konuyu sınavlara yönelik aktifleştiren ve işlevselleştiren kurumlar ise dersanelerdir.
Her iki kurumun fonksiyonu birbirinden farklıdır.
Bu farklılık dersaneleri öğrencilerin gözünde popülerleştirmektedir.
Dersanelere gelen öğrenciler öğrendikleri konuları test üzerinde hızlı soru çözme teknikleri ve öğretmen tecrübesinden yararlanırlar.
Girdikleri deneme sınavları ve soru çözüm etütleri ile söylemek gerekirse amiyane tabirle “sınav kurdu” olurlar.
Dersaneye gelen öğrenciler birçok tecrübeden geçerek daha kolay sonuca ulaşır.
Bunu bilen öğrencilerin mekanı,soluklandığı,donanım sahibi olduğu yerler dersane ortamlarıdır.
Sınav tecrübesi yanında psikolojik bakımdan gerekli olan güveni ,kendine güvenmeyi burada elde ederler.
Şimdi yeni oluşturulan süreçte tercih hakkı ve güven ortamı hem öğrenci velilerinin hem de öğrencilerin elinden alınmış oldu.
İyi mi oldu.?
Elbette ki hayır.?
Şimdi diyeceksiniz ki çalışan öğrenci her yerde sınav kazanır.
Kuşkusuz öyle…!
Ama günümüz de kendi isteği ile çalışıp hedefe ulaşan kaç öğrenci gösterebilirsiniz?
Hemen ben bir oran söyleyeyim…
İnanın kazanan öğrenciler arasında bu oran % 10’u geçmez.
Bu oran neden mi çok az…
Anlatayım…
Günümüz öğrencisi dijital niteliktedir.
En önemli özelliği görsellikten ve sanallıktan hoşlanmasıdır.
Kitap okuma alışkanlığı olmayan,kalem kullanmayı sevmeyen kimliksel nitelik gösterir.
Bu öğrencilerin anlatılacak dersten önce motive edilemeye,yönlendirmeye ihtiyacı vardır.
Bu bakımdan…
Dersaneler bu tip öğrenciler için vazgeçilmez kurumlardır.
Şimdi biz bu öğrencileri kaybedeceğiz.
Başarı oranını ister istemez düşüreceğiz.
Okullarımızda rehberlik hizmetleri bürokratik kıstasları göre yapılıyor.
Öğrenciye gereken destekler sağlanamıyor.
Sıkıntı burada…
Bundan sonra ne olacak.?
Görev yaptığım Karabük ve Safranbolu’da Final Dersanelerinin çok değerli müdürleri ;Sayın Sayın Mürsel Görkem,Sayın Mehmet Üstündağ ve Sayın Soner Kurnaz’a bu soruyu yönelttim.
Onlar de benimle aynı görüşte oldukları söylediler.
2015-2016 eğitim-öğretim yılından itibaren MEB’in yönetmelikleri doğrultusunda uygulanacak yeni sistemi ve uygulamaları anlattılar.
Kendilerine yaptıkları bilgilendirmeden dolayı buradan teşekkür ederim.
Aslında kamuoyunda bu konuda bir bilgi sıkıntısı var.
Birçok öğrenci velisi arayış içine girmiş durumda.
Yeni süreç kısaca şu şekle evrilmiş durumda.
MEB, dersaneleri TEMEL LİSE adı altında dönüşümünü sağlamış.
Buna göre Final dersaneleri,FİNAL TEMEL LİSELERİ adı altında 4 yıl daha aynı binalarında eğitimi de üstlenerek öğretim sürecine devam edecek.
Yani resmi olarak devlet ve özel okulların işlevinde faaliyet göstermeye başlayacak.
Öğrenciler buradan mezun olma hakkını elde edecekler.
Temel Liselerine gelen öğrenciler aynı zamanda eski dersane sistemi ve tecrübesinden yararlanacaklar.
Sizin anlayacağınız ikisi bir arada olacak.
Hem okul hem dersane aynı mekanda işlevselleşecek.
İşte sınava hazırlanan son sınıf öğrencilerini ferahlatan yeni sistem…
Peki son soru…
Karabük’teki bütün dersaneler dönüşüm programında mı?
Elbetteki hayır….
Sadece 4 yıl sonra yeni bir okul açmayı kabul etmiş dersaneler temel lise olabiliyor.
Bu bakımdan Karabük ve Safranbolu’daki Final Dersaneleri yetkililerini kutlamak gerekir.
Cesaret ve özel girişimcilikteki başarılarından dolayı…
Ne diyelim…
Hayırlı olsun.
Allah utandırmasın.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Lexus Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Bozkurt, otomotiv pazarını değerlendirdi:

Anadolu Ajansı
Yayın: 06.05.2024 04:36
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Lexus Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, otomotiv pazarında ilk 3 ayın iyi gittiğini belirterek, “Geçtiğimiz yılın son çeyreğinden itibaren yaptığım pazar tahminini aşağı yukarı koruyorum. 900 bin adedi zor görürüz gibi hissediyorum. Geçen yılı çıkarıp ondan önceki 10 yılın ortalaması zaten 800 bin civarında. Yani pazar bu seviyelerde zaten.” dedi.

Premium otomobil üreticisi Lexus, yeni modeli LBX'in Türkiye tanıtım toplantısını İstanbul Akaretler'de oluşturulan LBX Hub deneyim alanlarıyla tanıttı.

Bozkurt, toplantıda yaptığı konuşmada, Lexus'un Türkiye'de yüzde 80'lik dilime de giren bir otomobili sunuyor olmasından dolayı mutlu olduklarını belirterek, “LBX de Türkiye pazarı için güç katacak bir model. Bu atak dönemimizde 1000 adetlik bir satış planımız vardı. LBX de bunun 500 adedini kapsayacak. Daha fazla araç bulabilirsek getireceğiz.” diye konuştu.

Lexus'un bayi yapılanmasının da güçlendiğine dikkati çeken Bozkurt, bu yıl sonunda Türkiye'de toplam 6 ilde satış noktasına ulaşacaklarını ve servis konusunda da müşterilerin Toyota servislerinden hizmet alabildiğini söyledi.

– “Bir felaket senaryosu yok”

Ali Haydar Bozkurt, Türkiye otomotiv piyasasına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, şöyle devam etti:

“Geçtiğimiz yılın son çeyreğinden itibaren yaptığım pazar tahminini aşağı yukarı koruyorum. 900 bin adedi zor görürüz gibi hissediyorum. Tabii bu bir felaket senaryosu değil. Geçen yılı çıkarıp ondan önceki 10 yılın ortalaması zaten 800 bin civarında. Yani pazar bu seviyelerde zaten. Bunu bir felaket senaryosuymuş gibi de anlatmıyorum. Biz buna razıyız diye anlatıyorum. 1-2 yıl belki bu hızlarda gidebilirsek bu sektör için yürütülebilir seviye aslında.”

– “İlk 3 ay iyi gitti”

Otomotiv pazarında ilk 3 ayın iyi gittiğini, bu aydan itibaren bir yavaşlama beklediklerini dile getiren Bozkurt, “Yani geçen sene de seçimlere kadar yüksek seyreder demiştik. Ocakla mart arasındaki süreçte çok ciddi bir ÖTV muaf müşterisi talebinin beklediğini görüyorduk. Nitekim dediğimiz gibi de oldu. Ocak, şubat ve martta net rakam elimizde yok ama piyasada satışların yaklaşık yüzde 40-50'si bu kanaldan gitti diye konuşuluyor. O nedenle beklediğimiz gibi mart sonuna kadar yüksek seyretti.” ifadelerini kullandı.